ASGARİ ÜCRET, MEMUR, EMEKLİ MAAŞLARI NE OLMALI


Borsa hakkında cidden bilgin yok fikrin var :)Aynen dediğin gibi şirketler %300-500 borsadan kazanıyorken gidip %40 karlilikla calisacaklar.
Finansal veriler başlığına ilk koyduğun haber yenisafaktan.
Güzel insan, değerli abim

Paramı borsaya, kriptoya yatırmam, tarlaya traktöre ekipmana yatırırım. Bu nedenle çok bilmem. Ama oradaki dümenleri hiç bilmem diyemem. Sen benden fazla biliyorsundur, kazanıyorsundur, ne diyeyim hayrını gör.

Borsada ki şirketler Belli bir yüzdesini halka açar. Misal %20-%40.. Bunun yarısından fazlasını Şirket patronları elindedir.(%15--%30) Bunlar Hisse yükselince satar, Ucuzlayınca alır. Adamlar kendi hisselerini geri toplar. Burdan 1 liralık hissesini 5'e satar, 2'den yine alır, 8'e satar.. Ben bu oyuna girmem. Bahsettiğm burada yaptıkları kar. %400 bu işten vururlar. Totalde kar %400 diyen yok.

Dallıkta kafayı çekip mi yazıyorsun, okuduğunu dikkatli oku değerli abim. :ROFLMAO::ROFLMAO::ROFLMAO:



Patronların aldığı hisseler​

Borsada ucuz fiyattan kendi hisselerini toplayan bazı patron, ana hissedar ve yöneticilerin borsadaki yükselişle kağıt üzerindeki karları dikkat çekici seviyelere ulaştı. Bunun yanında bazı patronların ise yine kendi şirketlerinde satış tarafındaki işlemleri öne çıktı.​

DÜNYA Haber Merkezi 21 Nisan 2022 10:55

https://i.dunya.com/storage/files/images/2022/01/13/borsa-turkey-Yomg_cover.jpg

BİST-100 endeksinin 1143.51 puandan kapandığı 30 Eylül 2021’den bu yana endeks 2504 puana kadar geldi. Yükseliş endeks bazında yüzde 119. 2021 üçüncü çeyrek bilançolarının kapanış tarihine de denk gelen o süreçte endeksin TL bazında da ucuzluğu dillerden düşmüyordu. Birçok analist veya borsacı Türk hisse senetlerinde tarihi bir alım fırsatı olduğunu söyleyerek aslında içinde bulunulan dönemi özetliyordu. Yatırımcı sayısında 2021’in başındaki halka arz fırtınasıyla yaşanan büyük artış durmuştu. Yabancı yatırımcılar ise satmaya devam ediyordu. Türkiye’nin dev şirketlerinin piyasa değerleri ise tabir yerindeyse yerlerde sürünüyordu. İşte bu dönemde özellikle Borsa İstanbul’da hisseleri işlem gören bazı şirketlerin ana hissedarları, büyük yatırımcıları ve yöneticileri ciddi alımlar yaptılar. İngilizce literatürde karşılığı Buyback, Türkçesi ise hisse senedi geri alımı olan bu işlemlerde bazı şirketlerde ciddi alımların gerçekleştiği görüldü.
30 Eylül 2021'den 31 Mart 2022'ye kadar geçen altı ayda yapılan 1000’den fazla alım-satım işlemini tek tek inceledik ve şirketlerinin hisselerine en çok yatırım yapan patron, ana hissedar ve üst düzey yöneticileri, ortalama tahmini alım fiyatlarıyla belirledik.

KEREM TİBUK’UN KÂRLI ALIŞVERİŞİ​

Buna göre tartışmasız kendi şirketinin hisselerinden en çok alım yapan isim Net Holding’in patronlarından Kerem Tibuk oldu. Net Holding’in elindeki hisseleri topluca satın alan ve ardından da peyderpey almaya devam eden Kerem Tibuk’un topladığı 152 milyon 899 bin 536 adet hisse için ödediği bedel 885 milyon TL’yi geçti. Yani neredeyse milyarlık hisse alımı. Bu hisseler için hisse başına tahminen ödediği ortalama fiyat ise 5.79 TL oldu. Aynı hisselerin o tarihten bu yana değeri ise (hisse başına 11.11 TL fiyatla) 1.7 milyar TL. Yani patron bir yandan alım yaparak şirketin borsa tahtasına destek çıkarken diğer yandan 814 milyon TL kar elde etti. Bu arada Net Holding’in önceden piyasadan bu hisselerin bir bölümünü 4.24 TL’den 5.79’a kadar fiyatla topladığını, Kerem Tibuk’a hisse satışından sonra halen bu alımlarına da devam ettiğini hatırlatalım.

Benzer bir tabloyu Kızılbük GYO’da da gördük. Sinpaş Yapı’nın elindeki Kızılbük GYO hisselerini borsa dışından hisse başına 15.8 TL’ye alan Sinpaş GYO’nun devraldığı 13.5 milyon hissenin değeri 213.3 milyon TL’den bugün 865 milyon TL’ye çıktı. 15.8 TL’lik fiyatla alımın gerçekleştiği gün borsada Kızılbük GYO’nun hisse fiyatı 26 TL seviyesindeydi. Elbette bu hesaplamaların hepsi alım fiyatı ve miktarı açıklanmış olan işlemler baz alınarak yapıldı. Bir de bunların dışında şirket ortakları olan Çelik ailesinin alım-satım fiyatı belirtmeden Sinpaş GYO’ya yaptığı ve açıkladığı çok daha fazla hisse satışı var. Yani aslında bu rakamları birkaç misliyle çarpmak mümkün.

