AY YENİ İKEN EKİM YAPILMAZMIŞ

Ynt: AY YENİ İKEN EKİM YAPILMAZMIŞ

meseleye ayın çekim kuvvetinin etkisii yönünden bakmak lazım mesela insanın durumunu ele alırsak ayın 13 14 ve 15 lerinde daha canlı ve daha istekli olur yın başlangıç ve sonlarında ise daha yorgun bir hal alıyor.
 
Ynt: AY YENİ İKEN EKİM YAPILMAZMIŞ

bizim sivasta da dedemim rivayetine göre mayıs ' ın 9 unda ekilen yazlık buğday dane vermiş, mayıs ' ın 10 unda ekilen dane vermemiş... 24 saat lik farkla dane kaybı:)) bence dikkate al tecrübeli insanları. örneğin gün dönümü derler eskiler, o gün 21 hazirandır en uzun gündüz yaşanır bu tarihten sonra gündüzler kısalmaya başlar geceler uzamaya başlar. yani cahiller mahiller ama çoğu şeyi de bilirler tecrübelidirler...
 
  • Beğen
Tepkiler: mustafa93
Şimdi biz ekimde tohuma çıkacağız hangi tarihlerde ekim yapıp hangi tarihte yapmayacağız
9951f4da07157ea8b96144c20de05f5c.jpg
 
Alıntıdır..

Dünyamızdan yaklaşık 385 bin km uzaklıkta olan, çapı dünyanın dörtte biri, kütlesi de seksende biri olan Ay'dan bahsetmek istiyorum.

Geceleri gökyüzüne baktığımızda, orada kimi zaman lamba gibi asılı duran şeyin, çocuklarımızın Ay Dede'sinin, binlerce yıldır tarımsal faaliyetlerin şekillenmesine olan etkisi, bu mesleğin bir mensubu olarak bende çok merak uyandırmıştır.

