Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin Dekanlık Konferans Salonu tamamen dolu. Ankara Zootekni Derneği’nin düzenlediği “Süt ve kırmızı et üretimi; tamam mı devam mı?” konulu toplantıda gün boyu ette ve sütte yaşananlar, Türkiye’yi bekleyen tehlikeler ve fırsatlar konuşuldu, tartışıldı.
Konuşanlar da dinleyenlerde hayvancılıktaki gelişmelerden, ithalattan dolayı endişeli. Yapılan sunumlar ve konuşmalarla bu endişe zaman zaman korkuya dönüştü.
Açılışta, Ankara Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nilgün Halloran, Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çolak, Zootekni Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mesut Türkoğlu ve Ankara Zootekni Derneği Başkanı Prof. Dr. Gürsel Dellal konuştu. Daha sonra “Türkiye Süt ve Kırmızı Et Üretimini Etkileyen Dışsal Faktörler” tebliğini Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülcan Eraktan, içsel faktörlere ilişkin tebliği ise aynı üniversiteden Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ertuğrul sundu.
Yöneticiliğini üstlendiğimiz panelde ise, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Numan Akman, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Muhittin Eyimaya, Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Halil Tokoğlu ve Banvit A.Ş.’den veteriner hekim Ramazan Çakır görüşlerini dile getirdi.
Tarım ve Köyişleri Eski Bakanı Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp de toplantıyı sabahtan akşama kadar izledi ve önemli katkılarda bulundu. Damızlık birliklerinin başkan ve yöneticileri, bürokratlar, yatırımcılar ve öğrenciler konuşmaları ilgi ile izledi. Soruları ve görüşleri ile katkıda bulundular.
Bu kadar çok kişinin katıldığı ve sabah saat 9.00’dan akşam 17.00’ye kadar süren toplantıda öne çıkan görüşler özetle şöyle:
1- Süt ve kırmızı ette birkaç yıldır yaşanan olumsuz gelişmelerin sonucunda kapıların ithalata açılması herkesi ciddi olarak endişelendiriyor. İthalatın sınırsız olması, endişeyi, “hayvancılığı da kaybediyoruz, dışa bağımlı olacağız” korkusuna dönüştürüyor.
2- Türkiye’nin kişi başına günlük 23 gram olan kırmızı et tüketimi Avrupa ve Amerika’nın çok çok gerisinde. Süt tüketiminde de benzer bir tablo var. Süt ve et tüketimi çok yetersiz. Tüketimi artırıcı çalışmalar yapılması gerekiyor.
3- Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın hayvancılık politikası, üretimi desteklemekten ve ülke potansiyelini değerlendirmekten çok uzak. Üretim yerine ithalatın desteklenmesi ülke potansiyelinin değerlendirilmesini engelliyor.
4- Avrupa Birliği ve Dünya Ticaret Örgütü ile yapılan anlaşmalar ve bu kurumların dayatmaları hayvancılık sektörüne çok büyük zarar veriyor.
5- İthalat, yerli üretimi tehdit etme boyutunu aşarak üretimi yok etme aşamasına geldi. Besiciler üretimden çekiliyor.
6- Et fiyatındaki düşüş geçici, yakın bir gelecekte fiyat yeniden artar.
7- Et ithalatı bugünkü gibi sınırsız ve düşük gümrük vergisi ile devam ederse devletin verdiği sıfır faizli kredi, sektörde büyük bir faciaya yol açabilir.
8- Süt fiyatındaki düşüş, 2008-2009 dönemindeki gibi damızlık süt hayvanlarının kesime gitmesine ve hayvancılıkta çok daha büyük bir krizin doğmasına neden olabilir.
9- İthalat çıkar yol değil. Yem bitkileri üretimi desteklenmeli, ette ve sütte yerli üretimi destekleyici önlemler alınmalı. Et ve süt tüketiminin artırılmasına yönelik kampanyalar yapılmalı.
Toplantıdan çıkan sonuç şu; hayvancılıktaki tablo hiç de iç açıcı değil. Hayvancılık yapanlar endişeli bir bekleyiş içersindeler. İthalata teslim olmamak için mücadele ediyorlar. Yatırım yapmak isteyenlerin de kafası karışık.
