Besicilikte ucuz krediyi bulan hayvanı bulmakta zorlanıyor!


Et fiyatını düşürmek için hükümetin attığı her adım fiyatı düşürmek bir yana hayvancılığa yeni bir darbe vuruyor.

Gümrük vergisi sıfırlanarak Et ve Balık Kurumu ile ithalatın her türlüsü denendi fiyat düşmedi. Özel sektöre ithalat yetkisi getirildi et fiyatı yine düşmedi.

Et ve Balık Kurumu, fiyatını sabit tutacak marketlere ucuz et vereceğini açıkladı. Kendi satış merkezlerinde ucuza et sattı, fakat fiyat düşürülemedi.

İthalat sürerken, yerli üretimi teşvik etmek amacıyla 1 Ağustos itibariyle hayvancılık yatırımlarına sıfır faizli kredi uygulaması başlatıldı. Gerekli altyapı hazırlanmadan hiç bir planlama yapılmadan başlatılan sıfır faizli kredi uygulaması hayvan talebini artırınca fiyatın düşmesi bir yana daha da arttı.

Sıfır faizli krediyi alanlar hayvan bulamamaktan şikayetçi. Hayvan bulanlar ise, fiyatın yüksekliğinden yakınıyor.

Yıllardır süt hayvancılığı yapanlar, 2007 ' de olduğu gibi süt hayvanlarını kaybetme endişesi yaşıyor. Besicileri ise hayvan bulamama korkusu sardı.

Et fiyatını düşürmeye odaklanan hükümetin hayvancılık politikası neden iflas etti?

Geriye dönüp bakıldığında AKP Hükümeti döneminde hayvancılık desteklerinde ciddi bir artış oldu. 2002 ' den başlayarak destekler düzenli olarak arttı. Son 4 yıldır hayvancılığa yılda ortalama 1 milyar dolarlık destek veriliyor. Ancak, amacına ulaşmayan bu desteğin plansız bir şekilde dağıtılması nedeniyle, Türkiye et ve sütte sürekli kriz yaşıyor. Özellikle ette yeterli üretim olmadığı için fiyatlar kontrol edilemiyor.

Hükümet, hayvancılığa destek veriyor ama üretimi planlayamıyor. Sütte fiyat istikrarını sağlayamıyor. Hayvan varlığının erimesine engel olamıyor. Küçükbaş hayvancılık ise kaderine terk edildi.

Sürdürülebilir üretim politikası yok

Artan yatırımlara rağmen altyapıya yönelik çalışmalar yapılmadı. Sürdürülebilir üretim politikası uygulanamadı. 2007-2008 ' de kuraklığın etkisiyle büyük bir darboğaza giren hayvancılık, politika değişikliği ile bir darbe de yanlış politikadan yedi. Süt tozu ithalatı kontrol altına alınamadı. Süt fiyatı yarı yarıya düşerken, yaklaşık 1 milyon süt ineğinin kesime gitmesine hükümet seyirci kaldı.

Yapılan bu yanlışlıklar et fiyatı ile su yüzüne çıktı. Referandum öncesi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ' ın talimatıyla et fiyatını düşürmeye odaklanan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ithalatla sorunu çözeceğini düşündü. Hatta ithalatın konuşulması bile fiyatı bir miktar aşağı çekti. Fakat, hayvan varlığının yetersiz olması, aceleyle alınan ithalat kararının iyi yönetilememesi sonucunda ithalat politikası daha baştan iflas etti. Et fiyatı düşürülemedi.

Et fiyatını düşürmek için önce Et ve Balık Kurumu ' na hayvan ithalatı için yetki verildi. Canlı hayvan ithalatında yüzde 135 olan gümrük vergisi sıfırlandı. Et ve Balık Kurumu canlı kasaplık sığır, canlı besi hayvanı ithalatına başladı. Fiyat düşmeyince bu kez özel sektöre de ithalat yapması için gümrük vergi oranları yüzde 135 ' ten yüzde 40 ' a düşürüldü. Özel sektör hayvan ithalatına hazırlanırken bu kez referandum öncesi yine hiç bir planlama yapılmadan, altyapısı hazırlanmadan acele bir kararla hayvancılık yatırımlarına sıfır faizli kredi verilmesi kararı çıktı.

Ziraat Bankası yöneticileri ile Tarım Bakanlığı bürokratları bir süreden beri sıfır faizli kredi konusunda çalışıyorlardı. Banka yetkilileri bu kredinin çok önemli olduğunu, piyasaya büyük bir hareketlilik getireceğini, bu nedenle gerekli hazırlıkları yapıldıktan sonra açıklanmasını istedi.

