SIVASLI ARKADASLAR BURAYA ve( SIVASSPOR)


ARKADASLAR SIVASLILAR GRUBU KURUYOZ AYRICA SIVAS ILE ILGILI HERSEY RESIM BILGI VEYA AKLINIZA GELEBILECEK HERSEYI BURAYA YAZIN TABI ONCELIKLE KENDINIZI TANITIN
 
Ynt: SIVASLI ARKADASLAR BURAYA

ARKADASLAR ILK OLARAK BEN YAZAYIM ISTEDIM BEN SIVAS IN ULAS ILCESINDENIM SIMDI FRANSADA KALIOM SIVASLI OLMAKTAN GURUR DUYUYORUM VE TUM HEMSERILERIMI BEKLIOM BURAYA
 
Ynt: SIVASLI ARKADASLAR BURAYA

SİVASIMIZIN KRONOLOJİK TARİHİ
Sivas’ın bilinen târihi Hititlere dayanır. Sivas ilinin topraklarının bulunduğu yerler, Anadolu’da ilk siyâsî birliği kuran Hitit İmparatorluğunun sınırları içinde kaldı. Hititler iç savaş ve iktidar kavgalarıyla yıkılınca, bu bölge Bâbil, Asurlular, Sami kavimleri ve kısa bir müddet Sakaların eline geçti. Hititlerden sonra Frigyalılar ve Lidyalılar Sivas’a hâkim oldular. Lidya komutanlarından Giges’in Ege, Mezopotamya ve İran arasındaki ticâret için yaptırdığı “Kral Yolu” Sivas’tan geçiyordu. Medler ve bilâhare Persler bu bölgeyi ele geçirdiler.

Makedonya Kralı İskender, Pers İmparatorluğunu yenerek ortadan kaldırınca, İran ve Anadolu, Makedonya Krallığı topraklarına katıldı. İskender’in ölümünden sonra bu bölge, merkezi Kayseri’de bulunan Kapadokya Krallığının eline geçti. Kuzeyde İran asıllı olup, Yunanlaşmış Pontus Krallığı ile yine İran asıllı olup Hıristiyanlaşmış Ermeni derebeylikleri bu bölgeyi ele geçirmek için zaman zaman saldırılarda bulundular.

M.Ö. 1. asırda Roma İmparatorluğu, Kapadokya ve Pontus Krallığını ve diğer küçük derebeyliklerini alarak Anadolu’yu Roma topraklarına kattı. Romalı kumandanlardan Pompe, Kapadokya’ya yerleşti ve Sivas’ın bulunduğu yere “Diyapolis” ismi verildi. M.S. 395 senesinde Roma İmparatorluğu ikiye bölününce; Anadolu gibi bu bölge de, Doğu Roma’nın (Bizans) payına düştü. Bu bölge zaman zaman Bizanslılarla Partlar ve onların yerine geçen Sâsânîler arasında savaşlara sebep oldu. 1071 Malazgirt Zaferinden sonra Anadolu Fâtihi ve Anadolu’da ilk Türk Devletinin kurucusu Kutalmışoğlu Süleyman Şahın kumandasındaki Türk Ordusu, Sivas’ı aldı. Bu şehri ve bölgeyi Artuk Bey ve Süleyman Şahın kumandanlarından dayısı Danişmend Gâzi fethetti.

Danişmendoğulları, Türkiye Selçukluları Devletine tâbi olarak 1095-1174 yılları arasında bâzan Kayseri bâzan da Sivas’ı başşehir yaparak saltanat sürdüler.

Selçuklu Sultanıİkinci Kılıçarslan, Danişmendoğullarına Batı Anadolu’da “Uç Beyi” olarak toprak verip onların beyliğine son verdi. Bundan sonra Sivas, Selçuklu Devletinin Konya ve Kayseri’den sonra üçüncü şehri ve eyâlet merkezi durumuna geldi. Sivas, Selçukluların bir ilim, sağlık ve sanat merkezi oldu. Selçuklulara tâbi ve merkezi Erzincan’da bulunan Mengücekoğullarının bir kolu, 1142-1252 arasında bugün Sivas’a bağlı olan Divriği’ye hâkim oldular.

