Güncel Gübre Fiyatları


Bu bitirir bizi abi be
Örgütlü protestolar başlamazsa ekonominin en büyük faturasını çiftçi ödeyecek
Başlar mı dersen elbette başlamaz
Örgüt kelimesinin cümle içinde kullanılması bile yetmiştir bazılarına:LOL:
Terör eylemleri falan canlanmıştır kafalarda


Eğitim seviyesi düştükçe manipülasyon çoğalır
Reisim yarın çıkar Kudüs düşse, erkek erkeğe evlilikler olsa daha mı iyiydi falan der alır gönlümüzü

Ağalar semirene kadar yedi hesabı çiftçi marabanın üzerine yıkıp kenara çekildi
Kel Sülo gibi anıra anıra oh çekiyor olmalı hepsi
 
Son düzenleme:
Gübre üreticileri alıştı yüksek fiyata, tohumcularda peşinden alışmaya başladı bikaç yıldır yüksek fiyattan tohum gazlamaya, ama yersen tabiyki, bu yıl artık tohuma para vermek mantıksız, ekme üretme planlandıysa elindekini eker ne çıkarsa diyerek bişeyler ekerse eker üretici, başka çare bırakmadılar.

1691960168755.png
 
Son düzenleme:
Haberler konuyu etraflıca ve rakamlarla yazıyor.6 ayda dudak uçuklatan milyarlarca dolarlık ithalat rakamları yazılıyor.

Karadeniz'den buğday koridoru​

Stratejik bir ürün haline gelen buğday ise Türkiye hem yüksek ithalat rakamı hem de Rusya Ukrayna bağımlılığı ile öne çıkıyor. Verilere göre bu yılın ilk 6 ayında 2 milyar 303 milyon dolar ile ilk sırada yer alan buğday en çok Rusya ve Ukrayna'dan ithal edildi. Bu dönemde, Rusya'dan 1 milyar 654 milyon dolar ve Ukrayna'dan 607.8 milyon dolar tutarında buğday ithalatı yapılırken, bu iki ülkenin toplam buğday ithalatındaki payı yaklaşık yüzde 92 olarak gerçekleşti.

06-bugday-hasat-.jpg

İthalatta Rusya ve Ukrayna'ya bağımlıyız​

Türkiye'nin ithalatında ilk 3 sırada yer alan 3 üründe ithalatın büyük bölümünün Rusya ve Ukrayna'dan yapılmasına devam edildi. Ülke bazında ithalat en fazla 3 milyar 338 milyon dolar ile Rusya'dan yapıldı. Bu ülkeyi, 2 milyar 79 milyon dolar ile Ukrayna izlerken, üçüncü sıradaki Brezilya'dan 961 milyon dolarlık ithalat yapıldı.
 
Eskiden ne derlerdi ! "Kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biri" Kısaca Türkiye tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yetebiliyordu. Türkiye güçlü büyük bir ülkeydi. Kötü yönetiliyor olsa bile bir şekilde ilerliyordu. 1960 yıllarda tarımıza karışmaya , sanayimize engel olmaya başladılar. Kenevir, haşhaş, zeytinyağı gibi ürünlerimizi engellemek istediler. 1960 yıllarında ki kötü yönetim dışarıdaki düşmanlarımıza fırsat verdi. Kıbrısta rumlar saldırmaya başladı. 1970 yılına gelene kadar kıbrıs Türklerine yapmadıkları kalmadı. Katliamlar başladı. 1974 yılına gelindiğinde dünya bizim elimizi kolumuzu bağlamak istedi. Tehditler yağdırdılar. Ancak o zamanın hükümeti 1974 yılında kıbrısa tüm dünyayı karşısına almak pahasına müdahale etti. O zaman işte o "sarı öküzü" vermeyerek büyük bir siyasi askeri başarı kazandık. Sonra ne oldu. Ambargo üstüne ambargo yedik. Bazı tarih bilmez hainler. Tüp kuyruğu yağ kuyruğu vardı diyor. Bilmiyor ki nedenlerini. Bağımsızlığımız için çekildi bu çileler. Gelelim konuya. O ambargolar bize bir şey yapamadı. Ne aç kaldık, ne sanayimiz çaresiz. Kendi sanayimizi kurduk. Bir çok savunma sanayi firmalarımız kuruldu. O zaman bizi en çok ayakta tutan ve güç veren şey ülkemizin "tarım gücüycü." Bizi açlıkla sınayamadılar. Bu ülke işgalle yıkılamaz. Ancak içten ekonomik olarak ve ülkenin bu gelişmiş sanayi ve kuruluşları ele geçirilerek yıkılır. Dış güçler bu sefer farklı bir yöntem seçti. Ülkenin yönetimine kendi yetiştirmiş olduğu siyasetçileri getirdiler. Ülkenin tüm kurumlarında bunlara bağlı insanlar geldi. Liyakat bitti. Atatürk ne demişti : "Her fabrika bir kaledir."

