TMO: Buğday Alım Fiyatları Maliyetlerin Üzerinde Belirlendi


6.png

TMO Genel Müdürü Güldal: Buğday Alım Fiyatı Maliyetlerin Üzerinde

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü Ahmet Güldal, 2024 yılı buğday alım fiyatlarının üreticilerin maliyetlerinin oldukça üzerinde belirlendiğini açıkladı. Güldal, buğday alım fiyatlarının belirlenmesinde gerçek maliyetlerin, üretimin sürdürülebilirliğinin, iç ve dış piyasa fiyatlarının ve tüketici fiyatlarının dikkate alındığını vurguladı.

Buğday hasadının 27 Nisan’da, arpa hasadının ise 29 Nisan’da başladığını belirten Güldal, Akdeniz’de hasadın tamamlandığını, Güneydoğu ve Ege bölgelerinde yoğun olarak devam ettiğini, İç Anadolu ve Marmara bölgelerinde ise yeni başladığını söyledi. Doğu Anadolu Bölgesi’nde hasadın henüz başlamadığını kaydeden Güldal, hububat hasadının şu anda yüzde 14 seviyesinde olduğunu ifade etti.

Güldal, TMO'nun buğday alım fiyatlarını şu şekilde duyurdu: Ekmeklik buğdayda 1. grup 9 bin 750 lira, 2. grup 9 bin 250 lira, 3. grup 8 bin 750 lira ve düşük vasıflı 8 bin lira. Makarnalık buğdayda ise 1. grup 10 bin 500 lira, 2. grup 10 bin lira, 3. grup 9 bin 500 lira ve düşük vasıflı 8 bin 750 lira olarak belirlendi. Ayrıca, ton başına 1750 lira olan destekten Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı ve satışını belgelendiren bütün çiftçilerin faydalanabileceğini belirtti.

Güldal, bazı yorumlarda düşük fiyatlı ürünlerin dikkate alındığını ve bu durumun "piyasa düşüyor" veya "TMO açıklamasından sonra piyasa daha da düştü" algısı yaratmaya çalışıldığını söyledi. Bu tür yorumlara itibar edilmemesi gerektiğini belirten Güldal, üreticilerin TMO işyerlerinden ürünlerinin kalitesi ve fiyatı hakkında destek ve bilgi alabileceğini ifade etti.

2024 yılı hububat alım fiyatlarının, ülke ortalama verimleri ve maliyet unsurları dikkate alınarak belirlendiğini vurgulayan Güldal, desteklerle birlikte buğday alım fiyatının maliyetin oldukça üzerinde olduğunu söyledi. Gerçek maliyet hesaplamalarının üreticilerin maliyetlerini düşürmek amacıyla verilen tarımsal destekleri de içerdiğini belirtti.

TMO Genel Müdürü, alım fiyatlarının belirli bir düzeyin altına düşmesini önlemek için taban fiyat olarak belirlendiğini, kaliteli ürünlerde fiyatların daha yüksek seyrettiğini ve devletin eşik fiyat ilanı ve alım garantisiyle fiyatların hasat yoğunluğundan dolayı düşmesini önlemeyi hedeflediğini kaydetti.

TMO’nun alımla ilgili hazırlıklarını tamamladığını belirten Güldal, Türkiye genelindeki işyerleri ve protokol imzaladığı lisanslı depolar olmak üzere 600’ün üzerindeki alım noktasında faaliyet göstereceklerini söyledi. Ayrıca, TMO’nun randevu sisteminin yenilendiğini ve üreticilere e-Devlet üzerinden de randevu alma imkanı sağlandığını ifade etti.

Geçen yıl 13,1 milyon ton ürün alımıyla tarihin en yüksek alım miktarına ulaşıldığını hatırlatan Güldal, bu yıl 13 milyon ton ürünün stoklanabileceği depolama hazırlıklarının yapıldığını söyledi. TMO depolarında stokların yüzde 88'inin yerli ürünlerden oluştuğunu ve Mart 2023'ten sonra herhangi bir ithalat bağlantısı yapılmadığını belirtti.

