Koyun ve Keçilerde Gebelik Zehirlenmesi (Gebelik Toksemisi)


Koyun ve Keçilerde Gebelik Zehirlenmesi (Gebelik Toksemisi) (Ağustos 2009)

Birden fazla yavru taşıyan gebe koyun veya keçilerde ortaya çıkan bir hastalıktır. İkizlik hastalığı veya ketosis olarak da bilinir.

Annenin enerjisinin birden fazla yavruya yetmediği durumda ortaya çıkan hastalığın en önemli belirtileri; iştahsızlık, durgunluk, diş gıcırdatma, nefesin aseton kokması, kas titremeleri, boş çiğneme hareketleri, durgunluk, dengesizlik, sendeleme, sersemlik, sürüden ayrı kalma, sık soluma, bazen bileklerde şişlik, hafif ishal, burun akıntısı, körlük, göğüs üstü veya yan yatma, başını arkaya doğru, açlık çukurluğuna veya karın altına doğru çevirme ve koma hali olarak sayılabilir.

Hastalığı akla gelen her türlü stres koşulu tetikler. Ani yem değişikliği, nakliye, kaba yemin kalitesiz olması, aşırı sıcak, aşırı soğuk, rüzgarlı, kötü hava koşulları, kesif yem kısmının çok ince öğütülmüş, un haline getirilmiş olması, parazitler, diş anormallikleri, vitamin-mineral eksiklikleri hastalığın çıkışına zemin hazırlayan faktörlerdir. Kırkım zamanı da stres faktörü olarak gebelik toksemisine yatkınlık oluşturur. Aşırı zayıf veya aşırı yağlandırılmış anneler gebelik toksemisine yatkındırlar.

Gebelik toksemisi gebeliğin son ayı içerisinde ortaya çıkar. Genellikle doğuma 6 hafta kala ortaya çıkabileceği bildirilmekle beraber, birçok vaka son iki hafta içerisinde görülür. Gebelik toksemisinin genetik ile yakından ilgisi vardır. Özellikle ikizlik oranı yüksek ırklar daha duyarlı olurlar. Hastalığın çıkışının birden çok yavrunun gebeliğin sonuna doğru anneden aldıklarını enerjinin yetmemesiyle ilgili olduğu düşünülürse bu tip genetik yatkınlığın normal olduğu ortadadır.

Gebelik toksemisi bir çeşit ketosis, yani karbonhidrat metabolizması bozukluğu ve yağların aşırı mobilizasyonu ile ilgili bir hastalık olmakla birlikte, yavruların rahim içerisinde ölmelerinden kaynaklanan bir iç zehirlenme de söz konusu olabilir.

Hastalığın sonucu büyük oranda ölümdür. Çok erken teşhis, erken alınan önlemler kurtuluş çaresi olabilir. Tedavi tamamen erken teşhise dayanır. Yine, birçok hastalıkta olduğu gibi koruyucu hekimlik uygulamaları en akılcı yoldur.

Eğer ultrason ile birden fazla yavru taşıyan anneler tespit edilir ve onlara özel rasyon uygulanırsa hastalık ortaya çıkmadan önlenmiş olur. Yonca gibi kaliteli bir kaba yemle aşağıdaki rasyon verilirse başarılı bir önleme programı uygulanmış olunur. %36,4 mısır kırması, %35 yulaf ezmesi, %17,8 soya fasulyesi küspesi, %4,5 süt premiksi, %5,3 melas, %1 tuz.

Gebelik toksemisi birçok hastalıkla karışabilir. Bunların başında hipokalsemi gelir. Hastalık hipokalsemi ile karışabileceği gibi, hipokalsemi ile birlikte de olabilir. Diğer karışabileceği hastalıklar listeriosis, poliencefalomalasi, hipomagnezemi, coenurus cerebralis (beyin kurdu=delibaş hastalığı) olabilir. Ayırıcı tanı için bu yönden bakmak gerekir. Tanıda en çok kullanılan yöntem idrarda keton cisimcikleri aramaktır. Böylece aynı zamanda erken tanıya dayalı olarak erken müdahale ve tedavi şansı yakalanmış olur.

