ALİ EKBER YILDIRIM
Tatil için İzmir Balıklıova ' dayız. Fakat tatil yapmak ne mümkün?
Telefon üzerine telefon. Besiciler arıyor.
'Et ithalatı başlayacakmış haberiniz var mı?'
Sorunun muhatabı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı. Tatildeyiz, bakanlığa sorun diyemiyoruz. Kaldı ki, okurlarımız oradan gelecek yanıtı biliyor. 2010 yılında da ithalat söylentileri ayyuka çıkmıştı. Bakan Mehdi Eker açıklama yaptı; 'Kesinlikle ithalat olmayacak' dedi. Bir hafta sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ' ın talimatı ile ithalat başladı.
Et ithalatı niye yapıldı?
Tüketici pahalıya et yemesin, kırmızı et fiyatı düşsün diye yapıldı. İthalat canlı hayvan ve etle sınırlı kalmadı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez kurbanlık hayvan ithal edildi. O da yetmedi, saman ithal edildi.
Türkiye ' de hayvancılık yapanlara 3-5 kuruşluk destek çok görülürken 2010-2012 döneminde 3 milyar dolarlık canlı hayvan ve et ithal edildi. Bu para yurt dışındaki besicilere aktarıldı. İthalattan en çok memnun olan da Fransa oldu. Bu memnuniyetlerini bizim Tarım Bakanı ' na 'şövalye' nişanı vererek dünyaya duyurdular.
İthalatın ülkeye faturası çok ağır oldu.
Et fiyatı düştü mü?
Fiyat düşmediği gibi yüzlerce, binlerce besici bu işi bırakmak zorunda kaldı. Bunlar arasında Koç, McDonalds gibi devler de var.
Üç yıl sonra gelinen yer aynı.
'Et ithal edilecek haberiniz var mı?'
Evet, haberimiz var. Tıpkı 2009 ' un sonunda olduğu gibi 'ithal et lobisi' şu günlerde çok yoğun çalışıyor. İthal et stokları tükendi. İthalatın yeniden açılmasını istiyorlar. Amaçları, Türkiye ' de besiciliği tamamen bitirmek.
Bu amaca ulaşmak için, 'Dünyanın en pahalı etini yiyoruz' diyerek tüketiciyi yani sizi bizi kullanarak et ithalatına bir kez daha kapıları açmak istiyorlar. Bunun için bilinçli olarak et fiyatını yüksek gösteriyorlar. Besicilere 'hayvanını kesme fiyat yükselecek' diye kendilerince yol gösteriyorlar. Amaç, piyasada yapay bir fiyat artışı sağlayarak ithalatın önünü açmak. Ramazan öncesi nabız yokladılar. Besicileri 'Ramazan ' da zam yapan fırsatçılar' olarak göstermeye çalıştılar.
Tarım Bakanı Mehdi Eker, Ramazan öncesi etçilere, sütçülere 'zam yapan yanar' diyerek gözdağı verdi.
Bakanlık, Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve diğer üretici örgütleri Ramazan ' da zam olmasın diye canla başla çalıştı. Ramazan ' da zam olmadı. Geri kalan 11 ayda ne olacak?
Türkiye 3 yılda 3 milyar dolardan fazla kasaplık canlı hayvan ve et ithal ederken et fiyatlarını cep telefonuyla takip etmekle övünen Bakan Mehdi Eker, et fiyatının düştüğünü söylüyor. Fiyatı düşürmekle övünen bir bakanımız ve ona tam destek veren üretici örgütlerimizin başkanları var.
Bakan ve başkanları mazot, yem ve diğer girdilerin fiyatını düşürmek için ne yaptılar?
Girdi maliyetleri 3 yılda yüzde 100 ' den fazla artarken et fiyatının düşmesi kime yarar. Kaldı ki, et fiyatı düştüyse besicinin sattığı karkasta düştü, tüketicinin et aldığı markette değil. En ucuza ithal edilen etler bile tüketiciye iki üç katına fiyatla satıldı. Hem de yerli et diye. Bakanlık marketleri şikayet etmekten öte hiç bir şey yapmadı, yapamadı.
