Yerel seçime 75 gün kaldı.Ülkede seçim havası yok. Kavga var. Devlette özellikle de yargıda ve poliste AKP Hükümeti ile Gülen cemaati arasında güç savaşı var.Seçimi doğrudan etkileyecek rüşvet ve yolsuzluk dosyaları bile gündeme yeterince giremiyor.
Böyle bir ortamda tarımla,kırsal kesimle kim ilgilenir?
Oysa, yerel seçimleri kim kazanırsa kazansın 31 Mart sabahı 16 bin 82 köy haritadan silinecek. Yaklaşık 600 belde köy olacak. Bunun tarıma,ülkeye, kültürümüze,sosyal yaşantımıza nasıl bir darbe vuracağının farkında mısınız?
Farkında olmayanlar için hatırlatalım.Hükümet, 2012′de Büyükşehir Yasasını değiştirdi. 6 Aralık 2012 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan bu değişiklikle 13 il Büyükşehir yapıldı. Ayrıca 26 yeni ilçe kuruldu.
Yapılan bu değişiklik gereği ilk mahalli idareler seçiminde yani 30 Mart 2014′ten sonra 16 bin 82 köy mahalleye dönüşecek. Ayrıca belediye olan 600 belde köye dönüşecek.
Bu yasa ile ülkenin nüfus yapısı bir gecede
değişti. Kırsalda yaşayan nüfus yüzde 24′ten yüzde 9′a indi. Yasa ile nüfus değiştiren belki de ilk ülke olduk.
Yasa 1 yıldır uygulanıyor. Ancak, insanların yaşamlarında henüz hissedilir önemli değişiklikler olmadı. Asıl değişim 30 Mart yerel seçimlerinden sonra,yani 600 belde köye, 16 bin 82 köy mahalleye dönüşünce yaşanacak
Kırsalda yani köyde yaşayanlar mahalle olarak bağlandıkları belediyeye su parası,emlak vergisi, verilen hizmetler için katılım payı ödemeye başladıklarında başlarına örülen çorabın farkına varacak.
Ahır ve kümeslerinin şehir dışına yani artık şehrin bir mahallesine dönüşen köyün dışına çıkarmaya zorlandıklarında bu yasanın önemini görecekler.
Bunun ilk örneği yılbaşından önce Bodrumda yaşandı.
Büyükşehir yapılan Muğlada, Bodrum Kaymakamlığı İlçe Gıda,Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü 17 Aralık 2013′te Umumi Hıfzıssıhha Kararı başlıklı bir yazıyı ilçedeki tüm belediye başkanlarına ve köy muhtarlarına gönderdi.
İlçe Toplum Sağlığı Merkezinin 22.11.2013-2888 sayılı yazısını içeren tebligatta aynen şöyle deniliyor:
Söz konusu yazıda yerleşim alanına yakın hayvancılık yapılmasıyla ilgili olarak kaymakamlık makamı ve BİMERe çok sayıda şikâyet geldiği belirtilmekte ve ilçe merkezi, beldeler ve köylerde meskûn mahal içindeki tüm ahırların ve kümeslerin ivedi olarak kaldırılarak yerleşim alanı dışına taşınması istenilmiştir.
Anons,ilan ve yazının çoğaltılarak asılması şeklinde yetiştiricilere duyurulmasının sağlanmasını arz /rica ederim.
Yazı, yasanın kırsala nasıl yansıyacağının en somut örneği. Gelen tepkiler üzerine Bodrum Kaymakamlığı köy sözcüğünün sehven yazıldığını açıklamak zorunda kaldı. Fakat yasa bunu öngörüyor. Artık kentin birer mahallesi olan köylerde ahır,kümes ve diğer tarımsal işletmeler istenmeyecek.Kentin dışına çıkarılacak.
Sorun sadece köylerin mahalleye dönüşmesi nedeniyle ahır ve kümeslerin taşınması değil, demokrasinin en küçük birimi olan köyler yok olacak.
Köy tüzel kişiliğine ait mera,yaylak ve diğer tüm varlıklar belediyelere devredilecek. Tarım alanları, meralar, yaylalar imara açılacak. Ürettiği tarımsal üretimden zaten para kazanamayan çiftçiler ellerindeki toprağı satacak ve üretimden çekilecek.
Uygulanan politikalarla bir süredir tarımdan koparılan küçük çiftçilik tamamen yok olacak. Devletin rakamları bu sürece işaret ediyor. Çiftçi Kayıt Sistemi kayıtlarına göre son 10 yılda 500 bin çiftçi sistemden çıktı.
