Ankara'da Anız Yakma Yasağı

23.04.2009
14,130
24,317
36
Bilecik
ANKARA (İHA) - Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, yayımladığı genelge ile toprağın biyolojik, kimyasal ve fiziksel yapısı ile çevrenin korunması için anız yakılmasını yasakladı.

Ankara Valiliği, tarımsal üretimin sürdürülebilir, ekonomik, verimli ve çevreye zarar vermeyecek bir şekilde yapılması için il sınırları içinde anız yakılmasını yasaklayarak tarımsal üretimin ana kaynağı olan toprağın biyolojik, kimyasal ve fiziksel yapısı ile çevrenin korunarak, doğal denge içerisinde toprağın verimliliğinin sürdürülebilirliği için gerekli önlemlerin alınmasını istedi. Vali Yüksel, “Hububat tarımında hasadı takiben toprağın yapısına ve çevreye vereceği zarar göz önüne alınarak anız yakılmasının önlenmesi için alınacak alternatif tedbirlerle ilgili olarak, teknik elemanların, çiftçilerin eğitilmesini ve kamuoyunun bilgilendirilmesi” talimatını verdi. Vali Yüksel’in genelgesinde, şu hususlar vurgulandı:

'Hasat edilecek ürüne ve çevreye zarar vermemek için ilgililerce yangın tehlikesine karşı, yerinde ve zamanında her türlü emniyet tedbiri alınacak. Operatör belgeli sürücüler, tarla ve ürün durumu ile arazi yapısını dikkate alarak, anızın yakılmasına meydan vermeyecek en uygun yükseklikten biçim yapacak. Biçerdöverle biçim esnasında tarlaya bırakılan saplar gerek toprak işleme gerekse ekim esnasında anız yangınlarına sebebiyet verdiğinden hasat döneminde biçerdöverlerde sap kıyma düzeni (haşpay) veya biçerdöver saman makinesi düzeninin kullanımı zorunlu hale getirilecek. Ormana bitişik hububat tarlalarında, ürün sahipleri ve muhtarlar, hasadı müteakip yanıcı maddelerden (anızlardan) arındırılmış 5-10 metre genişliğinde pullukla sürülmüş bant oluşturulmasını sağlayacak. Devlet ormanlarında belirlenen konaklama yerleri dışında gecelemek, ocak yerleri dışında her türlü ateşin yakılması ile anız veya benzeri bitki örtüsü yakılmayacak. Çiftçi eğitimi programlarında geniş bir şekilde anız yangınlarına yer verilerek, zararları etraflıca anlatılacak. Karayolları şevlerindeki otlar temizlenerek yanıcı materyal kaldırılacak. Yol kenarlarında, anız yangınlarına ilişkin uyarıcı levhalar asılacak. Yangına hassas bölgelerdeki tarım alanları ile orman alanları arasında, yangını önleyecek şekilde şeritler açılacak. Önlem ve duyurulara rağmen, anız yangınına sebep olanlar hakkında, 6831 Sayılı Orman Kanunu ' nun ilgili hükümleri doğrultusunda cezai işlem uygulanacak. İlimiz sınırları içerisinde ikinci ürün ekilişi yapılmadığından kontrollü anız yakılmasına izin verilmeyecek.'

Ekleme Tarihi
13.06.2012
 
Ynt: Ankara'da Anız Yakma Yasağı

lüzumsuz bir yasak
vali bey birsonraki ekim döneminde o anız yakılmayan tarlalardaki zararlıların(yabancı ot vs) ilaçlanması için gereken tarım ilacı paralarını cebinden mi verecek acaba
hem millet hayvanına yedirecem saman bulamıyorken herbiçerdöverde saman yapan tertibatta olmadıgına göre oda mantıksız bir yasak olmuş

biizim memlekettede hasadın ilk günleri yasak olur hatta jandarma ilk yakaladıgına basar cezayı ondan sonra millet normal şekilde yakıp sürer tarlasını
tabi ormanlara yakın araziler için daha fazla tedbir alınır
bu heryıl uygulanır
 
Ynt: Ankara'da Anız Yakma Yasağı

Bu tür yasakların gelmesi,çiftçilerimizin pekçok konuda olduğu gibi bu konuda da yeterli bilgiye sahip olmamalarından kaynaklanıyor.Bu tür yasaklar sadece orman yangınlarının önüne geçmek amacıyla konuluyor. Yasak sebepleri de,toprağın ve toprakta bulunan yararlı vs.yanması gibi bilgiler... Buna benzer bir konuda daha önce de yazmıştım,yine aynı düşüncedeyim.Günümüz koşullarında ve kendi bölgemiz adına, zamanı geldiğinde ormanlık bölgelerin haricinde olan yerlerde gerekli önlemlerin alınarak anız yakılmasının topraklarımıza zararından çok yararının olduğunu düşünüyorum. Anız yakma yasakları gelmeden önceki tarihlerde anızlarımızı yakıyorduk. O tarihlerde buğdaylara yabancı ot ilacı olarak toprakta kalıcılığı olmayan amin cinsi ilaçlardan başka bir ot ilacı kullanmıyorduk.Zaten gerek de yoktu. Çünkü anız yakımıyla birlikte(yabani yulaf vb.) yabancı ot tohumları da yanıyordu... Aynı şekilde,bitki artıklarının yanmasıyla birlikte yok olan mantari hastalıklardan dolayı fungisit türü(kökboğaz,pas,vs.) ilaçları da kullanmıyorduk... Yine aynı şekilde,toprakaltı ve topraküstü zararlıları ürünlerimize bugünkü kadar zarar verip de,pekçoğu sistemik( bitkinin bünyesine geçme kabiliyeti olan) etkiye sahip bulunan insektisit türü böcek ilaçlarını da kullanmak zorunda kalmıyorduk. Tabiki cebimizden bir kucak ilaç parası çıkmadığını da söylememe gerek yok.! Peki ne oldu da ürünlerimizde ve toprağımızda kalıcılığı olan bu herbisit,fungusit ve insektisitleri kullanmak zorunda kaldık??? İçme suyu olarak kullandığımız yeraltı sularımız acaba ne durumda???Kanser vakalarındaki artışın bunlarla bir ilgisi yokmudur?? Bu soruların cevabı çokmu zor? Belki de o kadar da zor değil... Bir düşünün bak, bu tür ilaçları kullanmamız kimlerin işine yarar? tabiki ilaç firmalarının. Peki,ilaçlarına kucak dolusu para vermek zorunda bırakıldığımız bu ilaç firmaları kim? hepsi de yabancı... Bence anız yakmanın en büyük zararı bu ilaç firmalarının para kazanamaması... Sonuç olarak,gelişmiş ülkelerin yıllardır geri kalmış veya gelişmekte olan ülkelere uyguladıkları oyunlardan birisi...
 

Benzer Konular