#çiftçinesahipçıktürkiye Hashtagi İle Twitterda Paylaşım Yapıyoruz


Şahsi kanaatim bir/iki gün sonrası ve belirli bir saat aralığı için bir organizasyon yapılsa daha verimli olabilir...En azından o zamana kadar duyanlar duymayanlara iletir.
Valla hocam ne bileyim,buyuk gruplar uyelerine su saatte yapacagiz dese ,anca oka 4500 kisilik guruba attim 4 kisi tepki vermedi ,benim umudum yok.fransiz ciftcisi bu konuda bir numara.
 
Hayirli geceler olsun,biz herseyi hakediyoruz ,elimizin altindaki telefonun tusuna basmaktan aciziz.
 

Resimler ve ekler

  • Screenshot_20210117-142216_Facebook.jpg
    Screenshot_20210117-142216_Facebook.jpg
    83.6 KB · Görüntüleme: 8
Türkiyedeki çiftçilerin çoğu en azından bizim oralarda diyelim ya hayvancılıktan gelen parayla çiftçilikteki açığını kapatıyordur yada maaşlı işinden gelen parayla açığını kapatıyordur.Ürünlerini direk hasattan sonra veriyorlar gübresini gübre zamanı tohumunu ekim zamanı veresiye alıyorlar kısacası hepsi günü kurtarıyor.Hesap kitap zaten yok maksat arazi boş kalmasın.
Heryerde aynı kardesim
 
Herkes destek verirse sesimiz milyonlara ulaşır bu forumda 80 bin kişi var 5 bin kişi yazsa fark edilmemizde yetiyor.En fazla 5 dakikamızı alır bi paylaşım yapmak dikkat edelim #çiftçinesahipçıktürkiye hashtagini yazmaya iyi günler.
Ekli dosyayı görüntüle 57238u
Anlamıyorum son 10 yildır çiftçiliğin içinden geçtiler ülkeyi kendilerine göre yönettiler ama oy çoğunluğu anadolu ve ciftçilerden alıyorlar yani hem ayranım dökülmesin hem tatsız olaylar yaşanmasın istiyorsunuz ama bunu onlara oy vermeden önce düşünücektiniz kim malum partiye oy verdiyse üzülmüyorum kusura bakmayin
 
Herkes destek verirse sesimiz milyonlara ulaşır bu forumda 80 bin kişi var 5 bin kişi yazsa fark edilmemizde yetiyor.
En fazla 5 dakikamızı alır bi paylaşım yapmak dikkat edelim #çiftçinesahipçıktürkiye hashtagini yazmaya iyi günler.
Ekli dosyayı görüntüle 57238u
Anlamıyson 10 yildır çiftçiliğin içinden geçtiler ülkeyi kendilerine göre yönettiler ama oy çoğunluğu anadolu ve ciftçilerden alıyorlar yani hem ayranım dökülmesin hem tatsız olaylar yaşanmasın istiyorsunuz ama bunu onlara oy vermeden önce düşünücektiniz kim malum partiye oy verdiyse üzülmüyorum kusura bakmayin
Bu bana iGaming piyasasındaki durumu hatırlatıyor. İnsanlar, her zaman daha iyi sonuçlara yol açmasalar bile, genellikle alışkanlıklarını takip ederler. Kısa bir süre önce BetBazar https://betbazar.com/blog/the-evolution-of-igaming-streaming-distribution 'da iGaming'de yayın akışının evrimi hakkında bir makale okudum. Her ne kadar tüm şirketler bunu hemen benimsememiş olsa da, dağıtımdaki değişikliklerin içeriğe nasıl daha fazla erişim sağladığını göstermek için mükemmel bir iş çıkarıyor. Belki de burada da düşünce ve seçimlerin evrimine daha fazla dikkat edilmelidir.
Tamamen katılıyorum, bazen oy vermenin mantığını anlamak zor oluyor, özellikle de sonuçlar oy verenlerin kendi çıkarlarına ters düştüğünde
 
Tarlada Son Günleriniz: Çiftçiliğin Sonu ve Kaçınılmaz Şirketleşme

Ok yaydan çıktı. Geri dönmez. Döndürmeye de gücünüz yetmez. Yüzlerce yıllık geleneksel çiftçilik modeli gözlerinizin önünde çöküyor. Not alın, çünkü ağzınız açık kalacak, içinizden küfür edeceksiniz, dehşete düşeceksiniz. Sindirmek size kalmış.

Bugün "kar marjı düştü" diye şikayet edenler, yarın "keşke sıfır karla devam edebilseydik" diyecek. Tarımda büyük dönüşüm başladı ve sonu belli: Çiftçilik yok olacak, yerine şirketleşmiş tarım işletmeleri geçecek.

Çiftçiye Destek mi, Yol Verme Operasyonu mu?

Yeni destek modeline kanmayın. Size destek değil, çıkış yolu sunuyorlar. Destek fiyatları neden astronomik dersiniz? Çünkü artık üretmeyin, tarlalarınızı kiralayın, çekilin diye veriliyor. Ve öyle ya da böyle, bu parayı alacak ve çıkacaksınız.