Tedavide erken davranılırsa, sodyum bikarbonat, sodyum laktat, ringerli laktat, dekstroz solüsyonları kullanılması önerilse de başarılı olunmaz. Kortizon veya prostaglandin enjeksiyonlarıyla gebeliğin sonlandırılması denenebilir. Yavru atma ile birlikte annenin kaybı söz konusu olabileceğinden başarı şansının az olacağı bilinmelidir. Eğer tedavi denenecekse destek olarak B vitaminleri, özellikle B1 ve B12 vitaminleri verilebilir. İçerisinde propilen glikol ve niasin bulunduran ürünler içirilebilir. Geç safhada anne adayının bunları içmesi mümkün olmaz. Zorla içirme (drench) yöntemi denenebilir.

Gebeliğin sonlandırılması ve annenin kurtarılması için denenebilecek yöntemlerden biri de sezaryen operasyonu ile yavruların alınmasıdır. Başarı şansı düşük bir yöntemdir. Annenin böyle bir operatif müdahaleye dayanması çoğunlukla mümkün olmaz.

Görüldüğü gibi hastalık ancak uygun sürü yönetimi ile önlenebilir. Gerçek çare koruyucu hekimliktedir. Ani yem değişikliklerinden kaçınmak, kesif yemi ezme veya kırma şeklinde vermek, çoklu gebeliği ultrasonla önceden tespit ederek ona göre yemleme yönetimi yapmak, içinde melas olan, koyun veya keçilere göre hazırlanmış yalama kovaları bulundurulmak, anne adaylarının sularına melas ve yemek sodası katmak, gebeliğin sonuna doğru niasin, kolin, aminoasit, propilen glikol, gliserin içeren yem katkılarından yararlanmak alınabilecek başlıca önlemlerdir. Propilen glikolun iştah ve işkembe bakterileri üzerinde olumsuz etkileri olduğu bilindiğinden, tek başına değil, niasin ile birlikte kullanılması tercih edilmelidir. Anne adaylarının kalori alımına dikkat edilmeli, gözler daima sürünün üzerinde olmalıdır. Aşırı yağlanan veya aşırı zayıf hayvanlar gözlenmeli, sürüden ayrılan ve yukarıda sayılan belirtileri gösteren gebeler bir an önce tespit edilmelidir. Bu dönemde nakliye, kırkım gibi her türlü stres oluşturucu faktörden uzak durulmalıdır. Hastalığın az hareket veya sürekli kapalı alanda kalma ile yakından ilgisi vardır. Egzersiz her zaman yararlıdır. Kötü kalitede silajın zararı olacağını, bunların verilmemesi gerektiğini bilmek gerekir. Ayak hastalığı ve solunum yolu enfeksiyonlarının gebelik toksemisine yatkınlık yaratacağı bilinmeli, bunlarla ilgili tedbirler alınmalı ya da gerekli tedaviler vakit yitirilmeden yapılmalıdır.

Şüphelenilen anne adaylarından idrar tahlili yapılarak keton cisimciği yönünden bakılması sağlanmalıdır.

Anormal hareketlerin görülebilmesi için sürü gözlenmeli, en önemli belirtilerden birinin diş gıcırdatma olması sebebiyle sürü dikkatlice dinlenmelidir. Parazitler yönünden kontroller ve gerekli ilaçlamalar düzenli şekilde yapılmalıdır.

Özet olarak; koyun ve keçilerin gebelik toksemisi çoklu gebelikle ilgili bir hastalık olup, tamamen uygun sürü yönetim kuralları içerisinde kontrol altına alınabilecek bir sorundur. Tedavi şansı yok denebilecek kadar azdır. Tedaviye gereksinim duyulmayacak şekilde koruyucu önlemlerin alınması en akılcı yöntemdir.

Kaynak: www.egevet.com.tr/teknik_detay.aspx?id=315
 
Ynt: Koyun ve Keçilerde Gebelik Zehirlenmesi (Gebelik Toksemisi)

Bilgiler için teşekkürler.

Başından bir kez geçen ezberliyo bunları..