Tarımdan kaçışı ekilmeyen alanlarda doğruluyor. 1990 da 27 milyon 856 bin hektar tarım alanı 2012′de 23 milyon 795 bin hektara düştü. 2012 verileri ile nadasa bırakılan yada ekilmeyen tarımsal alan 4 milyon 286 bin hektar.
Tarımdan kaçışın önemli nedenlerinden birisi de yüksek girdi fiyatları.
Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre, 2002′de ÜRE gübresinin tonu 237 lira iken 2013′te 981 liraya yükseldi. Aynı dönemde DAP gübresinin tonu 354 liradan 1217 liraya çıktı.
Mazotun litresi Ocak 2002′de 94 kuruştu. Şu anda 4.5 lira. Yaklaşık yüzde 300 artış. Hangi tarım ürününde son 10 yılda yüzde 300 artış oldu?
Bu yüksek girdi maliyetleriyle üretim yapmak ve üretimi sürdürülebilir kılmak adeta olanaksız hale geliyor.Girdi fiyatları artarken tarım ürünlerinin fiyatı aynı oranda artmıyor.
Büyükşehir Yasası ile 16 bin 82 köy mahalleye dönüşünce çiftçilerin tarımdan kaçışı daha da hızlanacak. Kentin mahallesine dönüşen köylerde kim üretim yapar?
Kaldı ki, son 30 yıla bakıldığında tarım topraklarının amaç dışı kullanımında büyük artış var.Türkiye ovalarını, sulak alanlarını kaybetti. Bunda merkezi hükümet kadar yerel yönetimlerin özellikle de belediyelerin çok büyük rolü var.
Bir çok belediye başkanı tarım arazilerinin üstüne sanayi tesisi, turizm tesisi veya toplu konut yapılmasına gözü kapalı imza atıyor. Yönettikleri yerin ancak sanayi, turizm veya yapılaşma ile gelişeceğine inanıyorlar.
Yasa ile hem imar yönünden hem de arazi kullanımı açısından belediyelere ve valiliklere verilen yetkilerle daha çok tarım toprağı ranta dönüşecek. Daha çok tarım toprağı kaybedilecek,amaç dışı kullanılacak.
Elbette tarıma,çiftçiye destek vererek örnek olan, model yaratan belediyeler de var. İzmir Büyükşehir Belediyesi bu konuda öncü olan beledilerin başında gelir.
Özetle, 31 Mart sabahı Türkiyede 16 bin 82 köy haritadan silinecek.Bu köylerle birlikte demokrasinin en küçük birimi olan köy yönetimi,binlerce yıllık tarih,kültür,gelenek ve görenekler,yerel lezzetler,sosyal yapı da silinecek.
Böyle bir ortamda tarımla,kırsal kesimle kim ilgilenir?
Oysa, yerel seçimleri kim kazanırsa kazansın 31 Mart sabahı 16 bin 82 köy haritadan silinecek. Yaklaşık 600 belde köy olacak. Bunun tarıma,ülkeye, kültürümüze,sosyal yaşantımıza nasıl bir darbe vuracağının farkında mısınız?
Farkında olmayanlar için hatırlatalım.Hükümet, 2012′de Büyükşehir Yasasını değiştirdi. 6 Aralık 2012 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan bu değişiklikle 13 il Büyükşehir yapıldı. Ayrıca 26 yeni ilçe kuruldu.
Yapılan bu değişiklik gereği ilk mahalli idareler seçiminde yani 30 Mart 2014′ten sonra 16 bin 82 köy mahalleye dönüşecek. Ayrıca belediye olan 600 belde köye dönüşecek.
Bu yasa ile ülkenin nüfus yapısı bir gecede
değişti. Kırsalda yaşayan nüfus yüzde 24′ten yüzde 9′a indi. Yasa ile nüfus değiştiren belki de ilk ülke olduk.
Yasa 1 yıldır uygulanıyor. Ancak, insanların yaşamlarında henüz hissedilir önemli değişiklikler olmadı. Asıl değişim 30 Mart yerel seçimlerinden sonra,yani 600 belde köye, 16 bin 82 köy mahalleye dönüşünce yaşanacak
Kırsalda yani köyde yaşayanlar mahalle olarak bağlandıkları belediyeye su parası,emlak vergisi, verilen hizmetler için katılım payı ödemeye başladıklarında başlarına örülen çorabın farkına varacak.
Ahır ve kümeslerinin şehir dışına yani artık şehrin bir mahallesine dönüşen köyün dışına çıkarmaya zorlandıklarında bu yasanın önemini görecekler.
Bunun ilk örneği yılbaşından önce Bodrumda yaşandı.
Büyükşehir yapılan Muğlada, Bodrum Kaymakamlığı İlçe Gıda,Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü 17 Aralık 2013′te Umumi Hıfzıssıhha Kararı başlıklı bir yazıyı ilçedeki tüm belediye başkanlarına ve köy muhtarlarına gönderdi.
