Çiğ Sütün Maliyeti...
Çiğ inek sütünün 1 kilogramının maliyeti işletmeden işletmeye küçük değişiklikler gösterebilir. Ama herkes tarafından sütün maliyetine en büyük etkiyi yapan unsurun yem olduğu bilinir.
Süt sığırcılığı işletmeleri adı üzerinde birer 'işletme' olup, her işletmede geçerli olan temel kurallar orada da geçerlidir. İşletmeyi en randımanlı biçimiyle çalıştırmak, karlılık işin başlıca koşuludur.
Süt sığırcılığı işletmelerinde birçok girdi vardır, sonunda iki yönlü bir üretim beklenir. Süt ve buzağı. Sütü ve buzağıyı çeşitli sebeplerden kaybeden işletmeler ise bu işten kazanç sağlayamazlar.
Buzağı kaybı deyince akla iki konu gelir. Döl tutmama ve buzağılama aralığının uzaması, buzağının doğduktan sonra ya da gebelik esnasında kaybı.
Tekrar dönelim, çiğ sütün maliyetine. Bilindiği gibi süt; doğumu takip eden günlerde, en ucuz maliyettedir. İneğin doğumu takiben kırkı çıkınca, pik seviyesine çıkan süt üretimi besleme, bakım koşullarına göre 150 inci veya 180 inci güne kadar yüksek seviyede kalır. Daha sonra süt verimi giderek azalır. Üç yüz gün civarında sağılan inek kuruya alınır. İki ay kuruda kalır. Sonunda da bir buzağımız olur ve inek tekrar süt verimine başlar. Bu döngü normal koşullarda böyle devam edip, gider. Eğer inek doğumu takip eden 100 gün içerisinde gebe bırakılamamış ise 'en çok süt verdiği dönemi' tekrar yakalayamaz ve ucuza süt malettiği döneme kavuşamayız. Demek ki inek ne kadar boş kalırsa yem maliyetimiz o kadar yükselecektir. Çünkü ineğin doğumu takip eden 40 ıncı ve 150 inci veya 180 inci günler arası çok süt vermesi dolayısıyla 1 kg yemle alınan süt 2,5-2,75 kg civarındadır. Halbuki 180 inci günden sonra inek 1 kg yemle, 1 kg süt verecektir.
Bu da yem maliyetimizin yükselmesi dolayısıyla süt maliyetimizin artması anlamına gelir.
Teorik olarak ineklerden bir yılda 1 buzağı alınması idealdir. Fakat bu teorik pratikte geçerli olmayıp, iyi koşullarda bile yılda 1 buzağı elde etmek mümkün olmaz. İdeali 400-405 günde yani 13,5 ayda 1 buzağı elde edebilmektir. Kayıtlar düzgün tutulursa, birçok işletmede ne yazık ki bunun da mümkün olmadığı görülecektir.
İneğin çok süt verdiği dönemi sık sık tekrarlaması, sütün maliyetini ucuzlatacağı gibi, 1 kg süt elde etmek için gereken yem maliyetini de aşağı çekecektir. Uzun süre boş kalan ineklerle inek sahibini mutlu eden bu periyodu yakalayamayız. Buradan çıkan sonuca göre, döl verimindeki aksamalar buzağılama aralığının uzaması ve eksik buzağı almamıza sebep olması dışında, yem maliyetimizin artmasına da sebep olmaktadır.
Kaybımız sadece bir buzağı değildir. Aslında pahalıya mal edilmiş süt sonucunda işletme zarara uğramaktadır. İşletme sahibine para kazandıran dönemin sık sık tekrarlanması, ineğin en azından her 400 günde bir yavru vermesiyle mümkündür.
Süt fiyatına ve yem fiyatına çok büyük etki yapamayacağımıza göre, hiç olmazsa ineğin çok uzun süre boş kalmaması için özen göstermemiz gerektiğini bilerek hareket etmeliyiz. Bunun anahtarı uygun bakım, besleme, geçiş dönemi yemlemesi ve kızgınlık takibinin dikkatle yapılmasıdır.