Silo yem vermeyi bırakıp arpa ağırlıklı rasyonalizm geçtiğiniz an, sorun biter. Ihtiyacı olan için en sık karşılaşılan çözümü de yazalım.
 
Ynt: Koyun ve Keçilerde Gebelik Zehirlenmesi (Gebelik Toksemisi)

sebazios link=topic=80715.msg957848#msg957848 date=1421285368' Alıntı:
Bilgiler için teşekkürler.

Başından bir kez geçen ezberliyo bunları..

Silo yem vermeyi bırakıp arpa ağırlıklı rasyonalizm geçtiğiniz an, sorun biter. Ihtiyacı olan için en sık karşılaşılan çözümü de yazalım.

Rasyonlarda sürekli olarak Toksimont(Toksin Bağlayıcı) Kullanalım....İsteyenlere gönderebilirim Kraft torbalarda....
 
Ynt: Koyun ve Keçilerde Gebelik Zehirlenmesi (Gebelik Toksemisi)

Hermiyas link=topic=80715.msg957872#msg957872 date=1421304007' Alıntı:
Rasyonlarda sürekli olarak Toksimont(Toksin Bağlayıcı) Kullanalım....İsteyenlere gönderebilirim Kraft torbalarda....

Murat Abi silajdaki toksik maddelerden kaynaklanmıyor problem. Silaj isterse kehribar gibi olsun, istersen çuvallarla toksin bağlayıcı dök, nafile.

Sorunun kaynağı, hayvanın vücudunda. Yağ hücrelerini birbirine bağlayan 'ketos cisimcikler' ' adlı bağ maddeleri. Herhangi bir sebepten dolayı (iki yavru için gerekli siddetli enerji ihtiyaci karşılamak için mesela) çok hızlı bir sekilde yağ dokularında çözülme meydana geliyor. Normalde yağlar cozulduukce, vücut bu ketos cisimlerini kan yolu ile yavas yavas atıyor lakin çözülme çok hızlı oldugunda, bahsedilen ketos cisimcikler yeterli hizda atilamiyor ve hayvanı zehirliyor.

Bu tarz durumlarda ilk öncelik, hacmen fazla olan solaj gibi gibi kaba yemleri hemen kesmek yada azaltmak. Onun yerine, hayvanın enerji ihtiyacını karşılayabilecek, kuru maddesi fazla, arpa basta olmak üzere yada yüksek enerjili fabrika yemlerine ağırlık veriliyor.

Ketosiz geçiren bir hayvan için o an yapılabilecek çok az şey vardır. Çünkü sorunun kaynakları bir hafta önceki yenmeme sekline dayanır. sorun anlık bı probelm değildir.

En sık karsilasilan semptomları:
- kuzu atma
- denge kaybı
- kısmi yada şiddetli görme kaybı (duvarlara-yemlige çarpma)
- ayaklarda tutulma

Ayırt edici semptom:
- dogum yada düşük esnasında çıkan plasenta ve akıntılarda krem - kahve rengi tortular.

Bahsettigin toksin bağlayıcılar ise bozuk kaba yemler için birebirdir lakin ketosiz ' in önüne geçemez. Önüne gecebildigi sorun daha ziyade zehirlenmeler olur.
 
Ynt: Koyun ve Keçilerde Gebelik Zehirlenmesi (Gebelik Toksemisi)

sebazios link=topic=80715.msg957995#msg957995 date=1421326319' Alıntı:
Murat Abi silajdaki toksik maddelerden kaynaklanmıyor problem. Silaj isterse kehribar gibi olsun, istersen çuvallarla toksin bağlayıcı dök, nafile.

Sorunun kaynağı, hayvanın vücudunda. Yağ hücrelerini birbirine bağlayan 'ketos cisimcikler' ' adlı bağ maddeleri. Herhangi bir sebepten dolayı (iki yavru için gerekli siddetli enerji ihtiyaci karşılamak için mesela) çok hızlı bir sekilde yağ dokularında çözülme meydana geliyor. Normalde yağlar cozulduukce, vücut bu ketos cisimlerini kan yolu ile yavas yavas atıyor lakin çözülme çok hızlı oldugunda, bahsedilen ketos cisimcikler yeterli hizda atilamiyor ve hayvanı zehirliyor.