Şimdi yerel seçimler öncesinde milyonlarca tüketiciye 'ucuz et yedirme' kurnazlığı ile ithalat kapıları tekrar açılmak isteniyor.
'Dünyanın en pahalı eti Türkiye ' de' diyenler, dünyanın en pahalı mazotunun da Türkiye ' de satıldığını bilmiyor mu?
Hayvanlara yedirilen yemin hammaddesinin büyük oranda ithal edildiğini ve besicilerin yeme para yetiştiremediklerini bilmiyorlar mı?
Avrupa ' da, Amerika ' da et ucuz diyenler oradaki girdilerin de ucuz olduğunu bilmiyorlar mı?
Elbette hepsi biliniyor. Fakat amaç başka.
Tarım Bakanlığına göre hayvan varlığımız artıyor. Öyle ki, Avrupa ' da en fazla hayvanı olan ülke olduk. Ama Avrupa ' nın en küçüğünden en büyük ülkesine kadar hepsinden canlı hayvan ve et ithal ediyoruz. Bu nasıl birincilik?
Geçen 3 yıllık ithalat politikasından hiç kimse ders almamış. Yeniden ithalata mahkum olmak uygulanan hayvancılık politikasının iflasıdır.
Dün gelen telefonlardan birisi de, daha önce bu sütunda yazdığımız 'Hayvancılıkta saadet zincirine dikkat' yazısına ilişkin. İzmir Yakın Kitabevi ' nin ortağı ve 'Yakın Yaşam Ürünleri' adıyla organik tarım işine soyunan dostumuz Mehmet Nusreddin Özbay haber verdi.
[size=10pt]Devlet televizyonuna verdiği ilanla hayvancılıkta saadet zinciri kurarak 5 koyuna 2 yıl sonra günde 2 kilo et 5 kilo süt vaat eden kooperatifin başkanı tutuklanmış.
Hayvancılığa zarar veren saadet zincirlerinden birisi böylece kopmuş oldu. Bakalım ithalat lobisinin saadet zinciri ne zaman kopacak?[/size]
Tatil için İzmir Balıklıova ' dayız. Fakat tatil yapmak ne mümkün?
Telefon üzerine telefon. Besiciler arıyor.
'Et ithalatı başlayacakmış haberiniz var mı?'
Sorunun muhatabı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı. Tatildeyiz, bakanlığa sorun diyemiyoruz. Kaldı ki, okurlarımız oradan gelecek yanıtı biliyor. 2010 yılında da ithalat söylentileri ayyuka çıkmıştı. Bakan Mehdi Eker açıklama yaptı; 'Kesinlikle ithalat olmayacak' dedi. Bir hafta sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ' ın talimatı ile ithalat başladı.
Et ithalatı niye yapıldı?
Tüketici pahalıya et yemesin, kırmızı et fiyatı düşsün diye yapıldı. İthalat canlı hayvan ve etle sınırlı kalmadı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez kurbanlık hayvan ithal edildi. O da yetmedi, saman ithal edildi.
Türkiye ' de hayvancılık yapanlara 3-5 kuruşluk destek çok görülürken 2010-2012 döneminde 3 milyar dolarlık canlı hayvan ve et ithal edildi. Bu para yurt dışındaki besicilere aktarıldı. İthalattan en çok memnun olan da Fransa oldu. Bu memnuniyetlerini bizim Tarım Bakanı ' na 'şövalye' nişanı vererek dünyaya duyurdular.
İthalatın ülkeye faturası çok ağır oldu.
Et fiyatı düştü mü?
Fiyat düşmediği gibi yüzlerce, binlerce besici bu işi bırakmak zorunda kaldı. Bunlar arasında Koç, McDonalds gibi devler de var.
Üç yıl sonra gelinen yer aynı.
'Et ithal edilecek haberiniz var mı?'
Evet, haberimiz var. Tıpkı 2009 ' un sonunda olduğu gibi 'ithal et lobisi' şu günlerde çok yoğun çalışıyor. İthal et stokları tükendi. İthalatın yeniden açılmasını istiyorlar. Amaçları, Türkiye ' de besiciliği tamamen bitirmek.
