Ynt: Destekleniyor muyuz? Köstekleniyor muyuz? (Tarımsal Destek İlizyonu)
Bir Türk 5 Japon ' a bedel. 5 Japon 50 Türk ' e bedel!
İsterseniz eğri oturabilirsiniz fakat doğru olmadıkça kalıbımı basarım bir arpa boyu yol katedemezsiniz. Bir başkan koltuğu, 3-5 kişilik yönetim kurulu masası ile anca basına etkisiz demeç verebilirsiniz.
Devletin aracını, yazıcıdaki kağıdını, gereksiz yanan lambasını kollamayacağım.
Kamu malı olan trafik tabelasından, kaldırım taşına kadar yeterince muhafaza edip korumayacağım.
Tam çıkış yapmamış fiğ için tam destekleme alacağım.
Tarla alırken alış fiyatı değil az vergi ödemek için mümkün olan en düşük bedeli göstereceğim.
Ama milletvekili olunca, bakan, başbakan olunca sadece devletim, milletim için çalışacağım! Sizi bilmemde ben rüyamda görsem inanmam!
Ütopik mi geldi örneklere bakalım.
Osmanlı devleti zamanında zenginler zekatlarını halkın ulaşabileceği yerlere bırakırlar ( kimse kimin ne bıraktığını görmüyor bırakan sadece inançları doğrultusunda hareket ediyor. ) İhtiyaç sahibi sadece lazım olan kadar alıyor fazlasına dokunmuyor. ( Ne kadar ihtiyacı olduğunu sadece kendisi biliyor. )
Sultan Selim ' i Yavuz yapan, Sultan Süleyman ' ı Kanuni yapan sadece kişisel özellikleri değil. Halkıda onun gibiydi.
Mustafa Kemal ' i Başkomutan yapanda aynı düşüncedeki kalbi vatan millet aşkıyla atan fedakar insanlardı.
Kişiler değil fikirlerin tabanda ve iktidarda olmasıdır bize mesafe katettirecek olan.
Bunun için baba doğruluktan ölse şaşmayacak, anne merhametle evladını büyütecek. Bugün insanlığa ışık tutanların olduğu gibi binlerce insanın kanına girende, milletin malına tecavüz edende masum birer bebekti. Büyümeden ölselerdi inancımıza göre cennetlik olacaklardı. Aile ve sosyal çevresi onları bu yola sürükledi.
Ev, tarla, mal kalsın dediğimiz evlatlarımızı yetiştirmeye ne kadar özen gösteriyoruz?
Bırakacağımız malı kazanmaya harcadığımız zamanın kaçta kaçını bırakacağımız evladımıza ayırıyoruz. Düşünmeliyiz!
Bütün bunlar için çok mu zamana ihtiyaç var?
Yok öyle iki nutukla koca devleti rayına oturtmak.
Kimseyi yolundan edecek elbette değilim. Kimi siyasi parti kurar, kimi dernek, kimi okey dörtlüsü. Ama tarihte örneğini hep gördük, eğitim ile öğretim arasındaki farkı bilmeden, emek sarfetmeden, doğru eğitmeden imkansız yollar aşılmaz.