Umut Abi öyle tarım olmaz.
'Bi ekerken git, bi biçerken, parası olan azıcık DAP atar'
Tarımsal gelişmemişliğin itirafıdır bu cümle.
Abi sen Ziraat Mühendisi ' sin. Sence de bu düşünce yapısı doğru ise diyecek birşeyim yok zaten.
Trakyalı hemşerim Emin Elçin ' in, geçen yıl telefonda konuşurken kurduğu bir cümle hep aklımda:
'Attığım sistemik etkili süne ilacından sonra tam 35 gün boyunca istisnasız her gün tüm tarlaları dolaştım, herhangi bir süne popülasyonuna rastlacak mıyım diye'
Tarım budur.
Bu adamın kuru şartlarda ortalaması 830 kg/da ' dı geçen yıl. 900 ' ü geçtiği tarlaları oldu.
Hollanda ' da 'ülke ortalaması' 1000kg/da sınırında. 21. Yüzyıldayız. Kumda oynayacak zaman kalmadı yani.
Pulluğun 100 yıllık mazisi var. Doğru.
Ama bunu söylerken, sabanın 8000 yıllık mazisi olduğundan bahsetmemişsin.
Tarım pullukla başlamadı. Böyle bir yargı oluşmasın.
Biriyorsun. Asıl bıranşım tarih ve tarihin sadece işe gelen kısımlarını almanın çok tehlikeli olduğunu öğrettiler bize.
Tarım 8000 yıl yaşında. Sabanla akran. Dediğin gibi olsaydı, 8000 yıldır muhakkak anıza ekmeyi bir şekilde becerirdi insanoğlu. Boşu boşuna sabanı icat etmezdi.
Yani insanoğlu ne zaman toprağı işlemeyi öğrendi, toprağa ilk bupdayı da o zaman attı.
Anıza ekim yöntemine 'organiklik' maskesi takmak da çok riskli bir hareket.
Çünkü anıza ekimin temel sorunu olan yabancı otlar, yoğun ve etkili herbisit kullanımı ile önlenir.
Yoğun herbisit (kimyasal ot ilacı) ile anıza ekim, et ile tırnak gibi bir birbirinden ayrılamaz bir bütündür. Bunları birbirinden ayırmak yetiştiriciyi felakete götürür.
Tabloda, toprak işleme türüne göre mahsüldeki yabancı ot miktarları karşılaştırırmış:
Böyle bir ot sorunu varken organikçilik oynayacak, herbisit kullanmayacaksın. Abi yok öyle dünya.
Mazottan kazanılan para ot ilacına verildikten sonra bu işin bi anlamı kalır mı?
Senin sevdiğim bir lafın var:
'Her bakımdan mükemmel olan bir şey varsa, o büyük ihtimal cennettedir' diye. Bu iş de öyle.
Yani tarımın saban ile doğması gibi anıza ekim de 'herbisit' ile doğdu.
Bir de herbisit ile kontrol altına alınamayan yabancı otlar var ki o konu çok daha vahim. Mesela kanola ekiyorsan, hardal ile ilgili yapabilecin en etkili, belki de tek mücadele, iyi bir toprak hazırlığıdır. Ilaca kaldıysan bittiğinin resmidir. Benzer durumlar buğdaydan arpaya her bitkide mevcut. Ve mekanik mücadele edilmediği sürece popülasyonları artıyor.
Bi de böyle birşey var.
Bu, olayın tarihsel ve metodolojik eleştirisiydi.
***
Gelelim verime:
Öncelikle bir yöntemin faydasını bilimsel olarak kanıtlama işi sadece paraya bakar.
Biraz makam,biraz mevki, biraz ödenek ile istediğiniz araştırma sonucunu çıkartırsınız bu ülkede. Maalesef ki akademisyenlerimizde biraz sorun var.
Hiç şaşırmayın. Çalıntı tez ile doktora yapan adamın ÖSYM başkanlığına getirildiği bir ülkede yaşıyoruz.
O nedenle tedbirli olucaz. Yani bir araştırmaya bakmadan önce, o araştırmayı kimin finanse ettiğine bakıcaz.
Çünkü Marlboro ' nun finanse ettiği bir araştırmadan 'sigara sağlığa çok faydalıdır' diye bir sonuç çıkabilir. Bu sigaranın faydalı olduğu anlamına gelmez.
Anıza Ekim ' de de maalesef böyle bir durum var. Tarım bakanlığının desteklediği neredeyse tüm araştırmalarda 'anıza ekim mucize' olarak çıkmış. Fotokopi gibiler.
Ama aşağıda, konu üzerine bu güne kadar yapılmış en ayrıntılı araştırmalardan biri var. Saha tecrübesi olan, üstelik tamamen bağımsız biri tarafından yapılmış.
Masa başında asparagas Araştırmacılık değil. Tarlanın içinden çıkmadan yapılan bi araştırma. Çok da güzel bir dille anlatılmış. Buyrun:
acikerisim.selcuk.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/123456789/1030/357061.pdf?sequence=1&isAllowed=y
Sonuçlar, mibzer üreticilerinin iddia ettiğinden bayağı bir farkı çıkmış açıkçası.
Tane verimindeki kayıp %40!..
***
Umut Abi sen şimdi diyebilirsin ki 'ilk yıllar verim düşebilir ama 4-5. yıla doğru toparlıyor'. Olabilir. Ama maalesef içimizde 4-5 yıllık bir verim kaybını kaldırabilecek az kişi var.
iflas bayrağını diktikten sonra da topraktaki karbon dengesin çiftçi için çok bir önemi kalmıyor açıkçası.
Hani derler ya 'Hiç bir şey bilmiyorsan, bir bileni takip et' diye.
Bakıyoruz, bu işin 'bileni' olanlar (özellikle Hollandalılar ve Almanlar) bu yöntemi tercih etmiyor. (Çok lokal örnekleri varsa vardır)
Hatta o kadar ki, bu gün ekim konusunda dünyanın en iyileri sayılan amazone, lemken, kuhn gibi markalar 'anıza ekim mibzeri denilen aleti 'üretmiyorlar' bile..
Bu işte bir terslik yok mu?