Piedmentosa, romagnola, Macar grisi, Chianina, Yerli Boz bunlar bence aynı kanı taşıyor. Yerli boz ineğimiz vardı çok küçükken. Hiç sütü olmaz. Yavruları bej rengi doğar sonra gri olurdu. Bu Yerli bozu acaba Piedmentosa ile melezlesek, verim artışı nasıl olur acaba? Piedmentosanın yavruları ince uzun doğuyormuş. Mesela Piedmentosa ile Ağrı, Kars tarafında devletin melezleme çalışmaları olmuş yakın tarihlerde. Belki bu bölge hayvanlarının besilerindeki verimin fazla olmasında bunun etkisi vardır.
Elimizde aslında ıslaha müsait ırklar var. Boz ırk bunların başında geliyor. Ayrıca yerli karalar var. Çok kaliteli, verimli ve dayanıklı ırklar elde etmek mümkün bu ırklardan. Ancak gerçekten ciddi genetik çalışmalar yapmak lazım. Bu değerlerimizi korumak adına bilinçsizce melezlemeler yapmamak daha mantıklı olur. Ancak piedmentosa melezlemede kullanılsa ciddi derecede verim artışı olacağını düşünüyorum.
Yerli karalara angus kullanılmasında da çok verimli, neredeyse angustan ayırt edilmeyecek formda yavrular çıkıyor.
Devletin bu yerli, saf ırklarımızı koruma altına aldıktan sonra, ciddi genetik araştırmalar ile melezleme çalışmaları yapması lazım. Hatta ırk oluşturmak gereksiz gibi gözükse de bence bu konu önemli. Önemli olmasının sebebi de düzensiz verim. Elimizde sadece melezlemeler ile ne olacağını bilmediğimiz yavrular elde ediyoruz. Eğer kendi yerli ve verimli ırkımızı oluşturabilirsek hem sabit verim değerleri yakalarız hem de ithal hayvana ve spermaya bağlılığı azaltmış oluruz. Saf ırkla çalışmak her alanda önemli.
Saf yabancı anaçlar da geliyor ancak ülkemizde başarılı olamıyor. Anguslarda bile ciddi verim kayıplarımız oluyor. Ülkemizin havasına, suyuna, toprağına uygun ırklar elde etmemiz gerekiyor. Elimizdeki boz, yerli kara ve anadolu kırmızı gibi ırkları değerlendirmemiz lazım.
Bizim oralarda da yerli kara eskiden çok fazlaydı. Ben orta okul zamanlarında bile melezleme ve ırk ıslahı konularını araştırıyordum. Komşumuzun neredeyse bütün inekleri yerli kara idi. O zamanlar birden bire adeta montofon çılgınlığı başladı
. Köye 2 tane safkan montofon geldi. Hatta geldikleri günü dün gibi hatırlıyorum. Tank gibi, kamyondan inince milletin ağzı açık kaldı. İnanın ayakları bile yerli karanın 2 katıydı neredeyse
. O günden sonra montofon sayısı her geçen gün arttı. Köyde sadece komşumuz hariç neredeyse herkes 1-2 tane de olsa montofon aldı. Boğalarını kullanıp yerli karalar ile çiftleştirdiler. Bizim orada tüm köyün inekleri sabah 5-6 gibi toplanır meraya gider, akşam da 7-8 gibi eve gelir. Sürüye filan alıştırdılar bir şekilde ama hayvanlar o kadar yavaş ki, bizim yerli karalar keçi gibi koşar gelir, montofonlar ise tıkanmış, topal topal arkadan gelirdi
. Zamanla kimisi ayağından, kimisi gözünden, kimisi yediği ottan filan teker teker dökülmeye başladılar. Beklenilen verimi de vermediler. Suni tohumlama olmadığı için boğa bulamadılar, kamyonla inek götürmek zorunda kaldılar
. Epey uğraştılar ve bıkkınlık oldu. Tabi bu süreçten yerli karalar ciddi derecede etkilendi. Son darbeyi ise simental vurdu
. Suni tohumlama başlayıp simental spermaları ülkemize girince herkes kullanmaya başladı. Şuan köydeki yerli kara sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Onlar da artık geri sayıma başlamış yerli karalar. Ortaya ilk başta verimli yavrular çıktı fakat, zamanla verimli yavrular kayboldu. Anaç olarak kullanılan melez hayvanlar özensiz seçildiği için verimsiz anaçlar meydana geldi. Tek bir ırk ile uğraşılsa ve seçici üretim teknikleri kullanılsa belki daha verimli melez hayvanlar elde edilebilirdi (Kars'ta olduğu gibi. Bildiğim kadarı ile Şarole kullanıldı o bölgede). Şuankilerin verimleri yerli karadan farksız, ayrıca dayanıklılıkları daha düşük. Yerli karalar da kayboldu gitti. Yani saf ırkı kaybedip, aynı verimde, daha dayanıksız ve ne olduğu belirsiz hayvanlar elde etmiş olduk. Ayrıca fazla tüketiyorlar yerli karalara göre.
Bu örneği bilinçsiz melezleme faciası olarak kabul edebiliriz. Eğer bilinçsiz yaparsak boz sığır ırkları da aynı sonu yaşar. Ben örneğimi bunun için verdim.