Yeni destek modelinde ödemeler 12 ay taksitle mi olacak, peşin mi? Fark etmez. Önemli olan şu: Devlet, bireysel çiftçilerle uğraşmak istemiyor. Masada pazarlık edebileceği dev tarım şirketleri istiyor. Tıpkı mahalle bakkallarının zincir marketlere yenilmesi gibi, çiftçilik de zincir tarım işletmelerine teslim olacak.

Bugünden itibaren tarla kiralarının içine devletin verdiği yeni destek fyatları eklendi. Eskişehir'deki kıraç hububat tarlalarından örnek verelim: Buğday ekmek yerine tarlayı bir şirkete kiralamak daha kârlı. Elindeki toprağı profesyonel bir tarım şirketine kiralayan adam, kan kusarak değil, güle oynaya çıkacak bu işten.

Çünkü gerçeği görecek: Çiftçi olarak ölmek yerine, toprağını kiraya verip rahat yaşamak daha mantıklı.

Tarım Şirketleşecek, Çiftçi Silinecek

Peki sonra ne olacak?

Profesyonelleşmiş tarım devreye girecek. Devasa ölçekli üretim, yüksek verim, girdi maliyetlerinde avantaj sağlayan toplu alımlar… Küçük çiftçinin yapamadığını büyük şirketler yapacak.

Tarımda verim artacak, maliyet düşecek. Kısa vadede halk memnun olacak.

Devletin de işi kolaylaşacak. Milyonlarca çiftçiyle uğraşmak yerine birkaç büyük tarım holdingiyle pazarlık yapacak.

Siyaset kazanacak. Market rafları dolu olacak, fiyatlar dengelenecek, sürdürülebilir gıda arzı sağlanacak.

Çiftçi de mutlu olacak. "Reisimiz bizi kurtardı, tarlayı kiraladım, kafam rahat" diyerek hayatına devam edecek.


Yani kısa vadede kimse şikayet etmeyecek. Ama çiftçi olarak sahneden silineceksiniz. Kaçınılmaz olanı sindirmek size kalmış.

Bunlar Masal Değil, Yaşanacaklar

Daha önce market sektöründe olanı hatırlayın: Bakkallar nasıl zincir marketlere yenildiyse, çiftçiler de tarım şirketlerine yenilecek.

Siz şimdi direnmeye mi karar verdiniz? Geç kaldınız. Yumurta kapıya dayandı. Direnmek yerine, "Soğan ekmek yeriz, reisi yedirtmeyiz" demeye devam edin.

Bu dönüşüm, Cumhuriyet’in ve Atatürk devrimlerinin enfeksiyon gibi görülmesinin bedelidir. Bunu kanser gibi algıladınız, bugün de tarımın elinizden kaymasını izliyorsunuz.

Ve bedelini de ödeyeceksiniz.
 
tarım ve hayvancılıkta, köylülerin (ilçelerde-köylerde yaşayan, ekip-biçen çiftçilerin, aile işletmesi şeklinde üretim yapan sütçülerin, besicilerin), zamanla işlerini yapamaz hale gelmeleri, halkın üretimden uzak kalması, sadece tüketici durumuna gelmesi,
büyük sıkıntıya sebep olur...

anadolunun köylerinden, ilçelerinden büyük kentlere göç etmiş, orada yaşamaya başlayan, vatandaşların, son yıllarda yaşanan ekonomik sıkıntıları yakından hissettiklerini, hayatını devam ettirmekte sıkıntı yaşadıklarını basından, gazetelerden, tv lerden, halk görmekte...

yaşanan pahalı hayat/hayat pahalılığı, vatandaşın düz ovada yolunu şaşırmasına sebep olmakta...

bu durum dikkate alındığında, tarım ve hayvancılıkla hayatını kazanan vatandaşların, mevcut durumlarını devam ettirmeleri ve iyileştirmeleri hayati önem taşır...

topraksız vatandaş, ekip biçecekleri tarla, arazi, hazine arazileri tahsis edilerek, üreten vatandaşlar haline gelmeli...
büyük kentlerden, anadoluya göç etmeleri cazip hale getirilmeli...

bunun için, her ilçede 'çiftçi birlikleri/çiftçi kooperatifleri' kurmaları ve güçlü olmaları büyük önem taşır...

yaşanan iyi yıllarda, çiftçilerin yapacakları ortak tasarruflar, sıkıntılı geçen yıllarda ve zamanlarda çiftçileri ferahlatır...

her şartta, çiftçiler üretmeye ve çalışmaya devam etmeli...
ilkeleri, 'çalışmak eğlenmektir, mutlu yaşamaktır' olmalı...
 
