Aklıma bu konuya ironik anlatım olarak bir fıkra aklıma geldi.
Türk ün biri vefat ediyor. Sorgusu yapıldıktan sonra suçlu bulunup cehenneme gönderiliyor. Cehenneme girdiğinde "Alman kuyusu", "Yunan kuyusu", "İran Kuyusu", "Meksika kuyusu".. Böyle yüzlerce her millete ayrılmış kuyular olduğunu, bu kuyularında başın da, yukarı tırmanıp çıkmaya çalışanları tekrar aşağıya iten birer zebani olduğunu görüyor.
Türk kuyusu uzaktan kendisine gösterildiğinde bir tek o kuyunun başında zebani nin bulunmadığını fark ediyor ve "bu kuyunun başında neden nöbetçi yok?" diye sorduğunda, "Türk ler, tırmanıp çıkmaya çalışanların bacaklarından asılıp onu aşağı çekiyor. Onun için oraya nöbetçi gerekmiyor"
Ne güzel örnek; 500.000 kişiyi yanında çalıştır, her ay onların maaşını öde, sigortalarını öde, vergini öde yıllarca vergi rekortmeni ol, dışarıya verdiğin fason işlerle yüzbinlerce kişiye bak, ihracat rekorları kır;
Bütün bunları "2 tane civata sıkarak becer"
Atatürk 10.yıl nutkunda "TÜRK MİLLETİ ZEKİDİR..." demişti. Atatürk'ün en büyük yanılgısı. o dönemki türk halkı olsaydı mevzubahis, o zaman haklı olduğu söylenebilirdi belki; ve fakat insanlarımızı geçmişi, bugünü ve yarınıyla içeren bir kavram olan millet olgusuna ithafen sarf edilen bu söz, sadece duyup bildiğimiz; ancak gerçekliğini istisna insanlarımız haricinde göremediğimiz bir iddia olarak kalmaktadır.