ENKA İNŞAAT’TA ÜÇ KUŞAĞIN DİKKAT ÇEKİCİ ALIMLARI​

Yine dikkat çekici alımlardan biri de Enka İnşaat hisselerinde. Şarık Tara’nın oğlu Mehmet Sinan Tara, 6 aydır neredeyse her gün istikrarlı bir şekilde Enka İnşaat hisse senetlerini almaya devam ediyor. Her fiyattan Enka İnşaat hissesi alan Mehmet Sinan Tara’ya son dönemde çocukları Agah Mehmet Tara ve Şarık Ömer Tara da katılmaya başladı. Yani Enka İnşaat’ta baby boomer’la başlayan hisse alımları dalga dalga önce Y kuşağı ardından da Z kuşağı patronlara yayıldı. Fakat kuşkusuz en hacimli alım Mehmet Sinan Tara’da. Altı ayda Mehmet Sinan Tara’nın her fiyattan topladığı 8 milyon 536 bin 319 adet hissenin ortalama alım maliyeti yaklaşık hisse başına 13.68 TL'ye denk geliyor. Bu hisselerin bugünkü piyasa değeri 133 milyon TL. Yani kağıt üstünde 16 milyon TL’lik kâr söz konusu.

SERRA SABANCI FON ÜZERİNDEN ALIM YAPTI​

Kuşkusuz son 6 ayın en karlı alımı İş Bankası tarafından yapıldı. Neredeyse 15 gün içerisinde 2.7506 TL ortalama ile 14 milyon 866 bin 100 adet İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (İŞ GYO) hissesi toplayan İş Bankası bu alımlar için toplam 40 milyon 890 bin TL’ye yakın bir bedel ödedi. Bugüne gelindiğinde ise aynı hisselerin piyasa değeri (bugün satsa), 182 milyon TL. Yani kağıt üzerindeki getiri yüzde 345.
Borsanın yenisi enerji şirketlerinde ise aynı hissedarın dikkat çekici alımları görüldü. Büyük hissedar Yusuf Şenel, istisnasız kendi grubuna ait tüm enerji hisselerinde son altı aydır hisse topluyor. Esenboğa Elektrik’te sahibi olduğu Naturel Enerji, Margün Enerji ve Naturel Enerji’de ise doğrudan kendisi son 6 ayda 158 milyon liralık hisse alımı yaptı. Bu hisselerin bugünkü değeri 193 milyon TL. Yani altı aylık kağıt üstünde kazanç 35 milyon TL.
Sabancı Holding’de gerçekleşen Serra Sabancı alımlarının en ilginç tarafı ise Serra Sabancı’nın bu alımları sahibi olduğu bir serbest özel fon üzerinden yapıyor olması.

PATRON ALIMLARINDA DİKKAT ÇEKENLER​

Şimdi gelelim patron alımlarının tabloda yer almayan ama dikkat çeken diğer detaylarına:
  • Denge Yatırım Holding’in A grubu imtiyazlı payları Veysi Kaynak’tan Ramadan Kumova’ya geçti. Devredilen payların sermayeye oranı yüzde 4.98, A grubu imtiyazlı hisseler içerisindeki oranı yüzde 40.
  • Borsanın yenilerinden Gezinomi’de dikkat çekici olan portföy yönetim şirketlerinin yoğun alımları.
  • Özerden Plastik’te borsa dışında A grubu imtiyazlı hisseler borsada işlem gören B grubu hisselerle değiştirilerek Mustafa Karanis’e geçti. A grubu hisseleri verip B grubu hisseleri alan ise Mustafa Nadi Özerden oldu.
  • İzmir Demir Çelik’te dikkat çeken hisse virman işlemleri: Halil Şahin, Mahmut Nedim Koç’a 40 milyon 849 bin adet, Nuri Şahin’e 5.4 milyon adet, Ahmet Baştuğ’a 1.47 milyon adet hisse virmanladı.
  • Anadolu Efes’te 12 Kasım 2021 tarihinde ilginç bir işlem gerçekleşti: “Müşteri fesih nedeniyle” ibaresiyle duyurulan işlemin ardından tahtada 7 milyon 142 bin adet hisse azalışı gerçekleşti. İşleme konu olan portföy Genesis Investment Management’a aitti.
  • Qua Granit’te 11 Kasım 2021 tarihinde borsada işlem görmeyen 48 milyon adet B grubu hisse patron tarafından şirkete satıldı.
  • Mistral GYO’da ise dikkat çekici işlem: Mistral GYO’nun hisselerine sahip olan Önder Türkkanı, elindeki hisseleri şirket ortaklarına satıp karşılığında aynı miktar ve fiyattan borsada işlem görmeyen A grubu hisse aldı.
  • Panora GYO’da ise şirketin büyük hissedarı olan eski ATO Başkanı Salih Bezci’nin düzenli olarak yaptığı satışlar sırasında 5.61-6.2 TL fiyat aralığında çok yüklü bir satışın tamamı (8.7 milyon adet hisse) Yalıkavak 2 Gayrimenkul Yatırım ve Geliştirme isimli bir şirket gerçekleşti. Yalıkavak 2, 22 Kasım 2019'da Bahreynli Kübra Ali Mirza, Fawad Hanif ve İssam Abdallah Ali İssa tarafından kurulmuş olan bir şirket.