Ülkenin bu güzel kurumları, tesisleri kısaca kaleleri bir bir özelleştirme adı altında yabancılara satıldı. Limanlar, maden sahaları, araziler, köprüler, hastaneler, yollar, otobanlar hep yabancıların eline geçti. Artık ülkenin her yeri "Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal olabilir" sözü gerçekleşti. Sıra gelmişti tarım ve hayvancılığa;

Son 20 yılda uygulanan hatta Tarım bakanımızın Fransa'dan ödül olan politakaları sebebiyle tarımda ve hayvancılıkta dışa bağımlı hale geldik.

Kısaca öyle bir duruma geldik ki, yunanlıların adalarımıza asker çıkartmalarına , kıbrısta çözüm bulunamamasına, avrupanın binlerce işgalciyi ülkemize göndermesine, abd li papazın verilmesine bile ses çıkartamaz olduk. Bağımsızlığımız kalmadı. Bizler kendi ülkesinde 2. sınıf vatandaş olduk. Bizler ülkemizin işgal edilmiş durumda olduğunun bile farkında olamadık. Antalya'da elin avrupalısının hizmetçisi, dış güçlerin çalıştırdığı köleler haline geldik. Çalışıyoruz ama kendimize faydamız yok. Bir grup insanın doyumsuz isteklerine yetişmeye çalışıyoruz. Bu iyi günlerimiz.

Her gün işgalci sayısı artıyor. Şuan 17 milyonun üstünde işgalci var. 5 yıl içinde gelenler ve yeni doğanlarla beraber 40 milyonu geçecek. Sizlerde izleyeceksiniz. 40 milyon işgalci sizlerin elinde ne varsa almaya başlayacak. O zaman iş işten geçmiş olacak. Yazdıklarımı beğenmeyen olacak. Çünkü bu ülke kurtuluş savaşı verirken savaştan kaçanların oranı %46 . Bu kesim hep kendi çıkarlarını ülkenin çıkarlarının üstünde gördü. Ahlak her geçen gün kayboldu. Herkes birbirini kazıklar oldu. Kendimize gelmemiz lazım. Ancak şimdi bile iş işten geçmiş gibi görünebilir.

Yine de Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi ;

“Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.”​

 
Bütün köylerde traktörlerle kornalarla naralarla ortalığı inletsenizde artık boş, duyan olmıycaktır, demokrasi çoğunluğun diktatörlüğüdür demiş platon.

Çoğunluk azınlığı görmez duymaz diyorum bende.
 

Mazot fiyatını Euro kuru üzerinden hesap edin yıl başında 1,80 yada 2 Euro bandında olacak bu hesapla gübre fiyatlarını da varın siz tahmin edin evinde deposunda mazot olmayan gübresini erken alamayan çiftçi bu yıl tarlayı boş bırakır
 