Bu amaca ulaşmak için, 'Dünyanın en pahalı etini yiyoruz' diyerek tüketiciyi yani sizi bizi kullanarak et ithalatına bir kez daha kapıları açmak istiyorlar. Bunun için bilinçli olarak et fiyatını yüksek gösteriyorlar. Besicilere 'hayvanını kesme fiyat yükselecek' diye kendilerince yol gösteriyorlar. Amaç, piyasada yapay bir fiyat artışı sağlayarak ithalatın önünü açmak. Ramazan öncesi nabız yokladılar. Besicileri 'Ramazan ' da zam yapan fırsatçılar' olarak göstermeye çalıştılar.
Tarım Bakanı Mehdi Eker, Ramazan öncesi etçilere, sütçülere 'zam yapan yanar' diyerek gözdağı verdi.
Bakanlık, Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve diğer üretici örgütleri Ramazan ' da zam olmasın diye canla başla çalıştı. Ramazan ' da zam olmadı. Geri kalan 11 ayda ne olacak?
Türkiye 3 yılda 3 milyar dolardan fazla kasaplık canlı hayvan ve et ithal ederken et fiyatlarını cep telefonuyla takip etmekle övünen Bakan Mehdi Eker, et fiyatının düştüğünü söylüyor. Fiyatı düşürmekle övünen bir bakanımız ve ona tam destek veren üretici örgütlerimizin başkanları var.
Bakan ve başkanları mazot, yem ve diğer girdilerin fiyatını düşürmek için ne yaptılar?
Girdi maliyetleri 3 yılda yüzde 100 ' den fazla artarken et fiyatının düşmesi kime yarar. Kaldı ki, et fiyatı düştüyse besicinin sattığı karkasta düştü, tüketicinin et aldığı markette değil. En ucuza ithal edilen etler bile tüketiciye iki üç katına fiyatla satıldı. Hem de yerli et diye. Bakanlık marketleri şikayet etmekten öte hiç bir şey yapmadı, yapamadı.
Şimdi yerel seçimler öncesinde milyonlarca tüketiciye 'ucuz et yedirme' kurnazlığı ile ithalat kapıları tekrar açılmak isteniyor.
'Dünyanın en pahalı eti Türkiye ' de' diyenler, dünyanın en pahalı mazotunun da Türkiye ' de satıldığını bilmiyor mu?
Hayvanlara yedirilen yemin hammaddesinin büyük oranda ithal edildiğini ve besicilerin yeme para yetiştiremediklerini bilmiyorlar mı?
Avrupa ' da, Amerika ' da et ucuz diyenler oradaki girdilerin de ucuz olduğunu bilmiyorlar mı?
Elbette hepsi biliniyor. Fakat amaç başka.
Tarım Bakanlığına göre hayvan varlığımız artıyor. Öyle ki, Avrupa ' da en fazla hayvanı olan ülke olduk. Ama Avrupa ' nın en küçüğünden en büyük ülkesine kadar hepsinden canlı hayvan ve et ithal ediyoruz. Bu nasıl birincilik?
Geçen 3 yıllık ithalat politikasından hiç kimse ders almamış. Yeniden ithalata mahkum olmak uygulanan hayvancılık politikasının iflasıdır.
Dün gelen telefonlardan birisi de, daha önce bu sütunda yazdığımız 'Hayvancılıkta saadet zincirine dikkat' yazısına ilişkin. İzmir Yakın Kitabevi ' nin ortağı ve 'Yakın Yaşam Ürünleri' adıyla organik tarım işine soyunan dostumuz Mehmet Nusreddin Özbay haber verdi.
[size=10pt]Devlet televizyonuna verdiği ilanla hayvancılıkta saadet zinciri kurarak 5 koyuna 2 yıl sonra günde 2 kilo et 5 kilo süt vaat eden kooperatifin başkanı tutuklanmış.
Hayvancılığa zarar veren saadet zincirlerinden birisi böylece kopmuş oldu. Bakalım ithalat lobisinin saadet zinciri ne zaman kopacak?[/size]