İnsanlar ve İnekler...
İnsanlarla ineklerin benzer ve farklı yönleri vardır. Benzer yönlerinden en dikkat çekici olanı gebelik süresidir ki, ortalama 273 gün olarak bilinir. İnekler de insanlar gibi sosyaldirler. Arkadaş seçerler. Arkadaşlarının yanında yatmayı, arkadaşlarıyla sağıma gitmeyi tercih ederler. Birçok boş yer bile olsa arkadaşlarının yanında yatmak ve onlarla bir arada olmak için yer ararlar. İnekler rahatlarına düşkündürler ve rahatlarını bozan her durumda strese girerler. Bazı çiftliklerde uygulanan verime göre gruplama yönteminde, arkadaşlarından ayrılan veya gruplarından ayrılarak alışkın olmadıkları bir gruba sokulan inekler kesinlikle stres yaşarlar. İnekler uzun süre ayakta kalmaktan hoşlanmazlar. Aynı insanlar gibi, sert yerde yatmaktan hoşlanmazlar. Islak yerde yatmaktan hoşlanmazlar. Eğer bir inek bilerek ıslak yerde yatıyorsa, mutlaka sıcaklıktan etkilenmiş ve kendini serinletmeye çalışmaktadır.
ABD ' de çoğunlukla kum altlıklar veya yastıklı, yumuşak altlıklar kullanılır. Hatta yem yerken yemlik önünde daha uzun zaman geçirebilsinler diye oraya da yastıklı matlar koyan çiftlikler vardır. Sağıma giden yola bile mat döşeyen işletmeler gördük. Serinletme sistemleri de yine aynı şekilde konulmuştur. Yemlik üzerinde dizilen fanlar ile sağım bekleme yerine konulan fanlar ineklerin konforu için düşünülmüş olup, 'daha çok konfor, daha çok verim' anlayışıyla hareket edilmektedir.
İnekler sadece inekleri değil, insanları da arkadaş seçebilirler veya tam tersi insanlardan korkup strese girebilirler. Kendilerine iyi davrananlarla kötü davrananları ayırt ederler. Sağıma giderken ve sağım esnasında korkutulur veya canları yakılırsa sütü keserler. Sevdikleri bir bakıcı ya da sağımcı değiştiğinde yine strese girerler. Görüldüğü gibi, çok duyarlı hayvanlardır.
Bu kadar benzer tarafımız olmasına rağmen ineklerle çok farklı taraflarımız da vardır. İnsanlar kendileri üşüdüklerinde ineklerin de üşüdüklerini sanırlar ve onları iyice kapatarak 'soğuktan koruma' gayretine girerler. Tuhaf olan ise, insanların kendileri sıcaktan bunaldıklarında ineklerin de bunalacaklarını düşünmemeleridir. İnekler buzdolabı sıcaklığından hoşlanan hayvanlardır. Bizim üşüdüğümüz sıcaklıklarda onlar üşümezler.
Diğer yandan ciğerleri insanlara göre çok daha büyük olduğundan daha çok oksijen almak isterler. Sıcakta ise üzerlerini değiştirme şansları olmadığından, bizden daha önce sıcaktan etkilenirler. Bu durumda verim azalır. Önce süt, sonra ise buzağı vermekten geri kalırlar.
İnekler bizden farklı olarak düzenli, rutin hayatı severler. Sık değişiklik yapılmasından hoşlanmazlar ve her değişiklik onlar için stres faktörüdür. Hava, yer, yem, sağımcı, bakıcı değişikliklerinden olumsuz yönde etkilenirler.
İnsanlardan farklı olarak her gün aynı yem formülündeki yemleri tercih ederler. Çünkü insanlardan çok farklı, hatta birçok hayvandan çok farklı bir sindirim sistemine sahiptirler. Dolayısıyla işkembeleri yem formülü değişikliklerinde, hele ani değişikliklerde derhal isyan eder. İnek iştahsızlaşır ve strese girer. 'İnekler rutini sever' demiştik. Aynı saatlerde ve aynı kişiler tarafından sağılmak isterler. İnek yemlik önünde durup yem yemiyorsa, ayakta durup yatmıyorsa iyice incelemek gerekir. Mutlaka bizim anlamadığımız bir derdi vardır. Yemi beğenmiyor olabilir, yatma yerini beğenmiyor olabilir. Her yatıp kalktığında canı acıyorsa, sert bir yerse, kalkarken veya yatarken demirler başına vuruyorsa, yemlikteki makas sistemi darsa, alçaksa inek bunu belli eder, ancak biz dikkatle bakmazsak bunu anlayamayız.