Son düzenleme:
Uzmanlar önümüzdeki 10 yıl boyunca dışarıdan et ithalatı yapılmak zorunda kalınacağını söylüyor, bu ne demek, dışarıdan ucuz et ülkeye bol bol girecek, içeride de üreten ucuza üretecek, peki maliyeti dışarıdaki kadar düşük olacakmı? Tabiykide olmayacak, içeride maliyet çok yüksek olduğundan, üreten karın tokluğuna üretecek, ne için? Çok düşük gelirli halkın ucuza tüketebilmesi için, bu durumun üretici için eğlenceli olacağını söylemek ayıp olur.

Halk zaten neden et tüketemiyor, fakir ve alım gücü düşük olduğu için, maaşlar düşük gelir düşük, evet yandaş devlete memur giriyor onların maaş idare eder ve ülkenin geri kalanına görece iyi maaş, ama nüfusun 20 de biri, diper düşük maaşla çalışan kesim ne yapsın.

Bakın geçen yılki bu konuda yazıyı aşağıda veriyorum, kıtmızı et tüketimi alarm, yıllık 10 kilonun altına düşmüş, fakirlik artık ülkede sağlık problemleri çıkaracak noktaya gelmiş.

Bu kadar çok az gelirli nüfusun et ihtiyacını gariban köylü karın tokluğunamı karşılayacak? Olmaz öyle şey


İşte link




Ekonomim




  1. Ekonomim
  2. Ekonomi

Kırmızı et tüketimi alarm veriyor: Kişi başı tüketim 10 kilonun altına indi​

Türkiye'de kişi başı yıllık kırmızı et tüketimi 10 kilogramın altına düşerken, bu rakam ABD, İspanya, İngiltere gibi ülkelerde 30 kilogramın üzerinde. Uzmanlar, kırmızı etin protein kaynağı olduğunu ve haftada en az 2 kez tüketilmesi gerektiğini söylerken, artan karbonhidrat tüketiminin ise kolesterol, diyabet, kalp damar hastalıklarına neden olduğuna dikkat çekildi.​

Haber Merkezi
GÜNCELLEME30 Ekim 2024 12:27

Takip Et

Türkiye'de kişi başı et tüketimi, sağlık sorunlarına yol açabilecek seviyeye geriledi. Öyle ki kişi başı yıllık kırmızı et tüketimi 10 kilogramın altına düşerken, bu oran, ABD, İspanya, İngiltere gibi ülkelerde 30 kilogramın üzerinde.
Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (ETBİR) verilerine göre de; 2019’da ortalama 12 kilogram olan et tüketimi, 2020'den itibaren 10 kilogramın altına gerilemiş durumda. 4 kişilik bir aile 2019'da 48 kilogram et yerken, bu rakam 2020'den sonra 28 kilograma düştü. Haber Global'de yer alan habere göre, mevcut et tüketimi rakamları, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkelerinde yaşayanların oldukça altında yer alırken, et üreticileri ise artan kuraklık, yem maliyeti gibi kalemlerden dolayı fiyatların yükseldiğini ve vatandaşın alım gücünün düştüğünü söylüyor.

Haftada en az 2 porsiyon​

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, kırmızı etin içinde aminoasitler, B12 ve demir bulunduğunu belirtirken, sağlıklı bir kişinin haftada en az 2 porsiyon et tüketmesi gerektiğine dikkat çekti. Yeteri kadar et tüketilmemesi durumunda kas kayıpları yaşanacağını da söyleyen Dr. Kaya, "Porsiyonlar 150 gramın üzerinde olmamalı. Kırmızı et, B12 ve demir ihtiyacı için çok önemli. Ayrıca kırmızı kan hücrelerinin yapımını sağlayan vitamin, kemik iliği için de et yemeliyiz" dedi.

Karbonhidrat yiyoruz​

Yeteri kadar et tüketilmediğinde, vatandaşın doymak için karbonhidrata yöneldiğine dikkat çeken Dr. Kaya, "Ekonomik sebeplerden ötürü, makarna, pilav, patates gibi karbonhidrat içerikli besin tüketimi arttı. Ancak bu beslenme tarzı kilo sorunlarına neden oluyor. DSÖ'ye göre, bir kişinin sağlıklı beslenmesi için yüzde 50 karbonhidrat, yüzde 30 protein, yüzde 20 oranında sebze, meyve tüketmesi gerekiyor" diye konuştu.

Sağlıklı gelişim olmaz​

İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk ise batıda hayvansal gıdaların çok tüketildiğini belirterek, "Hiç et tüketmememiz durumunda sağlıklı bir gelişim söz konusu olamaz. Günlük yediklerimizin yüzde 20'sinin hayvansal gıdalardan karşılamak gerekiyor. Haftada 2 kez el büyüklüğünde et tüketmek yeterlidir. Ancak her gün et yemek doğru değil" ifadelerini kullandı.
 
Son düzenleme:

Hakkımızda

TrakKulüp, içinde 100.000'den fazla konuyu, 1.300.000'den fazla mesajı barındıran Türkiye'nin ilk ve en büyük traktör, tarım ekipmanları ve çiftçilik paylaşım sitesidir. 86.000 üyemiz gibi sizi de aramızda görmek isteriz.
Üst Alt