Paket referandum kaygısı ile erken açıldı

Ancak, Tarım Bakanlığı referandum öncesinde siyasi bir kararla ve ithalat politikasındaki yanlışları örtme telaşıyla hayvancılığa sıfır faizli krediye ilişkin kararnameyi hazırladı. Konuya ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı 1 Ağustos Pazar günü Resmi Gazete ' de yayınlanarak yürürlüğe girdi.

Karar, hayvancılıkta yatırım kredilerinde ve işletme kredilerinde sıfır faiz uygulanmasını öngörüyor. Yatırım kredilerinde ahır, ağıl yapma, süt sağım tesisi kurma ve hayvan alımını kapsıyor.

Yatırım kredisi, süt sığırcılığı, damızlık etçi sığır yetiştiriciliği, koyun ve keçi yetiştiriciliği, büyükbaş hayvan yetiştiriciliği ve manda yetiştiriciliğine veriliyor. Geri ödemesi 7 yıl olan kredinin üst limiti 7 milyon 500 bin lira. Yapılan hesaplamaya göre, 7 milyon 500 bin lira kredi alan bir yatırımcı yaklaşık bin baş damızlık hayvan alımı yapabilecek.

Sıfır faizli işletme kredisi ise büyük baş besi hayvancılığını kapsıyor. Et üretimini artırmayı amaçlayan işletme kredisinin geri ödenme süresi 2 yıl. Üst limiti 3 milyon lira olan kredi, büyükbaş besi hayvanı alımı ve yem temininde kullandırılıyor.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ' nın açıklamasına göre, sıfır faizli kredi projesi ile ilk yıl için 100 bin baş damızlık sığır ve manda, 2 milyon baş damızlık koyun ve keçi ile 600 bin baş besi sığırı yetiştirilmesi bekleniyor.

Proje ile bir yılda süt üretiminin 525 bin ton, kırmızı et üretiminin 260 bin ton artması, ayrıca 85 bin baş buzağı üretimi ve yıllık 1 milyon 728 bin baş kuzu üretimi sağlanması hedefleniyor.

Kağıt üzerinde hedefler ve verilen rakamlar çok umut verici. Ancak, bu kadar büyük hedefleri olan sıfır faizli kredi için hiçbir altyapı çalışması yapılmadı. Bakanlığın deyimi ile 7.5 milyon lira kredi ile bin baş damızlık hayvan alması düşünülen yatırımcı bin baş damızlık hayvanı nereden alacak?

Yine ' 3 milyon lira işletme kredisi kullanacak bir yatırımcı bin baş besi hayvanı alabilir deniliyor.' Bu yatırımcı hayvanları nereden alacak?

Hayvan ithal edilecekse bu yatırımcılar kendileri ithalat yapabilecek mi? Yapamayacaksa hangi şartlarda hayvan alacak?

İthal hayvanlar nereden getirilecek? Süt verimi, karkas ağırlığı ne olacak?

Bütün bu sorulara ne yazık ki yanıt verilmiyor.

Sıfır faizli kredi adı altında hayvan ithalatı yoluyla birilerine kaynak mı aktarılacak?

Para var hayvan yok

Bu sorulara yanıt verilmezken, sıfır faizli kredi kararı Resmi Gazete ' de yayınlanması üzerine, daha önce hayvancılık yapmamış, hayvancılığı hiç bilmeyen fakat parası olan ve devletin sıfır faizli kredi vereceğini öğrenenler Ziraat Bankası ' na akın etti.

Ziraat Bankası ilk 3 günde yaklaşık 100 milyon lira kredi verdi. Yatırımcı bankadan krediyi alıp piyasada hayvan aramaya çıkıyor. Ama hayvan yok. Yeterli sayıda hayvan olsa, ithalata gerek kalmaz et fiyatı bu kadar yükselmezdi.

Sıfır faizli kredi hayvan alımına olan talebi yükseltti. Yeterli hayvan olmayınca fiyat artmaya başladı.

Yıllardır süt hayvancılığı yapanlar, artan fiyat nedeniyle süt hayvanlarının kesime gideceği endişesi yaşarken, besiciler hayvan bulamama korkusu yaşıyor.

Türkiye ' nin en başarılı kooperatiflerinden Tire- Süt Kooperatifi ' nin Başkanı Mahmut Eskiyörük, sıfır faizli kredi ile hayvancılığı bilmeyenlerin sektöre gireceğini, ithalatın tetikleneceğini belirterek: 'Bu karar üreticiye sıkılmış bir kurşundur' diyor.