HİSSE SATAN PATRONLAR KULÜBÜ​

Elbette son 6 ayda şirketinin hisselerini her seviyeden toplayan patronlar olduğu gibi bunun tersi aksiyon alan bazı şirketler de var. Başkentgaz’da Torunlar Enerji, Biotrend Çevre ve Enerji’de Doğanlar Yatırım Holding gibi halka arz döneminde taahhüt ettiği için aldığı hisseleri yeniden piyasaya veren şirketleri dışarıda tutarsak Nurol GYO’da Nurol İnşaat ve Nurol Yatırım Bankası’nın düzenli hisse satışları dikkat çekiyor. Vestel Beyaz Eşya’da Vestel Elektronik ve Zorlu Holding’in, Verusatürk GSYO’da Verusa Holding’in, Niğbaş Niğde Beton’da Işıklar Holding’in, Kardemir hisselerinde Yolbulan Ailesi ve şirketlerinin, Işık Plastik’te Erpet Turizm’in hisse satışlarının büyüklüğü 100 milyon TL seviyesinin üstünde. Bu satışlar bazı tahtalarda hisselerin fiyatları üzerinde baskı oluşturabilirken bazılarında yapılan satışı hisse tahtasında dengeyi bozmadan yani fiyatı etkilemeden gerçekleştiği görülüyor.


 
Güzel insan, değerli abim

Paramı borsaya, kriptoya yatırmam, tarlaya traktöre ekipmana yatırırım. Bu nedenle çok bilmem. Ama oradaki dümenleri hiç bilmem diyemem. Sen benden fazla biliyorsundur, kazanıyorsundur, ne diyeyim hayrını gör.

Borsada ki şirketler Belli bir yüzdesini halka açar. Misal %20-%40.. Bunun yarısından fazlasını Şirket patronları elindedir.(%15--%30) Bunlar Hisse yükselince satar, Ucuzlayınca alır. Adamlar kendi hisselerini geri toplar. Burdan 1 liralık hissesini 5'e satar, 2'den yine alır, 8'e satar.. Ben bu oyuna girmem. Bahsettiğm burada yaptıkları kar. %400 bu işten vururlar. Totalde kar %400 diyen yok.

Dallıkta kafayı çekip mi yazıyorsun, okuduğunu dikkatli oku değerli abim. :ROFLMAO::ROFLMAO::ROFLMAO:



Patronların aldığı hisseler​

Borsada ucuz fiyattan kendi hisselerini toplayan bazı patron, ana hissedar ve yöneticilerin borsadaki yükselişle kağıt üzerindeki karları dikkat çekici seviyelere ulaştı. Bunun yanında bazı patronların ise yine kendi şirketlerinde satış tarafındaki işlemleri öne çıktı.​

DÜNYA Haber Merkezi 21 Nisan 2022 10:55

https://i.dunya.com/storage/files/images/2022/01/13/borsa-turkey-Yomg_cover.jpg

BİST-100 endeksinin 1143.51 puandan kapandığı 30 Eylül 2021’den bu yana endeks 2504 puana kadar geldi. Yükseliş endeks bazında yüzde 119. 2021 üçüncü çeyrek bilançolarının kapanış tarihine de denk gelen o süreçte endeksin TL bazında da ucuzluğu dillerden düşmüyordu. Birçok analist veya borsacı Türk hisse senetlerinde tarihi bir alım fırsatı olduğunu söyleyerek aslında içinde bulunulan dönemi özetliyordu. Yatırımcı sayısında 2021’in başındaki halka arz fırtınasıyla yaşanan büyük artış durmuştu. Yabancı yatırımcılar ise satmaya devam ediyordu. Türkiye’nin dev şirketlerinin piyasa değerleri ise tabir yerindeyse yerlerde sürünüyordu. İşte bu dönemde özellikle Borsa İstanbul’da hisseleri işlem gören bazı şirketlerin ana hissedarları, büyük yatırımcıları ve yöneticileri ciddi alımlar yaptılar. İngilizce literatürde karşılığı Buyback, Türkçesi ise hisse senedi geri alımı olan bu işlemlerde bazı şirketlerde ciddi alımların gerçekleştiği görüldü.
30 Eylül 2021'den 31 Mart 2022'ye kadar geçen altı ayda yapılan 1000’den fazla alım-satım işlemini tek tek inceledik ve şirketlerinin hisselerine en çok yatırım yapan patron, ana hissedar ve üst düzey yöneticileri, ortalama tahmini alım fiyatlarıyla belirledik.

