Tarımın Bilinçli Yok Edilişi...Buğday ve Çeltik (Okumanızı tavsiye ederim)

14.11.2007
2,309
21
Buğdayı 'kuraklık ' değil 'vurdum duymazlık' vurdu!


Tarımda sulama projelerini bugüne kadar yaşama geçirmeyenler, kuraklık karşısında çiftçiyi zarara sokup, Türkiye 'yi de Rus buğdayına muhtaç ettiler


Yaşam, bir insanın ölene dek yaptığı 'ekmek kavgası' dır. Bu deyim için 'ekmek' sözcüğünün seçilmiş olması da tesadüfi değildir. Ekmek, dünyada yaşayan insanların çoğunun kullandığı 'doyma' aracıdır. Ülkemiz insanının da sofrasının 'baş köşesinde' ekmeği durur. Ekmek, dolayısıyla buğday üretimi, hepimiz için bir 'açlık-tokluk' meselesidir. Ancak son iki yılın büyük bölümünde yaşanan kuraklık sorunu, diğer birçok üründe olduğu gibi buğdayda da ciddi üretim düşüşleri yaşattı. Bu da hem çiftçiyi büyük zararlara soktu, hem de önemli miktarlarda buğday ithal etmemize neden oldu.


Yağmurdan medet uman zihniyet sınıfta kaldı!


Başta GAP olmak üzere, ülkenin dört bir yanındaki toprağı suyla buluşturmak adına hiçbir şey yapmayan ülke yöneticileri, yıllardır sulama işini doğaya yani yağmura havale etmişlerdi. Ancak son iki yıldır yaşanan kuraklık ve aşırı sıcaklar, birçok üründe olduğu gibi hububatta da ciddi üretim düşüşlerine neden oldu.


TÜİK 'in 2007 Yılı Tarım Ürünleri İkinci Rekolte Tahminleri'ne göre buğday üretimi geçen yıla göre yüzde 13,3 oranında düşüşle '20 milyon ton ' dan '17,3 milyon ton ' a geriledi. Arpa üretimi de yüzde 22,4'lük bir düşüşle 7,4 milyon ton oldu.


'Su yasası çıkarılsın'


Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı İbrahim Yetkin , buğdaydaki bu düşüşün, 'ihtiyacın ithalatla giderileceği' anlamına geldiğini belirtip, 'Su ile ilgili bütün gerekli konuları içeren bir su yasası bir an önce çıkarılmalı ve GAP 'taki sulama projeleri derhal tamamlanıp, yaşama geçirilmeli' dedi. Kuraklık nedeniyle büyük zarara giren çiftçinin bu zararlarının giderilmesi için, tarım sigortasına kuraklık maddesinin de eklenmesi gerektiğini söyleyen Yetkin , Kasım ve Aralık ayı sonunda yaptığı iki ayrı basın toplantısı ile çiftçinin sorunlarını AKP Hükümeti 'ne duyurmaya çalıştı.


Tohumun sadece dörtte biri Türk malı


Türkiye 'nin hemen her bölgesinde buğday üreten çiftçinin tek sorunu kuraklık değil kuşkusuz... Ülkede çok ciddi bir tohum sıkıntısı yaşanıyor. Buğday ekimi için gerekli olan 800 bin ton sertifikalı tohumun ancak yüzde 25'i ülkemizde üretilebiliyor. Geri kalan yüzde 75'lik bölüm, yabancı büyük tekeller tarafından ülkemize getiriliyor. Bu arada gübre fiyatlarının da sürekli yükselmesi, diğer ürünlerde olduğu gibi buğdayda da üreticiyi çok zor durumda bırakıyor.


İthalatçıya destek, üreticiye köstek!


Tarımda yaşanan teslimiyetçi politikalar yüzünden Türk çiftçisi her geçen gün daha da yoksullaştırıldı ve ülke ekonomisi de IMF dayatmaları ile hep dış açık verir hale geldi. Buğday ve diğer hububat ürünlerinde de ciddi anlamda buna zorlandık. Bunun en bariz uygulamalarından birini 2007 yılında yaşadık. AKP Hükümeti , Bakanlar Kurulu kararıyla, hububat ithalatında uygulanan gümrük vergilerini adeta 'kaldırırcasına' indirdi . Yani, ekmeklik buğday, kızıl buğday, mahlut ve çavdarda yüzde 130 olan gümrük vergisi oranı yüzde 8'e, beyaz ve maltlık arpalarda yüzde 100 olan oran sıfıra, mısırda yüzde 130 olan gümrük vergisi oranı da yüzde 35'e düşürüldü. Gümrük vergisi oranı diğer hububat için de yüzde 10 olarak belirlendi.


İthal buğdaya Türkiye 'nin kapılarını sonuna dek açan bu karar karşısında çiftçi örgütleri, 'yüksek girdili üretim yapan Türk çiftçisi, bu kararın uygulanması halinde mağdur olacaktır' diyerek isyan ederken, Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Ayhan Barut da üzüntüsünü şu cümle ile dile getirdi: 'Çiftçi, ürettiği ürünü giderek satamaz hale getiriliyor.'


