Bir kasabada her gün hava kararınca, insanlar maymuncukları nı vefenerlerini yanlarına alır, komşularının evlerini soymaya giderlermiş.Fakat, gün doğarken geri döndükleri her seferinde kendi evlerini desoyulmuş durumda bulurlarmış. Ama ülkede kimse kaybetmezmiş, çünküherkes birbirinden çalarmış
.Bir gün, nasıl olmuşsa, dürüst bir adam ortaya çıkmış. Geceleri,diğerleri gibi çantasını fenerini alıp hırsızlığa çıkmaktansa, evindekalıp çalışmayı tercih edermiş bu adam. Hırsızlar da onun evinin önünegeldiklerinde içeride ışık yandığını görünce döner giderlermiş. Fakatbu durum böyle bir süre devam edince, ahali ona kızmaya başlamış:'Çalmadan yaşamak senin tercihin, ama başkalarını engellemeye hakkınyok' demişler.Bunun üzerine dürüst adam, geceleri ışığını söndürüp dışarı çıkmayabaşlamış. Her gece, hırsızlık yapmadan orada burada dolaşır durur,sonunda yatmaya evine dönermiş.
Fakat her döndüğünde evini soyulmuşbulurmuş. Sonuçta bir haftadan daha az bir sürede, yiyecek içecek hiçbir şeyi kalmamış ve memleketini terketmek zorunda kalmış.Kasabada hırsızlıkta ustalaşıp giderek zenginleşenler kendileri içinsoygun yapmak üzere maaşlı hırsızlar tutmaya başlamışlar. Zamanla,zengin fakir ayrımı çoğalmış. Zenginler mallarını korumak içinbekçiler tutmuşlar, hapishaneler kurmuşlar.
Kendi mallarınınçalınmasını da yasa dışı ilan etmişler! Ancak yoksulların mallarınıçalmak hala serbestmiş!Bir süre geçtikten sonra, artık kimse soymaktan ve soyulmaktan sözetmez olmuş. Çünkü, yoksulların çoğu ya açlıktan ölmüş ya da oralarıterketip gitmişler.
Zenginler ve maaşlı soyguncular ise ortadasoyacakları kimse kalmadığından servetlerini yavaş yavaş yitirmeyebaşlamışlar.Sonunda zenginler eski düzeni yeniden sağlamak için oraları ilkterkeden dürüst adamı başa getirmeye karar vermişler.
Sora sora neredeyaşadığını öğrenmişler. Evine gittiklerinde kapıda yazılı bir kağıtgörmüşler. Kağıtta şunlar yazıyormuş:
'Bir insan sadece dürüst olduğu için aranıyorsa, her şey için çok geçolmuş demektir...'
Bir millet uyuyorsa uyandırmak kolaydır.Ama uyumuyor da uyuyor gibi yapıyorsa ne yapsanız nafile,uyandıramazsını z.
.Bir gün, nasıl olmuşsa, dürüst bir adam ortaya çıkmış. Geceleri,diğerleri gibi çantasını fenerini alıp hırsızlığa çıkmaktansa, evindekalıp çalışmayı tercih edermiş bu adam. Hırsızlar da onun evinin önünegeldiklerinde içeride ışık yandığını görünce döner giderlermiş. Fakatbu durum böyle bir süre devam edince, ahali ona kızmaya başlamış:'Çalmadan yaşamak senin tercihin, ama başkalarını engellemeye hakkınyok' demişler.Bunun üzerine dürüst adam, geceleri ışığını söndürüp dışarı çıkmayabaşlamış. Her gece, hırsızlık yapmadan orada burada dolaşır durur,sonunda yatmaya evine dönermiş.
Fakat her döndüğünde evini soyulmuşbulurmuş. Sonuçta bir haftadan daha az bir sürede, yiyecek içecek hiçbir şeyi kalmamış ve memleketini terketmek zorunda kalmış.Kasabada hırsızlıkta ustalaşıp giderek zenginleşenler kendileri içinsoygun yapmak üzere maaşlı hırsızlar tutmaya başlamışlar. Zamanla,zengin fakir ayrımı çoğalmış. Zenginler mallarını korumak içinbekçiler tutmuşlar, hapishaneler kurmuşlar.
Kendi mallarınınçalınmasını da yasa dışı ilan etmişler! Ancak yoksulların mallarınıçalmak hala serbestmiş!Bir süre geçtikten sonra, artık kimse soymaktan ve soyulmaktan sözetmez olmuş. Çünkü, yoksulların çoğu ya açlıktan ölmüş ya da oralarıterketip gitmişler.
Zenginler ve maaşlı soyguncular ise ortadasoyacakları kimse kalmadığından servetlerini yavaş yavaş yitirmeyebaşlamışlar.Sonunda zenginler eski düzeni yeniden sağlamak için oraları ilkterkeden dürüst adamı başa getirmeye karar vermişler.
Sora sora neredeyaşadığını öğrenmişler. Evine gittiklerinde kapıda yazılı bir kağıtgörmüşler. Kağıtta şunlar yazıyormuş:
'Bir insan sadece dürüst olduğu için aranıyorsa, her şey için çok geçolmuş demektir...'
Bir millet uyuyorsa uyandırmak kolaydır.Ama uyumuyor da uyuyor gibi yapıyorsa ne yapsanız nafile,uyandıramazsını z.