Çiftçiliğe yeni başlayan için 200 dönüm tarla kiralamak mantıklımı ?


Arkadaşlar çiftçiliğe başlamak için 200 dönüm tarla kiralamak mantıklı mı kurak arazi dönümü 600 sulak tarla 1000 TL ilanda böyle yazmış yani bu işe girersem noğut veya buğday eksem karlı olurmu çünkü hem traktör hem ekipman alınca çok fazla borç oluyo bu borçlarında bi şekilde kapatılması lazım
 

Arkadaşlar çiftçiliğe başlamak için 200 dönüm tarla kiralamak mantıklı mı kurak arazi dönümü 600 sulak tarla 1000 TL ilanda böyle yazmış yani bu işe girersem noğut veya buğday eksem karlı olurmu çünkü hem traktör hem ekipman alınca çok fazla borç oluyo bu borçlarında bi şekilde kapatılması lazım
Traktör ve ekipman alacak , 200donum yerin icarini gübresini ilacacini peşin alacak imkanın varsa. Yapılabilir
Bu faiz ortamında kredi ile işin içinden çıkamazsin
 
Evet ülkemiz tüketim ekonomisi, alın satın ekonomiye can verin dediler tüketim ekonomisini desteklediler, dünyada faizlerde düşüktü tabiyki bu model yürüdü, üretim ekonomisi değiliz, japonya almanya italya gibi üret ihrac et ekonomisi olmak başka iş.

Üreticilik çiftçilik iş değil, niye? üreticiden yana ekonomi politikaları yokda ondan, ama üçe alıp beşe satan iş yapmış oluyor, yanında çiftçiliği hobi olarak yapabilir, çünkü yaptığı işten yani üçe alıp beşe satmaktan kazanıyor, sıkıntısı yok, hatta basit işini yaparken canı sıkılıyor hobi olarak çiftçilik yapıyor.

Üretimin değeri olmayınca, tüketim ekonomsinde 3 e alıp 5 e satanın keyfi yerinde, çiftçilik ise ülkemizde geniş ve büyük arazilerde yapılmadığından, küçük ölçekte yapılan çiftçilik hobi olarak çiftçilik yapanın ölçeğinde, gelişemedi, evet tarım ülkesiyiz ama, gerçekler bunlar.

O yüzden ben asıl konuya cevap yazayım şimdi.

Yapın kardeşim,, eğer yaptığınız bir iş var ve canınız sıkılıyorsa hiç sormayın dalın çiftçiliğe, tarla kiralayın satın alabiliyorsanız satın alın bu çiftçiliği yapın, sen yapmıycaksın o yapmıycak kim yapacak?

Şunuda yazayım, çiftçiliği bilende yapar bilmeyende yapar, başka böyle meslek yok zaten, kazanırsanda kendine kazanamasanda kendine, ama olurda o yıl kazanamazsan nasılsa yaptığın iş varsa kazancın varsa dokunmaz, düşünmene gerek yok, yaparsın hobini stresini atarsın, keyfine bakarsın, asıl işinde asgari ücretle dükkanı bekleyen depoyu sırtlayan hamalında vardır, eee daha ne istersin.

Ama memur emeklisi veya geliri olmayan biriysen, üreticiliği değilde tüketim ekonomisinde 3 e alıp 5 satma işlerini yaparsan daha iyi olur, kedi köpek mamasını küçücük dükkanda satan lüks semtte dairesini alıyor sıfır araba alıyor, dedesinden kalan tarlada çiftçilik yapıp dünya girdi masrafıyla yem üreten ürünü satamıyor satsa ucuza veriyor kazanamıyor, Nohut bu sene para yapar, seneye tüm Türkiye eker bakar kalırsın kime satacağını bilemezsin, onun için ayağına mal getirenden yağ al ve ayağına gelen müşteriye yağ sat kazan ondan sonra canın sıkılınca gel hobi olarak çiftçilik yap en iyisi derim.
 
Son düzenleme:
Bu kültür denilen şeyi merak ettim. Çoğu eski çiftçi makinaların kg dozajlarini ayarlayamiyor. Ben internetteki videolardan öğrendim mibzer ve kovalara ayar yapmayı... satıcı bile beni çağırıyor ayar yapmak için bu ciftcilikte kültür genetik miras dediğiniz neyin mirası onu anlayamadim. Bende geç basladim iyiki geç başlamışım eskilerin kafası ile ogrenseydim çok sürünürdum. Ne toprak analizi ne gübre çeşitlerini araştırma ne ilaç araştırma eski kültürde genetikte hiçbiri yok. Arkadaşım geç başla hicbirsey bilme daha iyi sonuç alırsın.
 