On üçüncü asrın ikinci yarısında kurulan İlhanlılar, 1308-1335’e kadar Anadolu’ya hâkim oldular.

İlhanlıların merkezi Sivas’ta olmak üzere bir umûmî vâlisi bulunurdu. İlhanlı Hakanlığının temsilcisi ve Uygur Türklerinden Alâeddîn Eretna Bey, 1335’te Bağımsızlığını îlân etti. Eretna Beyliği, 1335-1380 yılları arasında başşehir olarak bâzan Sivas ve bâzan da Kayseri’yi kullandılar. 1380’de kısa bir müddet sonra Selçuklu Sultanıİkinci Mes’ud’un torunu Melik Rükneddîn Kılıç Arslan tahta geçtiyse de, Sultan ünvanı ile Kâdı Burhâneddîn, Eretna toprakları üzerinde, 1390’a kadar devam eden bir devlet kurdu. 1398’de Kâdı Burhâneddîn öldürülünce, Sivas toprakları Osmanlı Devleti hâkimiyetine girdi.

1400’de Timur, Sivas’ı ele geçirdi. Bilâhare Çelebi Mehmed, şehri 1403’te geri aldı. Divriği Memlûklerde, Koyulhisar Akkoyunlularda kaldı. Sivas’ın tamâmıFâtih Sultan Mehmed Han ve torunu Yavuz Sultan Selim Han tarafından Osmanlı Devletine katıldı. Evliya Çelebi, tahıl ambarı olan Sivas için şehirlerin anası dendiğini kaydeder.

Osmanlı devrinde Sivas eyâlet merkezi oldu. Tanzimat’tan sonra da bu eyâlet merkezliği devam etti. Sivas, 1400’de Timur Hanın buraları almasından sonra istilâ görmemiş bir şehirdir.

İstiklâl Harbinde, Erzurum Kongresinden sonra Türkiye çapında Sivas Kongresi 4-11 Eylül 1919’da bu şehirde Mekteb-i Sultânî’de toplanarak Atatürk’ün önderliğinde Millî Mücâdelenin esasları tespit edildi. Sivas, Türk İstiklâl Savaşının ve Türkiye Cumhûriyetinin temellerinin atıldığı yakın târihimizde de mühim roller oynamış bir târih şehrimizdir. Cumhûriyetin îlânından sonra eyâlet merkezi teşkilâtı kalkınca Sivas il (vilâyet) olmuştur.


K r o n o l o j i k S i v a s T a r i h i

MÖ 7000-5000 Sivas’ta İlk yerleşim dönemi

MÖ 1600-884 Hititler dönemi

MÖ 800-695 Firigler dönemi

MÖ 700-546 Lidyalılar dönemi

MÖ 550-332 Persler dönemi

MÖ 333-MS 17 Kapadokya dönemi (Makedonyalılar)

