Köşe yazarı adaşım Yılmaz ÖZDİL ' in ülkemize sığınan Suriyeliler ile ilgili yazısı. Mutlak okuyanlar olmuştur. Okumamıi olanlar için paylaşmak istedim.
Allah kimsenin başına savaş vermesin:
İnsani heyelan
Suriyeli dul kadın, sekiz aylık bebeğiyle Hatayda parkta kalıyor, barınsınlar diye çadır bile verilemedi, bankta yatarken sarınsınlar diye battaniye verildi.
Batman çayında boğulan vatandaşımızı arama çalışmaları sırasında, çaya uçmuş otomobile rastlandı, tesadüfen görülen otomobilden beşi kadın, yedi Suriyelinin cesedi çıktı. İstanbulda bir gecekondunun kömürlüğünde gömülü halde iki ceset bulundu, cinayet kurbanları Suriyeliydi. İzmirden Yunan adasına geçmeye çalışan kaçak teknesi battı, 36sı çocuk 63 Suriyeli boğularak can verdi, toprağa verilmek üzere kamyonla Suriye sınırına götürülen cenazeler, Suriye makamları tarafından kabul edilmedi, Suriyeye sokulmadı. Çanakkaleden Yunan adasına geçmeye çalışan kaçak teknesi battı, 14 Suriyeli boğuldu. Gaziantepte iki Suriyeli kardeş, gölette ölü bulundu. Çadırkentte yangın çıktı, üç yaşındaki Suriyeli çocuk can verdi. Mardinde iki Suriyeli soba zehirlenmesinden hayatını kaybetti. Evlenme vaadiyle Mersine getirilen Suriyeli kız, eve kilitlendi, erkeklere pazarlandı. Mardinde 18 yaşından küçük altı Suriyeli kıza tehditle fuhuş yaptırıldığı anlaşıldı. Hataydaki çadırkentte tecavüze uğrayan Suriyeli kadınlar, Suriyeye geri döndü. Türkiyedeki kamplara sığınan Suriyeli kimsesiz kız çocuklarının, zengin şeyhlere satıldığı iddia edildi, bu konuda TBMMde soru önergesi verildi. Çaresiz Suriyeliler, fındık hasadında, pamuk tarlalarında, boğaz tokluğuna, modern köle olarak çalıştırılıyor. Fırsat bu fırsat... Emek sömürüsü öyle hale geldi ki, Karadenizdeki her trafik kazasından ya ölü, ya yaralı Suriyeli gariban çıkıyor. Aksarayda şehirlerarası asfaltta karşıdan karşıya geçerken ezilerek can veren kimliği meçhul kişinin, tarım işçiliği yapan Suriyeli olduğu anlaşıldı. Adam başı 100er dolar tokatlayan dolandırıcılar tarafından iş bulma vaadiyle Torbalıya getirilen 17si çocuk 53 Suriyeli, ortada bırakıldı, geceyi geçirmek için Atatürk İlkokuluna sığındılar, ihbar üzerine sokağa atıldılar. Ege ve Akdenizde hemen her şehrimizde aynı tablo var, ben İzmirden örnek vereyim... Dört aile, beş aile birleşiyor, elektriği-suyu olmayan damdan bozma tek göz oda evleri kiralıyor, çoluk çocuk en az 25 nüfus, aynı çatı altında hayat mücadelesi veriyor. Ekmek parası için, sanayi sitelerinde, mobilya atölyelerinde 14 saat 15 saat, dörtte bir yevmiyeye çalışıyorlar. Hır çıkıyor. Ayakkabıcılar sitesinde mesela, işsiz kalan Türk işçiler tarafından protesto edildiler. Kıstırılıp dövülüyorlar. Ramazan Bayramında Çeşmede Suriyeli dilenciler vardı.
*
Yalaka basınımız sınırın öte tarafındaki dramları anlatıyor, sınırın bu tarafındaki dramlardan hiç bahsetmiyor.
*
Halbuki...
Kapılarımızı açtık, dünyaya insanlık dersi veriyoruz filan derken, saldım çayıra Mevlam kayıra misali, insani heyelana yol açıyoruz.
*
Savaş yüzünden evinden yurdundan koparılmış bir kadının torunu olarak yazıyorum bu satırları... Şahsi ikbal hesaplarıyla, hem o yanda hem bu yanda, bir milletin felaketine sebep oluyoruz.
