Dünya Organik Tarım Kongresi 2014'te Türkiye'de

Ynt: Dünya Organik Tarım Kongresi 2014'te Türkiye'de

yusuf bey paylaşım için teşekkürler. ben organik tarımı avrupanın bize bir yutturmacası olarak görüyorum. acaba amerika ve avrupa bunu uyguluyormu yoksa konvansiyonel tarıma devammı.
bize organik tarım değil, kontrollü tarım gerekiyor. Bir çiftçi ne kadar üretecek? ne üretecek? Nasıl satacak? Bunlar halledilmeden çiftçi değil, çiftçiye ilaç, tohum, makina satan kazanır
 
Ynt: Dünya Organik Tarım Kongresi 2014'te Türkiye'de

arkadaşlar biz organik tarıma geçeli 5 yıl falan oldu devletimiz sağolsun yakında öküz kullanıp tam organik tarım yapacağız zuha-*-s zuha-*-s zuha-*-s 2014 çok geç kalmış bence ayrıca....... bi fıkra var ingiliz alman bide bizim bakanlar bi araya gelmişler asgari ücreten bahsediyorlar alman demiş asgari geçim 1000 mark ama biz 1200 mark veriyoruz ingiliz demiş asgari geçim 1000 sterlin biz 1300 sterlin veriyoruz sıra bizimkine gelmiş biz 600 tl veriyoruz nasıl geçiniyorlar onu bende bilmiyorum alk-*s :S duva*-*0 tarım politikarı bundan aşağı sayılmaz ;)
 
Ynt: Dünya Organik Tarım Kongresi 2014'te Türkiye'de

Organik falan hikaye, ilaç gübre vesayir olmadan çoğu bitkinin tohumu bile çıkmaz. Sizce varmı böyle bir mantık? organic ama az üreteceksin, dolayısıyla sağlıklı ve uzun yaşam olacak, nüfus giderek artacak...sonuç Somali..
 
Ynt: Dünya Organik Tarım Kongresi 2014'te Türkiye'de

var abi var sebze meyve alıyorsun üreten adam basıyo gübre ilacı sen yiyosun sonuç kanser adam ayırmış kendi yiyeceğini bi köşeye ona ne ilaç ne gübre abi bu ne bunu ben yiyeceğim diğerleri no lacak yiyen düşünsün ne güzel dünya. oganik tarıma seve seve olmasa s... s.... oluyor zaten merak etme mazotla tohumu anca karşılıyoruz sağolsun varolsun
 
Ynt: Dünya Organik Tarım Kongresi 2014'te Türkiye'de

EFE YUSUF link=topic=47147.msg451169#msg451169 date=1317848633' Alıntı:
var abi var sebze meyve alıyorsun üreten adam basıyo gübre ilacı sen yiyosun sonuç kanser adam ayırmış kendi yiyeceğini bi köşeye ona ne ilaç ne gübre abi bu ne bunu ben yiyeceğim diğerleri no lacak yiyen düşünsün ne güzel dünya. oganik tarıma seve seve olmasa s... s.... oluyor zaten merak etme mazotla tohumu anca karşılıyoruz sağolsun varolsun
Bak şimdi konuyu az daha deşelim, organic ürettik mısır gübresiz ilacsız dekardan 1 ton slaj çıktı, bunu yiyen hayvan hem az süt verdi, hem de az b..k s..tı.:) Ve hayvan gübrsi daha az yer gübreledi, dolayısıyla daha az ürün ektik ve daha az ürün aldık, ama organic. Elma var, ağaçta yaprak kalmamış, her tarafı tırtıl, bunları nasıl temizlersin ve her meyvada bir kurt, için için elmayı kemiriyor.. Oda sana kurmuş gübresini sunuyor..Pazardan aldım 5 tane, soydum, kurtlu yerini temizledim kaldı yarım tane, hadi bunu kim yiyecek. Hanımmı, çocuklarmı, yaşlı anne babamı, yoksa dişleri olmayan dede ninemi.? Artı bu organic olduğu için kilosuda 4 misli falan olur, çünkü adam 1 ton meyva aldığı yerden 200 kilo alacak..
 
