SİYEZ BUĞDAYI ARIYORUM

01.12.2020
1,234
2,750
balıkesir

değerli trakkulüp ailesi,
seneye balıkesir şartlarında deneme yapmak için 3 dönümlük bir tarlayı ekecek kadar siyez buğdayı lazım,
malum hasat başladı,eken biçen tohum ayırabilecek ücret karşılığı verebilecek kimse varmıdır?
hasatınız bol bereketli olsun
 
değerli trakkulüp ailesi,
seneye balıkesir şartlarında deneme yapmak için 3 dönümlük bir tarlayı ekecek kadar siyez buğdayı lazım,
malum hasat başladı,eken biçen tohum ayırabilecek ücret karşılığı verebilecek kimse varmıdır?
hasatınız bol bereketli olsun
Mrb. Geçen yıl yazmışsınız ben yeni gördüm konuyu. Eğer halen siyez buğdayı arıyorsanız bizde var. Yer eskişehir sivrihisar
 
  • Beğen
Tepkiler: filizma

Her bölgeye bir avuç verdi, bizde 100 kilogram burada 250 dönüme ektik, 150 dekar daha ayrı bölgelerde ektik. Yağışa göre nasıl çıkacaklarını görmek için ayrı ayrı yerlere ektik. 7 bin yıllık ata tohumu buğday, diğerlerine göre farklı, her başakta 250 ile 160 arası dane tutuyor, dekara bin 200 kilogram kuru olarak bekliyoruz, diğer buğdaylar ise yağışlar güzel olursa 450 kilogram geliyor. Bir diğer farkı ise biz diğer buğdaylarda dekarına 30 kilogram ekerken bunu ise dekarına 18 kilogram ektik.
 

Her bölgeye bir avuç verdi, bizde 100 kilogram burada 250 dönüme ektik, 150 dekar daha ayrı bölgelerde ektik. Yağışa göre nasıl çıkacaklarını görmek için ayrı ayrı yerlere ektik. 7 bin yıllık ata tohumu buğday, diğerlerine göre farklı, her başakta 250 ile 160 arası dane tutuyor, dekara bin 200 kilogram kuru olarak bekliyoruz, diğer buğdaylar ise yağışlar güzel olursa 450 kilogram geliyor. Bir diğer farkı ise biz diğer buğdaylarda dekarına 30 kilogram ekerken bunu ise dekarına 18 kilogram ektik.
valla bence ekim alanını arttırmalıyız diye düşünüyorum,
tohum konusunda yardımcı olurmusunuz
 
  • Beğen
Tepkiler: h.ilerigiden
Şöyle bir yorum yapılmış. 7000 yıllık tohum zaten olamaz. Bugüne dayanması mümkün değil. Hadi oldu diyelim, bugünden daha verimli olması imkansız.

ekildiği vakit dönüm başına daha az verim verecektir. modern gıdaların çoğu yapay seçilimle yani farklı buğday türlerinin çapraz üremesi sonucu geliştirilmiş verimliliği artırılmış besinlerdir.
bu süreci insan medeniyetinin tarım yaptığı binlerce yılda sadece doğaya bıraksaydık buğday bitkisi yabani ottan hallice olacaktı. artık zamanında nasıl bir yokluk çekilmişse atalarımız ot yemek zorunda kalmış. sonra taneleri sert gelince dur şunu taşla bir ezeyim demiş. meh bu da toz gibi oldu bari su ekleyeyim hatta pişireyim derken ekmeği bulmuşlar. sonrasında bunu sağda solda toplamaktansa eksek fena olmaz derken bakmışlar ki bazı türlerin karışarak çıkardıkları tohumlar diğerinden daha iyi ürün veriyor. buğdayın iyisini çapraz dölleyip tutanları aralarından seçe seçe bugünlere getirmişler. bugün de bu işler bilimsel olarak hususi bu işlerle uğraşan şirketler tarafından yapılıyor. eskiden tesadüfen 100 yılda 1 gelecek şeyi yakalamak için her yıl daha verimli tohumu elde edebilir miyiz diye belki de binlerce onbinlerce farklı kombinasyon deneniyor.
 