Bu tarz durumlarda ilk öncelik, hacmen fazla olan solaj gibi gibi kaba yemleri hemen kesmek yada azaltmak. Onun yerine, hayvanın enerji ihtiyacını karşılayabilecek, kuru maddesi fazla, arpa basta olmak üzere yada yüksek enerjili fabrika yemlerine ağırlık veriliyor.

Ketosiz geçiren bir hayvan için o an yapılabilecek çok az şey vardır. Çünkü sorunun kaynakları bir hafta önceki yenmeme sekline dayanır. sorun anlık bı probelm değildir.

En sık karsilasilan semptomları:
- kuzu atma
- denge kaybı
- kısmi yada şiddetli görme kaybı (duvarlara-yemlige çarpma)
- ayaklarda tutulma

Ayırt edici semptom:
- dogum yada düşük esnasında çıkan plasenta ve akıntılarda krem - kahve rengi tortular.

Bahsettigin toksin bağlayıcılar ise bozuk kaba yemler için birebirdir lakin ketosiz ' in önüne geçemez. Önüne gecebildigi sorun daha ziyade zehirlenmeler olur.


Güzel demişsin, benim görüşüm de şudur seninki ile paralel:

'Hiç bir insan bir günde kanser olmaz, hiç bir uçak tek bir sebepden düşmez, hiç bir haywan bugün hasta oldu ise, bugün tedawi ile düzelmez, hepsi bir süreç içindeki silsileli olayların neticesinde gelişir'.

Bir hastalık w.s. olduğu zaman taaa anaç ebeywenlere kadar gider bu işin sonu onun için 'KORUYUCU HEKİMLİK' we 'BİYOGÜWENLİK KURALLARI' en önemlisidir, basit ucuz, tedawiye gerek kalmaz, randıman düşürmez, düşürse bile hafif atlatmasına sebep olur...

Pikdeki bir haywan hastalandığı rahatsızlandığı zaman asla bir daha pikdeki werim değerlerine ulaşamaz...Bütün haywanlar böyledir...2,4,6 ayaklısına warıncaya kadar...

Elbette tedawi etmez toksin bağlayıcı yemlerdeki küflerden kaynaklı alfatoksin w.s.gibi zehirlenmeleri önler...

'Tedawi iyileştirmeyebilir we pahalıdır' ama Koruyucu Hekimlik & Biyogüwenlik basit, uygulanabilir we ucuzdur...Yeterki istensin...
 
Ynt: Koyun ve Keçilerde Gebelik Zehirlenmesi (Gebelik Toksemisi)

Arkadaşlar bu arada ekleyeyim, insanda da ketosis görülür, hamilelikte biliyorsunuz da şeker yüklemesi ile gizli şekere bakılır. Beslenme bozukluğu görülürse annede, gizli şeker açığa çıkar.

Aynı şekilde ketosis diyabetik hastalarda da görülür.

Bunu neden söyledim, eğer ki idrarınızda ya da ağzınızda aseton kokusu varsa şekere baktırmanızda yarar var.
 
Ynt: Koyun ve Keçilerde Gebelik Zehirlenmesi (Gebelik Toksemisi)

Bu hastalık yüzünden geçen yıl bir tane toklu, bu yılda 5 yaşında bir koyunu kaybettik. Küçükbaş yetiştiriciliğnde oldukça amatörüz.

Geçen yıl çok yoğun silaj veriyorduk. Toklununda karnında 3 yavru varmış. Ağılın içinde diğer hayvanlardan ayrı durmaya başladıydı. Bir gün sonrada yem yemeye gelmedi. Veterineri çağırdık. Kuzular ölmüş dedi. Içinden ölü çıkardı. Annelerinde bir sıkıntı yok gibiydi. Ayrı bir bölüme koyduk. Şekerli su filan verdik. Sabaha karşı onuda ölmüş olarak bulduk.