Tarımda Ay Takvimi'nin tutarlılığı veya tutarsızlığı üzerine kapsamlı bir araştırma yapılmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yaklaşık 28 gün süren ay döngüsünün 14'er günlük iki evresi vardır; biri yeniay ile başlayıp dolunay ile biten "büyüme" evresi, diğeri ise dolunayla başlayıp yeniay ile biten "küçülme evresi."
Ay'ın görüntüsü büyürken çekim kuvveti arttığı için yeryüzünde su daha çok dışarıya (git), küçülürken de içeriye (gel) akmaya eğilim gösteriyor. İşte yaşayan her canlının büyük bölümünü su oluşturduğundan, ayın hallerine göre suyun gel ve git'lerine göre öngörülmeyen değişiklikler oluyor. Bir nevi, belki de kimsenin farkında olmadan, Ay Takvimi'ne göre hayatın akışı şekilleniyor. Nasıl mı?
Örneğin Anadolu köylerinde yaşlı dedeler ve nineler; "Ay'ın yenisinde yapılan işten hayır gelmez!", "Dolunayı bekle, bereketini gör", "Ayın yenisinde olur börtü böcek, eskisinde olur börek çörek", "Kesme odunu ay büyürken, kırk koyunu küçülürken" derler.
Belki de yüzyıllardır kuşaktan kuşağa aktarılan bilgiler, tecrübeler ve gözlemler, Ay'ın hangi devresinde neyin yapılıp yapılmayacağını onlara öğretmiş; "Hangi ürün ne zaman ekilir, ne zaman toplanır?", "Meyve ağaçları veya asmalar ne zaman budanır veya aşılanır?", "Haşere ne zaman ürüne musallat olur?", "Koyun ne zaman koça katılır, ne zaman kırkılır?", "Bulgur, salça, turşu, peynir, ekmek ne zaman yapılır?", gibi soruların yanıtını çoğu kez geceleri gökyüzündeki ayın hallerine bakarak vermişler; bir bakıma Ay'ın devreleri onların ziraat takvimi olmuştur.
Öyle ki, bu takvimi takip edenlere göre, Ay'ın eskisinde (dolunaydan yeniaya kadar olan küçülme devresi) ekilen veya dikilen ürün daha verimli olur; özellikle Ay'ın dolunay devresi ekim/dikim zamanıdır. Ay'ın yenisinde (yeniaydan veya hilalden dolunaya kadar olan büyüme devresi) ekilen, dikilen, biçilen veya toplanan ürün böceklenir, küflenir. Koyun yeniayda kırkılmaz, aksi halde yünü çabuk kopar ve güvelenir.
Ağaçlar yeniayda kesilmez, aksi halde odunu kolay bükülür, çatlar ve çürür. Budama ve aşılama yeniayda yapılmaz, aksi halde sürmez ve tutmaz (bu işler için yarımay beklenir). Dolunayda biçilen otlar daha şifalı olur. Biz bugün bilimsel yöntemlere göre tarımsal eğitim uyguluyor ve tarımsal faaliyetlerde bulunuyoruz; örneğin tarla denemeleri ve laboratuar analizleri yaparak hangi ürünün ne zaman ekileceğine, hastalık ve zararlılarla nasıl mücadele edileceğine, hasat ve harmanın ne zaman yapılacağına karar veriyoruz. Elbette en doğru olanı budur.
Ancak yukarıda açıklamaya çalıştığım şekilde, ellerinde bugün bizlerin sahip olduğu bilim ve teknik imkânlardan yoksun olan insanların doğanın işaretlerini (örneğin Ay'ın devrelerini) rehber edinerek faaliyetlerde bulunmaktan başka çareleri yoktu. İşte şimdi bizlere, bugün birçok bilim adamına göre "hurafe" olan, artık unutulmuş, ancak çoğu zaman işe yaramış olan Ay takvimine dayalı zirai faaliyetleri bilimsel olarak araştırıp gün ışığına çıkartmak düşüyor.
Örneğin Ay'ın dolunay devresinde biçilen otlar gerçekten daha şifalı mıdır? Bilimsel olarak araştırıldıktan sonra yanıt "Evet" olursa çok şey kazanırız, "Hayır" olursa hiçbir şey kaybetmeyiz.


PROF.DR.HASAN BAYDAR
Süleyman Demirel Üniversitesi Öretim Üyesi
 
Alıntıdır..

Dünyamızdan yaklaşık 385 bin km uzaklıkta olan, çapı dünyanın dörtte biri, kütlesi de seksende biri olan Ay'dan bahsetmek istiyorum.

Geceleri gökyüzüne baktığımızda, orada kimi zaman lamba gibi asılı duran şeyin, çocuklarımızın Ay Dede'sinin, binlerce yıldır tarımsal faaliyetlerin şekillenmesine olan etkisi, bu mesleğin bir mensubu olarak bende çok merak uyandırmıştır.