KEREM TİBUK’UN KÂRLI ALIŞVERİŞİ​

Buna göre tartışmasız kendi şirketinin hisselerinden en çok alım yapan isim Net Holding’in patronlarından Kerem Tibuk oldu. Net Holding’in elindeki hisseleri topluca satın alan ve ardından da peyderpey almaya devam eden Kerem Tibuk’un topladığı 152 milyon 899 bin 536 adet hisse için ödediği bedel 885 milyon TL’yi geçti. Yani neredeyse milyarlık hisse alımı. Bu hisseler için hisse başına tahminen ödediği ortalama fiyat ise 5.79 TL oldu. Aynı hisselerin o tarihten bu yana değeri ise (hisse başına 11.11 TL fiyatla) 1.7 milyar TL. Yani patron bir yandan alım yaparak şirketin borsa tahtasına destek çıkarken diğer yandan 814 milyon TL kar elde etti. Bu arada Net Holding’in önceden piyasadan bu hisselerin bir bölümünü 4.24 TL’den 5.79’a kadar fiyatla topladığını, Kerem Tibuk’a hisse satışından sonra halen bu alımlarına da devam ettiğini hatırlatalım.

Benzer bir tabloyu Kızılbük GYO’da da gördük. Sinpaş Yapı’nın elindeki Kızılbük GYO hisselerini borsa dışından hisse başına 15.8 TL’ye alan Sinpaş GYO’nun devraldığı 13.5 milyon hissenin değeri 213.3 milyon TL’den bugün 865 milyon TL’ye çıktı. 15.8 TL’lik fiyatla alımın gerçekleştiği gün borsada Kızılbük GYO’nun hisse fiyatı 26 TL seviyesindeydi. Elbette bu hesaplamaların hepsi alım fiyatı ve miktarı açıklanmış olan işlemler baz alınarak yapıldı. Bir de bunların dışında şirket ortakları olan Çelik ailesinin alım-satım fiyatı belirtmeden Sinpaş GYO’ya yaptığı ve açıkladığı çok daha fazla hisse satışı var. Yani aslında bu rakamları birkaç misliyle çarpmak mümkün.

ENKA İNŞAAT’TA ÜÇ KUŞAĞIN DİKKAT ÇEKİCİ ALIMLARI​

Yine dikkat çekici alımlardan biri de Enka İnşaat hisselerinde. Şarık Tara’nın oğlu Mehmet Sinan Tara, 6 aydır neredeyse her gün istikrarlı bir şekilde Enka İnşaat hisse senetlerini almaya devam ediyor. Her fiyattan Enka İnşaat hissesi alan Mehmet Sinan Tara’ya son dönemde çocukları Agah Mehmet Tara ve Şarık Ömer Tara da katılmaya başladı. Yani Enka İnşaat’ta baby boomer’la başlayan hisse alımları dalga dalga önce Y kuşağı ardından da Z kuşağı patronlara yayıldı. Fakat kuşkusuz en hacimli alım Mehmet Sinan Tara’da. Altı ayda Mehmet Sinan Tara’nın her fiyattan topladığı 8 milyon 536 bin 319 adet hissenin ortalama alım maliyeti yaklaşık hisse başına 13.68 TL'ye denk geliyor. Bu hisselerin bugünkü piyasa değeri 133 milyon TL. Yani kağıt üstünde 16 milyon TL’lik kâr söz konusu.

SERRA SABANCI FON ÜZERİNDEN ALIM YAPTI​

Kuşkusuz son 6 ayın en karlı alımı İş Bankası tarafından yapıldı. Neredeyse 15 gün içerisinde 2.7506 TL ortalama ile 14 milyon 866 bin 100 adet İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (İŞ GYO) hissesi toplayan İş Bankası bu alımlar için toplam 40 milyon 890 bin TL’ye yakın bir bedel ödedi. Bugüne gelindiğinde ise aynı hisselerin piyasa değeri (bugün satsa), 182 milyon TL. Yani kağıt üzerindeki getiri yüzde 345.
Borsanın yenisi enerji şirketlerinde ise aynı hissedarın dikkat çekici alımları görüldü. Büyük hissedar Yusuf Şenel, istisnasız kendi grubuna ait tüm enerji hisselerinde son altı aydır hisse topluyor. Esenboğa Elektrik’te sahibi olduğu Naturel Enerji, Margün Enerji ve Naturel Enerji’de ise doğrudan kendisi son 6 ayda 158 milyon liralık hisse alımı yaptı. Bu hisselerin bugünkü değeri 193 milyon TL. Yani altı aylık kağıt üstünde kazanç 35 milyon TL.
Sabancı Holding’de gerçekleşen Serra Sabancı alımlarının en ilginç tarafı ise Serra Sabancı’nın bu alımları sahibi olduğu bir serbest özel fon üzerinden yapıyor olması.

