Köylü Milletin Kölesidir
*
Çoğu kez araçların gidemediği uzak diyarlarda yaşar o. Nasırlanmış elleri, çizgi çizgi yüzüyle hep tebessüm eder. Alın teri çalınsa ve ekmeği ipotek olsa da hırsızlık nedir bilmez.
*
Evet. Köylü milletin kölesi, hizmetin vesilesidir. Metropol halkının kendi terinin kokusunu bastırmak için şişe şişe parfüm kullandığı yerde, alnının teriyle meşhurdur o.
*
En dayanılmaz kokuların kaynağı olan hayvan gübresini; bilmem kaç kez kürekten geçirip tarlasına dökerek, geri dönüşümcünün kralıdır o. Çoğu kez doğum yapacak hayvanı için ahırda sabahlayan fedakârdır o.
*
Uzak diyarlardaki evladını okutmak için gece gündüz çalışan emekçidir o. Kanaatkârdır. Öyle ki on yıldır bin bir emekle elde ettiği buğdayını 65 kuruştan satar. Sonra gidip hayvanlarına yem olsun diye buğdayın kepeğini(kabuk) 85 kuruştan geri alır.
*
Suyun litresi 1 lira olmuşken, Marketten 2,5 liraya aldığınız sütü 95 kurusa yalvar yakar zorla satabilendir o. Son on yılda en büyük girdisi olan Mazota 2 liraya yakın zam gelmişken, mahsulünü hep aynı fiyata satandır o.
*
Bin bir zahmetle yetiştirdiği danasını kilogramı 23 Liradan kestirip, gelen misafirine en kötü eti marketten 35Liraya alandır o. Hayvanlarının sağlık karnesi yoktur. En ucuz ilacı 50 Liraya alır.
*
Düğün bayram bilmez. Cenazesini bile apar topar defnedip davarının pesine düşer. Sosyal hayati yok denecek kadar azdır. Metropollerde her gün dolup taşan AVM leri varsa televizyonundan görür. Sofraların unutulan, bilinmeyen vesilesidir. Vesilesidir çünkü ne o nede bir başkası doğduramaz güneşi.
*
Midesinde dönen dolaptan haberi olmayan insanoğlunun gücü yetmez Dünyayı saatte 118 bin km hızla döndürmeye. Dönmezse Dünya, mevsimler oluşmaz. Mevsimler oluşmayınca mahsul olmaz. Güneş doğmayınca fotosentez olmaz. Fotosentez olmayınca da sofrandaki salatalık olmaz..
*
İşte bu yüzden milletin kölesi nimetin vesilesidir o. Domuz ve At'ın da kasaplık hayvanlar listesine alınmasıyla birlikte, sofralardaki etin ne olduğundan bihaber yasayan şehir halkı et fiyatlarından şikâyet etse de gerçekler çok farklı. İthal edilen etin ne şartlarda kesildiğini görseniz yemeye varmaz diliniz.
*
Çünkü Allah adıyla kesilmiyorsa eğer; Domuzdan farksızdır Anguslar, Limuzinler... Büyük sermayeler ve İşgüzar yöneticilerin kıskacında can çekişen köylüler bir bir terk ediyor evini, ocağını. Her yer betonlaşırken merası azaldıkça nüfussuda azalıyor üretenlerin.
*
Öz çekim(selfi) yaptığınız mangal partilerinin hammaddesi olan köylüler yok oluyor yavas yavas. Birgin anlayacak herkes. Kim bilir belki yârin belki yarından da yakın. Son ırmak kuruduğunda, Son ağaç kesildiğinde, Son balık tutulduğunda Beyaz adam Paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak...
*
*
Çoğu kez araçların gidemediği uzak diyarlarda yaşar o. Nasırlanmış elleri, çizgi çizgi yüzüyle hep tebessüm eder. Alın teri çalınsa ve ekmeği ipotek olsa da hırsızlık nedir bilmez.
*
Evet. Köylü milletin kölesi, hizmetin vesilesidir. Metropol halkının kendi terinin kokusunu bastırmak için şişe şişe parfüm kullandığı yerde, alnının teriyle meşhurdur o.
*
En dayanılmaz kokuların kaynağı olan hayvan gübresini; bilmem kaç kez kürekten geçirip tarlasına dökerek, geri dönüşümcünün kralıdır o. Çoğu kez doğum yapacak hayvanı için ahırda sabahlayan fedakârdır o.
*
Uzak diyarlardaki evladını okutmak için gece gündüz çalışan emekçidir o. Kanaatkârdır. Öyle ki on yıldır bin bir emekle elde ettiği buğdayını 65 kuruştan satar. Sonra gidip hayvanlarına yem olsun diye buğdayın kepeğini(kabuk) 85 kuruştan geri alır.
*
Suyun litresi 1 lira olmuşken, Marketten 2,5 liraya aldığınız sütü 95 kurusa yalvar yakar zorla satabilendir o. Son on yılda en büyük girdisi olan Mazota 2 liraya yakın zam gelmişken, mahsulünü hep aynı fiyata satandır o.
*
Bin bir zahmetle yetiştirdiği danasını kilogramı 23 Liradan kestirip, gelen misafirine en kötü eti marketten 35Liraya alandır o. Hayvanlarının sağlık karnesi yoktur. En ucuz ilacı 50 Liraya alır.
*
Düğün bayram bilmez. Cenazesini bile apar topar defnedip davarının pesine düşer. Sosyal hayati yok denecek kadar azdır. Metropollerde her gün dolup taşan AVM leri varsa televizyonundan görür. Sofraların unutulan, bilinmeyen vesilesidir. Vesilesidir çünkü ne o nede bir başkası doğduramaz güneşi.
*
Midesinde dönen dolaptan haberi olmayan insanoğlunun gücü yetmez Dünyayı saatte 118 bin km hızla döndürmeye. Dönmezse Dünya, mevsimler oluşmaz. Mevsimler oluşmayınca mahsul olmaz. Güneş doğmayınca fotosentez olmaz. Fotosentez olmayınca da sofrandaki salatalık olmaz..
*
İşte bu yüzden milletin kölesi nimetin vesilesidir o. Domuz ve At'ın da kasaplık hayvanlar listesine alınmasıyla birlikte, sofralardaki etin ne olduğundan bihaber yasayan şehir halkı et fiyatlarından şikâyet etse de gerçekler çok farklı. İthal edilen etin ne şartlarda kesildiğini görseniz yemeye varmaz diliniz.
*
Çünkü Allah adıyla kesilmiyorsa eğer; Domuzdan farksızdır Anguslar, Limuzinler... Büyük sermayeler ve İşgüzar yöneticilerin kıskacında can çekişen köylüler bir bir terk ediyor evini, ocağını. Her yer betonlaşırken merası azaldıkça nüfussuda azalıyor üretenlerin.
*
Öz çekim(selfi) yaptığınız mangal partilerinin hammaddesi olan köylüler yok oluyor yavas yavas. Birgin anlayacak herkes. Kim bilir belki yârin belki yarından da yakın. Son ırmak kuruduğunda, Son ağaç kesildiğinde, Son balık tutulduğunda Beyaz adam Paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak...
*