Avrupa’nın örgütlü çiftçileri sık sık eylem yapıyor. Hükümetler çiftçiyi zor durumda bırakacak bir karar aldığında veya çiftçi ürününü satamadığında yollara dökülüyor.
Geçen yıl süt üreticileri Hollanda, Fransa ve Almanya’da eylemler yaptı. Çiğ süt fiyatının düşmesini protesto etti.
Bu yılın başında İspanya’da zeytinyağı üreticileri zeytinyağı alım fiyatının düşmesini protesto etmek için eylem yaptı. Önümüzdeki günlerde daha büyük eylemler yapılacak.
Fakat bu yıl asıl büyük çiftçi eylemleri, protestolar komşumuz Yunanistan’da yaşanıyor. Yunan çiftçiler uzun zamandan beri binlerce traktörle yollarda. Eylemlerin boyutu o kadar büyüdü ki, kapatılan yollar nedeniyle Türkiye, Bulgaristan ve Makedonya’da taşımacılık sektörü olumsuz etkilendi. Bulgaristan, bu eylemler nedeniyle Yunanistan’ı Avrupa Birliği’ne şikayet etti.
Yunanistan ile Türkiye arasında tarımsal üretimde büyük benzerlikler var. İki ülkenin tarımsal potansiyelini karşılaştırmak doğru olmaz. Çünkü tarım alanları, ürün çeşitliliği ve sahip olduğu potansiyel ile Türkiye çok büyük bir avantaja sahip. Fakat bu avantajı doğru değerlendirdiğini söylemek zor. Bunun nedenlerini sık sık yazıyoruz.
Aynı iklim kuşağında olması nedeniyle özellikle Ege Bölgesi’nde yetişen bir çok ürün Yunanistan’da da üretiliyor. Bu nedenle bazı ürünlerde Yunanistan ile Türkiye arasında ciddi bir rekabet var.
Avrupa Birliği üyesi olmanın avantajı ile ciddi destekler alan Yunanistan, bazı ürünlerde Türkiye’ye üstünlükte sağlıyor. Bu ürünlerin başında pamuk var. Türkiye’de pamuk üretiminin yeterince desteklenmemesi nedeniyle üretim hızla düşerken, Yunanistan, Avrupa Birliği’nden aldığı desteklerle pamuk üretimini son yıllarda ciddi oranda artırdı. Ürettiği pamuğun çok büyük bölümünü de Türkiye’ye satıyor. Türkiye, Yunanistan’dan ortalama 200 bin ton pamuk alıyor ve bunun karşılığında 250 milyon dolar ödüyor.
Avrupa Birliği desteğine rağmen üretim maliyetlerinin çok yüksek, ürün fiyatlarının ise çok düşük olmasını protesto etmek ve daha fazla destek almak için Yunanlı çiftçiler eylem yapıyor.
Medyada yer alan haberlere göre hükümetin tarım alanındaki mali destek politikasını protesto eden Yunanlı çiftçiler, pamuğun dönümüne 60, buğdaya 30, mısıra 40 Avro destek istiyor. Ayrıca zeytinyağına da kilo başına en az 1 Avro destek verilmesini istiyor.
Tarım Bakanlığı ise mısıra dönüm başına 20, buğdaya 10, zeytinyağına ise kiloda 30 sent destek vermeyi, ayrıca 500 milyon Avro tutarında faizsiz kredi desteği vermeyi öngörüyor.
Ancak çiftçiler bu desteği yetersiz bulduğu için eylemlerini sürdürüyor.
Türkiye’de pamuğa kiloda 29 kuruş, mısıra 3.6 kuruş,buğdaya 4.5 kuruş ve zeytinyağına 21 kuruş destekleme primi verildiğini ve dünyanın en pahalı mazotunun Türk çiftçiler tarafından kullanıldığını hatırlatmakta yarar var.
