Selimiye Camii'nin Sırları

thx

15.11.2007
1,883
0
Sivas
Osmanlı padişahı ikinci Selim (1524-1574) adına Türk mimarisinin ölümsüz dehası Mimar Sinan tarafından altı yılda bitirilen ve kendisinin “ustalık eserim” diye iftihar ettiği Selimiye Camii bir çok manevi vasıfları sembolize etmektedir.

Camii’nin, tek bir büyük kubbesi (43.28 m. yüksekliğinde ve 31.28 m. çapında) oluşu Allah’ın birliğini…

Pencerelerinin beş kademeli oluşunun İslam’ın beş şartını…

Bütün pencerelerinin 99 tane oluşunun Cenab-ı Hakk’ın 99 ismini…

Vaaz kürsülerinin 4 tane olması 4 hak mezhebi…

Mabedin bütün külliyesinde 32 kapının oluşunun İslam’ın 32 farzını…

Arka minarelerinde 6 yolun olmasının imanın 6 şartını…

Camii’nin minarelerinde 12 şerefenin olmasının da yaptıran padişahın Osmanlı Devleti’nin 12. padişahı olduğunu göstermektedir.

Mimar Sinan’in Selimiye Camii’nin kubbesini o genişliğe oturtmak için 13 bilinmeyenli bir denklemi matematiğin bilinen 4 ana işleminden farklı beşinci bir işlem yaratarak çözdüğü söylenir.

Ayrıca minarelerin şerefelerine çıkanların yolda birbirlerini görmemeleri ise büyük bir dehanın ürünüdür.

Almanlar aynı sistemi meclislerinin önündeki dev kürede kullanmışlar.
Mimar Sinan bu sistemi 2 metre çapındaki minarelere yüzyıllar önce monte edebilecek bir dehadır.
Almanların dehası ise, o çirkin metal yığınına Selimiye’den fazla turist çekebilmelerindedir.

...

Bir gün Selimiye Camii’ne girenler, Kubbenin altında bir Japon’un ayaklarını kıbleye doğru uzatmış sırtüstü yattığını görmüşler, tabii hemen Japon’u, “Burası kutsal bir yer. Bu şekilde yatmak bizim inançlarımıza göre saygısızlıktır, lütfen oturun veya ayakta durun” diyerek uyarmışlar. Ancak, Japon trans vaziyetteymiş, gözlerini kubbeden ayırmadan söyle sayıklıyormuş:

“Bu imkânsız. Ben yılların mühendisiyim. Bu kubbe var olamaz. Hayal görüyorum. Bu kubbenin orada o şekilde durması fizik ve matematik kurallarına aykırı. Bu imkansız, orada hiçbir şey yok, orada hiçbir şey yok…”

....

Selimiye camisisinin zemini gevsek toprakmış. Bu nedenle minarelerinin yakın zamanda yıkılacağı fark edilmiş. Uluslararası bir grup bilim adamı toplanmışlar. Nasıl kurtarırız bu tarihi minareleri diye kafa kafaya vermişler. Sonuçta en son teknoloji olan metal kelepçelerle minarelerin temellerini sabitlemenin en iyi çözüm olduğuna karar vermişler.

Minarelerin temellerini acınca, koymayı düşündükleri kelepçelerin aynısıyla karsılaşmışlar.

Mimar Sinan bilmem kaç yüzyıl önce aynı şeyi düşünmüş meğerse….?
 

Benzer Konular