Ynt: Dünya Organik Tarım Kongresi 2014'te Türkiye'de

mete26 link=topic=47147.msg451075#msg451075 date=1317843706' Alıntı:
yusuf bey paylaşım için teşekkürler. ben organik tarımı avrupanın bize bir yutturmacası olarak görüyorum. acaba amerika ve avrupa bunu uyguluyormu yoksa konvansiyonel tarıma devammı.
bize organik tarım değil, kontrollü tarım gerekiyor. Bir çiftçi ne kadar üretecek? ne üretecek? Nasıl satacak? Bunlar halledilmeden çiftçi değil, çiftçiye ilaç, tohum, makina satan kazanır
abi güzel bi yorum olmuş nail abi ve size yorum icin tşk ilac gübre satışları yine olacak organik gübre vs lisansı olanlar recete ile satılacakmış genelde yurdışı menşeli ilac icerikli bi ziraat odası mühendisiyle sohbet ettimde inek sütü organik olcak demişti suni yem yemeden süt olacak dedi bende ne yiyecek peki dedim ot yonca mısır vs dedi bende bu yonca mısır tohumları organikmi dedim hepsi gdo olu genetigi degiştirilmiş tohum organik degilki hatta googleden araştırın organik bugday bile yokki ilk tohum bilinmiyor paylaşım ve bilgi icin tşk
 
Ynt: Dünya Organik Tarım Kongresi 2014'te Türkiye'de

nailyetek link=topic=47147.msg451181#msg451181 date=1317849166' Alıntı:
Bak şimdi konuyu az daha deşelim, organic ürettik mısır gübresiz ilacsız dekardan 1 ton slaj çıktı, bunu yiyen hayvan hem az süt verdi, hem de az b..k s..tı.:) Ve hayvan gübrsi daha az yer gübreledi, dolayısıyla daha az ürün ektik ve daha az ürün aldık, ama organic. Elma var, ağaçta yaprak kalmamış, her tarafı tırtıl, bunları nasıl temizlersin ve her meyvada bir kurt, için için elmayı kemiriyor.. Oda sana kurmuş gübresini sunuyor..Pazardan aldım 5 tane, soydum, kurtlu yerini temizledim kaldı yarım tane, hadi bunu kim yiyecek. Hanımmı, çocuklarmı, yaşlı anne babamı, yoksa dişleri olmayan dede ninemi.? Artı bu organic olduğu için kilosuda 4 misli falan olur, çünkü adam 1 ton meyva aldığı yerden 200 kilo alacak..
abi ektigin slaj tohumlarının hic biri organik degildir hepsi genetigi degiştirilmiş tohumdur
 
Ynt: Dünya Organik Tarım Kongresi 2014'te Türkiye'de

dolcevita link=topic=47147.msg451197#msg451197 date=1317849804' Alıntı:
abi ektigin slaj tohumlarının hic biri organik degildir hepsi genetigi degiştirilmiş tohumdur
Slaja bişey demiyorumda, buğday var bak genetiği değişmemiş. Orjinal 1893 de Bulgaristan dan dedeler getirmiş, heralde o zaman bunun geniyle oynayacak kimse yokmuştur, istersen yollıyam sana, ek, dene, gör. İsmi bizde Hacı Hüseyin buğdayı diye geçer, bazı yöreler Çalıbasan der..
 

Ynt: Dünya Organik Tarım Kongresi 2014'te Türkiye'de

nailyetek link=topic=47147.msg451199#msg451199 date=1317850199' Alıntı:
Slaja bişey demiyorumda, buğday var bak genetiği değişmemiş. Orjinal 1893 de Bulgaristan dan dedeler getirmiş, heralde o zaman bunun geniyle oynayacak kimse yokmuştur, istersen yollıyam sana, ek, dene, gör. İsmi bizde Hacı Hüseyin buğdayı diye geçer, bazı yöreler Çalıbasan der..
abi dedgini bildim un rengi ekmek rengi farklı kırımızı gibi bişey olur bulgar dergilde roma dan kalma italyanlardan :D
 
