Banka kendisine ödünç verilmiş parayı alır.Bunu koymak için kasa satın alır, vatandaşın ayağına hizmet getirmek için şube açar kira öder ,kiranın stopajını adamdan keser devlete vergi olarak öder ,masa sandalye ,bilgisayar sistemi kurar,para yatıranlar dolandırılmasın diye erken uyarı sistemleri kurar, dev gibi binalar yapıp içinde yüzlerce personeli sadece bu iş için çalıştırır,ihtiyacı olan anında işini görsün diye dağ başlarına bile tanesi 120 bin lira olan banka makineleri koyar( böylece cebinde para taşıyıp çoluğunun çocuğunun nafakasını ite uğursuza çarptırmazsın),binlerce personel çalıştırır (maaşlarının bir kısmını vergi olarak kesip devlete yatırır) ayrıca onlar aldıkları maaşla gider bankadan para çekenin dükkanı dahil alışveriş yapar ,banka elektrik,ısınma parası öder bunları öedeyince bir de onların kdv vb kullanma vergisini öder , topladığı paranın bir kısmını merkez bankasında tutmak zorundadır onu devlet kullanır, yatırılan paraya ödediği kar payının da yüzde 12 sini devlete (adamın eline değmeden adamdan keser ) vergi olarak yatırır,verdiği borç paranın yüzde 12 sinide adamın eline değmeden devlete vergi olarak yatırır.Bütün bu ticaretten sonra (kullandığı sermayesinin bir yılda enflasyonla erimesi bir tarafa) eline kalan olursa o da bankanın yaptığı ticaretten karıdır.Elbette o da kuruşuna kadar belli olduğu için kuruşuna kadar vergilendirilir ve devlet memuruna maaş, çiftçiye destekleme, tankımıza top mermisi, savaş uçağı alımı vb olarak değerlendirilir.Daha sonra ''para nedir'' diye devam ederiz.