KEÇİLERİ KAÇIRMAK (İşte keçilerin kaçtığı mağara)
Burdurlu çoban her zamanki güzergâhının aksine o gün, İnsuyu bölgesinde keçilerini yaylıma salmış. Ne var ki öğle sıcağı bastırdığı hâlde keçileri sulayacak bir su bulamamış. Çaresiz, sürüsünü bir ağacın gölgesinde istirahate salıp kendisi de uykuya dalmış. Ağacın gölg esine sığamayan keçiler iyiden iyiye susayıp su aramak üzere kendilerince bir yol bularak İnsuyu mağarasına girmişler. Meğer, bu mağarada yağmur sularından oluşmuş göletler, kar suyu birikintileri varmış. Çoban uyandığında, bir de bakmış ki ortalıkta sürüden bir eser yok. Çevreyi araştırmış, orayı burayı yoklamış ama nafile.
Eyvah, demiş içinden, keçileri kaçırdık, şimdi sürü sahiplerine ne derim! Koskoca sürü nereye gider? Köylü beni öldürür alimallah.
Bu düşünceler içinde aklına gelen bütün yerlere tekrar tekrar bakmış. Mağaradan haberdar olmadığı için de çaresiz, köye dönmüş. Ancak görevini ihmal ettiği için aklından bin bir türlü düşünce geçiyor, önüne gelene, keçileri kaçırdım, şimdi ben ne yapacağım diye soruyormuş. Çobanın bu çaresizliği köylüleri de şaşkına çevirmiş ve hep beraber sür ünün kaybolduğu yere gitmişler. Bir de ne görsünler, sürü kendi kendine otlamaya devam ediyor. Meğer öğlen sıcağında mağarada dinlenip suyunu içen keçiler, sonra yine yayılmak üzere dışarı çıkmışlar. Sürüyü sayan köylüler sayının da tam olduğunu görünce, durmadan keçileri kaçırdım diye sayıklayan çobanın delirdiğinden veya bir düzenbazlık peşinde old uğundan şüphelenmeye başlamışlar. Sürüye yeni bir çoban tutmuşlar. Lâkin birkaç gün sonra yeni çobanın başına da aynı olay gelmiş. O da keçileri kaçırdım diyerek, köye dönmüş. Bu sefer köylüler bölgeyi araştırmaya karar vermişler ve şimdiki İnsuyu mağarasını bulmuşlar. Ondan sonraki zamanlarda, keçilerini kaçırmayan çobanların bu mağarada öğle istirahati yapmaları gelenek olmuş. Keçilerini kaçıran çobanların deli divane hareketl eri de sinir krizlerine girerek ne yaptığını bilmeyenler için bir benzetme olup, bu deyim dilimize yadigâr kalmış.
(Kaynak : İskender Pala - İki Dirhem Bir Çekirdek)
Burdurlu çoban her zamanki güzergâhının aksine o gün, İnsuyu bölgesinde keçilerini yaylıma salmış. Ne var ki öğle sıcağı bastırdığı hâlde keçileri sulayacak bir su bulamamış. Çaresiz, sürüsünü bir ağacın gölgesinde istirahate salıp kendisi de uykuya dalmış. Ağacın gölg esine sığamayan keçiler iyiden iyiye susayıp su aramak üzere kendilerince bir yol bularak İnsuyu mağarasına girmişler. Meğer, bu mağarada yağmur sularından oluşmuş göletler, kar suyu birikintileri varmış. Çoban uyandığında, bir de bakmış ki ortalıkta sürüden bir eser yok. Çevreyi araştırmış, orayı burayı yoklamış ama nafile.
Eyvah, demiş içinden, keçileri kaçırdık, şimdi sürü sahiplerine ne derim! Koskoca sürü nereye gider? Köylü beni öldürür alimallah.
Bu düşünceler içinde aklına gelen bütün yerlere tekrar tekrar bakmış. Mağaradan haberdar olmadığı için de çaresiz, köye dönmüş. Ancak görevini ihmal ettiği için aklından bin bir türlü düşünce geçiyor, önüne gelene, keçileri kaçırdım, şimdi ben ne yapacağım diye soruyormuş. Çobanın bu çaresizliği köylüleri de şaşkına çevirmiş ve hep beraber sür ünün kaybolduğu yere gitmişler. Bir de ne görsünler, sürü kendi kendine otlamaya devam ediyor. Meğer öğlen sıcağında mağarada dinlenip suyunu içen keçiler, sonra yine yayılmak üzere dışarı çıkmışlar. Sürüyü sayan köylüler sayının da tam olduğunu görünce, durmadan keçileri kaçırdım diye sayıklayan çobanın delirdiğinden veya bir düzenbazlık peşinde old uğundan şüphelenmeye başlamışlar. Sürüye yeni bir çoban tutmuşlar. Lâkin birkaç gün sonra yeni çobanın başına da aynı olay gelmiş. O da keçileri kaçırdım diyerek, köye dönmüş. Bu sefer köylüler bölgeyi araştırmaya karar vermişler ve şimdiki İnsuyu mağarasını bulmuşlar. Ondan sonraki zamanlarda, keçilerini kaçırmayan çobanların bu mağarada öğle istirahati yapmaları gelenek olmuş. Keçilerini kaçıran çobanların deli divane hareketl eri de sinir krizlerine girerek ne yaptığını bilmeyenler için bir benzetme olup, bu deyim dilimize yadigâr kalmış.
(Kaynak : İskender Pala - İki Dirhem Bir Çekirdek)