17-395 Romalılar dönemi

395-1075 Bizanslılar dönemi

658 Sivas’ın Emevilerin eline geçmesi

1059 Sivas’ın Türkler ' ' in eline kısa bir dönem için geçmesi

1071 Danşmentliler (1080-1175 Beylik Merkezi)

1143 Yağıbasan’ın Sivas’a egemen olması

1175 Sivas’ın Selçuklular ' ' ın eline geçmesi (1220 Başkent)

1197 Sivas Ulu Cami ' ' nin yapılması

1224 Sivas Kalesi surlarının 1. Alaattin Keykubat tarafından yaptırılması

1232 Moğollar’ın Sivas’a saldırısı

1243 Sivas’ın Moğolla ' ' ca yağmalanması

1256-1353 İlhanlılar dönemi

1271 Gökmedrese, Çifte minare ve Şifahiye Medreselerinin yapımı

1343 Sivas’ta Eretna Beyliği ' ' nin kurulması (Beylik Merkezi)

1378 Kadı Burhanettin’in Eratna Beyliği ' ' nde vezir olması

1381 Sivas’ta Kadı Burhanettin Devletinin kurulması (Beylik Merkezi)

1383 Sivas surlarının Kadı Burhanettin tarafından onarılması

1388 Memluklular ' ' ın Sivas’ı kuşatması

1389 Sivas’ın Osmanlılar’ın hakimiyetine geçmesi

1400 Timur’un Sivas’ı istilası

1418 Çelebi Mehmet’in Sivas kalesini ve şehri onarması

1473 Fatih’in Sivas’a gelmesi

1472 Akkoyunlular ' ' ın Sivas’ı yağmalaması

1512 Yavuz Sultan Selim’in Sivas’a gelmesi

1516 Sivas’ın “Eyalet-i Rum” olarak Genel Valilik olması

1533 Kanuni’nin Sivas’a gelmesi

1564 Meydan Cami’sinin yapılması

1868 Sivas’ın il oluşu

1878 Sivas’ta ilk matbaanın kuruluşu

1908 Ziyabey Kütüphanesi ' ' nin açılışı

1919 Atatürk’ün Sivas’a ilk gelişi (27 Haziran)

1919 Sivas Kongresi (4 Eylül)

1919 “İrade-i Milliye” Gazetesi ' ' nin yayını

1927 Sivas’ta ilk kazı ve araştırmanın Vander Osten tarafından yapılması

1930 Sivas-Ankara demir yolu hattının açılması (30 Ağustos)

1932 Sivas-Samsun demiryolunun açılması

1932 Sivas elektrik şebekesinin kurulması

1934 Tavra deresine elektrik santralının kurulması

1938 Divriği Demir-Çelik madenlerinin işlemeye açılması

1939 DDY Cer Atölyesi ' ' nin kurulması

1943 Çimento Fabrikası ' ' nın hizmete girmesi (6 Haziran)
1950 Ulaş Devlet Üretme Çiftliği ' ' nin kurulması (l Mart)

1953 Sivas Numune Hastanesi ' ' nin kurulması

1955 Sivas SSK Hastanesi ' ' nin hizmete girmesi

1963 Sivas içme suyu şebekesinin kurulması

1966 Sivas Havaalanı ' ' nın yapılması

1967 İl Halk Kütüphanesi ' ' nin yapılması

1972 Sidaş İplik Fabrikası ' ' nın kurulması

1973 Sivas Tıp Fakültesi ' ' nin hizmete girmesi (29 Ekim)

1979 Sivas Beton Travers Fabrikası ' ' nın üretime başlaması

1982 Cumhuriyet Üniversitesi ' ' nin açılması
1985 Sivas Hazır Giyim Fabrikası ' ' nın kuruluşu

1987 Sivas Demir-Çelik Fabrikası ' ' nın açılması

1989 Kangal Termik Santrali ' ' nin açılışı

1990 Kılıçkaya Hidro Elektrik Santrali ' ' nin açılışı

1992 Gazibey Barajı ' ' nın açılışı

1993 Hanlı-Bostankaya arası çift hatlı demiryolunun açılışı

1993 4 Eylül Barajı inşaatının başlaması

1997 Sivas Devlet Tiyatrosu ' ' nun açılışı
 
Ynt: SIVASLI ARKADASLAR BURAYA

Sivas Ulu Camii
Anadolu ' nun en eski camilerinden olan Sivas Ulu Camii yapım kitabesinden de anlaşılacağı üzere 1196-1197 yıllarında II. Kılıçarslan ' ın oğlu Kudbettin Melik Şah ' ın Saltanatları zamanında Kul- Ahi tarafından yaptırılmıştır.
Caminin 1. İzzettin Keykavus Döneminde 1212 yılında onarıldığı anlaşılmaktadır.

Camilerin mekan fikrinin gelişmesinde önemli bir basamağı teşkil etmektedir. Avlusuna 3 yönden girişi ve düz damlı, dikdörtgen planlı, kufe tipli cami sınıfına giren ender örneklerdendir. Kubbe fikrinin henüz gelimediği döneme yapılmıştır.

Minare; 13. yy ' ın ilk yarısında inşa edilen minaresi Caminin güneydoğu köşesine yaklaşık 3 metre uzaklıktadır. Minare kaidesi tuğla örgülü sekizgen kaidelidir.

Sivas Kale Camii
Sivas ' ta Osmanlı dönemi Camilerinin içerisinde en güzel örnek olan Camii 1580 yılında III. Murat Han ' ın Vezirlerinden Mahmud Paşa tarafından yapılmıştır.