İlçe Toplum Sağlığı Merkezinin 22.11.2013-2888 sayılı yazısını içeren tebligatta aynen şöyle deniliyor:
Söz konusu yazıda yerleşim alanına yakın hayvancılık yapılmasıyla ilgili olarak kaymakamlık makamı ve BİMERe çok sayıda şikâyet geldiği belirtilmekte ve ilçe merkezi, beldeler ve köylerde meskûn mahal içindeki tüm ahırların ve kümeslerin ivedi olarak kaldırılarak yerleşim alanı dışına taşınması istenilmiştir.
Anons,ilan ve yazının çoğaltılarak asılması şeklinde yetiştiricilere duyurulmasının sağlanmasını arz /rica ederim.
Yazı, yasanın kırsala nasıl yansıyacağının en somut örneği. Gelen tepkiler üzerine Bodrum Kaymakamlığı köy sözcüğünün sehven yazıldığını açıklamak zorunda kaldı. Fakat yasa bunu öngörüyor. Artık kentin birer mahallesi olan köylerde ahır,kümes ve diğer tarımsal işletmeler istenmeyecek.Kentin dışına çıkarılacak.
Sorun sadece köylerin mahalleye dönüşmesi nedeniyle ahır ve kümeslerin taşınması değil, demokrasinin en küçük birimi olan köyler yok olacak.
Köy tüzel kişiliğine ait mera,yaylak ve diğer tüm varlıklar belediyelere devredilecek. Tarım alanları, meralar, yaylalar imara açılacak. Ürettiği tarımsal üretimden zaten para kazanamayan çiftçiler ellerindeki toprağı satacak ve üretimden çekilecek.
Uygulanan politikalarla bir süredir tarımdan koparılan küçük çiftçilik tamamen yok olacak. Devletin rakamları bu sürece işaret ediyor. Çiftçi Kayıt Sistemi kayıtlarına göre son 10 yılda 500 bin çiftçi sistemden çıktı.
Tarımdan kaçışı ekilmeyen alanlarda doğruluyor. 1990 da 27 milyon 856 bin hektar tarım alanı 2012′de 23 milyon 795 bin hektara düştü. 2012 verileri ile nadasa bırakılan yada ekilmeyen tarımsal alan 4 milyon 286 bin hektar.
Tarımdan kaçışın önemli nedenlerinden birisi de yüksek girdi fiyatları.
Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre, 2002′de ÜRE gübresinin tonu 237 lira iken 2013′te 981 liraya yükseldi. Aynı dönemde DAP gübresinin tonu 354 liradan 1217 liraya çıktı.
Mazotun litresi Ocak 2002′de 94 kuruştu. Şu anda 4.5 lira. Yaklaşık yüzde 300 artış. Hangi tarım ürününde son 10 yılda yüzde 300 artış oldu?
Bu yüksek girdi maliyetleriyle üretim yapmak ve üretimi sürdürülebilir kılmak adeta olanaksız hale geliyor.Girdi fiyatları artarken tarım ürünlerinin fiyatı aynı oranda artmıyor.
Büyükşehir Yasası ile 16 bin 82 köy mahalleye dönüşünce çiftçilerin tarımdan kaçışı daha da hızlanacak. Kentin mahallesine dönüşen köylerde kim üretim yapar?
Kaldı ki, son 30 yıla bakıldığında tarım topraklarının amaç dışı kullanımında büyük artış var.Türkiye ovalarını, sulak alanlarını kaybetti. Bunda merkezi hükümet kadar yerel yönetimlerin özellikle de belediyelerin çok büyük rolü var.
Bir çok belediye başkanı tarım arazilerinin üstüne sanayi tesisi, turizm tesisi veya toplu konut yapılmasına gözü kapalı imza atıyor. Yönettikleri yerin ancak sanayi, turizm veya yapılaşma ile gelişeceğine inanıyorlar.
Yasa ile hem imar yönünden hem de arazi kullanımı açısından belediyelere ve valiliklere verilen yetkilerle daha çok tarım toprağı ranta dönüşecek. Daha çok tarım toprağı kaybedilecek,amaç dışı kullanılacak.
Elbette tarıma,çiftçiye destek vererek örnek olan, model yaratan belediyeler de var. İzmir Büyükşehir Belediyesi bu konuda öncü olan beledilerin başında gelir.
Özetle, 31 Mart sabahı Türkiyede 16 bin 82 köy haritadan silinecek.Bu köylerle birlikte demokrasinin en küçük birimi olan köy yönetimi,binlerce yıllık tarih,kültür,gelenek ve görenekler,yerel lezzetler,sosyal yapı da silinecek.