Tarımda Ay Takvimi'nin tutarlılığı veya tutarsızlığı üzerine kapsamlı bir araştırma yapılmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yaklaşık 28 gün süren ay döngüsünün 14'er günlük iki evresi vardır; biri yeniay ile başlayıp dolunay ile biten "büyüme" evresi, diğeri ise dolunayla başlayıp yeniay ile biten "küçülme evresi."
Ay'ın görüntüsü büyürken çekim kuvveti arttığı için yeryüzünde su daha çok dışarıya (git), küçülürken de içeriye (gel) akmaya eğilim gösteriyor. İşte yaşayan her canlının büyük bölümünü su oluşturduğundan, ayın hallerine göre suyun gel ve git'lerine göre öngörülmeyen değişiklikler oluyor. Bir nevi, belki de kimsenin farkında olmadan, Ay Takvimi'ne göre hayatın akışı şekilleniyor. Nasıl mı?
Örneğin Anadolu köylerinde yaşlı dedeler ve nineler; "Ay'ın yenisinde yapılan işten hayır gelmez!", "Dolunayı bekle, bereketini gör", "Ayın yenisinde olur börtü böcek, eskisinde olur börek çörek", "Kesme odunu ay büyürken, kırk koyunu küçülürken" derler.
Belki de yüzyıllardır kuşaktan kuşağa aktarılan bilgiler, tecrübeler ve gözlemler, Ay'ın hangi devresinde neyin yapılıp yapılmayacağını onlara öğretmiş; "Hangi ürün ne zaman ekilir, ne zaman toplanır?", "Meyve ağaçları veya asmalar ne zaman budanır veya aşılanır?", "Haşere ne zaman ürüne musallat olur?", "Koyun ne zaman koça katılır, ne zaman kırkılır?", "Bulgur, salça, turşu, peynir, ekmek ne zaman yapılır?", gibi soruların yanıtını çoğu kez geceleri gökyüzündeki ayın hallerine bakarak vermişler; bir bakıma Ay'ın devreleri onların ziraat takvimi olmuştur.
Öyle ki, bu takvimi takip edenlere göre, Ay'ın eskisinde (dolunaydan yeniaya kadar olan küçülme devresi) ekilen veya dikilen ürün daha verimli olur; özellikle Ay'ın dolunay devresi ekim/dikim zamanıdır. Ay'ın yenisinde (yeniaydan veya hilalden dolunaya kadar olan büyüme devresi) ekilen, dikilen, biçilen veya toplanan ürün böceklenir, küflenir. Koyun yeniayda kırkılmaz, aksi halde yünü çabuk kopar ve güvelenir.
Ağaçlar yeniayda kesilmez, aksi halde odunu kolay bükülür, çatlar ve çürür. Budama ve aşılama yeniayda yapılmaz, aksi halde sürmez ve tutmaz (bu işler için yarımay beklenir). Dolunayda biçilen otlar daha şifalı olur. Biz bugün bilimsel yöntemlere göre tarımsal eğitim uyguluyor ve tarımsal faaliyetlerde bulunuyoruz; örneğin tarla denemeleri ve laboratuar analizleri yaparak hangi ürünün ne zaman ekileceğine, hastalık ve zararlılarla nasıl mücadele edileceğine, hasat ve harmanın ne zaman yapılacağına karar veriyoruz. Elbette en doğru olanı budur.
Ancak yukarıda açıklamaya çalıştığım şekilde, ellerinde bugün bizlerin sahip olduğu bilim ve teknik imkânlardan yoksun olan insanların doğanın işaretlerini (örneğin Ay'ın devrelerini) rehber edinerek faaliyetlerde bulunmaktan başka çareleri yoktu. İşte şimdi bizlere, bugün birçok bilim adamına göre "hurafe" olan, artık unutulmuş, ancak çoğu zaman işe yaramış olan Ay takvimine dayalı zirai faaliyetleri bilimsel olarak araştırıp gün ışığına çıkartmak düşüyor.
Örneğin Ay'ın dolunay devresinde biçilen otlar gerçekten daha şifalı mıdır? Bilimsel olarak araştırıldıktan sonra yanıt "Evet" olursa çok şey kazanırız, "Hayır" olursa hiçbir şey kaybetmeyiz.


PROF.DR.HASAN BAYDAR
Süleyman Demirel Üniversitesi Öretim Üyesi
Abi ben bunu okudum arastirirken mesele bu metodu kullanip fark goren varmi onemli olan bu ki arkadaslar farkli olacagi gorusunde bencede farki olur ayin dunya uzerindeki suya karsi müthiş bi cekim kuvveti var denizi kabartan su toprak altindaki suyu da yeryuzune dogru ceker bence
 
  • Beğen
Tepkiler: Alexander
AY OLMASAYDI NELER OLURDU?

