Eğirdir Gölü hızla kuruyor

ürkiye Tabiatını Koruma Derneği(TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, Eğirdir Gölü'nde ortalama su seviyesinin 16 metreden 4 metreye kadar düştüğüne dikkat çekti
Türkiye’nin önemli tatlı su kaynaklarından biri olan Eğirdir Gölü’nde su çekilmeleri her geçen yıl daha da artıyor.

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği(TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, son yıllarda göldeki ortalama su seviyesinin 16 metreden 4 metreye kadar düştüğünü belirterek, “Eğirdir Gölü kırmızı alarm vermektedir” dedi.

Türkiye’nin yedi renkli gölü olarak bilinen Eğirdir Gölü’nde su kayıpları kritik seviyelere yaklaşıyor.

Gölde su seviyesinin azalmasıyla birlikte halk plajlarında kumluk alanlar genişlerken iskeleler de karada kaldı.

Suların çekilmesi ilginç görüntüler de oluşturdu. 2016 yılında Bedre Plajı’na kurulan su kaydırağı kumların arasında kaldı. Su kaydırağı ile göl arasındaki mesafe ise yaklaşık 25 metreye ulaştı.



Türkiye Tabiatını Koruma Derneği(TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, göldeki su seviyesinin giderek azaldığına dikkat çekerek, Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü'nce belirlenen Eğirdir Gölü Özel Hükümleri’nin bir an önce uygulanması gerektiğine işaret etti.

“Bilimsel olarak kuruma periyoduna girmiştir”

Eğirdir Gölü’nün Türkiye’nin en büyük ikinci doğal tatlı su gölü olduğuna değinen Kesici, “Göl, kullanım amaçları arasında stratejik öneme sahiptir. Savaşta, açlıkta, kıtlıkta içme suyu olarak kullanılacaktır. Tarımda da kullanılabilmektedir. Eğirdir Gölü 3 bin 500 kilometre karelik bir havza içerisinde yer alan 520 kilometre kare su yüzeyine sahip bir alandır. Son yıllarda ortalama su seviyesi 16 metreden 4 metrelere kadar düşmüştür. Yüzey seviyesinin ise ortalama 150 kilometreden fazlası karalaşmış, bataklıklaşmış ve istilaya uğramıştır. Eğirdir Gölü bilimsel olarak kuruma periyoduna girmiştir. Bunun bilimsel olarak temel nedenlerinden birisi gölün su bütçesinin uygun şekilde kullanılamamasıdır. Yüzey suları, pompajlar ve yasal, yasal olmayan kuyularla tarım için su alınmaktadır. Elbette tarım için su alınacaktır ama gölün su bütçesi korunarak su alınmalıdır. Bunun dışında gölün havzasına düşen yağmurun büyük bir kısmı yüzey akışlarına önüne konulan gölet ve barajlar nedeniyle su, göle ulaşamamaktadır. Gölü besleyecek tek kaynak gölü besleyecek yağmurlar olmaktadır. Eğer sizin havzada neminiz azalırsa yağışınız da azalmaktadır” dedi.



“10 balık türünden sadece bir tane kaldı”

Erol Kesici, gölün kırmızı alarm verdiğini ifade ederek, su çekilmeleriyle birlikte çok ciddi sorunlar yaşandığını söyledi. Gölün içerisine kurulan bazı pompaj sistemlerinin suların çekilmesiyle karada kaldığını belirten Kesici, su seviyesindeki azalmaların diğer canlıları da olumsuz etkilediğini kaydetti.

Kesici, “3-4 yıl önce tamamen sular içerisinde olan kuşların yuvaladığı, ürediği ve balıkların yumurtladığı bazı alanlar kurumuş vaziyette. Göl, canlılar açısından da kırmızı alarm vermekte. Çünkü artık Eğirdir Gölü’nde balık bulunmamakta. En büyük kötülüğü burada yapılan balıklandırmayla yaptılar. Zamanında gölde 10 çeşit doğal tür vardı. Bu doğal tür bir insanın akciğeri, karaciğeri, sindirim sistemi gibiydi. O balıklar göllerin esas temizleyicileriydi. Bugün ise balıklandırma yöntemleriyle daha çok para kazanalım diye 9 tür tamamen coğrafyadan silindi, nesli tükendi. Ayrıca gölde su salyangozları, kurbağalar, yengeçleri, kabuklu organizmalarda kayıplar vardır. Bunlar gölün esas temizleyicileriydi” dedi.