Bu yıl alım yapılan üreticilere ödemelerin 45 gün içinde yapılacağını, bütçe imkanları çerçevesinde ödemelerin öngörülenden daha önce yapılabileceğini söyledi. Güldal, ithalatın durdurulması tedbirinin hasat döneminde üreticilere katkı sağlamak amacıyla alındığını ve bu tedbirin olumlu etkilerinin kısa sürede görüleceğini ifade etti.

Geçen yıl makarnalık buğday ve mısırda kontrollü ihracat serbestisi sağlanarak ülkeye 1,1 milyar dolarlık döviz girişi sağlandığını hatırlatan Güldal, bu yıl da ekmeklik ve makarnalık buğday ile arpada kontrollü ihracat serbestisi sağlanacağını belirtti.
 
Bu hiçbişeyi değiştirmez, ülkede gübrede dünya fiyatlarının 3 katına satıldı iki yıldır, dışardan gelen herşeye vergiyi fazlasıyla koyuyor, herşeye zam oranı dünya fiyatlarıın misli misli, artık bu iş tmo ile yürümeyecek anlaşılmıştır, hemen ithalata kanunla vergi koyulmalı en az iki yıl vergi oranı yüzde 40 uygulanmalı ve değiştirilmemeli, içeride üretilen mal bu ülkenin malı ise korunmak zorunda, çiftçinin ürettiği mal yavur malı değil, bu ülkenin üretimi, koruyacaksanız koruyun, değilse bırakın yapacaklar gelsin.
 
Aslında perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Üretici senelerdir,minimum 6 ila 8 ayda ürettiği ürünü ya kafa kafaya bazende zararına yada az bir kar ederek vermek mecburiyetinde kalıyor. Sonra bu ürünü alan tüccar,sanayici,tekrar sanayici ve marketci zincirinin her bir halkası al gülüm ver gülüm aktarmalarla hem beklemeden hemde yok pahasına üreticiden alarak çok zenginleşti. Nitekim sonucu bugday(ya da Mısır)mazot ve ya buğday makarna paritelerinde üreticinin aleyhine gördük, çevremizden bu duruma erken uyanan kişiler tüccar oldu,zararı bir nebze kar a çevirdi. Tabi onlarda birlik olamadıkları yada üretici lehine hareket edemedikleri için onlarda bir süre sonra bitmeye mahkum olacaktır.Devlet adına karar verenlerde ithalat yolunu açık tutarak sanayicinin ucuz hammadde yolunu açık tutarak onların zenginlesmesini devam ettirdi.
Biz ise ürünlerimizin ucuzlatilerek elimizden alınmasına birim alandan alınan verimi yükselterek cevap verebileceğimiz sandık. 10 sene önce buğdayda 250-300kg olan dekar maliyeti artık 450 kg mi buldu.
Bunun yanında topraklarımızın yetersizliği ve yağış azlığı da yer alınca bizde tikandik. Artık bundan sonra nemi yapalım.
Bir şekilde karnımız doyar inşallah.Cevremde üretmeyen embesil insanlardan sıkça duyduğum bir söz var.Kendileri semirdikce şişmiş, Adana güneşinden korudukları ciltleri beyazlamış. Diyorlar ki"hic mi şu canının kıymeti yok,biraz rahatına bak"
Valla bu söz şimdi o kadar çekici geliyor ki...
 
Diyorlar ki"hic mi şu canının kıymeti yok,biraz rahatına bak"
Valla bu söz şimdi o kadar çekici geliyor ki...
Kazanamayınca öyle olur, keşke şunu yapaydım bunu yapaydım denir, ama devalüasyon enflasyon sarmalında kaybedenler kulübünde çiftçinin hiç şansı yok, çalışırken batıyoruz diye feryadetmeye devam edecek, çünkü aynı zamanda müthiş bir masraf artışıyla boğuşmaya devam edecek, bu sarmalda girdilere dur durak olmaz, ama ürün fiyatında artış mümkün değil olmaz.