Son düzenleme:
Evet ülkemiz tüketim ekonomisi, alın satın ekonomiye can verin dediler tüketim ekonomisini desteklediler, dünyada faizlerde düşüktü tabiyki bu model yürüdü, üretim ekonomisi değiliz, japonya almanya italya gibi üret ihrac et ekonomisi olmak başka iş.

Üreticilik çiftçilik iş değil, niye? üreticiden yana ekonomi politikaları yokda ondan, ama üçe alıp beşe satan iş yapmış oluyor, yanında çiftçiliği hobi olarak yapabilir, çünkü yaptığı işten yani üçe alıp beşe satmaktan kazanıyor, sıkıntısı yok, hatta basit işini yaparken canı sıkılıyor hobi olarak çiftçilik yapıyor.

Üretimin değeri olmayınca, tüketim ekonomsinde 3 e alıp 5 e satanın keyfi yerinde, çiftçilik ise ülkemizde geniş ve büyük arazilerde yapılmadığından, küçük ölçekte yapılan çiftçilik hobi olarak çiftçilik yapanın ölçeğinde, gelişemedi, evet tarım ülkesiyiz ama, gerçekler bunlar.

O yüzden ben asıl konuya cevap yazayım şimdi.

Yapın kardeşim,, eğer yaptığınız bir iş var ve canınız sıkılıyorsa hiç sormayın dalın çiftçiliğe, tarla kiralayın satın alabiliyorsanız satın alın bu çiftçiliği yapın, sen yapmıycaksın o yapmıycak kim yapacak?

Şunuda yazayım, çiftçiliği bilende yapar bilmeyende yapar, başka böyle meslek yok zaten, kazanırsanda kendine kazanamasanda kendine, ama olurda o yıl kazanamazsan nasılsa yaptığın iş varsa kazancın varsa dokunmaz, düşünmene gerek yok, yaparsın hobini stresini atarsın, keyfine bakarsın, asıl işinde asgari ücretle dükkanı bekleyen depoyu sırtlayan hamalında vardır, eee daha ne istersin.

Ama memur emeklisi veya geliri olmayan biriysen, üreticiliği değilde tüketim ekonomisinde 3 e alıp 5 satma işlerini yaparsan daha iyi olur, kedi köpek mamasını küçücük dükkanda satan lüks semtte dairesini alıyor sıfır araba alıyor, dedesinden kalan tarlada çiftçilik yapıp dünya girdi masrafıyla yem üreten ürünü satamıyor satsa ucuza veriyor kazanamıyor, Nohut bu sene para yapar, seneye tüm Türkiye eker bakar kalırsın kime satacağını bilemezsin, onun için ayağına mal getirenden yağ al ve ayağına gelen müşteriye yağ sat kazan ondan sonra canın sıkılınca gel hobi olarak çiftçilik yap en iyisi derim.
Tüccarlik sünnettir peygamberimizde uluslararası çok büyük ticaret yapmıştır. Rizkin onda 9 zu ticarettedir ticaret yapın diye hadisi vardır. Ne hikmetse peygamberimizi müslümanlar değil Yahudiler dinlemiş cobanligi bırakmislar ve dünyaya hakim olmuslardir. Çoğunun duvarında İbranice peygamberimizin hadisi yazar. İçinde ticaret olmayan her şey hobidir iş değildir.
 
Cumhuriyetin 100. Yılındayız, ilk yıllarda sanayi yok, kentleşme haliyle yok, Anadoluda öküzle tarım yapıldığı yıllar, nüfus köylerde, köylüye toprak dağıtalım, kalkınmaya tarımla başlayalım, özel müteşebbis yok, sanayileşmeyide kit leri kurarak ilerlemeye başlayalım denilmiş, bakın TMO bile, kamu ikdisadi kuruluşudur, çok kimse bilmez bunu.