Millet DAP gübresi pahalı diye 20-20 kullanmaya çalıştırılıyor

Bakın DAP gübresinin tonu dünya piyasalarında 454 dolar

dolar 28 lira olmadı henüz,

biz 28 le çarpalım 28x454= 12712 TL yapar 1 ton DAP

tamam bu fiyat limandaki gemiye yükledikleri fiyat

geminin navlunu, artı ülkeye getirince çuvallama maliyeti, artı yurtiçi dağıtımı vs üzerine yüzde 25 koyalım, ettimi size 12712x1,25=15890
işte 15890 üreticinin satın alacağı fiyat, ama nerde bu fiyat?

kalkmışlar DAP gübresine 20 bin liranın üzerinde fiyat vermişler burada üreticiye, yani yüzde 25 değilde yüzde 60 koymuşlar üzerine. ne güzel para kazanacaklar ama değilmi?

fakat üreticiye pahalı geliyor,

üretici haklı, yolunacak kaz olmuş, gelen yolacak giden yolacak,

peki bu şartlarda nasıl üreticilik yapacak?
 
Millet DAP gübresi pahalı diye 20-20 kullanmaya çalıştırılıyor

Bakın DAP gübresinin tonu dünya piyasalarında 454 dolar

dolar 28 lira olmadı henüz,

biz 28 le çarpalım 28x454= 12712 TL yapar 1 ton DAP

tamam bu fiyat limandaki gemiye yükledikleri fiyat

geminin navlunu, artı ülkeye getirince çuvallama maliyeti, artı yurtiçi dağıtımı vs üzerine yüzde 25 koyalım, ettimi size 12712x1,25=15890
işte 15890 üreticinin satın alacağı fiyat, ama nerde bu fiyat?

kalkmışlar DAP gübresine 20 bin liranın üzerinde fiyat vermişler burada üreticiye, yani yüzde 25 değilde yüzde 60 koymuşlar üzerine. ne güzel para kazanacaklar ama değilmi?

fakat üreticiye pahalı geliyor,

üretici haklı, yolunacak kaz olmuş, gelen yolacak giden yolacak,

peki bu şartlarda nasıl üreticilik yapacak?
İthalat vergisi+KDV+ÖTV+Kar ekle.
 

İthalat vergisi+KDV+ÖTV+Kar ekle.
Bu dediklerin gübrede olmaz, yok zaten,ötv diye bişey zaten yok, yıllardır takip ederim, yaptığım hesapla oluşan fiyata alırdı ürerici, 15890 son fiyat olmalı.

Fakat kontrolör yok tabi, bikaç yıldır getiren satıyor kafasına göre, bunun cezasıni ülke üretimi çeker, çiftçi yüzde 60 koyarak satandan bir müddet sonra alamaz hale gelecektir netekim, almıyoruzda, ne alcak, 20_20 alacak, bir süre sonra onuda almaz, bu işin sonu kötü elbette.
 
Bakın savaş çıktı, büyüyecek, petrol sıkıntısı başgösterecek, petrol çok yükselecek ve ekonomiler felç olacak, devir çok değişecek, çalışarak kazanma devri bitti, artık çok temkinli olma zamanı, masraf ederim kazanırım olayı falan sökmez artık.

Ülkelerin kendini ve halkını bu gelişmelerden koruma zamani, tabiyki halkını ve ekonomisini koruyamayan ülkelerin ekomomiside halkıda zora girecek, bizimde durumumuz ortada, kabak önce ütreticiye patlar, sanayici tüccar bi şekilde iş yapmaz kenarda atıl durur,ama tarım kesimi korumasız haliyle umutla sürdürmeye calıştıgı üreticilikten hep darbe yemekten kurtulamaz, o sebepten dikkatli olunması gereken yıllar geldi çattı görünüyor, normali unutacagımız gelişmeler yaşanacak, abidik gubidikle yıl geçmez artık normalin üzeri şartlar geliyor dikkat diyorum.
 

Benzer Konular


Hakkımızda

TrakKulüp, içinde 100.000'den fazla konuyu, 1.300.000'den fazla mesajı barındıran Türkiye'nin ilk ve en büyük traktör, tarım ekipmanları ve çiftçilik paylaşım sitesidir. 86.000 üyemiz gibi sizi de aramızda görmek isteriz.
Üst Alt