İnsanlarla ineklerin bir benzer yönü daha vardır. Acıkınca gözleri bir şey görmez. O yüzden özellikle yeni yetme düvelerin önüne geçerler ve onları iterek, geride bırakarak düvelerin az yem yemesine sebep olabilirler.
Bu yüzden ineklerle, düveleri farklı gruplarda bulundurmak yararlı bir uygulamadır. Çünkü düveler henüz büyümelerini tamamlamamışlardır ve büyümek için yem tüketmeye ihtiyaçları vardır. Ayrıca; 'açık büfe' tarzında önlerinde sürekli yem bulundurulursa aşırı acıkmaları ve yemliğe saldırırcasına gitmeleri önlenmiş olur. Açlıkla, yemliğe saldırırcasına giden inek yem seçer ve asidoza (işkembe ekşimesi) yakalanır.
İnsanlar çok rutin bir hayattan hoşlanmazlar. Ara sıra değişiklikten zevk alırlar. İnekler tam tersi bir davranış sergilerler. Düzenleri bozulduğunda, günlük yaşam stillerinin dışına çıkıldığında strese girerler. Stres 'daha az verim, daha çok hastalık' demektir. Daha az verim, daha az süt, daha az buzağı ve sonuçta zarar eden bir işletme anlamına gelir.
İneklerin insanlara benzer ve farklı yönlerini bilmek ve bu yönde davranmak gerekir. Kazançlı bir işletme olmanın yolu inekleri anlamaktan geçer.
Özet olarak; inekleri izleyelim. Ani değişikliklerden kaçınalım, yazın serinletelim, konforlarını sağlayalım, kaliteli kaba yemi esirgemeyelim ve onlardan verim bekleyelim.
İnsanlarla ineklerin benzer ve farklı yönleri vardır. Benzer yönlerinden en dikkat çekici olanı gebelik süresidir ki, ortalama 273 gün olarak bilinir. İnekler de insanlar gibi sosyaldirler. Arkadaş seçerler. Arkadaşlarının yanında yatmayı, arkadaşlarıyla sağıma gitmeyi tercih ederler. Birçok boş yer bile olsa arkadaşlarının yanında yatmak ve onlarla bir arada olmak için yer ararlar. İnekler rahatlarına düşkündürler ve rahatlarını bozan her durumda strese girerler. Bazı çiftliklerde uygulanan verime göre gruplama yönteminde, arkadaşlarından ayrılan veya gruplarından ayrılarak alışkın olmadıkları bir gruba sokulan inekler kesinlikle stres yaşarlar. İnekler uzun süre ayakta kalmaktan hoşlanmazlar. Aynı insanlar gibi, sert yerde yatmaktan hoşlanmazlar. Islak yerde yatmaktan hoşlanmazlar. Eğer bir inek bilerek ıslak yerde yatıyorsa, mutlaka sıcaklıktan etkilenmiş ve kendini serinletmeye çalışmaktadır.
ABD ' de çoğunlukla kum altlıklar veya yastıklı, yumuşak altlıklar kullanılır. Hatta yem yerken yemlik önünde daha uzun zaman geçirebilsinler diye oraya da yastıklı matlar koyan çiftlikler vardır. Sağıma giden yola bile mat döşeyen işletmeler gördük. Serinletme sistemleri de yine aynı şekilde konulmuştur. Yemlik üzerinde dizilen fanlar ile sağım bekleme yerine konulan fanlar ineklerin konforu için düşünülmüş olup, 'daha çok konfor, daha çok verim' anlayışıyla hareket edilmektedir.
İnekler sadece inekleri değil, insanları da arkadaş seçebilirler veya tam tersi insanlardan korkup strese girebilirler. Kendilerine iyi davrananlarla kötü davrananları ayırt ederler. Sağıma giderken ve sağım esnasında korkutulur veya canları yakılırsa sütü keserler. Sevdikleri bir bakıcı ya da sağımcı değiştiğinde yine strese girerler. Görüldüğü gibi, çok duyarlı hayvanlardır.