Tohum bende yok. sizin aradığınızı bildiğim için, verim konusunda bilginiz olmasını istedim.
haberi teknik nedenlerden açamadığımdan dün okuyamamıştım :)teşekkür eder,m
Şöyle bir yorum yapılmış. 7000 yıllık tohum zaten olamaz. Bugüne dayanması mümkün değil. Hadi oldu diyelim, bugünden daha verimli olması imkansız.

ekildiği vakit dönüm başına daha az verim verecektir. modern gıdaların çoğu yapay seçilimle yani farklı buğday türlerinin çapraz üremesi sonucu geliştirilmiş verimliliği artırılmış besinlerdir.
bu süreci insan medeniyetinin tarım yaptığı binlerce yılda sadece doğaya bıraksaydık buğday bitkisi yabani ottan hallice olacaktı. artık zamanında nasıl bir yokluk çekilmişse atalarımız ot yemek zorunda kalmış. sonra taneleri sert gelince dur şunu taşla bir ezeyim demiş. meh bu da toz gibi oldu bari su ekleyeyim hatta pişireyim derken ekmeği bulmuşlar. sonrasında bunu sağda solda toplamaktansa eksek fena olmaz derken bakmışlar ki bazı türlerin karışarak çıkardıkları tohumlar diğerinden daha iyi ürün veriyor. buğdayın iyisini çapraz dölleyip tutanları aralarından seçe seçe bugünlere getirmişler. bugün de bu işler bilimsel olarak hususi bu işlerle uğraşan şirketler tarafından yapılıyor. eskiden tesadüfen 100 yılda 1 gelecek şeyi yakalamak için her yıl daha verimli tohumu elde edebilir miyiz diye belki de binlerce onbinlerce farklı kombinasyon deneniyor.
ya olmaz olmaz ya olur diyelim,gün geçmiyorki ne yalan haberler okuyoruz,eken kişinin adı yok diyarbakırda ekilmiş kimin ektiği belli değil dediğiniz gibi olabilir.ata tohumu aramamızdaki sebep genetiği ile oynanmamış bulabildiğimiz en bakir tohumu bulup evimizde günümüzde mümkün olan en sağlıklı gıdayı tüketebilme çabası.
ben 2 dönüm yer ekeyim,isterse dönümden 100 kilo versin.yine 2 dönümlük tohum ayırayım ve kalan buğdaydan bulgur yapıp yıl boyu güvenli olduğunu bildiğim bulguru tüketeyim.
her sene bahçemdeki domatesin,biberin,kabağın,börülcenin,marulun soğanın sarımsağın aklınıza ne gelirse tohumunu alır seneye fidesini kendim yetiştiririm.milletinki yüzlerce kilo döksün benimki bana yeter derim.
son yıllarda kanser vakalarında gözle görülür bir artış var.bi noktadan sonra hız ve teknoloji dost olduğu kadar düşman oluyor.ben 12 yıl önce o yolu yürümüş biri olarak tedavi sürecinin nekadar yıpratıcı olduğunu biliyorum.ve 12 yıldır o yola tekrar girmemek için kendimce bişeyler yapmaya çalışıyorum.beden o kanser hücrsini üretebildiği gibi öldürmeyide bilir fakat biz bedenimize yardımcı olmuyoruz malesef:(

deneyimlerime ve gözlemlerime dayanarak şunu söyleyebilirim;insanlar ambalaja girmiş gıda ürünlerini nekadar çok hayatına sokarsa beden orda bi dur ben bu durumdan rahatsızım diyor fakat ilk sinyallar geldiğinde şiddeti hafif olduğundan kimse dikkate almıyor.sonucunda kaale alınmayan her sinyal şiddettini arttıran bir çığa dönüşüyor.konfor alanımız genişledikçe daha çok hastalanıyoruz sonrada 70 yaşındaki adam tarlada nasıl çalışabiliyor diye büyük şaşkınlıklar içinde oturup izliyoruz.demiyoruzki adamın hayatı doğal!!bugün süt varsa sofrasında sütlü çorba var,ekmeğini kendi yapmış,hayvan otlatırken meradan ot toplamış börek etmiş,yazın kış için eriştesini tarhanasını salçasını bulgurunu yapmış,adam markete çay şeker için gidiyor başkaihtiyacı yokki..etrafında ne varsa sofrasında da o var.öncelerde çorba pakete giriyordu yemekleride pakete sokar oldular.uzun ömürlü olsun diye türlü türlü kimyasala maruz bıraktılar,

yani sözün özü benimki 12 yıldır tekrar öze dönme çabası hocam bunun için kazı yapmam gerekiyorsa hiç üşenmem onuda yaparım :)
saygılar
 