Yunanistan’daki çiftçi eylemlerini yakından izleyen İngiliz Yayın Kuruluşu BBC’ nin Muhabiri Marc Mardell’ in Atina’dan yazdığı izlenimlere bakılırsa Yunanlı çiftçilerin tek derdi para yani destekler değil. Yunanlı çiftçiler sahip oldukları tarımsal potansiyeli en iyi biçimde değerlendirmek ve üretmek istiyorlar.
Yunanlı çiftçilerin bu görüşlerini Marc Mardell şöyle dile getiriyor:
”Tarlalarını bırakıp asfalt yollara dökülmelerinin nedenleri farklı farklıydı. Karmaşıktı. Hatta bazen basit bir haber başlığıyla ifade edilemeyecek kadar çelişkili gibi görünüyordu. Son derece dostça ve içtendiler ama konuştukça, öfkeleri ve tutkuları dışa vurmaya başlıyordu.
‘Atalarımız yaptı, ya biz?’
Bu, hükümetten daha fazla destek isteme eylemiydi, öyle değil mi?
Meğer değilmiş. Bir adama bunu söylediğimde, yarım yamalak, ama cana yakın İngilizcesiyle şöyle konuştu:
“Hayır hayır hayır, para değil!”
Ülkedeki protesto gösterilerinde de sık sık “Ne istiyoruz? Para değil… Ne zaman istiyoruz? Hiçbir zaman!” türünde sloganlar işitiyorduk.
Aslında söylemeye çalıştıkları, kendilerine demet demet para atılmasından daha fazla bir şeyler istedikleriydi.
Yüksek maliyet giderlerine ve düşük fiyatlara son verilmesini istiyorlardı. Özellikle tarımda doğru sulama yapılamamasından yakınıyorlardı.Hükümetin daha fazla planlama yapmasını istiyorlardı. Ucuz ithal ürünlerine engel konulmasını istiyorlardı. Takdir edilmek istiyorlardı.
“Güneşimiz var… En iyi ürünler bizde… Burada binlerce yıldır tarım yapıldı. Ailelerimiz nasıl olup da buradan ekmeklerini çıkardılar da, biz yapamıyoruz?” diyorlar. ”
Yunan çiftçilerin söylediklerine itiraz edecek bir tek çiftçi var mı?
Alıntıdır...
Geçen yıl süt üreticileri Hollanda, Fransa ve Almanya’da eylemler yaptı. Çiğ süt fiyatının düşmesini protesto etti.
Bu yılın başında İspanya’da zeytinyağı üreticileri zeytinyağı alım fiyatının düşmesini protesto etmek için eylem yaptı. Önümüzdeki günlerde daha büyük eylemler yapılacak.
Fakat bu yıl asıl büyük çiftçi eylemleri, protestolar komşumuz Yunanistan’da yaşanıyor. Yunan çiftçiler uzun zamandan beri binlerce traktörle yollarda. Eylemlerin boyutu o kadar büyüdü ki, kapatılan yollar nedeniyle Türkiye, Bulgaristan ve Makedonya’da taşımacılık sektörü olumsuz etkilendi. Bulgaristan, bu eylemler nedeniyle Yunanistan’ı Avrupa Birliği’ne şikayet etti.
Yunanistan ile Türkiye arasında tarımsal üretimde büyük benzerlikler var. İki ülkenin tarımsal potansiyelini karşılaştırmak doğru olmaz. Çünkü tarım alanları, ürün çeşitliliği ve sahip olduğu potansiyel ile Türkiye çok büyük bir avantaja sahip. Fakat bu avantajı doğru değerlendirdiğini söylemek zor. Bunun nedenlerini sık sık yazıyoruz.
Aynı iklim kuşağında olması nedeniyle özellikle Ege Bölgesi’nde yetişen bir çok ürün Yunanistan’da da üretiliyor. Bu nedenle bazı ürünlerde Yunanistan ile Türkiye arasında ciddi bir rekabet var.