Ynt: Dünya Organik Tarım Kongresi 2014'te Türkiye'de

EFE YUSUF link=topic=47147.msg451169#msg451169 date=1317848633' Alıntı:
var abi var sebze meyve alıyorsun üreten adam basıyo gübre ilacı sen yiyosun sonuç kanser adam ayırmış kendi yiyeceğini bi köşeye ona ne ilaç ne gübre abi bu ne bunu ben yiyeceğim diğerleri no lacak yiyen düşünsün ne güzel dünya. oganik tarıma seve seve olmasa s... s.... oluyor zaten merak etme mazotla tohumu anca karşılıyoruz sağolsun varolsun
valla bizim buralarda kavunda 5-6 senedir kurtlanma oluyor hersene hiç bilemezsek 10-15 dönüm ekip eşle dostla yiyoruz ve buna 2veya3defa ilaç yapmazsan 1tane bile sağlam kavun kalmıyor yani demek istediğim kendi yiyeceğimizide isteristemez ilaçlamak zorundayız. nail abinin dediği gibi ilaçlamazsan olmuyor
 
Ynt: Dünya Organik Tarım Kongresi 2014'te Türkiye'de

mete26 link=topic=47147.msg451075#msg451075 date=1317843706' Alıntı:
yusuf bey paylaşım için teşekkürler. ben organik tarımı avrupanın bize bir yutturmacası olarak görüyorum. acaba amerika ve avrupa bunu uyguluyormu yoksa konvansiyonel tarıma devammı.
bize organik tarım değil, kontrollü tarım gerekiyor. Bir çiftçi ne kadar üretecek? ne üretecek? Nasıl satacak? Bunlar halledilmeden çiftçi değil, çiftçiye ilaç, tohum, makina satan kazanır
Bu bizim iyiliğimizedir. Avrupanın yutturmacası değil, bizatihi tecrübe ile sabittir. Ben organik diyeyim siz doğal tarım deyin iyi tarım uygulamaları deyin amaçta beraberiz çünkü. Gübre ve kimyasal ilaçlar bize ne zarar veriyor ileride daha iyi anlayacağız o zaman iş işten geçmiş olacak. Tartışalım bu konuyu belki bir kişide bu konuda olumlu bir değişiklik olur, kimbilir
nailyetek link=topic=47147.msg451153#msg451153 date=1317848070' Alıntı:
Organik falan hikaye, ilaç gübre vesayir olmadan çoğu bitkinin tohumu bile çıkmaz. Sizce varmı böyle bir mantık? organic ama az üreteceksin, dolayısıyla sağlıklı ve uzun yaşam olacak, nüfus giderek artacak...sonuç Somali..
Nail arkadaşım gübre ve bolca ilaçla şişirilmiş bir buğday ekmeğimi yemek istersin yoksa doğal yolla ama 10da1 verim alsanda doğal yolla yetiştirdiğin bir buğday ekmeğimi? 10da1 verimli ama besleyiciliği 10 kat daha fazladır. Bunun bilimsel çalışmaları var.
 
Ynt: Dünya Organik Tarım Kongresi 2014'te Türkiye'de

arkadaş ilaç kullanmıyorlar demiyorum böcek bit mantar ilacı vur ona itiraz etmiyoruz adamlar erken ürün alayım diye ilaç vuruyorlar öyle mantar ilacı vuruyorlar ki yıkasanda arınmıyor ben ona karşıyım ayrıca kabak aşılı karpuzu bilirsiniz nasıl olduğunu ziraat mısırlarını bilirsiniz hiç bi haka yaramadığını ama şu da bi gerçek çifçi de bunu yapmasa aç kalacak yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal
 