Son düzenleme:
haberi teknik nedenlerden açamadığımdan dün okuyamamıştım :)teşekkür eder,m

ya olmaz olmaz ya olur diyelim,gün geçmiyorki ne yalan haberler okuyoruz,eken kişinin adı yok diyarbakırda ekilmiş kimin ektiği belli değil dediğiniz gibi olabilir.ata tohumu aramamızdaki sebep genetiği ile oynanmamış bulabildiğimiz en bakir tohumu bulup evimizde günümüzde mümkün olan en sağlıklı gıdayı tüketebilme çabası.
ben 2 dönüm yer ekeyim,isterse dönümden 100 kilo versin.yine 2 dönümlük tohum ayırayım ve kalan buğdaydan bulgur yapıp yıl boyu güvenli olduğunu bildiğim bulguru tüketeyim.
her sene bahçemdeki domatesin,biberin,kabağın,börülcenin,marulun soğanın sarımsağın aklınıza ne gelirse tohumunu alır seneye fidesini kendim yetiştiririm.milletinki yüzlerce kilo döksün benimki bana yeter derim.
son yıllarda kanser vakalarında gözle görülür bir artış var.bi noktadan sonra hız ve teknoloji dost olduğu kadar düşman oluyor.ben 12 yıl önce o yolu yürümüş biri olarak tedavi sürecinin nekadar yıpratıcı olduğunu biliyorum.ve 12 yıldır o yola tekrar girmemek için kendimce bişeyler yapmaya çalışıyorum.beden o kanser hücrsini üretebildiği gibi öldürmeyide bilir fakat biz bedenimize yardımcı olmuyoruz malesef:(

deneyimlerime ve gözlemlerime dayanarak şunu söyleyebilirim;insanlar ambalaja girmiş gıda ürünlerini nekadar çok hayatına sokarsa beden orda bi dur ben bu durumdan rahatsızım diyor fakat ilk sinyallar geldiğinde şiddeti hafif olduğundan kimse dikkate almıyor.sonucunda kaale alınmayan her sinyal şiddettini arttıran bir çığa dönüşüyor.konfor alanımız genişledikçe daha çok hastalanıyoruz sonrada 70 yaşındaki adam tarlada nasıl çalışabiliyor diye büyük şaşkınlıklar içinde oturup izliyoruz.demiyoruzki adamın hayatı doğal!!bugün süt varsa sofrasında sütlü çorba var,ekmeğini kendi yapmış,hayvan otlatırken meradan ot toplamış börek etmiş,yazın kış için eriştesini tarhanasını salçasını bulgurunu yapmış,adam markete çay şeker için gidiyor başkaihtiyacı yokki..etrafında ne varsa sofrasında da o var.öncelerde çorba pakete giriyordu yemekleride pakete sokar oldular.uzun ömürlü olsun diye türlü türlü kimyasala maruz bıraktılar,

yani sözün özü benimki 12 yıldır tekrar öze dönme çabası hocam bunun için kazı yapmam gerekiyorsa hiç üşenmem onuda yaparım :)
saygılar
Anlatmak istediklerinizi en iyi anlayabilecek olanlardan birisiyim. Eşek den düşenin durumunu en iyi anlayabilenin eşek den düşen birisi hikayesinde olduğu gibi. 12 yılı geride bıraktığınıza göre artık size geçmiş olsun diyebiliriz. Allah bir daha göstermesin. Bu sinsi hastalık eşimde 3 yıl öncesi görüldü ve iki kez ameliyat da dahil olmak üzere tedavi sürecimiz tamamlandı. İki yıldır üç ayda bir gittiğimiz kontrollerin aralıkları da altı aya çıkarıldı. İlk beş yıl önemli, daha sonraları yapılacak kontrolleri ömür boyu olmak üzere , yılda bir kez olarak devam edecek... Beslenme konusu gerçekten de çok önemli ama pek çoğumuz sağlığımız sekteye uğradığında acı bir şekilde bunun farkına varıyoruz. Bu şartlarda zor ama keşke herkes doğal beslenebilse, en azından bunun nekadar önemli olduğunun farkına varabilse.
 