Allah kimsenin başına savaş vermesin:
İnsani heyelan
Suriyeli dul kadın, sekiz aylık bebeğiyle Hatayda parkta kalıyor, barınsınlar diye çadır bile verilemedi, bankta yatarken sarınsınlar diye battaniye verildi.
Batman çayında boğulan vatandaşımızı arama çalışmaları sırasında, çaya uçmuş otomobile rastlandı, tesadüfen görülen otomobilden beşi kadın, yedi Suriyelinin cesedi çıktı. İstanbulda bir gecekondunun kömürlüğünde gömülü halde iki ceset bulundu, cinayet kurbanları Suriyeliydi. İzmirden Yunan adasına geçmeye çalışan kaçak teknesi battı, 36sı çocuk 63 Suriyeli boğularak can verdi, toprağa verilmek üzere kamyonla Suriye sınırına götürülen cenazeler, Suriye makamları tarafından kabul edilmedi, Suriyeye sokulmadı. Çanakkaleden Yunan adasına geçmeye çalışan kaçak teknesi battı, 14 Suriyeli boğuldu. Gaziantepte iki Suriyeli kardeş, gölette ölü bulundu. Çadırkentte yangın çıktı, üç yaşındaki Suriyeli çocuk can verdi. Mardinde iki Suriyeli soba zehirlenmesinden hayatını kaybetti. Evlenme vaadiyle Mersine getirilen Suriyeli kız, eve kilitlendi, erkeklere pazarlandı. Mardinde 18 yaşından küçük altı Suriyeli kıza tehditle fuhuş yaptırıldığı anlaşıldı. Hataydaki çadırkentte tecavüze uğrayan Suriyeli kadınlar, Suriyeye geri döndü. Türkiyedeki kamplara sığınan Suriyeli kimsesiz kız çocuklarının, zengin şeyhlere satıldığı iddia edildi, bu konuda TBMMde soru önergesi verildi. Çaresiz Suriyeliler, fındık hasadında, pamuk tarlalarında, boğaz tokluğuna, modern köle olarak çalıştırılıyor. Fırsat bu fırsat... Emek sömürüsü öyle hale geldi ki, Karadenizdeki her trafik kazasından ya ölü, ya yaralı Suriyeli gariban çıkıyor. Aksarayda şehirlerarası asfaltta karşıdan karşıya geçerken ezilerek can veren kimliği meçhul kişinin, tarım işçiliği yapan Suriyeli olduğu anlaşıldı. Adam başı 100er dolar tokatlayan dolandırıcılar tarafından iş bulma vaadiyle Torbalıya getirilen 17si çocuk 53 Suriyeli, ortada bırakıldı, geceyi geçirmek için Atatürk İlkokuluna sığındılar, ihbar üzerine sokağa atıldılar. Ege ve Akdenizde hemen her şehrimizde aynı tablo var, ben İzmirden örnek vereyim... Dört aile, beş aile birleşiyor, elektriği-suyu olmayan damdan bozma tek göz oda evleri kiralıyor, çoluk çocuk en az 25 nüfus, aynı çatı altında hayat mücadelesi veriyor. Ekmek parası için, sanayi sitelerinde, mobilya atölyelerinde 14 saat 15 saat, dörtte bir yevmiyeye çalışıyorlar. Hır çıkıyor. Ayakkabıcılar sitesinde mesela, işsiz kalan Türk işçiler tarafından protesto edildiler. Kıstırılıp dövülüyorlar. Ramazan Bayramında Çeşmede Suriyeli dilenciler vardı.
*
Yalaka basınımız sınırın öte tarafındaki dramları anlatıyor, sınırın bu tarafındaki dramlardan hiç bahsetmiyor.
*
Halbuki...
Kapılarımızı açtık, dünyaya insanlık dersi veriyoruz filan derken, saldım çayıra Mevlam kayıra misali, insani heyelana yol açıyoruz.
*
Savaş yüzünden evinden yurdundan koparılmış bir kadının torunu olarak yazıyorum bu satırları... Şahsi ikbal hesaplarıyla, hem o yanda hem bu yanda, bir milletin felaketine sebep oluyoruz.