Seçim sonuçlandı. Beklendiği gibi 4 parti meclise girdi. Ancak hiçbirisi tek başına hükümet kuracak milletvekili sayısına ulaşamadı. Bu nedenle bir koalisyon hükümeti kurulacak. Yeni bir tarım bakanımız olacak.
Kurulacak yeni hükümette Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı kim olacak, hangi partiden olacak, bunu henüz bilmiyoruz. Fakat, kim olursa olsun tarımda yeni bir dönemin başlangıcı olacak.
Tarımda yeni dönemde ne olacak?
1- Bakanlık koltuğuna kim oturursa otursun, hemen yapılması gereken işler var. Örneğin, buğday, arpa hasadı başladı. Toprak Mahsulleri Ofisi taahhütname karşılığı ürün alıyor. Fakat henüz fiyat açıklamış değil. Üretimin yüksek olması nedeniyle, fiyatın düşmemesi ve üreticinin mağdur olmaması için Toprak Mahsulleri Ofisi ' nin hububat alım fiyatını açıklaması gerekiyor. Hükümet kurma çalışmaları uzun sürerse, görevdeki Bakan Mehdi Eker de açıklayabilir.
2- Yaklaşan Ramazan öncesi gıda fiyatlarının spekülatif olarak artmaması için gerekli önlemlerin alınması gerekiyor.
3- Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarlığı birkaç aydan beri vekaleten idare ediliyor. Göreve gelecek Bakan, birlikte çalışacağı müsteşarı atayacaktır.
4- Hükümeti AKP kuracaksa, diğer 3 partiden herhangi biri koalisyonda yer alacaktır. AKP, tarım konusunda önemli vaatlerde bulunmadı. Ancak diğer 3 partinin de tarıma ilişkin önemli vaatleri var. Bu vaatlerin başında da çiftçiye ucuz mazot sağlamaktı. Bu 3 partiden herhangi biri veya üçü bir arada hükümette yer aldığında çiftçiye ucuz mazot sağlanması konusunda somut adım atılması bekleniyor.
5- Yukarıda 4 maddede özetlediğimiz çok kısa vadede yapılması gereken işlerden sadece birkaçı. Yeni dönemde orta ve uzun vadede yapılması gereken birçok iş var. Bunlardan en önemlisi tarımda yapısal sorunların çözümüne yönelik bir politika oluşturmak.
6- Seçim meydanlarında gündeme getirilen ucuz mazot vaadi tarımda yüksek girdi maliyetlerinin ne kadar büyük bir sorun olduğunun göstergesiydi. Ama sorun sadece mazot fiyatının yüksek olması değil. Mazot, gübre ,tohum, ilaç, hayvancılıkta yem olmak üzere pek çok girdinin fiyatı çok yüksek. Aynı zamanda bu girdilerin tamamında dışa bağımlı bir yapı var. Türkiye, bu girdileri ithal ediyor. Dolayısıyla dövizdeki artış girdileri daha da pahalı hale getiriyor. Bu nedenle hangi partiler koalisyon kurarsa kursun mutlaka girdi maliyetlerini düşürecek önlemler almak zorunda. Girdi maliyetlerinin düşürülerek üretimin yeniden cazip hale getirilmesi gerekiyor. Bunun için başlangıç olarak girdiler üzerindeki vergilerle ilgili düzenleme yapılabilir.
7- Büyükşehir Yasası ile birlikte 16 bini aşkın köy şehirlerin sınırlarına mahalle olarak dahil edildi. Başka bir deyimle kentin sınırları genişledi. Bu kapsamda kent ve kırsal tanımlamasının yeniden yapılması gerekiyor. Geçmişte kırsalda yaşayan herkesin tarımsal üretim yaptığı varsayılıyordu. Oysa bugün kırsalda yaşayan herkes tarımsal üretim yapmıyor. Kaldı ki kentte yaşayıp kırsalda üretim yapanların hem sayısal hem de alan olarak ağırlığı artıyor. Bu nedenle tarımdaki bu yeni duruma uygun bir yeni tanımlama ve politika oluşturulması gerekiyor.
8- Tarımsal desteklerin masaya yatırılarak yeniden gözden geçirilmesi şart. Mevcut uygulamada çok sayıda destek kalemi var. Fakat, verilen destekten üretici de, desteği veren devlet de memnun değil. Tarımsal desteklerin bir amacı, hedefi olmalı. Bugünkü uygulamada Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına ayrılan bütçe amaçsız, hedefsiz bir biçimde dağıtılıyor. Bu nedenle sonuçlarına da bakılmıyor. Oysa tarımsal desteklerin üretimde, dış ticarette, çiftçinin yaşamında nasıl bir etki yarattığı, nasıl sonuçlar doğurduğu çok iyi analiz edilmeli. Örneğin hayvancılıkta çok sayıda destek kalemi var. Hayvandan yeme, buzağıdan aşıya, sütten midyeye pekçok destek kalemi var. Yılda 3 milyar lira destek veriliyor. Ama hayvancılıkta ithalata bağımlılık her geçen yıl artıyor. Hem çok destek veriliyor hem dışa bağımlılık artıyorsa, hayvancılık yapanlar şikayetçiyse, ortada ciddi bir yanlışlık var. Destekleri daha etkin kullanmak gerekir. Temel sorun yem olduğuna göre yem bitkilerine, yem üretimine destekleri daha etkin vermek, bazı destekleri kaldırmak doğru sonuçlar verecektir.