Anlatmak istediklerinizi en iyi anlayabilecek olanlardan birisiyim. Eşek den düşenin durumunu en iyi anlayabilenin eşek den düşen birisi hikayesinde olduğu gibi. 12 yılı geride bıraktığınıza göre artık size geçmiş olsun diyebiliriz. Allah bir daha göstermesin. Bu sinsi hastalık eşimde 3 yıl öncesi görüldü ve iki kez ameliyat da dahil olmak üzere tedavi sürecimiz tamamlandı. İki yıldır üç ayda bir gittiğimiz kontrollerin aralıkları da altı aya çıkarıldı. İlk beş yıl önemli, daha sonraları yapılacak kontrolleri ömür boyu olmak üzere , yılda bir kez olarak devam edecek... Beslenme konusu gerçekten de çok önemli ama pek çoğumuz sağlığımız sekteye uğradığında acı bir şekilde bunun farkına varıyoruz. Bu şartlarda zor ama keşke herkes doğal beslenebilse, en azından bunun nekadar önemli olduğunun farkına varabilse.
iyi dilekleriniz için çok teşekkür ederim,
sizede çok geçmiş olsun.kontrollerinizi aksatmayın.
 
Sertifikalı Siyezi Kastamonu/İhsangazi ilçesinden temin edebilirsiniz. Diğer türlü üçkağıt olma ihtimali çok fazla.

Siyez üzerinden asparagas pazarlama!
Miras değerimizin tanınıp parlamasını fırsat bildiler

Kayseri’deki arkeolojik kazıda bulunduğu ve “Dünyayı kurtaracak özellikte olduğu” yolunda ifadeler kullanılarak Youtube ve TRT’de haber ve program konusu yapılan 7 bin yıllık siyez tohumu olayı, haklı tepkileri de beraberinde getirdi.

Bunlara bir de Prof. Dr. Maranki’nin aynı haberi, “yanlış bilgilenmeyle olsa gerek(!)”, sosyal medya hesabı üzerinden Kayseri’yi Kastamonu olarak değiştirerek paylaşmasıyla birlikte, oluşan tepkilerin dozu bir kat daha arttı; bilim çevrelerinden de tepkiler geldi.

Doç. Dr. Mahmut Bilge Baştürk, “Arkadaşlar, bu hikaye Anadolu’da köylülerin bildiği bir hikayedir, tokatçı metodudur. 20 yıl kadar önce, Urartu kalesinde küplerde bulundu diye aynı şekilde tohumlar sattılar Doğu Anadolu’da köylülere” diye uyarıda bulundu.

Korunmuş haliyle İhsangazi ilçemizde yetiştirilmeye devam edilirken yıldızı parlayan siyez buğdayı, yakaladığı popülerliği farklı kullanmak isteyenlerin pazarlama malzemesi haline getirildi.

Kazılarda ortaya çıkarılan 7 bin yıllık siyez buğdayı tohumunun verdiği verimle dünyayı kurtaracağı iddiasını içeren haber, program ve sosyal medya paylaşımları haklı tepkileri de beraberinde getirdi.

Önce “Kayseri Kültepe’de arkeolojik kazı çalışmalarında çıkarılan küpte bulunan 7 bin senelik 3 kat verimli siyez buğdayı 1’e 8 verdi. 7 bin yıllık ata tohumu buğday, her başakta 160 ila 250 arası dane tutuyor. Toprakta ortalama 20 kardeş sürgünle dışarı çıktı” paylaşımı sosyal medyada dolaşmaya başladı. Ardından da TRT Haber’de Kültepe’de çıkan buğdayın Diyarbakır’da boy gösterdiği şeklinde haber yayınlandı.

Bu program ve haberlerin ardından bir de işin içine Kastamonu’yu da katan İnebolulu hemşerimiz Prof. Dr. Ahmet Maranki’nin sosyal medya paylaşımı geldi. Maranki, “yanlış bilgilenmeyle olsa gerek”, Kayseri Kültepe gibi Kastamonu’da da olmayan arkeolojik kazıyı adres göstererek yaptığı paylaşımında, “Gıda kıtlığı son bulabilir! Kastamonu’da küpte bulunan 7 bin senelik 4 kat verimli siyez buğdayı 1’e 8 verdi. 7 bin yıllık ata tohumu buğday, her başakta 160 ila 250 arası dane tutuyor. Buğday, toprakta ortalama 20 kardeş sürgünle dışarı çıktı… Allah’ın büyük mucizesi” ifadelerini kullandı.

