2-3 sene önce yazmıştım, karasaban diye bir arkadaş vardı, onunla baya atismistik. Dünya piyasalarina bakarsaniz, son 5 yıllık süreçte(pandemi+rus-ukrayna savaşı dahil) yaşanan artış, sadece dolar enflasyonu kadar. Çoğu üründe %10-15 bandında değişiyor. 2-3 yıl önce şunu anlattım. Girdi maliyetleri yükselirse, kazanç yükselir. 2-3 yıllık süreçte girdi maliyetleri gerçek enflasyondan daha az artış gösterdi. Çünkü dünya piyasalarinda 4-5 sene öncesindeki girdi maliyetlerine geri dönüş oldu. Bu da bizdeki artışın sadece dolar bazlı olduğunu gosterdi. Doğal olarak satış fiyatlarimiz da Dünya piyasalarina göre oldu. En basitinden buğday da bu durumu yaşadık. 250 dolara 1 ton buğday sattık. Burada temel sorun, kazanç - girdi maliyeti dengesinin sabit kalması. Yani dekardan 1000 lira yerine 5000 lira kazanmamış olmak. Kısaca maliyet 1000 kazanç 2000 olacağına maliyet 5000 kazanç 10000 olsaydı sorun olmayacakti. Maliyet 1000 olunca hem mal ucuz kaldı, hemde kazanç eskiye kıyasla komik oldu.
Peki dünyada niye ucuz ? Üreten verim bakımından bizden en az 2-3 kat fazla ürün alıyor. Üstüne kazandığı birim bakımından aldığı diğer ürünler bizim ülkeye kıyasla daha uygun. Onun 25 cente satıp kazandığı parayı biz 225 cent e satarsak ancak kazanabiliyoruz. Böyle bir ürüne karşı ithalat yapıldığında ayakta kalabilir miyiz ? İşte hem yikilmadik hem de ayakta da değiliz gibi.
2. Olay ise hepimizin bildiği aracılar. 1 liraya alıp herkesin kazanç eklemesi sonucu ürün müşteriye 10 liraya geldi. Asıl satici günah keçisi oldu.
3. Olay ise 11 lira maliyet hesabıni yapan ziraat odasina karşı, TMO olarak, 9 liraya alırız dersen, senden cesareti alan alıcılar, seneye ekmene, aç kalmamana yetecek kadar fiyat verir, vermezsen de verme der, sende zararın neresinden dönülurse kârdır dediğin vakit sistem seni sömürmeye devam eder. Bunu da tüm ürünlere uygular.
4. Kooperatif durumu. Sosyal medyada kooperatif kurulmazsa çiftçi kazanamaz tarzında çok yorum var. Sanırsın, tuccarla kooperatif arasında uçurum var. Tüccar 10 liraya alıyorsa kooperatifte 11-12 liraya alıyor, esas tüketici ise 50 liraya alıyor. Kooperatifler depo,işçilik,vergi, elektrik vs temel maliyetini ekleyip (diyelim 10 lira) senden mali 40 liraya alır, direk tüketiciye değerinde 50 liraya satar, o zaman kooperatif konuşulur. Ha kooperatif çıkar, bu malın maliyeti bu, çiftçinin hakkı için bu ürün 100 lira olmalı demek yerine, bizim başımıza bir iş gelmesin, üyemizden en ucuza alalım, piyasaya ucuza sürelim dediği sürece anlamı yok. Tüccarın adı kooperatif olmuş, isim farklı cisim aynı zaten.
5. Siyaset kısmı. Hükümetten,muhalefetten birşey bekleyeceginize, açın 30 günlük hava durumunu, hiç yağmur göstermeyen zamanda yağmur duasına çıkın, mahsulunuze daha fazla faydası olur.
6. Bu saatten sonra ne olur ? Seneye daha iyi olacak demeye devam.
En çok ne koyuyor biliyor musunuz ? Gidin bir restorana, sanayi dükkanına ya da ne bileyim ustaya. Yaptığı yemeğe, işçiliğe o fiyat söylemeden siz kafanıza göre çıkarıp para verin ve fiyat budur deyin. Olmaz di mi ? Benim alın terime, emeğime, masrafıma 1 yıllık beklentime başkası değer bicince koyuyor. Ha derseniz ki, maaşlı calismakta böyle değil mi ? Orada işin basinda para bu deniyor sen kabul et ya da etme. Burada işin sonunda ederi bu deniyor.