Avrupa Birliği üyesi olmanın avantajı ile ciddi destekler alan Yunanistan, bazı ürünlerde Türkiye’ye üstünlükte sağlıyor. Bu ürünlerin başında pamuk var. Türkiye’de pamuk üretiminin yeterince desteklenmemesi nedeniyle üretim hızla düşerken, Yunanistan, Avrupa Birliği’nden aldığı desteklerle pamuk üretimini son yıllarda ciddi oranda artırdı. Ürettiği pamuğun çok büyük bölümünü de Türkiye’ye satıyor. Türkiye, Yunanistan’dan ortalama 200 bin ton pamuk alıyor ve bunun karşılığında 250 milyon dolar ödüyor.
Avrupa Birliği desteğine rağmen üretim maliyetlerinin çok yüksek, ürün fiyatlarının ise çok düşük olmasını protesto etmek ve daha fazla destek almak için Yunanlı çiftçiler eylem yapıyor.
Medyada yer alan haberlere göre hükümetin tarım alanındaki mali destek politikasını protesto eden Yunanlı çiftçiler, pamuğun dönümüne 60, buğdaya 30, mısıra 40 Avro destek istiyor. Ayrıca zeytinyağına da kilo başına en az 1 Avro destek verilmesini istiyor.
Tarım Bakanlığı ise mısıra dönüm başına 20, buğdaya 10, zeytinyağına ise kiloda 30 sent destek vermeyi, ayrıca 500 milyon Avro tutarında faizsiz kredi desteği vermeyi öngörüyor.
Ancak çiftçiler bu desteği yetersiz bulduğu için eylemlerini sürdürüyor.
Türkiye’de pamuğa kiloda 29 kuruş, mısıra 3.6 kuruş,buğdaya 4.5 kuruş ve zeytinyağına 21 kuruş destekleme primi verildiğini ve dünyanın en pahalı mazotunun Türk çiftçiler tarafından kullanıldığını hatırlatmakta yarar var.
Yunanistan’daki çiftçi eylemlerini yakından izleyen İngiliz Yayın Kuruluşu BBC’ nin Muhabiri Marc Mardell’ in Atina’dan yazdığı izlenimlere bakılırsa Yunanlı çiftçilerin tek derdi para yani destekler değil. Yunanlı çiftçiler sahip oldukları tarımsal potansiyeli en iyi biçimde değerlendirmek ve üretmek istiyorlar.
Yunanlı çiftçilerin bu görüşlerini Marc Mardell şöyle dile getiriyor:
”Tarlalarını bırakıp asfalt yollara dökülmelerinin nedenleri farklı farklıydı. Karmaşıktı. Hatta bazen basit bir haber başlığıyla ifade edilemeyecek kadar çelişkili gibi görünüyordu. Son derece dostça ve içtendiler ama konuştukça, öfkeleri ve tutkuları dışa vurmaya başlıyordu.
‘Atalarımız yaptı, ya biz?’
Bu, hükümetten daha fazla destek isteme eylemiydi, öyle değil mi?
Meğer değilmiş. Bir adama bunu söylediğimde, yarım yamalak, ama cana yakın İngilizcesiyle şöyle konuştu:
“Hayır hayır hayır, para değil!”
Ülkedeki protesto gösterilerinde de sık sık “Ne istiyoruz? Para değil… Ne zaman istiyoruz? Hiçbir zaman!” türünde sloganlar işitiyorduk.
Aslında söylemeye çalıştıkları, kendilerine demet demet para atılmasından daha fazla bir şeyler istedikleriydi.
Yüksek maliyet giderlerine ve düşük fiyatlara son verilmesini istiyorlardı. Özellikle tarımda doğru sulama yapılamamasından yakınıyorlardı.Hükümetin daha fazla planlama yapmasını istiyorlardı. Ucuz ithal ürünlerine engel konulmasını istiyorlardı. Takdir edilmek istiyorlardı.
“Güneşimiz var… En iyi ürünler bizde… Burada binlerce yıldır tarım yapıldı. Ailelerimiz nasıl olup da buradan ekmeklerini çıkardılar da, biz yapamıyoruz?” diyorlar. ”
Yunan çiftçilerin söylediklerine itiraz edecek bir tek çiftçi var mı?
Alıntıdır...