Asıl ibadet alanı kare planlı ve üzeri kurşunla kaplı tek kubbe ile örtülüdür. Kubbeye geçişler dıştan onikigen tambur ve üzerinde onaltıgen kasnak ile sağlanmıştır. Caminin beden duvarları, kasnak tamburu kesme taştan inşa edilmiştir. Mihrap ve minberi mermerdendir.

Caminin her iki yanında bulunan ve örneğinin çok az görüldüğü iki taş dikkat çekmektedir. Taşlardan birinin içerisi oyuk şeklindedir. Yapıldığı dönemlerde yardımlaşmanın önemini gösteren bu taşlara sadaka ve yitik taşı adı verilir.

Sadaka taşı Cami minaresinin altında oyuk şeklindedir. O dönemde sadaka vermek isteyenler, sadakalarını bu taşın içerisine yerleştirirdi. Sadakaların yerleştirilmesinde özellikle gece yarısı vakitleri seçilirdi. İhtiyaç sahipleri ise bu taşın içerisinden sadece ihtiyacı olduğu kadarını alırdı.

Yitik taşı, Cami avlusunun doğusunda bulunur. Kaybolan eşyalar, bu taşın üzerinde teşhir edilir ve kaybedenlerin kayıp eşyasını bulması sağlanırdı.

Subaşı Hanı
1525 yılında vefat eden Sivas Valisi Sinan Paşa Vakfı ' na ait olan eser Sivas Merkezinde Mahkeme adı ile bilinen cadde üzerindedir. 2 Katlı olan Han günümüzde şıracılar çarşısı olarak bilinir ve aktarların yaşatıldığı bir Bedesten olarak hizmet vermektedir.

Taşhan
Sivas ' ın en önemli bulvarlarından biri olan Atatürk Bulvarı ile Dörtyol mevkiinin kesiştiği noktada yer alan Han, konaklama yeri olmasa da yaşayan bir han görünümündedir.

Kaynaklarda yapım tarihinin 19. yy ' ın ikinci yarısına denk geldiği belirlenmektedir. Azınlık tüccarları tarafından yaptırılmıştır.

Taş Han ' ın içerisinde yer alan Aslanlı Çeşmeden soğuk bir su içebilir yada Han ' ın üst katında Nargile keyfi yaparak kendinize şehri izleyebilme imkanı sağlayabilirsiniz.

Kurşunlu Hamamı
1576 yılında Behram Paşa tarafından çifte hamam olarak yaptırılmıştır. Osmanlı dönemi klasik hamamlarının özeliklerini taşıyan hamamda kadınlar ve erkekler için ayrı ayrı bölümler vardır. Beden duvarlarında bulunan demir bağlantılara kurşun dökülerek inşaa edildiği için Kurşunlu Hamamı adını alan yapı aynı dönemde yapılan Behram Paşa Hanı tümleşik ve kompleks bir alan içerisindedir.

Kepçeli semti Ahi Emir Ahmet Caddesi üzerinde ve öğretmen evinin hemen karşısında olan Hamam erkek bölümünün restorasyonu nedeni ile yalnızca kadınlara hizmet vermektedir.








Çifte Minareli Medrese
İlhanlı Veziri Şemseddin Mehmet Cüveyni tarafından 1271 yılında yaptırılmıştır. Bu günkü anlamı ile Hukuk Fakültesi olan medresenin sadece doğu yönündeki asıl cephesi ayakta kalmıştır.

Ön yüz, ortada iki minareli taç kapı, iki yanda pencere ve köşe kuleleri ile kompoze edilmiştir. Böyle bir uygulama ile daha canlı hareketli, ışık-gölge oyunlarını kuvvetlice hissettiren bir cephe elde edilmiştir. Kesin olmamakla birlikte eserin mimarının Kelük Bin Abdullah olduğu sanılmaktadır.

Selçuklu döneminin en anıtsal yapılarından biri olan Çifte Minareli Medrese 1960 ' ' lı yıllarda yapılan araştırma kazısı sonucuna göre açık avlulu, 4 eyvanlı iki katlı anıtsal bir yapıdır.
Buruciye Medresesi
1271 yılında yapılan Buruciye Medresesi Sivasın ileri gelen zenginlerinden olan aslen Hamedan (İran) yakınlarındaki Burucird şehrinden olan Muzaffer Burucerdi tarafından pozitif bilimlerin okutulması amacıyla yaptırılmıştır.