Bu yıl ölen koyunda daha ekim ayında karnı çok büyüdü. Bu yıl arpa ile fabrika yemi ve devamlı ot yiyorlardı. Karnı neredeyse yere sürtecek gibi olduydu. Biz karnında üç tane yavru var diye düşündük. 1 hafta önce zor kalkmaya başladı. Veterinere söyledik, kalsiyum iğnesi verdi. Kalsiyum iğnesini biz 10 gün boyunca vuracaktık. Iğnenin ikinci gününde hayvan yerde çırpınmaya başladı. Veterineri geldi ve kuzular içinde ölmüş. Onları çıkardı. Etenin üstünde serçe parmağı büyüklüğünde krem renginde lekeler vardı. 10 dakika sonra koyun kafasını yere vurdu ve kestik. Koyunun içi komple yağdı.
 
Ynt: Koyun ve Keçilerde Gebelik Zehirlenmesi (Gebelik Toksemisi)

insertend link=topic=80715.msg959077#msg959077 date=1421523905' Alıntı:
Bu hastalık yüzünden geçen yıl bir tane toklu, bu yılda 5 yaşında bir koyunu kaybettik. Küçükbaş yetiştiriciliğnde oldukça amatörüz.

Geçen yıl çok yoğun silaj veriyorduk. Toklununda karnında 3 yavru varmış. Ağılın içinde diğer hayvanlardan ayrı durmaya başladıydı. Bir gün sonrada yem yemeye gelmedi. Veterineri çağırdık. Kuzular ölmüş dedi. Içinden ölü çıkardı. Annelerinde bir sıkıntı yok gibiydi. Ayrı bir bölüme koyduk. Şekerli su filan verdik. Sabaha karşı onuda ölmüş olarak bulduk.

Bu yıl ölen koyunda daha ekim ayında karnı çok büyüdü. Bu yıl arpa ile fabrika yemi ve devamlı ot yiyorlardı. Karnı neredeyse yere sürtecek gibi olduydu. Biz karnında üç tane yavru var diye düşündük. 1 hafta önce zor kalkmaya başladı. Veterinere söyledik, kalsiyum iğnesi verdi. Kalsiyum iğnesini biz 10 gün boyunca vuracaktık. Iğnenin ikinci gününde hayvan yerde çırpınmaya başladı. Veterineri geldi ve kuzular içinde ölmüş. Onları çıkardı. Etenin üstünde serçe parmağı büyüklüğünde krem renginde lekeler vardı. 10 dakika sonra koyun kafasını yere vurdu ve kestik. Koyunun içi komple yağdı.

Bu tarz durumlarda yapılacaklar:

1-) En sık yapılan hata, antibiyotik kullanmaktır. (PanTerramicyn, terramycn LA, Tavilin vs) Antibiyotik, antiseptik kullanılmaz. Antibiyotik kullanmak, koyuna 'kuzuyu at' demekle birebir aynı anlama gelir. Üstüne sorun enfeksiyon kökenli olmadığı için bir anlamı yoktur.

2-) Yoğun B vitemani (Berovit, Becombin vs) kullanılmalı. Özellikle titreme, kasılma, denge ve görme kaybı varsa sorun sinir sistemine hasar vermiş demektir. En iyi ilk müdehale bu nedenle 'B' vitamini. Artı A, E ve D vitamini takviyeleri de işe yarar. Artı küçük doz bir selenyum takviyesi de işe yarar.

3-) hayvandaki şok durumunun etkisini azaltabilmek için antihistamin verilebilir lakin düşük dozlarda.

4-) sersemlemiş hayvan diğer hayvanlar için bir hedef haline geleceğinden her önüne gelen vurur bu hayvana. Dayak yemesini engellemek için hayvan ayrı bölmeye alınmalıdır. Ayrıca sağa sola çarparak kendine zarar vermesini engellemek için ortam güvenliği de sağlanmalıdır.

5-) hayvan büyük çoğunlukla iştahsızdır. Yem yemez. Hatta bu durum sorunu şiddetlendirir. Bu nedenle yeme ihtimali göz önüne alınarak muhakkak kaliteli ve yüksek enerjili yemler önünde bulundurulmalı.