Çiğ inek sütünün 1 kilogramının maliyeti işletmeden işletmeye küçük değişiklikler gösterebilir. Ama herkes tarafından sütün maliyetine en büyük etkiyi yapan unsurun yem olduğu bilinir.
Süt sığırcılığı işletmeleri adı üzerinde birer 'işletme' olup, her işletmede geçerli olan temel kurallar orada da geçerlidir. İşletmeyi en randımanlı biçimiyle çalıştırmak, karlılık işin başlıca koşuludur.
Süt sığırcılığı işletmelerinde birçok girdi vardır, sonunda iki yönlü bir üretim beklenir. Süt ve buzağı. Sütü ve buzağıyı çeşitli sebeplerden kaybeden işletmeler ise bu işten kazanç sağlayamazlar.
Buzağı kaybı deyince akla iki konu gelir. Döl tutmama ve buzağılama aralığının uzaması, buzağının doğduktan sonra ya da gebelik esnasında kaybı.
Tekrar dönelim, çiğ sütün maliyetine. Bilindiği gibi süt; doğumu takip eden günlerde, en ucuz maliyettedir. İneğin doğumu takiben kırkı çıkınca, pik seviyesine çıkan süt üretimi besleme, bakım koşullarına göre 150 inci veya 180 inci güne kadar yüksek seviyede kalır. Daha sonra süt verimi giderek azalır. Üç yüz gün civarında sağılan inek kuruya alınır. İki ay kuruda kalır. Sonunda da bir buzağımız olur ve inek tekrar süt verimine başlar. Bu döngü normal koşullarda böyle devam edip, gider. Eğer inek doğumu takip eden 100 gün içerisinde gebe bırakılamamış ise 'en çok süt verdiği dönemi' tekrar yakalayamaz ve ucuza süt malettiği döneme kavuşamayız. Demek ki inek ne kadar boş kalırsa yem maliyetimiz o kadar yükselecektir. Çünkü ineğin doğumu takip eden 40 ıncı ve 150 inci veya 180 inci günler arası çok süt vermesi dolayısıyla 1 kg yemle alınan süt 2,5-2,75 kg civarındadır. Halbuki 180 inci günden sonra inek 1 kg yemle, 1 kg süt verecektir.
Bu da yem maliyetimizin yükselmesi dolayısıyla süt maliyetimizin artması anlamına gelir.
Teorik olarak ineklerden bir yılda 1 buzağı alınması idealdir. Fakat bu teorik pratikte geçerli olmayıp, iyi koşullarda bile yılda 1 buzağı elde etmek mümkün olmaz. İdeali 400-405 günde yani 13,5 ayda 1 buzağı elde edebilmektir. Kayıtlar düzgün tutulursa, birçok işletmede ne yazık ki bunun da mümkün olmadığı görülecektir.
İneğin çok süt verdiği dönemi sık sık tekrarlaması, sütün maliyetini ucuzlatacağı gibi, 1 kg süt elde etmek için gereken yem maliyetini de aşağı çekecektir. Uzun süre boş kalan ineklerle inek sahibini mutlu eden bu periyodu yakalayamayız. Buradan çıkan sonuca göre, döl verimindeki aksamalar buzağılama aralığının uzaması ve eksik buzağı almamıza sebep olması dışında, yem maliyetimizin artmasına da sebep olmaktadır.
Kaybımız sadece bir buzağı değildir. Aslında pahalıya mal edilmiş süt sonucunda işletme zarara uğramaktadır. İşletme sahibine para kazandıran dönemin sık sık tekrarlanması, ineğin en azından her 400 günde bir yavru vermesiyle mümkündür.
Süt fiyatına ve yem fiyatına çok büyük etki yapamayacağımıza göre, hiç olmazsa ineğin çok uzun süre boş kalmaması için özen göstermemiz gerektiğini bilerek hareket etmeliyiz. Bunun anahtarı uygun bakım, besleme, geçiş dönemi yemlemesi ve kızgınlık takibinin dikkatle yapılmasıdır.