Açık avlulu 4 eyvanlı olan medrese; Selçuklu Dönemi taş işçiliğinin en güzel örneklerindendir. Medrese cephesi sarımtırak renkli kumlu taştan son derece bezeme zenginliğine sahip bir şekilde yapılmıştır. Cephede madalyonlar ve rozetler kabartma tekniğinde işlenmiştir. Dört eyvanlı ve iki katlı olan medresede; yanlardan dörder sütuna dayanan düz taş örgülü revaklar klasik bir olgunluk gösterir. Sütun başlıkları ve sütunlar değişik dönem (Roma - Bizans) özelliklerini gösteren devşirme malzemelerdir. Giriş eyvanının güneyinde mescidi (kitap satış yeri olacak) kuzeyinde ise medreseyi yaptıran Muzaffer Burucerdi ve iki çocuğunun türbesi bulunmaktadır. Türbede Selçuklu sanatının en güzel örnekleri olan çiniler türbeye ayrı bir güzellik vermektedir. Kare mekandan türbeye geçiş Türk üçgenleri ile sağlanmıştır.

Medresenin kuzey güney ve ana eyvanı yazlık dershane olarak, ana eyvanının güney ve kuzeyindeki büyük odalar ise kışlık dershane olarak kullanılmıştır.

Medresenin Taç Kapısı üzerinde;
Arapça, ilim talep etmek her Müslümana farzdır hadisi dört bölüm halinde kabartma olarak yazılmıştır. Ana eyvanın cephesinde sağ alt köşeden başlayarak tüm cepheyi dolanan ve sol alt tarafta son bulan Ayetel Kürsi kabartma olarak sülüs hatla yazılmıştır.

Gök Medrese
Selçuklu Veziri Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından 1271 yılında yaptırılmıştır. Mimarı (Kaluyan-ı El Konevi) Konyalı Kaluyan ' ' dır. Ahmet Eflaki Kaluyandan bahsederken; resim sanatında, tasvirde eşi ve benzeri bulunmadığın, Mevlana ' ' nın müridi olduğunu söylemektedir. Konyalı Kaluyan 78 yaşında Gök Medreseyi inşaa etmiştir.
Evliya Çelebi Gök Medrese ' ' yi 'Kızıl Medrese' veya ' Darü-t Tedris' olarak adlandırmaktadır. Gök Medrese bugünkü anlamıyla İlahiyat Fakültesi olarak hizmet vermiştir. Medresedeki görevlilere yemekten başka ayda belli ölçülerde maaşta veriliyordu. Örneğin müderrisin 150 dirhem gümüş para, talebelerin sınıflarına göre 15 - 10 - 8 dirhem, mimarın 50 dirhem aşçının ise 5 dirhem maaşı vardı.

Şifaiye Medresesi
Sivas Selçuklu Parkı içerisinde, Çift Minareli Medresesinin tam karşısındadır. 1217 yılında Selçuklu Sultanı I.İzzeddin Keykavus tarafından yaptırılmıştır. Anadolu Selçuklu Tıp sitelerinin ve hastanelerinin en eskisi ve en büyük boyutlu olanıdır. 1220 yılında vefat eden I.İzzeddin Keykavus, vasi-yeti üzerine çok sevdiği bu Medresesinin güney eyvanındaki türbede ailesi ile birlikte yatmaktadır.


Birinci İzzettin Keykavus; bilgin, iyi huyu ve şair bir insandır. Gen yaşta hastalanması sebebiyle tıbba ve hekimlere çok önem vermiştir. Kabrinin girişinde bulunan kitabede ' Yazıklar olsun ki biz geniş görkemli saraylardan, karanlık dar kabirlere girdik. Zenginliğimizin ve servetimizin çokluğunun faydası olmadı. saltanatımız yok olup, zevalin eşiğinde fani alemden baki aleme ölüm yolculuğu gerçekleşti'.