9- Tarımda örgütlenme konusunun mutlaka yeniden ele alınması gerekir. Her alanda çok sayıda örgüt var. Fakat hemen hepsi bakanlığın ya da hükümetin denetiminde, güdümünde. Bakanlık istediği gibi örgütleri yönetiyor, yönlendiriyor. Bu vesayetin mutlaka kaldırılarak örgütlerin bağımsız ve faaliyet alanında etkin olarak çalışmalarına izin verilmeli. Örneğin, hayvancılık konusunda damızlık birlikleri, kooperatifler, üretici birlikleri gibi birçok farklı örgüt var. Bu örgütlerin hepsi ıslahtan süt toplamaya, destekleri dağıtmaktan girdi teminine kadar her konuda çalışabiliyor. Oysa her bir örgütün sorumluluk ve çalışma alanı olmalı. Birbirlerini tamamlayıcı görevler üstlenmeli. Bakanlığın buna ilişkin düzenlemeleri yaparak yönetimlerine müdahil olmaması gerekir.
10- Sağlıklı, güvenilir gıda üretimi ve tüketimi için tarladan sofraya etkin bir gıda denetimi yapılarak gıda terörü önlenmeli. Tarla fiyatı ile market fiyatı arasında yüzde 400 ' lere ulaşan fiyat farkı önlenerek hem üretici hem tüketici korunmalı. Gıda enflasyonuna acil çözüm bulunmalı.
Özetle, tarımda yeni bir dönem başlayacak. Bu yeni dönemde rutin işler zaten yürüyecektir. Fakat ülkenin tarımsal potansiyelini değerlendirecek, üreticinin refahı, tüketicinin sağlıklı ve güvenilir ürünleri uygun koşullarda tüketmesini sağlamak, ülke ekonomisine yüksek katma değer sağlamak için bütüncül bir tarım politikasına ihtiyaç var.
Kurulacak yeni hükümette Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı kim olacak, hangi partiden olacak, bunu henüz bilmiyoruz. Fakat, kim olursa olsun tarımda yeni bir dönemin başlangıcı olacak.
Tarımda yeni dönemde ne olacak?
1- Bakanlık koltuğuna kim oturursa otursun, hemen yapılması gereken işler var. Örneğin, buğday, arpa hasadı başladı. Toprak Mahsulleri Ofisi taahhütname karşılığı ürün alıyor. Fakat henüz fiyat açıklamış değil. Üretimin yüksek olması nedeniyle, fiyatın düşmemesi ve üreticinin mağdur olmaması için Toprak Mahsulleri Ofisi ' nin hububat alım fiyatını açıklaması gerekiyor. Hükümet kurma çalışmaları uzun sürerse, görevdeki Bakan Mehdi Eker de açıklayabilir.
2- Yaklaşan Ramazan öncesi gıda fiyatlarının spekülatif olarak artmaması için gerekli önlemlerin alınması gerekiyor.
3- Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarlığı birkaç aydan beri vekaleten idare ediliyor. Göreve gelecek Bakan, birlikte çalışacağı müsteşarı atayacaktır.
4- Hükümeti AKP kuracaksa, diğer 3 partiden herhangi biri koalisyonda yer alacaktır. AKP, tarım konusunda önemli vaatlerde bulunmadı. Ancak diğer 3 partinin de tarıma ilişkin önemli vaatleri var. Bu vaatlerin başında da çiftçiye ucuz mazot sağlamaktı. Bu 3 partiden herhangi biri veya üçü bir arada hükümette yer aldığında çiftçiye ucuz mazot sağlanması konusunda somut adım atılması bekleniyor.
5- Yukarıda 4 maddede özetlediğimiz çok kısa vadede yapılması gereken işlerden sadece birkaçı. Yeni dönemde orta ve uzun vadede yapılması gereken birçok iş var. Bunlardan en önemlisi tarımda yapısal sorunların çözümüne yönelik bir politika oluşturmak.