“Göl yüzde 60 seviyesini kaybetti”

Gölün iyi yönetilerek su bütçesinin korunması gerektiğinin altını çizen Erol Kesici, devletin 1983 yılından bu yana Eğirdir Gölü’nün korunmasıyla ilgili yasalar çıkardığını ancak bunların sağlıklı uygulanamadığını belirtti. En son 2013 yılında Eğirdir Gölü Özel Hükümleri’nin çıkarıldığını ifade eden Kesici, “Orada gölün kenarında ne yapacağınızı, gölden ne kadar su alabileceğinize ilişkin bütün hükümler vardır. Ama maalesef bu hükümler popülist davranışlarla uygulanmamaktadır. Örneğin 914,54 su kotuna geldiği zaman bir damla dahi su alınmaması gereken dönemdir. Göl şuanda o dönemdedir. Ama bu illa o döneme kadar su alacağın anlamına gelmez. Göl yaklaşık olarak yüzde 60’lık seviyesini kaybetmiştir. Bu kurumaya yüz tutmak demektir” diye konuştu.



“Balıklandırma gelişigüzel yapılmamalı”

TTKD Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, mutlaka çıkarılan yasaların uygulanması gerektiğini söyledi. Su seviyesinin azalmasıyla eskiye nazaran buharlaşmanın da arttığına dikkat çeken Kesici, sözlerine şöyle devam etti: “Ağaçlandırma yapılmalı. Eğirdir Gölü Özel Hükümleri, ‘gölün kenarına yapı yapılamaz’ diyor. Kurallar getirilmiş. İlk 30 metrede hiçbir şey yapılamaz, 300 metrede ise göreceli. Ancak bugün baktığımız zaman Eğirdir Gölü’nün çevresi istila edilmiş durumdadır. Balıklandırma sistemleri gelişigüzel yapılmamalı. Milyonlarca balık atıldı halen balık yok ve Eğirdir’de satılan gölün doğal sazan balığı ne yazık ki Adıyaman’daki Atatürk Barajı’ndan gelen balıklar olmaktadır.

“Devletimizin çıkarmış olduğu yasalara uymak zorundayız”

Göletlerdeki sular mutlak suretle göle verilmesi gerekir. Gölü besleyen damarlar baypas edilmeli ve açılmalıdır. Yasal olmayan sondajlara izin verilmemeli. Gölü korumak istiyorsak bilimsel kurallara, devletimizin çıkarmış olduğu yasalara uymak zorundayız. Yoksa bu göl geleceğe kalmayacak. Bilimsel verilere göre aynı şekilde kullanılmaya devam ederse Eğirdir Gölü bataklıklaşacak ve 10 yıl içerisinde çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacaktır. 520 kilometre kareden 400 kilometre karelere kadar çekilen bir alan var. Seviyede de yüzde 60’lara varan kayıplar var, bu çok tehlikeli bir durum.”

Güncelleme: 01 Ekim 2020 Perşembe, 12:29
 
Paylaşım için teşekkürler.
Malesef ülkemizde su kıtlığı uzun süredir yaşanıyor ancak farkına varmak için illa acı deneyimler yaşamalıyız, yoksa biz anlamayacaz suyun kıymetini.
Bunun sebebini yağış kitliginda iklim değişikliğinde arasakta esas yanlış uygulanan politikalarin da kurbanı güzel ülkem.
Dağdan gelen doğal suların önüne barajlar yaparak sazliklari kurutup yeni araziler açmak kısa vadede kâr saglasada uzun vadede aşırı zarar veriyor memleketime.
Çare var mı var ama ülkeye hayrı dokunacak çalışmalar verimsiz diye pahalı diye yapılamıyor.
Akdeniz'e akan Göksu Manavgat çayları ile Suriye'ye Irak'a akan Fırat ve Dicle nehirlerini çevir iç Anadolu'ya .al sana çılgın proje.
 
  • Beğen
Tepkiler: wallace22

Benzer Konular