Ynt: Dünya Organik Tarım Kongresi 2014'te Türkiye'de

malkaralı_yusuf link=topic=47147.msg451327#msg451327 date=1317914252' Alıntı:
Bu bizim iyiliğimizedir. Avrupanın yutturmacası değil, bizatihi tecrübe ile sabittir. Ben organik diyeyim siz doğal tarım deyin iyi tarım uygulamaları deyin amaçta beraberiz çünkü. Gübre ve kimyasal ilaçlar bize ne zarar veriyor ileride daha iyi anlayacağız o zaman iş işten geçmiş olacak. Tartışalım bu konuyu belki bir kişide bu konuda olumlu bir değişiklik olur, kimbilirNail arkadaşım gübre ve bolca ilaçla şişirilmiş bir buğday ekmeğimi yemek istersin yoksa doğal yolla ama 10da1 verim alsanda doğal yolla yetiştirdiğin bir buğday ekmeğimi? 10da1 verimli ama besleyiciliği 10 kat daha fazladır. Bunun bilimsel çalışmaları var.
Pekala; ben bu geçtiğimiz sezonda 7 değişik cins buğday ektim. İyi kötü hepi oldu.. Bir kısmını harmanda haraç mezat sattık biçer parası lazımdı. Bir kısmınıda depoladık, az fiyatlar yükselsin diye. Neyse ihtiyaç oldu, satmaya gittim, numune alıp glüten ve proteinine baktılar. 17 glüten, 7 protein geldi ve adam bu buğdayı yemlik olarak aldı. Kendiside dışarıdan ithal gelen buğdayı 720 tl den tonlarca stoklamaya ve işlemeye devam ediyor. 40 glüten 15 protein geldiğini söylüyor. Bizdeki protein düşüklüğünü gübre yetersizliğine bağlıyor. Bende elimdeki buğdaylardan kendi unumu 4 valslı bir değirmende öğüttüm ve ekmekler fevkalede.. Proteinsiz ama ben memnunum. Niye dışarıdan aldığımız buğdayların glüteni yüksek geliyor, yaradan onlara gökten besleyici yağmur bizde kurutucu yağmurmu yağdırıyor..:S
 
Ynt: Dünya Organik Tarım Kongresi 2014'te Türkiye'de

yusuf bey ziraat mühendisi korkmaz mert ' in şu makalesine bir göz gezdir.


Organik Tarım Büyük Bir YALAN!

Kiminin “Ekolojik”, kiminin “Biyolojik” olarak dile getirdiği, Ülkemizde ise en çok “Organik Tarım” olarak adlandırılan, Tarımsal üretimde kimyasal (İlaç, gübre vb. gibi) kullanılmadan yapılan tarımsal faaliyetlerin adıdır Organik Tarım..

Organik Tarımın yapılmasını ısrarla savunanların ana gerekçesi İnsanların daha sağlıklı ve lezzetli besin tüketmesinin yanısıra, doğal dengeyi korumak, mevcut toprak yapısının bozulmasını engellemek ve toprakta bulunan canlılığı muhafaza etmek olarak sıralanır.


Farzedelim ki bütün dünya organik Tarıma geçmiş olsun. 7 milyar’a dayanan dünya nüfusunun, aç kalmaması, bozulan doğal dengenin eski haline gelmesi, sağlıklı, hastalıklardan arî, lezzetli meyve ve sebze tüketebilmemiz mümkün olacak mı?
Peşinen söyleyelim ki hayır!
Öncelikle Organik Tarım teriminin ortaya niçin ve kimlerce çıkarıldığına ve bu terimi 3.dünya ülkelerine pompalamaya çalışanlar kimler ona bakalım.

Organik tarım ifadesinden, 1930 yıllarından itibaren Avrupa’da söz edilmeye başlanmasıyla birlikte ilk olarak 1972 yılında Uluslararası Ekolojik Hareketleri Federasyonu’nun ( IFAOM) kurulması ile düzenli olarak çalışmaya başlamıştır. Ülkemizde ise 1985 li yıllarda çeşitli girişimler Avrupa’ya eleman göndermelerle başlamış olup asıl 1992 Ekolojik Tarım Organizasyon Derneği ( ETO ) kurulması ile hız kazanmıştır. ETO’nun dolduruşu ile 18 Aralık 1994 tarihinde “Bitkisel ve Hayvansal Tarım ürünlerinin Ekolojik Metotlarla üretilmesine ilişkin yönetmelik” Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca yayınlanarak yürürlüğe girdi.