PATRON ALIMLARINDA DİKKAT ÇEKENLER​

Şimdi gelelim patron alımlarının tabloda yer almayan ama dikkat çeken diğer detaylarına:
  • Denge Yatırım Holding’in A grubu imtiyazlı payları Veysi Kaynak’tan Ramadan Kumova’ya geçti. Devredilen payların sermayeye oranı yüzde 4.98, A grubu imtiyazlı hisseler içerisindeki oranı yüzde 40.
  • Borsanın yenilerinden Gezinomi’de dikkat çekici olan portföy yönetim şirketlerinin yoğun alımları.
  • Özerden Plastik’te borsa dışında A grubu imtiyazlı hisseler borsada işlem gören B grubu hisselerle değiştirilerek Mustafa Karanis’e geçti. A grubu hisseleri verip B grubu hisseleri alan ise Mustafa Nadi Özerden oldu.
  • İzmir Demir Çelik’te dikkat çeken hisse virman işlemleri: Halil Şahin, Mahmut Nedim Koç’a 40 milyon 849 bin adet, Nuri Şahin’e 5.4 milyon adet, Ahmet Baştuğ’a 1.47 milyon adet hisse virmanladı.
  • Anadolu Efes’te 12 Kasım 2021 tarihinde ilginç bir işlem gerçekleşti: “Müşteri fesih nedeniyle” ibaresiyle duyurulan işlemin ardından tahtada 7 milyon 142 bin adet hisse azalışı gerçekleşti. İşleme konu olan portföy Genesis Investment Management’a aitti.
  • Qua Granit’te 11 Kasım 2021 tarihinde borsada işlem görmeyen 48 milyon adet B grubu hisse patron tarafından şirkete satıldı.
  • Mistral GYO’da ise dikkat çekici işlem: Mistral GYO’nun hisselerine sahip olan Önder Türkkanı, elindeki hisseleri şirket ortaklarına satıp karşılığında aynı miktar ve fiyattan borsada işlem görmeyen A grubu hisse aldı.
  • Panora GYO’da ise şirketin büyük hissedarı olan eski ATO Başkanı Salih Bezci’nin düzenli olarak yaptığı satışlar sırasında 5.61-6.2 TL fiyat aralığında çok yüklü bir satışın tamamı (8.7 milyon adet hisse) Yalıkavak 2 Gayrimenkul Yatırım ve Geliştirme isimli bir şirket gerçekleşti. Yalıkavak 2, 22 Kasım 2019'da Bahreynli Kübra Ali Mirza, Fawad Hanif ve İssam Abdallah Ali İssa tarafından kurulmuş olan bir şirket.

HİSSE SATAN PATRONLAR KULÜBÜ​

Elbette son 6 ayda şirketinin hisselerini her seviyeden toplayan patronlar olduğu gibi bunun tersi aksiyon alan bazı şirketler de var. Başkentgaz’da Torunlar Enerji, Biotrend Çevre ve Enerji’de Doğanlar Yatırım Holding gibi halka arz döneminde taahhüt ettiği için aldığı hisseleri yeniden piyasaya veren şirketleri dışarıda tutarsak Nurol GYO’da Nurol İnşaat ve Nurol Yatırım Bankası’nın düzenli hisse satışları dikkat çekiyor. Vestel Beyaz Eşya’da Vestel Elektronik ve Zorlu Holding’in, Verusatürk GSYO’da Verusa Holding’in, Niğbaş Niğde Beton’da Işıklar Holding’in, Kardemir hisselerinde Yolbulan Ailesi ve şirketlerinin, Işık Plastik’te Erpet Turizm’in hisse satışlarının büyüklüğü 100 milyon TL seviyesinin üstünde. Bu satışlar bazı tahtalarda hisselerin fiyatları üzerinde baskı oluşturabilirken bazılarında yapılan satışı hisse tahtasında dengeyi bozmadan yani fiyatı etkilemeden gerçekleştiği görülüyor.


Haberi komple okudum. Senin okuduğunda anladığın ile benim okuduğumda yorumum çok farklı. Fazla uzatmayacağım. İşler düşündüğün gibi yürümüyor sadece bunu söylüyorum. Selametle.
 
  • Beğen
Tepkiler: ziyaretci87
Maaşlara yapılan zam ürünlere de aynı oranda yansıtılınca Şirketler karını en az 2 kat arttırıyor. Sebebi basit Şirketlerin gideri sadece maaş değildir, maaşlar giderlerin küçük bir kısmıdır. Maaş zammı kadar ürüne zam yapan çıkarcıdır, net.

Çalışanlar enflasyonu derinden hissederken, Şirketler karlarını kat kat arttırıyor, demiştik. İşte başka bir kanıtı.
Maaşlara yapılan zam ürünlere aynı şekilde yansıtılmıyor. Bu doğru değil.
Doğrusu ürünlere gelen zammın bir bölümü maaşlara yansıtılıyor.
Bundan dolayı alım gücümüz seneden seneye düşüyor.
Senelerce TÜÜİİKK yalan enflasyon oranları ile sabit gelirlinin maaşını elinden aldı.
Hükümetin de senelerce işçi, memur, emeklinin maaşını enflasyon oranında zam yapması sonucu alım gücü günden güne düşmüştür.

Halen kamuda çalışan biriyim hükümet Ocak 2022 de memura %30,95 zam (aslında enflasyon farkı) yaptı. Şubat ayından itibaren ben devletten alacaklı hale geldim. Şimdi Nisan ayı itibarı ile %24 alacaklıyız. Muhtemelen Temmuzda enflasyon farkı + zam % 40-50 civarında zam olacak maaşlara ama Ağustosta yine alacaklı olacağız.

