Üniversite mezunuyum ve İstanbul da kendi işimi , çok şükür güzel sayılabilecek bir kazançla sürdürmekteyim. İlk okula gittiğim yıllarda , hayat bilgisi kitaplarında " Türkiye tarımda kendi kendine yetebilen nadir ülkelerden biridir" diye yazardı. Şimdi ne tarım kaldı ne de çiftçi ne de hayvancı. Bir ülkeyi temelinde; eğitim, adalet, sanayi ve tarım/hayvancılık ayakta tutar diye düşünüyorum. Tarım ve hayvancılığı ise ayakta ilk başta devlet ayakta tutar diye düşünüyorum. Fakat yıllardır görüyorum ki, ne tohum ne mazot ne yem ne küspe ne de niceleri... Hepsi çiftçinin hayvan sahibinin üzerin de yük...
Yurt dışında emekli işçi iki buçuk emkli maaşına 2. el traktör, 7 emekli maaşına sıfır traktör alıyorsa , ve o traktörünü emekli maaşının sadece %3' ü ile deposunu fullüyorsa bu yaşadığı devletin ona sunduğu imkanlardandır. Devletimiz zamanında eğitime, tarıma ve sanayi ye yatırım yapsaydı, dışa bağımlılık azalacak ve dolayısıyla dolar ülkemizde kalacaktı. Hatta yapacağımız ihracatlarla faha da fazla dolar girecekti ülkemize ve paramız daha değerli kalacaktı. aksine malesef çiftçiyi, köylüyü küstürdü ve köylü şehirlere göç etmek zorunda kaldı. Bu da sonuç olarak tarım arazilerini boş kalmasına neden oldu. Yüzü gülen, müteahhitler oldu. Devlet öncelikle siz değerli çiftçilerimize, yukarı da saydığım imkanları sağlayamıyorsa o halde yapılması gereken tek bir şey kalıyor. Kooperatifleşme...
Ülkemizin en önemli eksikliklerinden birisidir kooperatifleşme. Çiftçi üretiyor, hayvancı üretiyor ama çiftçidrn çok aracılar kazanıyor. Aslında bunlar yıllardır ilk okula giden kardeşlerimizin bile bildiği ama hiç kimsenin çözüm için bir şey yapmadığı sorunlar.
Şimdi ülkemizin yeniden ayağa kalkması için eğitimin, tarımın, adaletin ve sanayi nin ayaklanması gerektiğini düşünüyorum. En azından güzel ülkemin bunu hakettiğini düşünüyorum. Ben ise bu saydıklarımın içinde tarım'ın ucundan tutabileceğime inanıyorum. İnanıyorum çünkü araştırıyorum, tarım ile ilgili makaleler, bilimsel veriler okuyorum. Ve bu okuduğum teorileri , pratiğini yapan çiftçi üstadlara sorarak karşılaştırıyorum. Ortalama mahsül alan çiftçinin verimi akıllı tarım uygulamarı ile artabilir mi diye önüme ne çıkarsa araştırıyorum. Dünya da kooperatifleşme hakkında araştırmalar yapıyorum. Ülkemize uygun modelleme yapılır mı diye kafa yormaya çalışıyorum...
Siz? " Satıcı vermiyor mu? " diye yine öğrenmek için sorduğum soruya esprili bir dil ile "nikinin anlamını vermişsin" yazmışsınız. Üzüldüm doğrusu. Kısa bir açıklama ile açıklayabilirdiniz. Küstürmeyin gençleri efendiler. Güzel ülkemin ve tarım ve hayvancılıkla uğraşan sizlerin (ileri de kendimin) daha iyi yerlere gelmesi için çaba sarfeden gençlere yol gözterin. Kınamayın bilmiyor diye, siz de analarınızın karnın da öğrenmediniz. Biz gençler atalarımızın dediği gibi " bildiğimizin alimi, bilmediğimizin cahiliyiz" . Cahilliğimize yol gösterin yeter...