6- Seçim meydanlarında gündeme getirilen ucuz mazot vaadi tarımda yüksek girdi maliyetlerinin ne kadar büyük bir sorun olduğunun göstergesiydi. Ama sorun sadece mazot fiyatının yüksek olması değil. Mazot, gübre ,tohum, ilaç, hayvancılıkta yem olmak üzere pek çok girdinin fiyatı çok yüksek. Aynı zamanda bu girdilerin tamamında dışa bağımlı bir yapı var. Türkiye, bu girdileri ithal ediyor. Dolayısıyla dövizdeki artış girdileri daha da pahalı hale getiriyor. Bu nedenle hangi partiler koalisyon kurarsa kursun mutlaka girdi maliyetlerini düşürecek önlemler almak zorunda. Girdi maliyetlerinin düşürülerek üretimin yeniden cazip hale getirilmesi gerekiyor. Bunun için başlangıç olarak girdiler üzerindeki vergilerle ilgili düzenleme yapılabilir.
7- Büyükşehir Yasası ile birlikte 16 bini aşkın köy şehirlerin sınırlarına mahalle olarak dahil edildi. Başka bir deyimle kentin sınırları genişledi. Bu kapsamda kent ve kırsal tanımlamasının yeniden yapılması gerekiyor. Geçmişte kırsalda yaşayan herkesin tarımsal üretim yaptığı varsayılıyordu. Oysa bugün kırsalda yaşayan herkes tarımsal üretim yapmıyor. Kaldı ki kentte yaşayıp kırsalda üretim yapanların hem sayısal hem de alan olarak ağırlığı artıyor. Bu nedenle tarımdaki bu yeni duruma uygun bir yeni tanımlama ve politika oluşturulması gerekiyor.
8- Tarımsal desteklerin masaya yatırılarak yeniden gözden geçirilmesi şart. Mevcut uygulamada çok sayıda destek kalemi var. Fakat, verilen destekten üretici de, desteği veren devlet de memnun değil. Tarımsal desteklerin bir amacı, hedefi olmalı. Bugünkü uygulamada Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına ayrılan bütçe amaçsız, hedefsiz bir biçimde dağıtılıyor. Bu nedenle sonuçlarına da bakılmıyor. Oysa tarımsal desteklerin üretimde, dış ticarette, çiftçinin yaşamında nasıl bir etki yarattığı, nasıl sonuçlar doğurduğu çok iyi analiz edilmeli. Örneğin hayvancılıkta çok sayıda destek kalemi var. Hayvandan yeme, buzağıdan aşıya, sütten midyeye pekçok destek kalemi var. Yılda 3 milyar lira destek veriliyor. Ama hayvancılıkta ithalata bağımlılık her geçen yıl artıyor. Hem çok destek veriliyor hem dışa bağımlılık artıyorsa, hayvancılık yapanlar şikayetçiyse, ortada ciddi bir yanlışlık var. Destekleri daha etkin kullanmak gerekir. Temel sorun yem olduğuna göre yem bitkilerine, yem üretimine destekleri daha etkin vermek, bazı destekleri kaldırmak doğru sonuçlar verecektir.
9- Tarımda örgütlenme konusunun mutlaka yeniden ele alınması gerekir. Her alanda çok sayıda örgüt var. Fakat hemen hepsi bakanlığın ya da hükümetin denetiminde, güdümünde. Bakanlık istediği gibi örgütleri yönetiyor, yönlendiriyor. Bu vesayetin mutlaka kaldırılarak örgütlerin bağımsız ve faaliyet alanında etkin olarak çalışmalarına izin verilmeli. Örneğin, hayvancılık konusunda damızlık birlikleri, kooperatifler, üretici birlikleri gibi birçok farklı örgüt var. Bu örgütlerin hepsi ıslahtan süt toplamaya, destekleri dağıtmaktan girdi teminine kadar her konuda çalışabiliyor. Oysa her bir örgütün sorumluluk ve çalışma alanı olmalı. Birbirlerini tamamlayıcı görevler üstlenmeli. Bakanlığın buna ilişkin düzenlemeleri yaparak yönetimlerine müdahil olmaması gerekir.
10- Sağlıklı, güvenilir gıda üretimi ve tüketimi için tarladan sofraya etkin bir gıda denetimi yapılarak gıda terörü önlenmeli. Tarla fiyatı ile market fiyatı arasında yüzde 400 ' lere ulaşan fiyat farkı önlenerek hem üretici hem tüketici korunmalı. Gıda enflasyonuna acil çözüm bulunmalı.
Özetle, tarımda yeni bir dönem başlayacak. Bu yeni dönemde rutin işler zaten yürüyecektir. Fakat ülkenin tarımsal potansiyelini değerlendirecek, üreticinin refahı, tüketicinin sağlıklı ve güvenilir ürünleri uygun koşullarda tüketmesini sağlamak, ülke ekonomisine yüksek katma değer sağlamak için bütüncül bir tarım politikasına ihtiyaç var.