1768 yılında çıkarılan bir fermanla medreseye çevrilmiş, I. Dünya Savaşı esnasında cephanelik ve levazım deposu olarak kullanılmıştır.






Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi
Kongre Müzesi 4 Ekim 1892 yılında Sivas Valisi Mazlum Paşa-Zade Mehmet Memduh Bey tarafından Mülki İdadi binası olarak 8140 Osmanlı altınına yaptırılmıştır. Dört satırlık yapım kitabesi Kongre binasında sergilenmektedir. 1981 yılına kadar lise olarak kullanılan eser 4 Eylül 1981 yılında Yedinci Cumhur Başkanı Sayın Kenan EVREN in emirleri ile 'Sivas Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi' haline dönüştürülmüştür.

Mustafa Kemal Paşa ve Arkadaşları ile Heyet-i Temsiliye tarafından 2 Eylül-18 Aralık 1919 tarihleri arasında 'Milli Mücadele Karargahı ' olarak kullanılan bu bina Cumhuriyet Tarihimizde çok önemli ve özel bir yer tutmaktadır
 
Ynt: SIVASLI ARKADASLAR BURAYA

Ahi Emir Ahmed Türbesi: Tokmakkapı Mahallesinde Kurşunlu Hamamı karşısındadır. XIV. yüzyılın ilk yarısında Ahi Emir Ahmed için yaptırılmıştır. Kare kaide üzerinde yükselen sekizgen gövdesi ve pramidal külahı ile tamamı kesme taştan inşa edilmiştir. XIV. yüzyılın ilk yansında Sivas ' ta esnaf teşkilatı olan Ahiliğin önemli bir yeri olduğunu ispatlamaktadır.
Behrampaşa Hanı:1573 yılında Sağır Behram Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kesme taş malzemeli, iki katlı ve ortası açık avlulu olarak inşa edilen hanın birde ahır kısmı mevcuttur. Güney yönünde dışa taşıntılı, sivri kemerli bir girişi ve bu girişin üzerinde üç dilimli kemere sahip iki penceresi vardır. Pencerelerin sağ ve solunda aslan motifi işlenmiştir. Halk arasında Taş Han olarak da bilinmektedir.
Jandarma Binası
Hükümet Meydanı ' nda yer alan Jandarma binası kitabesinden anlaşıldığına göre Vali Reşit Akif Paşa zamanında 1908 yılında Jandarma dairesi olarak yapılmıştır. Halen Jandarma Komutanlığı ' nca kullanılmaktadır.
Hükümet Konağı
Vali Halil Rıfat Paşa tarafından 1884 tarihinde yaptırılan yapının iki katı ise ahşap olarak inşaa edilmiştir. Geçirdiği bir yangın üzerine üçüncü katı tamamen yanmış, bir ve ikinci katının sadece duvarları kalmıştır. Yapılan büyük çaplı onarımla eski görünüşüne getirilmiş, bugün Hükümet Binası olarak hizmet vermektedir.
Meydan Camisi: Sivas Merkez Atatürk Caddesinde bulunan Camii 1564
yılında Kanuni Süleyman’ın vezirlerinden Sivas’ lı Koca Hasan Paşa tarafından yaptırılmıştır. 19x27.5 metre boyutlarında kesme taştan yapılan binanın üzeri çift meyilli ahşap çatı ile örtülmüştür. Sonradan ahşap olarak eklenen son cemaat mahalli 1998 – 1999 yıllarında Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından camiye uygunluk sağlanarak kesme taştan yapılmış, camii de restore edilmiştir. Minaresi tek şerefeli olup, tuğladandır.
Paşa Camisi
Sivas il merkezinde, Çarşı içerisinde Nalbatlarbaşı Caddesi’nde bulunan bu camiyi Süleyman Bey 1421 yılında küçük bir mescit olarak yaptırmıştır. Süleyman Bey’in soyundan gelen ve Sultan I.Abdülhamid’in damadı, Hibetullah Sultan’ın eşi, Sivas Valisi Alâeddin Paşa 1805 yılında bu mescidi yıktırarak daha büyük bir cami yaptırmıştır. Bu nedenle de camiye Paşa Camisi ismi verilmiştir
 

Benzer Konular