Şirketlerin kazanmasının sebebi sadece şirketler değildir. Hükümetin şirketlerin kazanması için onların önünü açması en büyük sebeptir.
 
devalüasyon ülkesinde yaşıyoruz, iç piyasalar için ve sektörler için normal şartlardan değildir bu durum, yani ekonomi bilgisi işletme bilgisi taslanacak durum değildir

tamamen merkez bankacığı ile alakalıdır,

ha şu var, paranın değer kaybettirilmesi sadece ve sadece ülkenin iradesinde olan bişeydir, öyle bahsedildiği gibi dışardan uzaydan veya içerden düşmanlardan falan olan bişey değildir, iktisadçılar bunu tanımlamıştır esasen, ülke dış açık veriyorsa bu durumda paranın diğer para birimleri karşısında değer kaybettirilmesi yöntemine devalüasyon demişler, bu yöntem genellikle dış açık veren ülkelerde hükümetlerin başvurduğu yöntemlerden biridir diyede eklemişler.

ha hükümetler bunu açıktan yapar yada bir bahane üretir topluma uzaylılar geldi baskı yaptı der, ajanlar yaptı der yada dış güçler yaptı der yapar orasıda yönetenlerin toplumu yönetirken topluma izahet verme mahareti yeteneğidir.

Bu durumdan kimse kazançlı çıkamaz, ülke komple kaybedendir aslında, esasen para değer kaybetmeden önce ülke kaybetmeye başlamıştır, dış açık veriyordur ve bu kaybı telafi edemediği içinde devalüasyon sonrası komple tüm ülke durumu idrak ediverir, sonuçta mal fiyatları olması gerekenden dahada artmaya başlar ve bunada rant denir, rant hiç emek vermeden sağlanan gelirin adıdır, devalüasyonun yüksek oranlarda yapılmasıyla bazı malların piyasasında rant olması kaçınılmaz sonuç, tüketim malları tarafında kısmi olup, daha çok gayrimenkul piyasası emlak piyasası yada toplumun kendine has rağbet gösterdiği malların piyasasında rant artar, mesela bizde 2. el otomobil piyasası örnektir, bunlarında herbiri ülkenin zararına bir çivi daha çakar, mesele bundan ibaret.

devalüasyon yani paranın değer kaybı kötü bişeydir, ama bu yönteme başvurmak daha kötü bişeydir, çünkü bu yönteme başvurmadan evvel zarar eden yani dış açık veren bir yapıdasındırki başka çaren yoktur bu yönteme başvurmuşsundur, bunuda yaparken halkın seni beceriksiz görmesin diye dışgüçlerin günahını almak apayrı bir maharettir vesselam.

.
 
devalüasyon ülkesinde yaşıyoruz, iç piyasalar için ve sektörler için normal şartlardan değildir bu durum, yani ekonomi bilgisi işletme bilgisi taslanacak durum değildir

tamamen merkez bankacığı ile alakalıdır,

ha şu var, paranın değer kaybettirilmesi sadece ve sadece ülkenin iradesinde olan bişeydir, öyle bahsedildiği gibi dışardan uzaydan veya içerden düşmanlardan falan olan bişey değildir, iktisadçılar bunu tanımlamıştır esasen, ülke dış açık veriyorsa bu durumda paranın diğer para birimleri karşısında değer kaybettirilmesi yöntemine devalüasyon demişler, bu yöntem genellikle dış açık veren ülkelerde hükümetlerin başvurduğu yöntemlerden biridir diyede eklemişler.

ha hükümetler bunu açıktan yapar yada bir bahane üretir topluma uzaylılar geldi baskı yaptı der, ajanlar yaptı der yada dış güçler yaptı der yapar orasıda yönetenlerin toplumu yönetirken topluma izahet verme mahareti yeteneğidir.

Bu durumdan kimse kazançlı çıkamaz, ülke komple kaybedendir aslında, esasen para değer kaybetmeden önce ülke kaybetmeye başlamıştır, dış açık veriyordur ve bu kaybı telafi edemediği içinde devalüasyon sonrası komple tüm ülke durumu idrak ediverir, sonuçta mal fiyatları olması gerekenden dahada artmaya başlar ve bunada rant denir, rant hiç emek vermeden sağlanan gelirin adıdır, devalüasyonun yüksek oranlarda yapılmasıyla bazı malların piyasasında rant olması kaçınılmaz sonuç, tüketim malları tarafında kısmi olup, daha çok gayrimenkul piyasası emlak piyasası yada toplumun kendine has rağbet gösterdiği malların piyasasında rant artar, mesela bizde 2. el otomobil piyasası örnektir, bunlarında herbiri ülkenin zararına bir çivi daha çakar, mesele bundan ibaret.

devalüasyon yani paranın değer kaybı kötü bişeydir, ama bu yönteme başvurmak daha kötü bişeydir, çünkü bu yönteme başvurmadan evvel zarar eden yani dış açık veren bir yapıdasındırki başka çaren yoktur bu yönteme başvurmuşsundur, bunuda yaparken halkın seni beceriksiz görmesin diye dışgüçlerin günahını almak apayrı bir maharettir vesselam.