6-) yapılabilirse serum iyidir ama çok zor ve meşakatlidir.


5 gün önce bende de çıktı bir tane. (Çok dikkatli şekilde silaj kullanmama rağmen) 4 gündür sadece yukarıda yazdıklarımı (gün aşırı 5ml B vitamini + tek doz 2 ml antihistamin + tek doz 3 ml yeltif + 2 ml Ademin) uygulayarak kurtardık. Üstelik kuzuları da atmadı. Bugün sürü ile birlikte sıkıntısız otlıyordu.
 

Ynt: Koyun ve Keçilerde Gebelik Zehirlenmesi (Gebelik Toksemisi)

sebazios link=topic=80715.msg959156#msg959156 date=1421532336' Alıntı:
Bu tarz durumlarda yapılacaklar:

1-) En sık yapılan hata, antibiyotik kullanmaktır. (PanTerramicyn, terramycn LA, Tavilin vs) Antibiyotik, antiseptik kullanılmaz. Antibiyotik kullanmak, koyuna 'kuzuyu at' demekle birebir aynı anlama gelir. Üstüne sorun enfeksiyon kökenli olmadığı için bir anlamı yoktur.

2-) Yoğun B vitemani (Berovit, Becombin vs) kullanılmalı. Özellikle titreme, kasılma, denge ve görme kaybı varsa sorun sinir sistemine hasar vermiş demektir. En iyi ilk müdehale bu nedenle 'B' vitamini. Artı A, E ve D vitamini takviyeleri de işe yarar. Artı küçük doz bir selenyum takviyesi de işe yarar.

3-) hayvandaki şok durumunun etkisini azaltabilmek için antihistamin verilebilir lakin düşük dozlarda.

4-) sersemlemiş hayvan diğer hayvanlar için bir hedef haline geleceğinden her önüne gelen vurur bu hayvana. Dayak yemesini engellemek için hayvan ayrı bölmeye alınmalıdır. Ayrıca sağa sola çarparak kendine zarar vermesini engellemek için ortam güvenliği de sağlanmalıdır.

5-) hayvan büyük çoğunlukla iştahsızdır. Yem yemez. Hatta bu durum sorunu şiddetlendirir. Bu nedenle yeme ihtimali göz önüne alınarak muhakkak kaliteli ve yüksek enerjili yemler önünde bulundurulmalı.

6-) yapılabilirse serum iyidir ama çok zor ve meşakatlidir.


5 gün önce bende de çıktı bir tane. (Çok dikkatli şekilde silaj kullanmama rağmen) 4 gündür sadece yukarıda yazdıklarımı (gün aşırı 5ml B vitamini + tek doz 2 ml antihistamin + tek doz 3 ml yeltif + 2 ml Ademin) uygulayarak kurtardık. Üstelik kuzuları da atmadı. Bugün sürü ile birlikte sıkıntısız otlıyordu.
Yılmaz Abi, verdiğin değerli bilgiler için çok teşekkür ederim. Sağolasın Abi.
 
Ynt: Koyun ve Keçilerde Gebelik Zehirlenmesi (Gebelik Toksemisi)

insertend link=topic=80715.msg959077#msg959077 date=1421523905' Alıntı:
Bu hastalık yüzünden geçen yıl bir tane toklu, bu yılda 5 yaşında bir koyunu kaybettik. Küçükbaş yetiştiriciliğnde oldukça amatörüz.

Geçen yıl çok yoğun silaj veriyorduk. Toklununda karnında 3 yavru varmış. Ağılın içinde diğer hayvanlardan ayrı durmaya başladıydı. Bir gün sonrada yem yemeye gelmedi. Veterineri çağırdık. Kuzular ölmüş dedi. Içinden ölü çıkardı. Annelerinde bir sıkıntı yok gibiydi. Ayrı bir bölüme koyduk. Şekerli su filan verdik. Sabaha karşı onuda ölmüş olarak bulduk.