Toplantıda iki iyi bir de üzücü haber verildi. İyi haberleri Muhittin Eyimaya verdi.
Kilo başına 4 kuruş olan süt teşvik primi 6 kuruşa çıkarılıyor.
Bundan daha önemli bir karar ise, 2011’de süt tozu ithalatı yapılmayacak. Dahilde İşleme Rejimi kapsamında bile süt tozu ithalatı yapılamayacak. İthal edilmek istenen süt tozu içerde üretilecek. Üretim maliyeti ile ithal edilen süttozu arasındaki fiyat farkı devlet tarafından karşılanacak. Bu çerçevede 180-200 bin ton çiğ süt, süttozu üretiminde değerlendirilecek.
Üzücü haber ise, besicilikten çekildiğini açıklayan ve daha önce gazete ilanları ile et ithalatına karşı olduğunu ilan eden Banvit’te 30 müfettiş gönderilmiş. Kurum didik didik araştırılıyor. Banvit adına toplantıya katılan Ramazan Çakır, 30 müfettiş daha gelse sorun olmayacağını belirtti.
Ne yazık ki, ileri demokrasi denilen bu dönemde, biraz sesini çıkarana hemen müfettiş gönderiliyor. Defterler didik didik ediliyor. Gözdağı veriliyor. Fakat gerçekler değişmiyor.
Toplantıyı bir cümle ile özetlemek gerekirse, bugünkü ithalat kafası ile hayvancılık ileri değil geriye gider. Bu nedenle ne pahasına olursa olsun süt üretimine de, et üretimine de sonuna kadar devam.
*****
Tarım Bakanlığı’nın açıklaması
Salı günü bu sütunda yayınlanan “Hayvan sayımı” başlıklı yazımızda 14 Ocak tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan tebliğ ile ithalatta BSE( deli dana) belgesi zorunluluğunun kaldırıldığını yazdık. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan gelen açıklamada Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatı(OIE)’nın kriterleri çerçevesinde “ihmal edilebilir” ve “kontrol edilebilir” statüde yer alan ülkeler için bu belgenin aranmayacağı ifade ediliyor.
Açıklamaya göre, BSE testi, Uruguay, Avustralya, Brezilya, Arjantin, Şili ve Yeni Zelanda’dan yapılacak ithalatta uygulanmayacak.
Konuşanlar da dinleyenlerde hayvancılıktaki gelişmelerden, ithalattan dolayı endişeli. Yapılan sunumlar ve konuşmalarla bu endişe zaman zaman korkuya dönüştü.
Açılışta, Ankara Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nilgün Halloran, Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çolak, Zootekni Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mesut Türkoğlu ve Ankara Zootekni Derneği Başkanı Prof. Dr. Gürsel Dellal konuştu. Daha sonra “Türkiye Süt ve Kırmızı Et Üretimini Etkileyen Dışsal Faktörler” tebliğini Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülcan Eraktan, içsel faktörlere ilişkin tebliği ise aynı üniversiteden Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ertuğrul sundu.
Yöneticiliğini üstlendiğimiz panelde ise, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Numan Akman, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Muhittin Eyimaya, Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Halil Tokoğlu ve Banvit A.Ş.’den veteriner hekim Ramazan Çakır görüşlerini dile getirdi.
Tarım ve Köyişleri Eski Bakanı Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp de toplantıyı sabahtan akşama kadar izledi ve önemli katkılarda bulundu. Damızlık birliklerinin başkan ve yöneticileri, bürokratlar, yatırımcılar ve öğrenciler konuşmaları ilgi ile izledi. Soruları ve görüşleri ile katkıda bulundular.
Bu kadar çok kişinin katıldığı ve sabah saat 9.00’dan akşam 17.00’ye kadar süren toplantıda öne çıkan görüşler özetle şöyle:
1- Süt ve kırmızı ette birkaç yıldır yaşanan olumsuz gelişmelerin sonucunda kapıların ithalata açılması herkesi ciddi olarak endişelendiriyor. İthalatın sınırsız olması, endişeyi, “hayvancılığı da kaybediyoruz, dışa bağımlı olacağız” korkusuna dönüştürüyor.