Neyse, sonuç olarak, köylüye toprak dağıtılınca, haliyle ufak parsellerle dağıtıldı, ne yapacak zaten öküzle büyük çiftlikte üretim yapamaz, çünkü insan gücüde yok nüfus az, olan elinden geldiğince bildiği kadar ekip biçmeye üretmeye başlamış, 1930 lu 40 lı yıllarda dahi köylü para nedir bilmeden tarım yaptı diye anlatır mülkiyeden mezun 3 üniversite bitirmiş emekli bir abimiz.

Ticaret tabi bilen yok, 3 e al beşe sat kültürü zaten yok, tarım alt sektör ilk önce başarılması gereken işin başında, yani ilk önce al sat ekonomiye can ver denilecek bir durum yok, iş olabilir, ama öncelikli değil, ekonominin olmazsa olmazı mal ve hizmet üretmek, çünkü insan bunları tüketir, üretim gücün varsa tüketim hakkın doğar, şimdiki gibi ülkenin borç stoğunu artırarak nüfusa tüketim yaptırma lüksüde yok, çünkü hedef kalkınma, fakat şimdi hedef günü kurtarma olmuş, haliyle üretim gücü değilde sermayenin yönlendirdiği tüketim ekonomisinin borusu ötüyor, ama hep böyle gitmeyecektir, gerçi borç stoğu arttığı sürece devam ettirilebilir bu durum, borç verenlerin bileceği iş.

Borç almaktan çok borç vermeye meraklı vardır dünyada, neden? Faizden kazanırda ondan, onun en yakın ve olmazsa olmaz dostu ise al sattan kazanır, üreten ise desteklenmez ise ve zayıf ekonomi yönetimi varsa hali haraptır, bu yüzden sanayi hep teşviklenir.

Sermaye daima ekonomik büyüme denen hastalığın sayesinde patronluğunu devam ettirir, alan satan onun bir nevi elemanıdır çalışanıdır, hemde arayıp bulamadığı elemanı, ama bizde biraz aradılar, alın satın ekonomiye can verin diyerek teşvik ettiler.

Olabilir, gün böyle bir gün, yarın ne olur önemli olan bu, bugün çiftçi Cumhuriyetin ilk yıllarındaki düşünce ile ortaya çıkmış tarımsal üretim yapan kesimin devamı, dededen kalma parçalı küçük arazilerde üreticilik yapan, ama ilk yıllarda tarıma başlatıldıktan zonra hiç tarım politikası üretilmeyerek yalnız bırakılan, hep iman gücüyle üretim yapsın toplumun karnını ucuz doyursun diye bakılan, popilist polütikalarla günü kurtarır icraatlar uygulanan tarımın nüfusu artık bu gidişata aslında dayanamaz halde.

Bu gidişat aslında toplumun diğer kesimleri tarafındanda yanlış değerlendiriliyor, nüfusun tarım kesiminde kalanlar bu zamanda işe yaramaz görülmeye başlandı, yaptığın iş değilki ne iş yaa vs denilmeye başlandı, halbuki en başta parçalı ufak tarım arazilerinde kalkınmaya başlamak iyi gibi görünsede, sonradan hiç ilgilenilmeyince sonuç işte günümüz Türkiyesi.

Arazi toplulaştırmaları en az 30 yıl önce yapılmış bitmiş olsaydı, köyden kente göç tamamlandığında kırsalda kalan tarım nüfusu parçalı arazide uğraşmasaydı, tarımsal mekanizasyon ihmal edilmeseydi, belki şu yaşadığımız son 20 yılın ardından şimdi hobi olarak yapanlar çiftçiyi küçümsemezlerdi.

İtalyada çiftçiye ne iş yapıyon diyen görebilirmisiniz, 3 teneke yağ satan adam kaç gün işini devam ettirebilir italyada, hobiyide tarla bulamadığından rüyasında görürdü, amerikada trump ında üzüm bağları var bilmem kaç bin dönüm, gider arada üzüm toplar stres atar hava yaparmı? Evet belki jet sosyeteye verdiği davette bu şaraplar benim bağdaki üzümlerden diye konukşarına hava yapar, ama bizde bu durumlar baştan bu yana yılı zor geçiren, karnını yarsan kırk yılda biri çıkaran üreticiye karşı yaşandıktan sonra, diyecek sözde kalmıyor vesselam, yinede üzerinden geçelim bahsedelim, bilen zaten biliyor diyelim.
 

Benzer Konular