Bu yıl ölen koyunda daha ekim ayında karnı çok büyüdü. Bu yıl arpa ile fabrika yemi ve devamlı ot yiyorlardı. Karnı neredeyse yere sürtecek gibi olduydu. Biz karnında üç tane yavru var diye düşündük. 1 hafta önce zor kalkmaya başladı. Veterinere söyledik, kalsiyum iğnesi verdi. Kalsiyum iğnesini biz 10 gün boyunca vuracaktık. Iğnenin ikinci gününde hayvan yerde çırpınmaya başladı. Veterineri geldi ve kuzular içinde ölmüş. Onları çıkardı. Etenin üstünde serçe parmağı büyüklüğünde krem renginde lekeler vardı. 10 dakika sonra koyun kafasını yere vurdu ve kestik. Koyunun içi komple yağdı.

Geçmiş olsun Awrupayı bilmem ama Fransa ' da küçükbaş çiftliklerinde Asla we Asla silaj kullanmazlar...

sebazios link=topic=80715.msg959156#msg959156 date=1421532336' Alıntı:
Bu tarz durumlarda yapılacaklar:

1-) En sık yapılan hata, antibiyotik kullanmaktır. (PanTerramicyn, terramycn LA, Tavilin vs) Antibiyotik, antiseptik kullanılmaz. Antibiyotik kullanmak, koyuna 'kuzuyu at' demekle birebir aynı anlama gelir. Üstüne sorun enfeksiyon kökenli olmadığı için bir anlamı yoktur.

2-) Yoğun B vitemani (Berovit, Becombin vs) kullanılmalı. Özellikle titreme, kasılma, denge ve görme kaybı varsa sorun sinir sistemine hasar vermiş demektir. En iyi ilk müdehale bu nedenle 'B' vitamini. Artı A, E ve D vitamini takviyeleri de işe yarar. Artı küçük doz bir selenyum takviyesi de işe yarar.

3-) hayvandaki şok durumunun etkisini azaltabilmek için antihistamin verilebilir lakin düşük dozlarda.

4-) sersemlemiş hayvan diğer hayvanlar için bir hedef haline geleceğinden her önüne gelen vurur bu hayvana. Dayak yemesini engellemek için hayvan ayrı bölmeye alınmalıdır. Ayrıca sağa sola çarparak kendine zarar vermesini engellemek için ortam güvenliği de sağlanmalıdır.

5-) hayvan büyük çoğunlukla iştahsızdır. Yem yemez. Hatta bu durum sorunu şiddetlendirir. Bu nedenle yeme ihtimali göz önüne alınarak muhakkak kaliteli ve yüksek enerjili yemler önünde bulundurulmalı.

6-) yapılabilirse serum iyidir ama çok zor ve meşakatlidir.


5 gün önce bende de çıktı bir tane. (Çok dikkatli şekilde silaj kullanmama rağmen) 4 gündür sadece yukarıda yazdıklarımı (gün aşırı 5ml B vitamini + tek doz 2 ml antihistamin + tek doz 3 ml yeltif + 2 ml Ademin) uygulayarak kurtardık. Üstelik kuzuları da atmadı. Bugün sürü ile birlikte sıkıntısız otlıyordu.


Yılmaz Bilgiler için teşekkürler ben küçükbaşta silaj kullanılması taraftarı değilim...Böyle öğrendim bunu doğru bildim ne derece doğru bilemem gari...
 
Ynt: Koyun ve Keçilerde Gebelik Zehirlenmesi (Gebelik Toksemisi)

Hermiyas link=topic=80715.msg960248#msg960248 date=1421742892' Alıntı:
Geçmiş olsun Awrupayı bilmem ama Fransa ' da küçükbaş çiftliklerinde Asla we Asla silaj kullanmazlar...


Yılmaz Bilgiler için teşekkürler ben küçükbaşta silaj kullanılması taraftarı değilim...Böyle öğrendim bunu doğru bildim ne derece doğru bilemem gari...
Sondaki 3 noktasına kadar doğru Abi. Bilmediğin tek bir nokta var, çaresizlik.

En iyi rasyon ve yemler ile yapılacak bir besleme, şu anki küçükbaş mahsul fiyatları ile bırak kazanmayı, iflasa götürür işletmeyi..
 

Benzer Konular