Yaşam için gerekli olan iklim koşullarının korunmasına yardımcı olur.
Dünya`nın çekirdeğindeki sıvı halin korunmasına yardımcı olur.
Dünya`nın manyetik akışını sabit tutar.
Yeryüzünü kozmik radyasyondan çıkarır.
Günler 24 saat değil 18 saat olacaktı.
Dünya`nın kendi etrafındaki dönüş süresi 10 saat olacaktı.
Fırtınalar ve kasırgalar artardı.
Gel git olaylar %70 oranında azalırdı.
Canlılar gelişmezdi ve mevsimler olmazdı.
Dünya bitkilerden ibaret boş bir gezegen olurdu.
Dünyamız göktaşları tarafından yok olabilirdi.
Dünyamız çok hızlı dönme yelemi yapacak ve zamanla atmosferden dışarı çıkacaktı.
Ay`dan kaynaklanan Dünyamızın küçük salınım hareketleri, Ay olmasa ortadan kalkacaktı.

Vesselam Allah c.c. boşuna ayı oraya koymamış.:)
 
Biz de ay yeniye geçince ekim başlar. Ayın karanlığında ekim sürüm yapılmaz. Bu tecrübe edilmiştir. Yeni ay girince yapılan sürüm ve ekimde otlanma olmaz. Makaledeki bilgilerle ters ama bizde böyle bilinir. Bir de kasım aralığı denilen zaman(1-8 kasım) vardır ki bu arada ekim yapılmamalıdır.
 
Biz de ay yeniye geçince ekim başlar. Ayın karanlığında ekim sürüm yapılmaz. Bu tecrübe edilmiştir. Yeni ay girince yapılan sürüm ve ekimde otlanma olmaz. Makaledeki bilgilerle ters ama bizde böyle bilinir. Bir de kasım aralığı denilen zaman(1-8 kasım) vardır ki bu arada ekim yapılmamalıdır.
Yukarıdaki mi doğru asagidakimi
Benim anladığım dolunayla yarım ay arası ekim dikim yapılacak yeniay olunca evde yatılacak
 

Daha önceden forumlar da okuduğum bir konu,oldukça ilgimi çekmişti. Bizim buralarda (Adana, çukurovada) doğrudan bu konu bilinmiyor ama yansımalarına rastladım. Örneğin eskiden ev yapımı için ağaç kesilecek se eski ay da kesilirmiş...
Toros yaylalarında durum farklı, bu konuya çok dikkat ediliyor...
Artik bende dikkat ediyorum, dolunay dan sonra ki dönem de ekiyorum, biçiyorum...
Eskiler biliyor,boş konuşmuyor. Binlerce yıllık tecrübe leri batıl görmeyelim, bazen bilimsel olarak sunulan konuların batıl olduğunu görüyoruz (bkz.Canan Karatay hoca)...
Yine bir atasözü paylaşmak istiyorum,
"Ulu sözü dinlemeyen, uluya uluya yola düşer."
 
Daha önceden forumlar da okuduğum bir konu,oldukça ilgimi çekmişti. Bizim buralarda (Adana, çukurovada) doğrudan bu konu bilinmiyor ama yansımalarına rastladım. Örneğin eskiden ev yapımı için ağaç kesilecek se eski ay da kesilirmiş...
Toros yaylalarında durum farklı, bu konuya çok dikkat ediliyor...
Artik bende dikkat ediyorum, dolunay dan sonra ki dönem de ekiyorum, biçiyorum...
Eskiler biliyor,boş konuşmuyor. Binlerce yıllık tecrübe leri batıl görmeyelim, bazen bilimsel olarak sunulan konuların batıl olduğunu görüyoruz (bkz.Canan Karatay hoca)...
Yine bir atasözü paylaşmak istiyorum,
"Ulu sözü dinlemeyen, uluya uluya yola düşer."
Bizdede ağaç kışın kesilir Çünkü hücreler içerisindeki suyun çoğunu atar bükülür ve sertleşirmiş. Çürüme az olurmuş
 
  • Beğen
Tepkiler: cemilAltan

Benzer Konular