2- Türkiye’nin kişi başına günlük 23 gram olan kırmızı et tüketimi Avrupa ve Amerika’nın çok çok gerisinde. Süt tüketiminde de benzer bir tablo var. Süt ve et tüketimi çok yetersiz. Tüketimi artırıcı çalışmalar yapılması gerekiyor.
3- Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın hayvancılık politikası, üretimi desteklemekten ve ülke potansiyelini değerlendirmekten çok uzak. Üretim yerine ithalatın desteklenmesi ülke potansiyelinin değerlendirilmesini engelliyor.
4- Avrupa Birliği ve Dünya Ticaret Örgütü ile yapılan anlaşmalar ve bu kurumların dayatmaları hayvancılık sektörüne çok büyük zarar veriyor.
5- İthalat, yerli üretimi tehdit etme boyutunu aşarak üretimi yok etme aşamasına geldi. Besiciler üretimden çekiliyor.
6- Et fiyatındaki düşüş geçici, yakın bir gelecekte fiyat yeniden artar.
7- Et ithalatı bugünkü gibi sınırsız ve düşük gümrük vergisi ile devam ederse devletin verdiği sıfır faizli kredi, sektörde büyük bir faciaya yol açabilir.
8- Süt fiyatındaki düşüş, 2008-2009 dönemindeki gibi damızlık süt hayvanlarının kesime gitmesine ve hayvancılıkta çok daha büyük bir krizin doğmasına neden olabilir.
9- İthalat çıkar yol değil. Yem bitkileri üretimi desteklenmeli, ette ve sütte yerli üretimi destekleyici önlemler alınmalı. Et ve süt tüketiminin artırılmasına yönelik kampanyalar yapılmalı.
Toplantıdan çıkan sonuç şu; hayvancılıktaki tablo hiç de iç açıcı değil. Hayvancılık yapanlar endişeli bir bekleyiş içersindeler. İthalata teslim olmamak için mücadele ediyorlar. Yatırım yapmak isteyenlerin de kafası karışık.
Toplantıda iki iyi bir de üzücü haber verildi. İyi haberleri Muhittin Eyimaya verdi.
Kilo başına 4 kuruş olan süt teşvik primi 6 kuruşa çıkarılıyor.
Bundan daha önemli bir karar ise, 2011’de süt tozu ithalatı yapılmayacak. Dahilde İşleme Rejimi kapsamında bile süt tozu ithalatı yapılamayacak. İthal edilmek istenen süt tozu içerde üretilecek. Üretim maliyeti ile ithal edilen süttozu arasındaki fiyat farkı devlet tarafından karşılanacak. Bu çerçevede 180-200 bin ton çiğ süt, süttozu üretiminde değerlendirilecek.
Üzücü haber ise, besicilikten çekildiğini açıklayan ve daha önce gazete ilanları ile et ithalatına karşı olduğunu ilan eden Banvit’te 30 müfettiş gönderilmiş. Kurum didik didik araştırılıyor. Banvit adına toplantıya katılan Ramazan Çakır, 30 müfettiş daha gelse sorun olmayacağını belirtti.
Ne yazık ki, ileri demokrasi denilen bu dönemde, biraz sesini çıkarana hemen müfettiş gönderiliyor. Defterler didik didik ediliyor. Gözdağı veriliyor. Fakat gerçekler değişmiyor.
Toplantıyı bir cümle ile özetlemek gerekirse, bugünkü ithalat kafası ile hayvancılık ileri değil geriye gider. Bu nedenle ne pahasına olursa olsun süt üretimine de, et üretimine de sonuna kadar devam.
*****
Tarım Bakanlığı’nın açıklaması
Salı günü bu sütunda yayınlanan “Hayvan sayımı” başlıklı yazımızda 14 Ocak tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan tebliğ ile ithalatta BSE( deli dana) belgesi zorunluluğunun kaldırıldığını yazdık. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan gelen açıklamada Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatı(OIE)’nın kriterleri çerçevesinde “ihmal edilebilir” ve “kontrol edilebilir” statüde yer alan ülkeler için bu belgenin aranmayacağı ifade ediliyor.
Açıklamaya göre, BSE testi, Uruguay, Avustralya, Brezilya, Arjantin, Şili ve Yeni Zelanda’dan yapılacak ithalatta uygulanmayacak.