Malesef kapılar ne varsa ithalata açık olduğu sürece, ithalata vergi koyulmadığı sürce, işleyip satıyoruz, ithal ürün gelmek zorunda diyen kazananlar kulübünde olanların borusu öttüğü sürece, çiftçi kaybedenler kulübünden kurtulamayacaktır, heleki devalüasyon enflasyon sarmalında sıfıra sıfır elde var sıfırı bile kâr saysın, öyle kâr çiftçinin işine gelirse bu ithalat rejimi devam etsin, içerde ürün fiyatları düşsünde düşsün, sahipsiz çiftçinin işi iş değil anlayacağınız, ithal ucuz ürünü işleyip satanın keyfi gıcır, bunların olmasına izin verenlerinde işi gıcır, sanmayalım bedavaya izin veriliyor, kazan kazan işliyor ve kaybedenler külübündeki çiftçinin bu durumu düzeltecek hiçbir gücü yok.
 

Kapıları ardına kadar açtılar dünyanın en çok buğday ithal eden 2. Ülkesi olduk, her yer buğday olunca çiftçinin şimdi ürettiği 7,10 kuruşa satılmış borsada, hani dünya fiyatı nerede burada? Bizim borsalar uzaydamı? e Yazıklar olsun.

Dolar 33 lira, bir ton buğday 7110 lira demek 7110/33=215 dolar demek, bunun neresi dünya fiyatı?

Dünya fiyatı demek ABD deki borsalarda 4 büyük şirketin alım satımda oluşturduğu alım satım fiyatı demek, bu fiyatın içinde misal ABD hükümetinin çiftçiye verdiği destek dahil değil, hiçbir borsa fiyatında devletlerin verdiği destekler dahil işlem fiyatı oluşmaz, misal ABD deki mazot fiyatı bile dolar üzerinden bakınca litresi bizimkinden hem çok ucuz, hemde üreticiye desteği çok daha fazla.

O zaman dünya fiyatını baz almanın anlamsızlığı ortada, buradaki üretici aşırı vergili ve aşırı pahalı girdilerle üreterek, dünyada ucuz mazotla yada çok desteklenmiş çiftçisinden alınan ürünlerin borsa fiyatından burada karşılaştırılması hatadır.

Görüldüğü üzere 215 dolardan satabiliyor çiftçi şuan, bu gerçektende kabul edilebilir durum değil, dünyadaki çok desteklenen üretici ve gelişmiş ülke borsalarında oluşan fiyatla kıyaslamaya devam edilirse üreticilik yapılmaz, önce şartlar sağlanıyormu, aynı maliyet şartları aynı destekler varmı? yok, sonra fiyatlama sağlıklı oluyormu, oda yok, o zaman üretici cendere piyasasına üretim yapıyor demektir, böyle bir piyasanın oluşması durumda bundan kim kazançlı çıkabilirki?

Bizdeki destekleri ABD çiftçisine verin, bizdeki girdi fiyatlarından kullansınlar mazotu gübreyi, sonrada 215 dolardan ürünü alsınlar, ABD çiftçisi 50 kere battım ben battım diye bağırır borsada, deneyin isterseniz.
 
  • Beğen
Tepkiler: yasinorhan10
Geçen yılın buğdayın Nisan ayını ikinci haftasında yani 05.04.2024 07.04.2024 tarihleri arasında Bandırma Ticaret Borsası ve bölgemizdeki un fabrikasına sattık 9.5₺ brüt fiyattan. +1₺ prim. Bu hafta ise fiyatlar bu şekilde. Keşke taban tavan fiyat açıklanmasaydı. Piyasa akarına bırakılsaydı. Bu fiyatlar derdimize dert kattı.
 

Resimler ve ekler

  • 1000029236.jpg
    1000029236.jpg
    303.4 KB · Görüntüleme: 31
Bu konuda güzel program yapanlar ve konuyu inceleyenler, bilgilendirmeye çalışanlarda var, ama pek takip edilmemeleri üzücü, gerçi fazlada üretici kalmadı önemsenmiyor, ülkemizde 177 bin buğday üreticisi varmış mesela, 90 milyonun içinde kimin umurunda bu 177 bin üretici?

 
  • Beğen
Tepkiler: by_siverekli

Benzer Konular