Mehmet Tolga link=topic=79161.msg989199#msg989199 date=1428005730' Alıntı:
Yılmaz kolay gelsin kardeşim öncelikle çok faydalı bir başlık olmuş teşekkürler. Yukarıda septoria olarak tanımladığın sorunun aynısı fotoğraftakiler ile benzer şekilde benim buğdayda da zuhur etti. Bildiğim kadarı ile septoria ve diğer mantari etkenler aşağıdan yukarıya doğru bir gelişim seyri izler. Oysa fotolarda oluşan zarar ağırlıklı yaprağın uçlarında. Genellikle ilaçlamanın rüzgar nedeni ile en alt seviyede yapılmasından kaynaklanan bir geçici kimyasal hasarı olabilir mi? ( Not ot ilaçlamasından 3 gün sonra bende de aynı şekilde görüldü . Yine yaklaşık bir hafta sonra buğdaylar doğal görünümüne döndü)
Ufak bi yanlış anlaşılma olmuş galiba.
Sağlıklı yaprakların uçlarında görülen sorun, septorya değil, potasyum noksanlığı. Septorya sizin de dediğiniz gibi daha alt yapraklarda görülen benek ve leke şeklindeki klorozlar.
Bitkilerin ihtiyaç duyduğu besin maddeleri hemen her dönem değişir. Mesela buğday kardeşlenme sonuna kadar ihtiyaç duyduğu toplam fosforun neredeyse tamamını topraktan alır. Ama azotun en çok tüketildiği dönem sapa kalkımdan başlayarak kın evresine kadar olan dönemdir. (Pik dönemi cinse göre değişebiliyor)
İşte en önemli nokta da bu: 'bitki bu kritik dönemlerde ne kadar verim verebileceğini belirliyor.'
Bitki besin maddelerinin alındığı bu pik dönemlerinde, ihtiyacı olan miktarda madde bulamazsa, çevreye noksanlık belirtilerini bazı fiziksel sinyaller ile göndermeye başlar.
Potasyum yetmeyecekse 'yaprakların uç ve kenarlarında sararma, akabinde kuruma' meydana geliyor.
Fosfor eksikse, önce grimsi bir koyu yeşile bürünüyor, ardından kırmızımsı - morumsu bir renge bürünüyor.
Azot noksan ise toptan sararıyor.
Magnezyum noksan ise yaprak kenarlarında kıvrılma ve damar aralarında sararmaların görülüyor.
Bakır noksan ise yaprak uçları dikensileşiyor
Çinko noksan ise gelişim yavaşlıyor, yapraklarda sarı çizgiler görülüyor, bitki cılızlaşıyor.
Kalsiyum eksik ise kırılgınlaşma başlıyor sap mukavemeti düşüyor, gelişim yavaşlıyor.
...... liste uzun.
(Ot ilaçlamaları da, az yada çok bir stres yaratır)
Ha siz bu belirtileri görmez, yahut görür ama 'soğuğa, yağmura, ota, şuna, buna' yorar ve 'normal der' geçerseniz ne olur?
İstisnası yoktur. Her canlının ilk ve en temel iç güdüsü, 'soyunu devam ettirme' iç güdüsüdür. Yaşama iç güdüsünden bile önce gelir bu. (Tüm anne ve babalar evlatları için canını seve seve verir. Nedeni de budur).
Bu yüzden buğday da aslında soyunu devam ettirmek için uğraşıyor.
İşte bu durumda bitki, eğer ki noksanlık hayatta kalmaya engel seviyede riskli ise, kendi yaşamsal fonksiyonlarını en asgariye indirerek (az yada çok) bir döl verme yolunu seçer. Bunun için de elde olan malzeme ile ne kadar döl verebileceğini hesaplar ve mevcut şartara göre kendini tekrardan programlar.
Siz 'her şey yolunda, bak buğday düzeldi' diye düşünürken,
Buğday 'birim alanda 1.000.000 ' da 20 birim (ppm) çinko ile bir başakta verilebilecek tane miktarını, en başta hesapladığım 45 adetten 33 ' e indirmelekle iyi yapmışım, şu an eksiklik olmasına rağmen durumum gayet iyi' diye düşünür.
Özet: 'o aslında düzelme değil, var olanla yetinmedir'
Yani size her şey yolunda iken veriminizde %26 ' lık bir kayıp çoktan gerçekleşmiştir bile. Sadece daha haberiniz yoktur.
Siz 'bu tohum harikaymış. Ben de bu yıl her şeyi mükemmel yaptım, dekara 685 kg buğday aldım, daha ötesi olamaz herhalde' diye sevinirken,
Almaya ' daki çiftçinin 1085 kg/da verim için canı sıkılabilir. (Çünkü komşusu Hans 1210 kg/da ile kendisine fark atmıştır)
Öte yandan tohumun ıslahçısı olan profesör, mangan ' ın dozunda yaptığı 3 ppm ' lik hata yüzünden Hans ' a kızgındır. Çünkü aynı tohum ile laboratuvarda yaptıkları genetik verimlilik testinde aldıkları rakam 1473 kg/da çıkmıştı. Hep o koca kafalı Hans ' ın yüzünden..
Öyle bir tesadüf ki, sizin kullandığınız tohum ile profesörün ıslah ettiği tohum..
Konu daha çok uzun. Burada bırakayım.
Not 1: Tüm karakterler ve diyaloglar hayalidir. Asla kimsenin şahsına bir itham yoktur. Sadece örnek için kullandım. Umarım yanlış anlaşılma olmaz.
Not 2: septorya, buğdayda en az verim kaybına neden olan fungal hastalıklardan biri. Önümüzde çok daha tehlikeli en az 2 tane daha (külleme ve pas türleri) hastalık var.
Ve bunların bırakın teşhisini, ne olduğunu bilmeyen milyonlarca çiftçi var bu ülkede.
Yani ülke ortalaması olan 297 kg/da verim iyi bile sayılabilir bu açıdan bakınca
Not 3: ülke ortalaması 307 kg ' a çıktı geçen yıl. Bu hızla gidersek ve Hans tembellik ederse, 65 yıl sonra 960 kg/da olan Almanya ortalamasını yakalayabiliriz