İthal et fiyatında birilerinin cebine ciddi anlamda para giriyor. Aksi taktirde bu kadar verimli arazileri olan bi ülke et knusunda bile bağımlılıkta ısrar eden bi politika yürütmezdi. Eşref hocamı tv de ilk gördüğümde ülkeye çok faydalı bi bakan olacağını düşündüm . Adam sen ben gibi halkın içinden biri . Kimsenin hakkında gözü yok. Milli değerlere sadık biri. Devletimiz böyle insanlara görev vermeli. Mehmet çelik gibi avrupa birliğini oven bakanlar istemiyoruz.
Türkiye'nin iklimi hayvancılık için fazla uygun değil. Çünkü Türkiye'nin genelinde hava yağışlı olursa anca iki ay yeşil ot oluyor. Diğer zamanlarda ot diye bir şey yok. Ama Avrupa ve dünya genelinde hayvanlar ortalama 9 ay merada otluyor. Bizim meralarımız çok kalitesiz.
Türkiye hayvancılığı asıl darbeyi 2009 ekonomik krizinde yedi. Biz 2009 yılında 100 litre süt satıp 1 çuval yem alamıyorduk. Bunun sonucunda küçük çiftçi elindeki hayvanları satmak zorunda kaldı. Hayvan sadece büyük çiftçi ve zenginlerin elinde kaldı, onlarda piyasayı istedikleri gibi yönlendiriyorlar.
Hayvancılığın önündeki en büyük engel halkın tembelliği, herkes memur hayatı yaşamak istiyor. Küçük menderes ovasında çiftçi 1 ton samanı 430 liradan alıp hayvancılık yapıyor. Eskişehir'de çiftçi samanı tonu 100 liradan satıp, kışın köye bekçi tutuyor.
Bence bu bahane değil. Hollanda örneğini her zaman duyuyoruz. Adamlar toprağını denizden çıkarttı da kullandı. Bu ülke bize hayvan satıyor. Kendi ormanlarını yaptılar. Binbir türlü hayvan ev sahipliği yapıyor. Tamamen insan eliyle kurulmuş ve ekolojik düzeni oturmuş bir orman...
Adamlar ağacın, toprağın kıymetini biliyor. Ağaçsız, bitkisiz en ufak boş arazi bırakmıyorlar. Bizim ise üzerinde ot bile olmayan topraklarımız var. Bizim bu topraklarımız mantıken tuzluluğu daha yüksek ve bitki yetiştirmeye daha elverişsiz olmasını beklediğimiz Hollanda'nın topraklarından daha mı verimsiz? Hiç sanmıyorum. Tamamen bakım ile alakalı. Belgesel kanallarını ne kadar takip ediyorsunuz bilmiyorum ama Yacouba Sawadogo diye bir adam var. "Çölü Ormana Çeviren Adam" diye de geçiyor. Bizim topraklarımız çölden daha mı kuru?
İklim değiştirmenin en kolay yolu ağaçları kullanmaktır. Kuraklık istersen ağaçları kesersiz, yağış istiyorsan ağaçlandırırsın. Mera oluşmasının da en büyük kaynağı ağaçların sağladığı bu faydadır. Biz dümdüz, içinde 2 tane ot olan yeri mera sanıyoruz. Mera istiyorsan boş bulduğumuz yeri ağaçlandıracağiz.
Ülkenin yarısı aşağıdaki fotoğraftaki gibi. Böyle bir yerde yağış olabilir mi? Mera olabilir mi? Olamaz.
İnanın bizim köyün etrafı ormanlarla çevrili diye iklim 11 km yakınımızdaki ilçemizden 1 ay daha geç geliyor. Tüm Türkiye'de kiraz mevsimi bittiğinde biz yeni kiraz topluyoruz. İlçede buğday, arpa hasadı yapıldığında bizdekiler daha sarılı yeşilli vaziyette oluyor. Bu en basitinden bir örnek sadece.
Sadece daha fazla yağış almasıyla da alakalı değil. Aynı yağışı alsa bile yağışın etkisini daha uzun süre koruyor. Dikkat etmişsinizdir ormanlık yerlerde erimeyen karları...
Halkın tembel olması konusuna katılıyorum. Eğer çalışsaydık ithal eden değil, ihracat yapan ülke konumundaydık. Yemyeşil meralarımızda hayvanlarımız otluyor olurdu. Daha temiz havada, daha sağlıklı ürünler ile beslenirdik. Dışa bağlılımız azalır, ekonomik kriz gibi dış etkenlerden kaynaklanan sorunlardan daha az etkilenirdik. Sadece ağaç dikmek ile bir çok sorunu düzeltebilirdik.
Dinimize kulak versek, öğütlerini yerine getirsek zaten sırtımız yere gelmez. Bakınız;
Kıyametin kopacağını bilseniz elinizdeki fidanı dikiniz
Her kim boş, kuru ve çorak bir araziyi ihya ederse bu amelinden dolayı Allah tarafından mükâfatlandırılır. Herhangi bir canlı ondan faydalandıkça orayı ihya edene sadaka yazılır.
Müslümanlardan bir kimse bir ağaç dikerse o ağaçtan yenen mahsul mutlaka onun için sadakadır. Yine o ağaçtan çalınan meyve de onun için sadakadır. Vahşi hayvanların yediği de sadakadır. Kuşların yediği de sadakadır. Herkesin ondan yiyip eksilttiği mahsul de onu dikene ait bir sadakadır.
Bunu bir tartışma konusu veya size tepki olarak algılamayın. Sadece bu mera konusu "onlarda var, bizde yok" gibi bir şey değil. İstersen sende de olur, çöldeki adamda da olur. Bunu anlatmaya çalıştım.