Çiftçinin kuraklık zararı:5 milyar YTL


Türkiye Ziraat Odaları Birliği , tarımda yaşanan kuraklıkla ilgili bir rapor yayınladı. Bu raporda Türk çiftçisinin susuzluk yüzünden düştüğü durum, tüm açıklığı ile anlatıldı. Buğdaydaki kaybın yüzde 20 olduğu ileri sürülen raporda, şu ifadelere yer verildi: 'Ülkemizde kuraklıktan kaynaklanan zararları tespit etmek üzere Birliğimizce bir çalışma yapılmıştır. Birliğimizce Ziraat Odalarımızdan alınan bilgilere göre yapılan çalışmanın sonucunda kuraklığın ülkemize maliyeti, çiftçilerimize zararı 5 milyar YTL olarak belirlenmiştir. Tarım Bölgeleri bazında gerçekleştirilen çalışmaya göre, 5 milyar YTL 'lik toplam zararın yüzde 41,7'si İç Anadolu Bölgesi illerini kapsayan birinci, sekizinci ve dokuzuncu tarım bölgelerinde, yüzde 27.7'si Ege Bölgesi 'nde, yüzde 15'i Marmara Bölgesi 'nde, yüzde 14.3'ü ise Akdeniz Bölgesi 'nde gerçekleşmiştir. Ürün bazında inceleme yapıldığında, üretim kaybının buğdayda yüzde 20, Karpuzda yüzde 24, çekirdeksiz kuru üzümde yüzde 20, domateste yüzde 25, ayçiçeğinde yüzde 17 olduğu görülmektedir. Yaşanan bu durum dikkate alınarak kuraklıktan zarar gören üreticilerimize yardım yapılması amacıyla 4 Temmuz 2007 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı yayımlanmıştır. Yayımlanan Kararnamenin kapsamı 4 ürün ve 40 ille sınırlı tutulmuştur.'


Türk pirinci ABD 'ye teslim!


Amerikalılar, Türk pirincini korumaya kalkan hükümete 'tek bir mektupla' geri adım attırdı, ardından da Dünya Ticaret Örgütü 'nden karar çıkartıp, Türkleri kendi ucuz pirincine mahkum etti


Türkiye , 2004 yılında yerli üreticiyi korumak amacıyla 'yerli ürün alana ithalat izni' uygulayınca, ABD tarafından Dünya Ticaret Örgütü 'ne şikayet edildi. ABD 'nin 2005 yılında açtığı dava geçtiğimiz ayın sonunda onu haklı bulan bir kararla sonuçlandı. Dünya Ticaret Örgütü (WTO ), Türkiye 'nin 'yerli ürün alana ithalat izni' uygulamasının, uluslararası ticaret yasalarıyla uyuşmadığına karar verdi. Bu kararıyla da, kendisi hakkındaki 'Dünya Ticaret Örgütü , zengin ülkelerin sözcüsüdür' iddialarını bir kere daha doğrulamış oldu. Türkiye Ziraatçiler Derneği Başkanı İbrahim Yetkin , 'Türkiye 'nin bundan sonra yapması gereken şey, Dünya Ticaret Örgütü 'ne itiraz hakkını kullanmaktır' dedi.


AKP zaten pes etmişti


Ancak AKP Hükümeti , DTÖ 'nün aldığı bu karardan çok daha önceden geri adım atmış ve 'yerli üreticiyi koruma' uygulamasından vazgeçmişti. Hükümeti kararından caydıran gelişmeler şöyle gelişti: ABD Ticari Temsilcisi Rob Portman 2006 yılının 27 Mart tarihinde Dış Ticaret 'ten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen 'i ziyaret etti. Bu ziyarette Bakan Tüzmen 'e, Beyaz Saray 'dan gelen bir zarf verildi. Zarfın içindeki mektup, pirinç ithalatındaki engellerin kaldırılması hakkında idi.


5 gün sonra...


1 Nisan 2006 tarihinde Türkiye , pirinç ithalatında uyguladığı tarife kontenjanını kaldırdı.


17 Nisan 2006'da ABD Büyükelçisi Ross Wilson 'u kabul eden Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker , pirinç ithalatı ile ilgili olarak 'Kontenjan uygulamasını 1 Nisan 'da kaldırdık. Şimdi Dünya Ticaret Örgütü kuralları çerçevesinde yerli üreticimizi mağdur etmeyecek bir uygulama üzerinde çalışıyoruz' dedi. Demek ki yapılan çalışmalar ABD 'ye yine yeterli gelmedi ki, Dünya Ticaret Örgütü 'na açtığı davayı geri çekmedi ve Türkiye aleyhine karar aldırtıncaya kadar bunun peşini bırakmadı. Kısacası ABD , Türkiye 'ye karşı 'ricacı ' durumunda kalmak yerine 'zorlayıcı' olma yolunu benimsedi.