Bu kadar benzer tarafımız olmasına rağmen ineklerle çok farklı taraflarımız da vardır. İnsanlar kendileri üşüdüklerinde ineklerin de üşüdüklerini sanırlar ve onları iyice kapatarak 'soğuktan koruma' gayretine girerler. Tuhaf olan ise, insanların kendileri sıcaktan bunaldıklarında ineklerin de bunalacaklarını düşünmemeleridir. İnekler buzdolabı sıcaklığından hoşlanan hayvanlardır. Bizim üşüdüğümüz sıcaklıklarda onlar üşümezler.
Diğer yandan ciğerleri insanlara göre çok daha büyük olduğundan daha çok oksijen almak isterler. Sıcakta ise üzerlerini değiştirme şansları olmadığından, bizden daha önce sıcaktan etkilenirler. Bu durumda verim azalır. Önce süt, sonra ise buzağı vermekten geri kalırlar.
İnekler bizden farklı olarak düzenli, rutin hayatı severler. Sık değişiklik yapılmasından hoşlanmazlar ve her değişiklik onlar için stres faktörüdür. Hava, yer, yem, sağımcı, bakıcı değişikliklerinden olumsuz yönde etkilenirler.
İnsanlardan farklı olarak her gün aynı yem formülündeki yemleri tercih ederler. Çünkü insanlardan çok farklı, hatta birçok hayvandan çok farklı bir sindirim sistemine sahiptirler. Dolayısıyla işkembeleri yem formülü değişikliklerinde, hele ani değişikliklerde derhal isyan eder. İnek iştahsızlaşır ve strese girer. 'İnekler rutini sever' demiştik. Aynı saatlerde ve aynı kişiler tarafından sağılmak isterler. İnek yemlik önünde durup yem yemiyorsa, ayakta durup yatmıyorsa iyice incelemek gerekir. Mutlaka bizim anlamadığımız bir derdi vardır. Yemi beğenmiyor olabilir, yatma yerini beğenmiyor olabilir. Her yatıp kalktığında canı acıyorsa, sert bir yerse, kalkarken veya yatarken demirler başına vuruyorsa, yemlikteki makas sistemi darsa, alçaksa inek bunu belli eder, ancak biz dikkatle bakmazsak bunu anlayamayız.
İnsanlarla ineklerin bir benzer yönü daha vardır. Acıkınca gözleri bir şey görmez. O yüzden özellikle yeni yetme düvelerin önüne geçerler ve onları iterek, geride bırakarak düvelerin az yem yemesine sebep olabilirler.
Bu yüzden ineklerle, düveleri farklı gruplarda bulundurmak yararlı bir uygulamadır. Çünkü düveler henüz büyümelerini tamamlamamışlardır ve büyümek için yem tüketmeye ihtiyaçları vardır. Ayrıca; 'açık büfe' tarzında önlerinde sürekli yem bulundurulursa aşırı acıkmaları ve yemliğe saldırırcasına gitmeleri önlenmiş olur. Açlıkla, yemliğe saldırırcasına giden inek yem seçer ve asidoza (işkembe ekşimesi) yakalanır.
İnsanlar çok rutin bir hayattan hoşlanmazlar. Ara sıra değişiklikten zevk alırlar. İnekler tam tersi bir davranış sergilerler. Düzenleri bozulduğunda, günlük yaşam stillerinin dışına çıkıldığında strese girerler. Stres 'daha az verim, daha çok hastalık' demektir. Daha az verim, daha az süt, daha az buzağı ve sonuçta zarar eden bir işletme anlamına gelir.
İneklerin insanlara benzer ve farklı yönlerini bilmek ve bu yönde davranmak gerekir. Kazançlı bir işletme olmanın yolu inekleri anlamaktan geçer.
Özet olarak; inekleri izleyelim. Ani değişikliklerden kaçınalım, yazın serinletelim, konforlarını sağlayalım, kaliteli kaba yemi esirgemeyelim ve onlardan verim bekleyelim.