Şimdi bu tarihe dikkat etmenizi istiyoruz. Yani 1990’lı yılların başı ve 1994 yılları. Bu yıllar Dünyada GDO’lu Tohumların piyasaya sürüldüğü, Tarımda “Yeşil devrim” olarak nitelendirilen üretim patlamasının yaşandığı yılların başlangıcıdır. Bu yıllar, Avrupa’da bu tarihten sonra çoğu tarımsal ürünlerde üretim fazlasının oluştuğu, Tarımsal ürünlerin fiyatlarında gerilemelerin başladığı yılların başlangıcı!

Bu yıllarda Avrupa’ya, Tarımsal ürünlerini satabileceği ve çiftçilerinin rahatlayabileceği pazarlar lazım. Bunun için efelik tasladıkları ülkelere Tarımsal ürünlerinin ekim dikiminden vazgeçirecek bazen cebren ( Üretim kotası veya ekim yasağı koydurarak ) bezen de hile ile (Organik Tarım yapılması, Eski tohumların kullanılmasının istenilmesi) gibi farklı farklı sinsi planlara başvurdular. O kadar ileri gittiler ki, İnsanları buna inandırmak için Milyar dolarlar harcayarak çeşitli dernekler, Kulüpler, Çevreci sivil toplumlar vb örgütleri kurdurdular.


Sinsice yürütülen bu planlı işin sonucunda, günümüze gelindiği zaman, artık kendi insanımızın ve üniversitelerdeki hocalarımızın, üreticilerin Konvansiyonel Tarımı bırakıp Organik Tarıma geçmeleri için cilt cilt kitap ve makale yazar olduklarını ve vatandaşı inandırmak için çaba sarf ettiklerini görüyoruz...


Üniversite hocalarımız, yıllarca kürsüde verdikleri derslerin yanlış olduğunu bir çırpıda söylemeye başladılar.

Aslında söylediklerine ne kendileri ne de çiftçimiz inandı. Öyle ya; kilosunu 50 kuruşa satamadığı domatesin, Organik diye 5 liraya nasıl satılacağını üreticiye kimse izah edemedi.

İşin iç yüzü şu ki; Organik Tarım baştan başa büyük bir yalandır. Tarımsal üretimde, kalkınmakta olan ülkelerin Avrupa ülkelerine, pazar olarak bağlı kalmasını sağlayacak bir projedir.

Bugün Tarımsal üretimde ve örgütlenmede son derece etkin olan Avrupa’da maalesef Organik tarım alanları, tarımsal faaliyet yapılan alanların ancak %2-3 oranı kadardır. Madem Organik tarım bu kadar iyi, sağlıklı, kaliteli, çevreci ve doğal dengeyi koruyorsa neden AB ülkeleri Yeni tedbirlerle Organik Tarıma geçmiyor da bize organik Tarım yapılmasını öğütlüyorlar? Bizim sağlığımızı, kendi sağlıklarından daha mı fazla düşünüyorlar?

GDO’lu tohumlardan sonra artık bir dekar yerden 40-50 ton domates alan Avrupa ülkeleri, bizleri Organik Tarım yalanı ile bir dekar yerden 2-3 ton domates almaya ve ihtiyacımızı karşılayamayarak Tarımsal ürünlerde Pazar olarak kalmamıza çalışıyorlar.

Ülkemizin konum itibariyle 3 tarafı denizlerle çevrili olmasından dolayı, büyük bir kısmında yıllık nem oranı % 60 civarında olmaktadır. Bu kadar nem olan bir yerde, hiçbir kimyasal kullanmadan Organik Tarım yapmak, mildiyö ve pas hastalığından ürünleri kurtarmak nerdeyse imkânsızdır.

