Arkadaşlar.
Hububatı yatıran şey, 'sadece' azot değildir. Bu noktaya fazla odaklanılıyor. Bitkinin yeterli sap mukavemetine ulaşmasını engelleyen 'başta hatalı besleme' gibi her unsur yatmaya sebep olabilir.
Bahar aylarında esen rüzgardan çekinişdiği söylenmiş. Şöyle bir örnek vereyim:
Dünyanın en sert iklimlerinden biri olan 'Sibirya'da 600-700kg/dekar gibi verimler sıradan kabul edilirken, Çanakkale / Balıkesir gibi ılıman iklimlerin rüzgarlarımdan korkuluyorsa, faturayı sadece azota değil, biraz da kendimize kesmeliyiz.
Yatmanın en büyük sebebi 'tek yönlü yoğun azot kullanımı'dır. Bu doğru. Ama güçsüzleşmiş, yeterli ve sağlıklı sap gelişimi gösterememiş bir arpa değil 600kg, 300 kg/da verimde dahi kolayca yatabilir. Bunun örneğini çevrenizde de görmüşsünüzdür.
Daha anlaşılır hali ile: 'Malzemeden çalınmış her bina çöker'
Bina Çelik ' ten olsun farketmez. Cıvatadan, çalarsanız çöker.
Yatmadan korkarak ihtiyaç olan azotu kesmek, kolaya kaçmaktır. Çalışacak, iş yapacak adamın kursağından kesmektir.
Bu cümleden 'sınırsızca kullanın' anlamı çıkartılmasın. Çıkartılmasını istediğim anlam, aç bırakılmasın.
Neden?
300 kg verim verecek bir arpayı yaprak analizine soktuğunuzda, ekstrem bi durum olmadığı sürece azot noksanlığı çıkacağı aşikardır. Çünkü bitki beslenemediği için genetik limitinin 5 ' te 1 ' i kadar verim sunuyor size.
Yani size diyor ki 'arkadaşım ben açım. Ne kadar köfte, o kadar ekmek'
Peki yapılması gereken ne?
Yatmayı önleyecek bir gübreleme programı uygulamak.
- Mesela bitkinin sap mukavemetini arttıracak 'kalsiyum ve potasyumca' zengin yaprak gübreleri ile kardeşlenme sonundan itibaren sıkça takviye yapmak
- Çalışma mekanizması anlık değil, uzun etkili azotlu gübreler kullanmak (33 ' lük AN yerine 21 ' lik AS, yada granül akıllı salınımlı üre gibi)
- Gübrelemeleri az miktarlarla ve çok sayıda yapmak.
Yukarıdakiler şu an yapılabilecekler. Bir de daha sonra uygulanabilecek uzun vadeliler var:
- Topraktaki organik maddeyi arttırmak.
- Kök yapısının gelişimini kolaylaştırma için derin toprak işleme
- yatmaya dayanıklı kısa boylu türler ekmek.
Bu hataya geçen yıl kendim düştüm. Sitemim biraz da o nedenle.
Yatmasından korktuğum bir tarla vardı. Burası için kullanmayı düşündüğüm gübreleme rejimi şuydu:
- 10 kg/da DAP
- 20 kg/da üre
- 15 kg/da AN
Yatma korkusu ve yağışlar nedeni ile uygulak zorunda kaldığım gübrleme ise şu oldu:
- 10 kg/da DAP
- 10 kg/da Üre
- 10 kg/da AN
- 10 kg/da CAN
Bu hata yüzünden verim 580kg/dekar ' da kaldı. Beklediğim ise en az 650 kg/dakardı.
Allah ' a çok şükür. Nankörlük etmiyorum. Lakin hata yüzünden kaybettiğim mahsül, kullandığım tüm gübrelerin parasına eşitti.
Not: tarlaya atacağınız 10 kg/da üre ile toprağa 4.6 kg azot kazandırılabileceğini ummak, ciddi ciddi toz pembe gözlük takmak olur. Yağmurdan önce değil, 'Yağmur yağarken' dahi atsanız, bu rakamı kazandıramazsınız. Kayıp kaçınılmaz.
Not-2: Kaybı tamamen önleminin tek yolu, en az 7 cm derinlikte toprağın altına banda vermektir gübreyi. Buğdayda bunu yapabilecek bi adam varsa, şimdi gider, elini öperim
Özetle ikinci yöntem imkansız olduğundan tekrar ilk maddeye dönüyoruz. 'Kayıp kaçınılmaz' lakin ne kadar olacağı size ve şansınıza bağlı.
Not-3: Nasıl her adamın yiyebileceği bi yemek miktarı varsa, her toprağın da kaldırabileceği bir gübre miktarı vardır. Bu, o toprağın ortalama verimi ile doğrudan ilişkilidir ve verime göre şekillendirilir.
Not-4: Azot ' un işe yarabilmesi için ilk şart, toprakta organik madde bulunmasıdır.
EN ÖNEMLI NOT: bir Bina inşa ederken tuğla ne ise, bir bitki yetiştirirken kullanılan Azot da o ' dur. (Çok kaba, çok ilkel bi benzetme ama mantık doğru)
- 5 kat bina çıkacaksanız, ona göre tuğla alırsınız. Yoksa herşey müsaitken 3. katta tuğla biter, öyle kalırsınız.
- Çimentoyu, demiri düzgün kullanan, tuğlası tam komşu 10 kat bina diker, siz seyredersiniz.
1350kg/da arpa alan insanlar ile aynı yerkürede
1050kg/da arpa alan insanlar ile aynı ülkede yaşıyoruz.