.
Mesela tarihten bir örnek vereyim. Bilmeyenler için yazıyorum. Kurtuluş Savaşı sonrasında yunanistan parasını ikiye bölmüş. Bildiğin ortadan ikiye bölmüş:) bir yarısını yarı değerinde kullanmış, diğer yarısını da devlete vermiş. Bu sayede de enflasyon önce yükselip sonra düzelmiş. Osmanlı da 1. Dünya savaşında 4 e bölmüş mesela.

Paranin değerini düşürür, pahalı ürünlerin ithalatını zorlaştırır, bu sayede cari açığı düşürebilirsin. Basit ekonomi de bunu saglarsin. Tabi yeterli miktarda kasa da paran varsa. Çin uzun zamandır bunu uyguluyor. Trilyon dolarları var ama parasının değerini düşürüyor.
Eğer kasa da paran yoksa , bir de Devalüasyon yaşarsan, köpek balıkları kan kokusunu alir, Senin malını, borsadaki hisselerini, yeri gelir eczanelerdeki ilacını, marketlerdeki tuvalet kağıdı dahil toplar.
 
Mesela tarihten bir örnek vereyim. Bilmeyenler için yazıyorum. Kurtuluş Savaşı sonrasında yunanistan parasını ikiye bölmüş. Bildiğin ortadan ikiye bölmüş:) bir yarısını yarı değerinde kullanmış, diğer yarısını da devlete vermiş. Bu sayede de enflasyon önce yükselip sonra düzelmiş. Osmanlı da 1. Dünya savaşında 4 e bölmüş mesela.

Paranin değerini düşürür, pahalı ürünlerin ithalatını zorlaştırır, bu sayede cari açığı düşürebilirsin. Basit ekonomi de bunu saglarsin. Tabi yeterli miktarda kasa da paran varsa. Çin uzun zamandır bunu uyguluyor. Trilyon dolarları var ama parasının değerini düşürüyor.
Eğer kasa da paran yoksa , bir de Devalüasyon yaşarsan, köpek balıkları kan kokusunu alir, Senin malını, borsadaki hisselerini, yeri gelir eczanelerdeki ilacını, marketlerdeki tuvalet kağıdı dahil toplar.
Toplar ve ilerleyen günler de daha da ilginç bir hal alır zannımca bir yerde üretim zinciri kırılır ve herkes hapı yutar ben böyle düşünüyorum. Büyük ekonomistler hepsi Bangladeş sonumuz diyor Çin çok farklı bir ülke işçi ve insan gücü çok aşırı var ayrıca insan gibi bir yaşam da kalitesi de düşük
 
Toplar ve ilerleyen günler de daha da ilginç bir hal alır zannımca bir yerde üretim zinciri kırılır ve herkes hapı yutar ben böyle düşünüyorum. Büyük ekonomistler hepsi Bangladeş sonumuz diyor Çin çok farklı bir ülke işçi ve insan gücü çok aşırı var ayrıca insan gibi bir yaşam da kalitesi de düşük
O zaman neden yeni ekonomi modeli dediler son yaptıkları paranın değersizleştirmesine, çin modeliydi madem çin modeli insanlara refah vermiyor neden çin modeli?,

Acaba kişi başı gelirde seni geçen ülke insan gibi bir yaşam kalitesi sağlamıyormu yoksa?, asgari ücreti seni geçen düşükmü oluyor senden geridemi kalıyor?

Rakamlar hiç dediğini desteklemiyor, çin her yıl büyüdü ve 30 yılda yaşam değişti.

2018'de Türkiye kişi başına gelir 9 bin 453 Dolar olurken Çin'de 9 bin 977 Dolar'a yükseldi. 2019 ve 2020 yılında iki ülke arasında fark Çin'in lehine değişime devam etti. 2020'de Türkiye'de 8 bin 538 Dolar olan gelir Çin'de 10 bin 500 Dolar'a kadar çıktı.
 

O zaman neden yeni ekonomi modeli dediler son yaptıkları paranın değersizleştirmesine, çin modeliydi madem çin modeli insanlara refah vermiyor neden çin modeli?,

Acaba kişi başı gelirde seni geçen ülke insan gibi bir yaşam kalitesi sağlamıyormu yoksa?, asgari ücreti seni geçen düşükmü oluyor senden geridemi kalıyor?

Rakamlar hiç dediğini desteklemiyor, çin her yıl büyüdü ve 30 yılda yaşam değişti.

2018'de Türkiye kişi başına gelir 9 bin 453 Dolar olurken Çin'de 9 bin 977 Dolar'a yükseldi. 2019 ve 2020 yılında iki ülke arasında fark Çin'in lehine değişime devam etti. 2020'de Türkiye'de 8 bin 538 Dolar olan gelir Çin'de 10 bin 500 Dolar'a kadar çıktı.
Yeni model dediler çünkü, doların yükselişini engellemek için yakılan dolarlar bitti. Cari açık veren her ülke bu sureci yasar. Belli bir noktadan sonra , yapilacak tek şey, kemer sıkmak ya da enflasyon altında ezilmek.Kısaca dolarin gerçek yerine oturacağı süre icerisinde, ister yeni ekonomik model de, istersen Mahmut de fark etmez. Sadece ekonomiden anlamayan insanlar inanır. Zam değil güncelleme demek gibi. Üniversiteyi kazanamadım demek yerine mezuna kaldim demek gibi. Arzi karsilayamadigimiz için dolar yükseldi demek yerine Bile isteye devalüasyon yaptılar demek gibi.
Finansal bilgi için tcmb haftalık verileri ya da aylık yapılan sene sonu ve bir yıl sonraki Dolar kuru tahminlerine bakabilirsiniz.
 