Bu paylaşımla birlikte konuya gösterilen tepkiler daha da yoğunlaştı ve bilim dünyasından da tepkiler geldi.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Mahmut Bilge Baştürk, Ahmet Maranki’nin paylaşımına şöyle yanıt verdi:

“Bire bir aynı hikaye… Geçenlerde de Kültepe’de bulundu diye verilmişti. Arkadaşlar, bu hikaye Anadolu’da köylülerin bildiği bir hikayedir, tokatçı metodudur. 20 yıl kadar önce, Urartu kalesinde küplerde bulundu diye aynı şekilde tohumlar sattılar Doğu Anadolu’da köylülere. Uzun saplı ve iri başaklıydı, hafif bir rüzgarda yatıyordu, ama samanı da iyiydi. Hatta o dönemde Van’da bizim çalıştığımız köyde insanlar ‘biz bundan sonra başka bir şey ekmeyiz artık’ diye seviniyorlardı. Bir sonraki yıl nohut, yonca ekmediler köşeyi döneceğiz diye. Ama tohumluk vermedi. Bir sonraki ektiklerinden ekmeklik buğday yerine çavdar ve darı çıktı. Uzmanı değilim ama bunun genetiğiyle oynanmış ve yıllık verim üzerine oluşturulmuş bir buğday olması muhtemel. O dönemde bunun Rus olduğuna kanaat getirilmişti. Hatta köylüler ‘Urartu diye aldık Rus çıktı’ muhabbetini yaptılar birkaç yıl. Bunun da tohumluk verip vermediğini göreceğiz, hatta şimdiden iddiaya girebilirim. Arkeolojik olarak, binlerce yıllık bir küpten çıkan tohum ekilemez. Antik buğday türleri çok başaklı, çok iri taneli, çok yüksek saplı değildir. Hiçbir antik buğday türü, ama hiçbiri, bugünkü ekmeklik buğdaydan daha verimli değildir. Aynı hikaye, Anadolu’nun farklı yerlerinde 2-3 yılda bir çıkar. Birileri köylülere yüksek ürünlü, bol samanlı ve bölgesine göre, bazen bir Urartu kalesi, bazen Alacahöyük, bazen Kültepe’den küp uydurulmuş tohum satar. Sonu hep aynıdır. Son olarak: Hitit, Urartu, Assur… Yüzlerce yıl buğday yerine arpaya ağırlık verdiler. Anadolu topraklarında kurulmuş hiçbir devlet, neredeyse hiçbir zaman tahıl satmadı, ellerindeki her bir artı daneyi depoladılar. Eğer böyle bir tahılları olsaydı, muhtemelen bildiğimiz tarih bambaşka olurdu… Belki Geç Tunç Çağ çöküşü dediğimiz şey yaşanmaz, belki Hitit yıkılmazdı… Ama tarih ve arkeoloji böyle okunmaz. Buna denebilecek tek şey: Olmaz öyle saçmalık.”

Dumlupınar Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Müge Kortanoğlu da yine Ahmet Maranki’nin paylaşımına “Geçen gün Kayseri, şimdi de Kastamonu… Bitmiyor yanlış haber yayma durumu. Üzgünüm ama 7 bin senelik ata tohumu yok… Var olan tohumu ekip biçin de önce…” yorumunda bulundu.

 


Her bölgeye bir avuç verdi, bizde 100 kilogram burada 250 dönüme ektik, 150 dekar daha ayrı bölgelerde ektik. Yağışa göre nasıl çıkacaklarını görmek için ayrı ayrı yerlere ektik. 7 bin yıllık ata tohumu buğday, diğerlerine göre farklı, her başakta 250 ile 160 arası dane tutuyor, dekara bin 200 kilogram kuru olarak bekliyoruz, diğer buğdaylar ise yağışlar güzel olursa 450 kilogram geliyor. Bir diğer farkı ise biz diğer buğdaylarda dekarına 30 kilogram ekerken bunu ise dekarına 18 kilogram ektik.
Merhabalar siz bizzat kendiniz dikim yaptınız mı İnternet te sosyal medyada sürekli görüyoruz ama çok inandırıcı gelmiyordu umarım doğrudur ve çiftçinin yüzü güler eğer tohum sizde var ise bende almak isterim
 
  • Beğen
Tepkiler: h.ilerigiden

Benzer Konular