Bugün dünyada müthiş bir tohum savaşı var. Tohumu elde eden tüm insanlığı kudreti altına alacağını biliyor. Tohum sektörü 6 firmanın tekeline girmek üzere. Anadolu, yaklaşık 12.000’in üzerinde bitki türü ile (kaynak Tarım Bakanlığı) Tüm Avrupa’dan daha fazla çeşitliliğe sahip. Organik Tarım hikâyesi ile bu çeşitliliği korumanız mümkün değil. Çünkü ekip diktiği ile geçinemeyen çiftçi arazisinde bulunan gen merkezli bitkilere nasıl sahip çıkacak. Gecen yıllarda Ülkemizde bir Ziraat Fakültesinin öğrencilerine “getir yörendeki tohumu, al bilgisayarı” projesi ile tohumlar talan edilmeye çalışılmıştı. Yani ürettiği ile geçinemeyen insanımızın tohumunu koruması ne kadar mümkün? Bunun için bu çeşitliliği ıslah çalışması ile zenginleştirmeli ve çiftçilerin bol kazanç ile bunlara sahip çıkması sağlanmalı değil mi?



Organik Tarım yapıldığında;

1- Üretimde hiçbir zaman, bitkinin genetik kapasitesine ulaşamasınız. Yani büyük bir verim azalması yaşarsınız.

2-Geniş alanlarda, işletme bazında tarım yapma şansınız olmaz. Zira işçilik masrafınız üretiminizi karşılayamaz.

3- Üretimi bir yıl boyuna yayamazsınız. Örneğin sofranızda 12 ay domates, biber, marul, maydanoz v.b gibi sebzeleri bulamazsınız. Mevsimsel fiyat farklarından hiç faydalanma şansınız olmaz.

4- Organik ürünlerin besleyicilik özelliğinin, diğer konvansiyonel tarım ürünlerinden hiçbir farkı olmadığı son yapılan bilimsel tezler ve çalışmalarla ortaya konmuştur. (London School of Hygiene & Tropical Medicine ' dan araştırmacısı Alan Dangoru ve arkadaşlarının Son 50 yıldır birbirine bağlı olarak yapılan araştırmaların sonuçlarının yayınlandığı 162 sayfalık raporda, organik gıdalarla diğer yetiştirilme tarzlarının kullanıldığı gıdalar arasında bir fark olmadığını tespit ederek açıkladılar)

5- Tüketicinin sıklıkla ifade ettiği “ Meyve sebzede eski tadı bulamıyoruz” sızlanmalarının nedeninin Konvansiyonel tarımdan kaynaklanmadığı, kullanılan Tohumdan kaynaklandığı ispat edilmiştir.

6- Zamanında, dozunda ve nerede kullanılacağı bilinen kimyasalların sağlık açısından bir tehdit oluşturmadığı ispat edilmiştir.

7- Organik Tarım yapılan ürünlerde yabancı tozlaşmanın önüne geçemezsiniz ve her yıl tohumlarda bozulma söz konusu olur.

8- Organik Tarım yöntemiyle üretilen ürünlerin ilk etapta yapılan reklamlar ile pazarının çok olacağı zannedilir ancak; albenisi az olan bu ürünlerin pazar değeri azdır ve talebi gittikçe azalır. Unutulmamalıdır ki; pazarlamada paketin içersindeki ürün kadar onun ambalajlanması ve albenisi de ürünün talebini artırır. Kaç tüketici pazarda Nar gibi kırmızı, iri ve parlak elma dururken yandaki ufak tefek ve kurtlu elmayı alır?




Kısacası Organik Tarım, yılın 12 ayında sofrasında sebze meyve görmek isteyen, Nüfusu 7 milyar sayısına dayanan insanlığa çok lüks bir kavramdır. Özellikle gelişmekte olan ülkeleri teknolojide köle yapan Avrupa, tarımsal ürünlerde de kendine bağımlı yeni köleler oluşturmak için organik tarımsal üretim tarzını ve yalanını icat etmiştir.

Organik Tarımın kişisel bazda yapılmasına sonuna kadar EVET!, Ancak işletme bazında yapılmasına HAYIR!.

Daha düne kadar, Anne sütü yerine mamayı, Tereyağı yerine margarin tüketmenin daha sağlıklı olduğuna ilişkin verilen raporları hatırlayanlarınız vardır. İnsanlar bu raporların bazı firmalarca para karşılığında verildiğini ve aldatıldıklarını anlayana kadar bazıları epeyce yol almışlardı.

