Halkın suçu yok, kırsal alanda hayatı düzenlemeler, kırsalda yaşayan insanların sorunları, çalışma hayatlarındaki güvenceleri vs.. hiçbişeyle düzenli olarak ilgilenilmedi, birde koltuk mevki makam sahiplerine laf çakınca bazılarının ağrına gidiyor, yahu ayaklarını tozlamaya bile gelen giden yokki kırsala.
Şimdi haliyle ev yapılacak dam yapılacak vs..vs.. köyün dibinden mera tespiti yapılmış genel olarak böyle, insanlar nereye yapacakki tek tek gidip meranın ortasına yada tek başına bir arazisine ev dam yapacak hali yok, neden? elektrik lazım su lazım yol lazım, haliyle köy genişliycek, elektrik su alacak yol geçecek uzatılacak, zamanında şimdi lağv edilen köy hizmetleri olmasa, tek ( Türkiye elketirk kurumu) olmasa, elektriği ve tozlu stablize yoluda olmayacaktı kırsalda köylerin..
Nooldu kentelere göç 80 lerden itibaren çok aşırı oldu, dünya ortalamasını çok çok üzerinde bir göç yaşandı, kimse ilgilenmedi kırsalla, fakat nüfus yoğun kentleşmeye rağmen, AB ortalaması le aynı kentleşme oranına ulaşmamıza rağmen ekonomi AB ile aynı değil, kırsal zaten AB ile aynı deği, ıssız terkedilmiş, sorunları öylece kalmış.
Aşağıda dünya bankası verileri ve grafiği ile değerlendirmesi var, aslında Türkiyede kentlerde yaşayan nüfüs % 83 lere ulaştı, kırsalda ise ancak yüzde 17 nüfus yaşıyor.Dünya bankası ise yüzde 76 ile iyimser bir rakamda değerlendirdiği halde grafikte dünyadaki kente göçden çok daha dik bir eğri ile göçün boyutu görülebilir, AB ülkelerinde ise zaten yapı eskidende yüzde 60 mışken aynı zaman diliminde şimdi %75 lere ulaşmış,
Yani bizde kırsaldan kentlere göçün boyutu korkunç, zaten 80 lerde göç çok hızlandıktan sonra hayvancılık bitti hayvan sayısı azaldı, tarım bitti gitti, kırsalda az kalan nüfus şimdi avrupa ile kıyaslandığında tarımsal üretimde Avrupada 1. dünyada 4. sırada, çok üretim yapılıyor hala, kırsalda yaşayanlar iman gücüyle tarım yapıyor, oysa kentlerde yaşayan nüfüs avrupada sonuncu ekonomi, avrupada 1. olamadı. Tarımın GSMH ye katkı payı yüzde 7,5 fakat AB ülkelerinde tarımın katkı payı yüzde 2 dir.
Bunlarda kentleşen nüfusun ekonomik yapıda ne kadar verimsiz olduğunun göstergeleridir, öyle mevki makam koltukta yatmakla olmaz, icraat lazım, yılbaşında ve senenin altıncı ayında maaşlar ne kadar zamlanacak beklentisiyle TV lere gözünü dikip yaşayan kentsel nüfus oluştu, başkada bişey yok, kırsal ise sorunlarıyla başbaşa yaşamaya devam ediyor
Değerlendirme:
1927 yılında gerçekleştirilen ilk sayıma göre nüfusu 13.648.270 olan Türkiye’de, halkın %75,8’i belde ve köylerde, %24,2’lik bölümü ise il ve ilçe merkezlerinde yaşarken, 1950 sonrasında nüfus kentsel alanlarda toplanmaya başlamıştır. Dünya Bankası verilerine göre; Türkiye’de 2020 yılında kentsel alanlarda yaşayan nüfus oranı %76’dır.
Günümüzde dünya nüfusunun yaklaşık yarısı kentsel alanlarda yaşamakta ve bu oranın 2050’ye kadar üçte ikiye çıkması öngörülmektedir. Avrupa’daki nüfusun yaklaşık %75’i şehirlerde yaşamaktadır
https://cevreselgostergeler.csb.gov.tr/kentsel---kirsal-nufus-orani-i-85670#_edn1.