Biz bu yüzden ilerleyemiyoruz işte. Bilimsel olarak adamlar yaklaşıyor yemini tahlil ettiriyor enerji ve proteini hayvanın ihtiyacına göre veriyor, bizim cevabımız benim hayvanım 2 ayda 70000TL yedi oluyor. Adam yapıyoruz diyor Prof. çıkıyor evet bu iş bu şekilde yapıyoruz diyor, cevabımız olmaz yapılamaz. Kendimiz yapamıyoruz milletin yaptığını da kabul etmiyoruz. Neyse bu konu hakkında daha fazla yazmayacağım.
Gökhan bey İnsanlar güzel ve kolay kazanca İNANMAK istiyor.; Yaşınız benden oldukça genç. Bilmem hatırlıyor musunuz, Bir zamanlar (80li yılların başı) yıllık %120 faiz vaatleri ile insanların varlıklarını çalıp çırpan, kendi elleriyle ve rızalarıyla getirip teslim etmelerini sağlayan bankerler furyası da bu kurala göre işlemiş ve sonuçta insanların felaketine neden olmuş, yaşanmış çok güzel bir örnektir.
İnsanlar kendilerine sunulan teklifin gerçekliğini, olabilirliğini hiç düşünmeden, hatta birbirlerini heveslendirerek, altınlarını, evlerini, tüm varlıklarını satarak bankerlere teslim etmişler, ve tüm varlıklarını kaybetmişlerdi.
Çünkü onlara sunulan kolay ve hızlı zengin olma çözümüne inanmışlardı. Çünkü.. ÇÖZÜM GERÇEKÇİ DEĞİLDİ AMA İNANMASI KOLAY, GÜZEL, RAHATLATICI DAHADA ÖNEMLİSİ "ÜMİT VERİCİ" YDİ..
Bu bağlamda; gerçekçiliği hiç sorgulamadılar, gerçeği hiç soruşturmadılar, çalışmayı, çabalamayı, didinerek kazanmayı, bu yolun zorluklarını kolayca terk ederek, en kolayını yani sadece inanmayı tercih ettiler. Hatta kendilerini uyaran akraba ve arkadaşlarına hakaret edip, onlarla selamı sabahı kesenleri bile bilirim.
Aynı eğilimin insanların genelinde gözlemlenmesi ve neredeyse evrensel bir ortak nitelik özelliği taşımasıdır. Böyle olmasa; Türkiye de hemen hemen her senede bir gerçekleşen "kitlesel vurgun" olayları olmaz. En sonunda; "HERKES Mİ HATA YAPIYOR?" diye girdiği çiftlikbank işinde batan insanlara kadar geldik.
"Profosör de bunu söylüyor" diyerek bu işe girilir mi? Evet girilir. Ama "meslek etiği" ne uygun hareket eden prof. sözü dinlenip girilir. Söylediklerinde o kadar çelişkiler var ki, bunları görmeden bu ırka girmek bence sonu çiftlikbank sonucu gibi bitecek bir yanlışa ilk adımı atmak olur.
Ben size çelişkilerinden hemen sadece 1 tanesini söyleyeyim..!
Size ilk verdikleri bilgiide; "150 günde (5 AY) besiden çıkan kuzularımızın ortalama canlı ağırlıkları 42-48 kg arasındadır." dediler.
Bu gün yayınlanan programda; "4-5 ayda 40-45 kg" diyor.
Kuzu başı 3 kg etin ekonomik değeri çok yüksektir. Unutulacak veya görmezden gelinecek gibi olmaz. 200 damızlık olan bir işletmede 1 batında kuzu adeti; 600 adet olur. Yani (600*3=1800 kg.) Etin kilosu 20 tl den; toplam ekonomik değer 36.000 TL yapar.
Günde 1,5 kg. yem verdiklerini, çayır otunun kilosunu da 0,6 TL. den aldıklarını iddia ediyorlar. Bu rakamların hepsinin doğru olduğunu kabul edelim ve yıllık yem giderine bakalım;
200(koyun)*365(1 sene)*1,5(Kg./gün)*0,6(tl/kg.)=65.700 TL. Yani iki kendilerinin verdiği iki bilgi arasında unuttukları; 6,5 aylık yem gider masrafı.
Sorun şurada; Unutma mı? yoksa, İyileştirme (cilalama) mi?
Size verdikleri çayır otu ve yonca tahlili karşılaştırmasında ise; çayır otunda veya kg. fiyatları(0,6 tl) konusunda çok büyük çelişkiler var.