MİMAR SİNANIN ZEKASI
Mimar Sinan, Süleymaniye Câmiini yaparken câminin mihrabına konulmak üzere, Alman kralı, güzel ve süslü bir taş gönderir. Kânun
î bu taşın câminin mihrabına konmasını emreder. Mimar Sinan o taşa baktıktan sonra, der ki:
- Padişahım, müsaade ederseniz bu taşı mihraba değil, giriş kapısına koyalım!
- Niçin?
- Ben bu taştan şüphelendim, bir hile olsa gerek.
Mimar Sinanın isteği ile taş ortadan kırılır. Bir de görülür ki, taşın içine özel olarak döktürülmüş ve yerleştirilmiş granitten bir haç işareti var. O zaman bu taşın mahiyeti anlaşılır ve Sinan taşı kapının girişindeki ayak basılan yere yerleştirir.
Bugün hâlâ orada duran kırmızı ile kahverengiye çalan o taş, ortadan kırık olduğu için iki parça olarak câminin kapısı altında durmaktadır.
Mimar Sinan, Süleymaniye Câmiini yaparken câminin mihrabına konulmak üzere, Alman kralı, güzel ve süslü bir taş gönderir. Kânun
î bu taşın câminin mihrabına konmasını emreder. Mimar Sinan o taşa baktıktan sonra, der ki:
- Padişahım, müsaade ederseniz bu taşı mihraba değil, giriş kapısına koyalım!
- Niçin?
- Ben bu taştan şüphelendim, bir hile olsa gerek.
Mimar Sinanın isteği ile taş ortadan kırılır. Bir de görülür ki, taşın içine özel olarak döktürülmüş ve yerleştirilmiş granitten bir haç işareti var. O zaman bu taşın mahiyeti anlaşılır ve Sinan taşı kapının girişindeki ayak basılan yere yerleştirir.
Bugün hâlâ orada duran kırmızı ile kahverengiye çalan o taş, ortadan kırık olduğu için iki parça olarak câminin kapısı altında durmaktadır.