Bugün ise daha kapsamlı bir oyun organik Tarım yalanı ile tüm tarımsal üretimde köleleştirme gayretleri devam etmektedir. Bunun yerine kontrollü, iyi tarım uygulamaları ile Konvansiyonel Tarımı en geçerli ve kazançlı bir yol olarak görüyoruz. İnadına üretim, inadına konvansiyonel tarım.


Korkmaz MERT

Ziraat Mühendisi
 
Ynt: Dünya Organik Tarım Kongresi 2014'te Türkiye'de

nailyetek link=topic=47147.msg451348#msg451348 date=1317918058' Alıntı:
Pekala; ben bu geçtiğimiz sezonda 7 değişik cins buğday ektim. İyi kötü hepi oldu.. Bir kısmını harmanda haraç mezat sattık biçer parası lazımdı. Bir kısmınıda depoladık, az fiyatlar yükselsin diye. Neyse ihtiyaç oldu, satmaya gittim, numune alıp glüten ve proteinine baktılar. 17 glüten, 7 protein geldi ve adam bu buğdayı yemlik olarak aldı. Kendiside dışarıdan ithal gelen buğdayı 720 tl den tonlarca stoklamaya ve işlemeye devam ediyor. 40 glüten 15 protein geldiğini söylüyor. Bizdeki protein düşüklüğünü gübre yetersizliğine bağlıyor. Bende elimdeki buğdaylardan kendi unumu 4 valslı bir değirmende öğüttüm ve ekmekler fevkalede.. Proteinsiz ama ben memnunum. Niye dışarıdan aldığımız buğdayların glüteni yüksek geliyor, yaradan onlara gökten besleyici yağmur bizde kurutucu yağmurmu yağdırıyor..:S
ağzına sağlık nail abi tamamen hak veriyorum sana....
 
Ynt: Dünya Organik Tarım Kongresi 2014'te Türkiye'de

2010 hasat sezonund başımdan şöyle bi olay geçti; ağustos 10 gibi hasat biter bizde, neyse 1 eylülde TMO ya buğday götürdüm, exsper bakmadan anbar zararlısı çıkacağını söyledi. İnanmadım doğal olarak zaten buğdayı dışarı naylon üzerine döküp üstünüde branda ile kapatmıştım.. O sıralarda haşhaş alımları yapılıyodu, hatta bir çiftçide kızdı expere.. Dedi arkadaşım; pirinç gibi buğday bakmadan neden peşin fikirli konuşuyosun .. falan.. Neyse numune aldılar elediler ,inceledilergözüm önünde, çıktık güneşe en alttaki kapı çevirdik bi baktık testereli böcekler fink atıyor.. Dolayısıyla almadılar ve bende tüccara sattım. Exper bu böceklere karşı biçerden buğday dökülürken ilaçlaman lazım falan dedi, ben hızlı bir şekilde net ten falan araştırdım, trakkulüp dostşları falan tavsiyede bulundu, doğru ilaca ulaştım ve bayinin elinde olan son 3 paket ilacı alıp arpa anbarını falan ilaçladım. 2 . defa almaya gittiğimde ilaç yasklanmış ve üretimide stokuda bitmişti. Şimdi bunun arkasında ben art niyet aramazmıyım. Neden dışardan gelen buğdaylar, arpalar v.s. böceklenmez, neden onlar yıllarca büyük depolarda stoklanır, aldığımız ülkeler AB uyum yasalarını hiçemi sayar.. Veya onların kullandıkları ilaçlar kalıntı yapmıyormu.? Şimdi kalkıp bize organic tarım diye dayatırlar. Gitsinler bu emellerini binlerce hektarlık dünya oluşumundan bu yana hiç işlenmemiş topraklarında denesinler.. Zaten bizim tam organic ürün üretebilmemiz için toprağın azami 5 yıl temizlenmesi arınması sürer..
 
Ynt: Dünya Organik Tarım Kongresi 2014'te Türkiye'de

Bu organik tarım iyi hoşta bizim topraklarda traktöre mazot koymadan yürütmeye benziyor, bitkiyi beslemeden ürün almak.Gübre atmadan nasıl olucakmış ki o iş.

