Telefondan girince teşekkür edenler görünmüyor. Mesaj da gelmeyince konu ilgi görmedi zannettim
.
Buğdayın latince ismi; Triticum turgidum var. mirabilis
Yurtdışında da "Miracle wheat", yani "Mucize Buğday" olarak geçiyor.
Videoda veriminden bahsediliyor ama izleyemeyenler için söyleyeyim; ortalama 6 kardeşlenme gösteriyormuş. Başakta da fazladan başak dalları oluşuyormuş. Başaktan ortalama 100 dane elde edilebiliyormuş. Yani 1'e 600 veriyormuş.
Tabi her zaman olduğu gibi elin adamları gözünü bizden önce açmış. Pek bilinmese bile üretiliyor sanırım. Fotoğraflar yeni. Biz de yeni yeni üretmeye başlamışız.
Babam, dedem anlatırdı eskiden boylarına kadar gelen buğdayları... Hatta babam içinde kaybolduğunu bile söylerdi. Şimdi diz boyuna zor ulaşıyor. Ülkemize karşı biyolojik bir savaşın olduğu aşikar. Ekonomik değeri olsun veya olmasın, değerlerimizi elimizden alıyorlar. Yerine de kendi "hibrit" tohumlarını gönderiyorlar. Hayvanları da öyle... Bizim milletimiz "hibrit" lafını duyunca iyi bir şey zannediyor ama aslında neslini aktaramayan bir üründen bahsediyoruz. Yani hibritin ister hayvan olsun, isterse de bitki olsun bir sonraki nesli kendisine göre verimsizdir. Bu sebeple hibrit canlılar damızlık olarak kullanılamaz. Ki zaten artık kullanmak istesek bile kullanamıyoruz, çünkü üreyemiyor.
Bu sebeplerden dolayı mümkün olduğunca doğal, insan müdahalesine maruz kalmamış, damızlık niteliğindeki her türlü değerimizi korkumamız gerekmektedir. Eskiden yerli tohumlar ile ilgili bir konu açmıştım. Bu konu her geçen gün daha da önem arz ediyor. Atalarımızdan, dedelerimizden, ninelerimizden kalan tohumları bulup, çoğaltalım. Az da olsa bir yerlere ekelim. Bunlar bizim kurtarıcılarımız.
Verimsiz diye sağa sola itelediğimiz, yüzüne bakmadığımız yerli sığır, koyun, keçi ırklarımız "ırk oluşturma ve ıslah çalışmalarında" damızlık olarak kullanılıyor. Elin adamları bizden alıp alıp kullanıyor, sonra da bize satıyorlar. Doğal oluşmuş ırklar; doğaya uyum, meralardan faydalanma, kalitesiz besinleri değerlendirme, dayanıklılık (iklim, hastalık vs.) gibi konularda gen kaynaklarıdır. Doğal ırklar her zaman damızlık niteliğindedir. Üzerinde çalışmaya daha elverişlidir. Üzerinde yapacağınız her türlü melezleme çalışmasına, diğer geliştirilmiş ırklara oranla daha fazla karşılık verir.
Kısacası; değerlerimize sahip çıkalım... İthal hayvan, ithal tohum, verimli hayvan, verimli tohum gibi yalanlar ile bizi kandırmaya çalışan devletlerin mallarından uzak duralım. İstediği kadar verimli olsun veya olmasın, hiç bir devlet; ülkesine özgü, kaliteli, doğal ürünleri başka devletler ile paylaşmaz. Ahal Teke atı bile özel izinlerle alınıyor. Yani bu tarz değerlerden elde edilecek kazançlarla ilgilenmezler. Amaçları değerlerini korumaktık. Diğer devletlere sundukları ise yan ürünler, beğenmedikleri ürünlerdir. Fakat diğer ülkelerin değerlerini çalmaya gelince kimse ellerine su dökemez. Artvin'e gider arı çalar, Kars'a gider inek çalar... Çiçeği, böceği bile çalıp götürenler var. 10-20 yılda bir ortaya çıkarttıkları "Müslüman lider", "Müslüman yanlısı başkan", "Müslüman olmuş komutan" gibi yalanlara benziyor... (Son örnek; Obama mesela..) Güveniyoruz, iyi hoş diyoruz ama işin sonu hiç beklenildiği gibi olmuyor. Kandırılmayalım, uyanık olalım. Kendimizi uyanık zannediyoruz ama duygusal yönü kuvvetli bir toplumuz. Kandırılmaya müsaitiz.
Afrika eskiden Avrupa ve Amerika'ya et ihraç ederken şimdi açlıkla boğuşuyor. Hayvanlarının eti çok kaliteli iken, şimdi o hayvanlardan eser yok. Elin adamları gelmiş, "işleri büyütün, büyük çiftlikler kurun" diye kandırmış ve kendi hayvanlarını Afrikalılara satmış. Zaten ellerinde bolca var bu hayvanlardan, Afrika'dan ithal etmeye gerek kalmamış. Afrika'nın yerli sığırları da kaybolmanın eşiğine gelmiş. Bize de bunu yapıyorlar. "Bu daha verimli bu verelim" diyorlar. Biz de iyilik yapıyorlar zannediyoruz, alıyoruz. Bu yöntem işe yaramazsa kuş gribi, it gribi diye hastalık çıkartıp telef ediyorlar. Adamlar bizim gibi kısa dönemli planlar kurmuyor ki, belki de yüzlerce yıllık planları var. Ülkemiz ırk salatasına döndü, her ırk var ve sürekli yerli ırklarımızın dilimini tüketiyorlar, makas daralıyor.
Geçenlerde (1-2 sene oldu
) bir televizyon kanalında, bir programa denk geldim. Bizimkiler İskandinav ülkelerinden birine, çiftlik gezisine gidiyor. Adamın birisi de diyor ki, "bizim burada sizin sığırlarınızdan var". Bizimkiler de bunun üzerine, bizden giden ve ıslah çalışmaları ile süt yönünden verimi artırılmış ineğe bakmaya gidiyorlar. O dağlarda bizden götürdükleri hayvanları kullanıyorlar. Bizimkiler de hayran hayran bakıyor. Türkiye'de olsa yüzüne bakmaz, başını okşamaz ama orada ağzı açık hayvana bakıyorlar. O programı bir türlü bulamadım.
Ben yine daldan dala atlayarak, farklı konulara girdim. Sanıyorum yine uzunca bir yazı yazdım. Bunlar bir anda aklıma geliyor; sinirleniyorum, içimi dökmek istiyorum... Milli değerlerimizin kaybolması, yabancıların alay edercesine, gözümüzün içine bakarak ülkemizi soyması bana ağır geliyor, kabullenemiyorum.
Son olarak, milletçe yabancılara karşı edinmemiz gereken felsefeyi paylaşayım;
Her sırtını sıvazlayanı dost sanma! Belki bıçaklayacak yer arıyordur! Hz. Ali (r.a)