Mesela tarihten bir örnek vereyim. Bilmeyenler için yazıyorum. Kurtuluş Savaşı sonrasında yunanistan parasını ikiye bölmüş. Bildiğin ortadan ikiye bölmüş:) bir yarısını yarı değerinde kullanmış, diğer yarısını da devlete vermiş. Bu sayede de enflasyon önce yükselip sonra düzelmiş. Osmanlı da 1. Dünya savaşında 4 e bölmüş mesela.
Bunun bii faydası oldu mu acaba ?
Yunanistan ekonomik kriz dolayısı ile 1926 da tekrar yaptı aynı uygulamayı, sonuç (Başarısız). 1932 de yeniden kriz çıktı (Başarısız). Borçlarını ödeyemedi ve "iflas ettiğini açıkladı" (Yine Başarısız) .

1941 de 2.dünya savaşında işgale uğramıştır. 2.dünya savaşı sonrası Marsall yardımıyla biraz ekonomisi düzelmiş çünkü bu yardım ile sanayi, tarım gibi alanlara yatırım yapmıştı. 1963 te borçlarını Avrupa Üyeliği için ödemeye başlamış, Daha sonra da Avrupa Birliği fonlarından sürekli desteklenmiştir. 2008 de tekrar ekonomik kriz çıkmış ve 2018 de yine Avrupa birliği fonları kredileri ile bu krizi atlatmayı başarmıştır.

Osmanlı da ise ilk kağıt para 1840 yılında basılmış sebebi de piyasada ki altın ve gümüş para azlığıdır. Osmanlı 160.000 altına kağıt para bastırmış daha sonraları enflasyondan dolayı para bastırma işi de maliyetli olup 4-5 Osmanlı altın parasına denk geldiği için para dörte bölünmüş ve öyle kullanılmıştır.
Osmanlı Devletinin de ekonomisi günden güne kötüye gitmiş, Avrupalı Devletler paralarını alabilmek için Osmanlının gelirlerine el koymuşlardır.
Osmanlının borçlarını Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendi üzerine düşen kısmını en son 1954 yılında ödemiştir.

Çin üreten bir ülke, üretmeden Çini örnek alamazsınız.
Acaba Çin de ki yaşam standartları nelerdir? Parasının değeri başka ülkelere göre yok ama Çin'de yaşam standarttı nasıldır? Buna bakmak lazım...
 
  • Beğen
Tepkiler: toztoprak
Bunun bii faydası oldu mu acaba ?
Yunanistan ekonomik kriz dolayısı ile 1926 da tekrar yaptı aynı uygulamayı, sonuç (Başarısız). 1932 de yeniden kriz çıktı (Başarısız). Borçlarını ödeyemedi ve "iflas ettiğini açıkladı" (Yine Başarısız) .

1941 de 2.dünya savaşında işgale uğramıştır. 2.dünya savaşı sonrası Marsall yardımıyla biraz ekonomisi düzelmiş çünkü bu yardım ile sanayi, tarım gibi alanlara yatırım yapmıştı. 1963 te borçlarını Avrupa Üyeliği için ödemeye başlamış, Daha sonra da Avrupa Birliği fonlarından sürekli desteklenmiştir. 2008 de tekrar ekonomik kriz çıkmış ve 2018 de yine Avrupa birliği fonları kredileri ile bu krizi atlatmayı başarmıştır.

Osmanlı da ise ilk kağıt para 1840 yılında basılmış sebebi de piyasada ki altın ve gümüş para azlığıdır. Osmanlı 160.000 altına kağıt para bastırmış daha sonraları enflasyondan dolayı para bastırma işi de maliyetli olup 4-5 Osmanlı altın parasına denk geldiği için para dörte bölünmüş ve öyle kullanılmıştır.
Osmanlı Devletinin de ekonomisi günden güne kötüye gitmiş, Avrupalı Devletler paralarını alabilmek için Osmanlının gelirlerine el koymuşlardır.
Osmanlının borçlarını Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendi üzerine düşen kısmını en son 1954 yılında ödemiştir.

Çin üreten bir ülke, üretmeden Çini örnek alamazsınız.
Acaba Çin de ki yaşam standartları nelerdir? Parasının değeri başka ülkelere göre yok ama Çin'de yaşam standarttı nasıldır? Buna bakmak lazım...
1922 ve 1926 da yaptığı uygulama başarı sağladı. Enflasyonu düşürdüler. 1932 de kriz çıkmasının sebebi de 1929 yılında olan tüm dünyayı etkisi altına alan büyük buhran. Sonrası da 2. Dünya Savaşı zaten. Tarihe bakarken o dönemin sartlari göz önüne alınır. Yani yaptığı uygulamanın belirtilen süreçteki etkisi göz önüne alinir. Ciftcilikten örnek vereyim, bugdaya gubre attim ama dolu yağdı, verim alamadık. Demekki gubre fayda etmedi ise yaramıyor çünkü verim alamadık demezsin.
 

Benzer Konular