Türk çeltik üreticisini batırdılar


İki yıl süren 'yerli ürün alana ithalat izni' uygulaması sonucunda biraz yüzü gülen çeltik üreticisi, 2004 ve 2005 yıllarında üretimi arttırdı. Ancak sonradan bu uygulama kaldırılıp, piyasada çeltik alım fiyatı girdi fiyatlarının altına düşünce, gözler 'kara gün dostu' TMO 'ya çevrildi. Ne var ki artık karanın da karası günler gelmiş olsa ki, TMO üretim maliyetinin yüzde 19 gerisinde fiyat açıklayarak kredi borcu olan birçok çiftçinin icralık olmasına ve azımsanmayacak bir miktarının da tarlalarını kaybetmelerine neden oldu.


Girdiler artarken çeltik fiyatı azaldı !


Türkiye Ziraat Odaları Birliği 'nin hazırladığı çeltik raporunda, çeltik üreticisinin düşürüldüğü durum şöyle dile getiriliyor: 'Üretime yönelen çiftçi çeltiğe verilen fiyatla adeta cezalandırılmaktadır. TMO tarafından açıklanan fiyat 3 sene önceki fiyatın gerisinde kalmıştır. Çeltik üretiminde yoğun olarak kullanılan girdilere bakıldığında son üç yılda motorin yüzde 60, sulama yüzde 75, gübre yüzde 52 artarken baldo çeşidi çeltik fiyatında yüzde 5 azalma gerçekleşmiş, diğer çeşitlerde fiyatlar yakın değerlerde kalmıştır.'


İthalat 200 bin tona ulaştı


Türkiye , yüksek girdi, düşük kur ve sulamaya gerekli önemin verilmemesi sonucunda yılda 200 bin ton pirinç ithal eden bir ülke haline getirilirken, ithalat yaptığı ülkelerin başında ABD , Mısır ve İtalya geliyor. Pirinç ithalatı artmaya devam ederken, çeltik üreticisinin derdine de her geçen gün yeni bir dert ekleniyor. AB uyum yasaları gereği çiftçiyi 'kayıt altına almaya' çalışan AKP Hükümeti , bunu sağlamak için onu farklı yollardan zorluyor.


'TMO alımlarında ÇKS şartı kaldırılsın'


Tarımda verilen destekleri (Doğrudan Gelir Desteği , gübre ve mazot desteği) alabilmesi için çiftçiye, kısa adı ÇKS olan Çiftçi Kayıt Sistemi 'ne kayıtlı olma mecburiyeti getirilirken, TMO alımlarında da ancak ÇKS 'ye kayıtlı olanların çeltikleri alınıyor . Yani Tarım Mahsulleri Ofisi çiftçiye hem maliyetin çok altında bir fiyat veriyor, hem de onun ÇKS 'ye kayıt olmasını bekliyor. Bu sistemden kaçanlar, piyasada ürünlerini alacak tüccar arayıp, TMO 'nun çok daha altında fiyat verenlere ürünlerini kaptırıyorlar. ÇKS 'ye kayıtlı çiftçiler ise sonunda, kullanacakları tohumdan ekecekleri arazi miktarına kadar hemen her konuda IMF ve AB 'in adeta oyuncağı haline getiriliyorlar. Üreticiler, TMO alımlarında ÇKS 'ye üyelik şartının bir an önce kaldırılmasını istiyorlar.


Pirinç, üreticisini doyurmuyor


Karnımızı doyurmak için çoğumuz ya ekmek yeriz, ya da pirinçten yapılmış bir pilava kaşık sallarız. Bizi doyuran pirinç, artık üreticisini ne yazık ki doyuramıyor.


'İthalatı bitirmenin yolu destektir'


Gıda ihtiyacının tümünü topraklarında üretebilecek kapasitedeki Türkiye , özellikle buğday, pamuk , pirinç, ayçiçeği, arpa ve mısırda her geçen yıl ithalat rakamlarını arttırıyor. Türkiye İstatistik Kurumu 'nun (TÜİK ) öngörülerine göre şu anda iç piyasanın talebi doğrultusunda pamukta 1 milyon ton, buğdayda 2 milyon ton ve ayçiçeğinde de 1.5 milyar doların üzerinde ithalat yapma zorunluluğu var.


Hububat, Bakliyat , Yağlı Tohumlar İhracatçıları ve Nebati Yağlar Komitesi Başkanı Muammer Şahin , ithalat tutarının yüzde 20'si ile üreticilerin desteklendiği takdirde ithalat zorunluluğunun kalmayacağını savunuyor. Ayçiçeğinin ülkemizin bütün tarım alanlarında üretilebileceğini belirten Şahin , '300 milyon dolarlık teşvik ve destekle 1.5 milyar dolarlık ayçiçeği ithalatını engelleyebiliriz' diyor.

(Alıntıdır...)

 
: Tarımın Bilinçli Yok Edilişi...Buğday ve Çeltik (Okumanızı tavsiye ederim)

bu paraları yurt dışına vereceklerine zamandında çiftçiye ödeseler dünyanın bugday ihtiyacını karşılarız ama adamlar öle yapmıyoki çifçiyi bilgilendirme yok ne kadar ekilecek program yok çıkarsa ucuza alıyo çıkmazsa dışarda pahalı alıyo böle gidiyo bakalım nereye kadar
 

Benzer Konular