yıl 2003. babamdan kalan tarlalarımız boş kalmasın diye 100 dekar buğday ekmiştim. buğdaylar olunca biçtirmek ve balyaları taşımak için 15 gün izin aldım, bu süre bana çok rahat yeterdi. o zamana kadar köyümüzde bir tane biçerdöver vardı, bütün tarlaları sırayla o biçerdi. o sene birisi daha biçerdöver aldı, toplam iki oldu. bu durum en çok bana yarayacaktı, çünkü farklı muhitlerdeki tarlaları bile aynı gün biçtirebilirdim. iznimin ikinci günü yeni biçerdöverin benim tarlamın yakınlarında biçim yaptığını duyunca taktım römorkları hemen tarlaya gittim, iki parsel ötedeki tarlamı biçtirdim, eve gelip ambara indirdim. ertesi gün bu sefer eski biçerdöverin tarlamın hemen yanında biçim yaptığını şans eseri öğrendim, şaşırdım, çünkü haber göndermemişti. boş römorklarla hemen tarlamın başına gittim. evet, biçer yan tarlayı biçiyordu, sonra benim tarlaya girecekti. sigaramı bitirdim, yan tarla da bitti. biçer benim tarlayı atlayıp diğer tarlaya geçti. heralde benim geldiğimi görmedi deyip şoförün yanına çıktım. "abi ben görmedin heralde, benim tarlayı atlayıp niye buraya girdin?" dedim. verdiği cevap aynen şöyle "ilk kime büştürdüysen git ona büştür." bunun üzerine "benim zamanımın sınırlı olduğunu, biçtirmeye acele ettiğimi biliyorsun, ayrıca biçim paranı da ilk ödeyenlerden biriyim" desem de yüzüme bile bakmadı. indim biçerden, o sene bütün tarlalarımı yeni biçerdöverci biçti, 25 gün sürdü harmanım. sonradan şunu da öğrendim "ilk biçtirdiğine biçtirme kuralı" sadece benim gibi az tarlası olanlara geçerliymiş, 500 dekardan fazla tarlan varsa herkes biçmek için yarışıyormuş.
yıl 2004. geçen seneki olay sebebiyle eski biçerciyle aram bozuk olduğu için yeni biçerciden devam. ancak yine istediğim hız yoktu, farklı yerlerdeki 100 dekar tarlanın biçimi 20 gün sürdü. ayrıca bu biçercinin de peşinde çok koşturması, haber vermemesi, sözünde durmaması, "yok tesfiyesi köyü, yok mahsül yatık, yok su kaçırmışlar" deyip alakasız bahaneler bulmasıyla işin tadı iyice kaçtı.
yıl 2005. iki yan köyümüz daha büyük olduğu için dışardan biçer geldiğini duydum. atladım yanına gittim. "bir kaç parçadan oluşan 100 dekar tarlam var, biçersen daha tarladan çıkmadan paranı vericem, ayrıca eşe dosta söyleyip 200 dekar daha bulabilirim." dedim, anlaştık. eşin dostunkiyle beraber beş günde harmanım bitti.
yıl 2006, 2007, 2008, 2009, 2010. artık işi öğrendim, paramla rezil mi olacağım? çok tarlamız yok diye ikinci sınıf muamelesi mi göreceğim? yakın köylerdeki biçercilerle işimi halletmeye devam ettim.
yıl 2011. harman zamanı telefonum çaldı, eski biçerci benim tarlanın başındaymış, biçime girecekmiş, römorku alıp gelecek mişim! "canım kime büştürmek isterse ona büştürürüm, bu sene canım size istemiyor, seneye bakarız" dedim. intikam gerçekten soğuk yenen bir yemekmiş.
yıl 2020. şuan köyümde 4 tane biçerdöver var. istediğim kişiye biçtiriyorum. harmanım en fazla iki gün sürüyor.
bunları yazma sebebim ise az önce facebook'taki bir biçerci grubunda gördüğüm bir biçercinin serzenişleriydi. paşam diyor ki "nerde o eski günler, çiftçi önceden kapımızda yatardı, yemeğimizi, sigaramızı eksik etmezdi, tarlasını biçmeyiz diye korkardı." keser döner sap döner, gün gelir hesap döner, o zaman kapınızda yatan çiftçilerin kapısında şimdi siz yatıyorsunuz, çiftçi tarlasını size değil de başka birisine biçtirecek diye ödünüz kopuyor. inşallah bu yazdıklarımı da görürsün. kimse kızmasın ama bu mesajları gördükçe keyiften dört köşe oluyorum.
işini hakkıyla yapan, biçerciliği bir sanat gibi gören arkadaşlarım alınmasın, insana değer veren, artistlik yapmayan, gerçek biçercilere selam olsun.
yıl 2004. geçen seneki olay sebebiyle eski biçerciyle aram bozuk olduğu için yeni biçerciden devam. ancak yine istediğim hız yoktu, farklı yerlerdeki 100 dekar tarlanın biçimi 20 gün sürdü. ayrıca bu biçercinin de peşinde çok koşturması, haber vermemesi, sözünde durmaması, "yok tesfiyesi köyü, yok mahsül yatık, yok su kaçırmışlar" deyip alakasız bahaneler bulmasıyla işin tadı iyice kaçtı.
yıl 2005. iki yan köyümüz daha büyük olduğu için dışardan biçer geldiğini duydum. atladım yanına gittim. "bir kaç parçadan oluşan 100 dekar tarlam var, biçersen daha tarladan çıkmadan paranı vericem, ayrıca eşe dosta söyleyip 200 dekar daha bulabilirim." dedim, anlaştık. eşin dostunkiyle beraber beş günde harmanım bitti.
yıl 2006, 2007, 2008, 2009, 2010. artık işi öğrendim, paramla rezil mi olacağım? çok tarlamız yok diye ikinci sınıf muamelesi mi göreceğim? yakın köylerdeki biçercilerle işimi halletmeye devam ettim.
yıl 2011. harman zamanı telefonum çaldı, eski biçerci benim tarlanın başındaymış, biçime girecekmiş, römorku alıp gelecek mişim! "canım kime büştürmek isterse ona büştürürüm, bu sene canım size istemiyor, seneye bakarız" dedim. intikam gerçekten soğuk yenen bir yemekmiş.
yıl 2020. şuan köyümde 4 tane biçerdöver var. istediğim kişiye biçtiriyorum. harmanım en fazla iki gün sürüyor.
bunları yazma sebebim ise az önce facebook'taki bir biçerci grubunda gördüğüm bir biçercinin serzenişleriydi. paşam diyor ki "nerde o eski günler, çiftçi önceden kapımızda yatardı, yemeğimizi, sigaramızı eksik etmezdi, tarlasını biçmeyiz diye korkardı." keser döner sap döner, gün gelir hesap döner, o zaman kapınızda yatan çiftçilerin kapısında şimdi siz yatıyorsunuz, çiftçi tarlasını size değil de başka birisine biçtirecek diye ödünüz kopuyor. inşallah bu yazdıklarımı da görürsün. kimse kızmasın ama bu mesajları gördükçe keyiften dört köşe oluyorum.
işini hakkıyla yapan, biçerciliği bir sanat gibi gören arkadaşlarım alınmasın, insana değer veren, artistlik yapmayan, gerçek biçercilere selam olsun.