Adamın biri olamdık sebeplerden dolayı ektiği mısırlara gübre atamadı gözümüzün önünde tarla köyün yanında, mısırlar yarı boyda kaldı büyüyemedi.Herhangi bir zararlı mücadelesi vs. yapamadı sulattı ama neye yarar.Altında gübre yok üstünde yok.Şimdi bu Organik tarım mı oluyor?Oluyorsada bu mısırların neyinden faydalanacak adam.
 

Ynt: Dünya Organik Tarım Kongresi 2014'te Türkiye'de

sapından emmoğlu sapından organik tarıma benim ilaç aldığım mühendis bile inanmıyor toprak tahliline de inanmıyor bikere tarla yola yakın olmayacak yan komşuların ilaç kullanmayacak vs vs hani nerde öyle tarla gübre atmadan anca ot olur bu memlekette yaptım gördüm versin alın terimizin hakkını organik tarım da yaparız biz sen canını sıkma keser döner sap döner gün gelir devran döner bu çifci de bunun açısını elbet bi gün çıkartacak ithal ithal bakacaz nereye kadar
 
Ynt: Dünya Organik Tarım Kongresi 2014'te Türkiye'de

nailyetek link=topic=47147.msg451456#msg451456 date=1317930440' Alıntı:
2010 hasat sezonund başımdan şöyle bi olay geçti; ağustos 10 gibi hasat biter bizde, neyse 1 eylülde TMO ya buğday götürdüm, exsper bakmadan anbar zararlısı çıkacağını söyledi. İnanmadım doğal olarak zaten buğdayı dışarı naylon üzerine döküp üstünüde branda ile kapatmıştım.. O sıralarda haşhaş alımları yapılıyodu, hatta bir çiftçide kızdı expere.. Dedi arkadaşım; pirinç gibi buğday bakmadan neden peşin fikirli konuşuyosun .. falan.. Neyse numune aldılar elediler ,inceledilergözüm önünde, çıktık güneşe en alttaki kapı çevirdik bi baktık testereli böcekler fink atıyor.. Dolayısıyla almadılar ve bende tüccara sattım. Exper bu böceklere karşı biçerden buğday dökülürken ilaçlaman lazım falan dedi, ben hızlı bir şekilde net ten falan araştırdım, trakkulüp dostşları falan tavsiyede bulundu, doğru ilaca ulaştım ve bayinin elinde olan son 3 paket ilacı alıp arpa anbarını falan ilaçladım. 2 . defa almaya gittiğimde ilaç yasklanmış ve üretimide stokuda bitmişti. Şimdi bunun arkasında ben art niyet aramazmıyım. Neden dışardan gelen buğdaylar, arpalar v.s. böceklenmez, neden onlar yıllarca büyük depolarda stoklanır, aldığımız ülkeler AB uyum yasalarını hiçemi sayar.. Veya onların kullandıkları ilaçlar kalıntı yapmıyormu.? Şimdi kalkıp bize organic tarım diye dayatırlar. Gitsinler bu emellerini binlerce hektarlık dünya oluşumundan bu yana hiç işlenmemiş topraklarında denesinler.. Zaten bizim tam organic ürün üretebilmemiz için toprağın azami 5 yıl temizlenmesi arınması sürer..
abi bazı ülkeler verimli kaliteli ürünleri ihracat eder iyi ürünler genelde dış pazarlara sürülür türkiyede yetişen gülüteni yüksek proteinli bugdaylarda yur dışına ihracat edilir bu düzen dünya genelinde vardır şu anda soguk iklimi yüksek ve parası düşük ülkelerden unluk bugday gelir unluk bugday kış döneminde mutlaka belirli bi zaman soguk iklim ister tabi ceşidine göre degişirde kalitelisi böyledir moldova ile calışan bi tanıdık var 500 ton limit almış bana 1 inci kalite bugday vereyim diyor fiyat da güzel 700 krş satarızda borsaya fabrikalara vs
 

Benzer Konular