Sıcaklar nedeniyle süt üretiminin yüzde 20-25 oranında düştüğünü buna rağmen süt fiyatının yerinde saydığını hatırlatan Mahmut Eskiyörük, süt fiyatının düşmesi ile süt hayvanı kesiminin artacağını ve sektör için büyük bir felaket olacağını söylüyor. Bu nedenle süt fiyatının kesinlikle düşmemesi gerektiğine dikkat çeken Eskiyörük, herkesin kendi işini yapması gerektiğini, hayvancılığa sektör dışından yatırım yapanların uzun vadede hayvancılığa zarar vereceğini düşünüyor.

Çok sayıdaki süt üreticisi Mahmut Eskiyörük ' ün görüşünü ve endişelerini paylaşıyor.

Besicilikte de durum çok farklı değil.

500 bin baş besilik dana ihtiyacı var

Besiciler de hayvan fiyatının artmasından endişeli. Hayvan bulamama korkusu yaşıyor. Hayvan pazarlarını yakından izleyen Pehlivanoğlu Et Entegre ' nin Grup Direktörü Hüseyin Özşenoğulları, sıfır faizli kredinin hayvan fiyatını tetiklediğini söylüyor. Hayvan arzında sorun varken yeni talep yaratmanın doğru olmadığını, gerekli hazırlıkların, planlamanın yapılmasından sonra böyle bir kararın uygulamaya konulması gerektiğine dikkat çeken Hüseyin Özşenoğulları ' nın anlattıkları özetle şöyle: ' Yapılan sayımlarda 2 milyon baş besilik hayvan olduğu ifade ediliyor. Önümüzde Kurban Bayramı var. Yüzde 20 ' si kesime gidecek. Bu nedenle Türkiye ' nin şu anda en az 500 bin baş besilik canlı danaya ihtiyacı var. Besilik dana ithalatının en az 2 yıl serbest bırakılması gerekir. Geçen yıl kilosu 5.5 lira olan canlı dananın fiyatı şu an 12 lira. Kuzunun bıçak fiyatı 22 lira. 2008 Ağustos ' unda kuzunun fiyatı 5-6 liraydı. 2009 ' da 14-15 liraya çıktı. Hiçbir önlem alınmadı şimdi 22 lira. En önemlisi hayvan bulamıyoruz. Fiyat yükseliyor ve hayvan yok.'

Koyunculuk ihmal edildi dana etine talep arttı

Hayvancılık politikasında küçükbaş hayvancılığa yeterince önem verilmemesi bugünkü et fiyatlarının artmasında önemli bir etken. Türkiye ' de üretilen kırmızı etin yüzde 70 ' inden fazlası sığırdan elde ediliyor. Fakat küçük baş özellikle koyun etinin fiyatın dengelenmesinde önemli bir rolü var. Koyunculuk zayıflayınca kuzu etinin fiyatı dana etinden çok daha pahalıya satılmaya başlandı. Tüketici dana etine daha çok yönelince fiyatı da arttı. Koyun üretimi desteklense ve dana eti fiyatı üzerindeki baskı azalsa fiyatlar biraz daha gevşeyebilir.

Hayvancılığı yakından izleyen Tarım ve Köyişleri eski Bakanı Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp, Türkiye ' yi karış karış geziyor. Telefonla konuştuğumuz Gökalp, 'Yüreğim sızlıyor' diyor.

Kars, Iğdır, Erzurum ve Sivas ' ı bu yakın zamanda dolaştığını ve hayvancılığın halini gördükçe yüreğinin sızladığını belirten Hüsnü Yusuf Gökalp ' ın izlenimleri şöyle: ' Konuştuğum çiftçiler, yetiştiriciler sıfır faizli kredinin kendilerine ulaşmadığını söylüyor. Bu kredi hayvancılıkla ilgisi olmayanlara veriliyor. Onların aracılığıyla bu para ithalata gidecek. Her zaman söylüyorum, tarımın, hayvancılığın siyaseti olmaz. Bu ülke meselesidir. Hayvancılık bu noktalara gelmemeliydi. Bakanlığın gerekli önlemleri zamanında alması gerekirdi. Fakat, yüreğim sızlayarak söylüyorum ki, bakanlıkta yüreği sızlayan adam yok. Bu nedenle biz bu çöküşü yaşıyoruz. Ama umudumuzu kaybetmemeliyiz.'

Ziraat Bankası da endişeli

Sektörün duyduğu endişeyi Ziraat Bankası yetkilileri de yaşıyor. Son yıllarda tarım ve hayvancılığa çok büyük destekler sağlayan ve yeniden 'çiftçi bankası' kimliğine bürünen Ziraat Bankası ' nın sıfır faizli kredi ile prestijinin zedelenmesi istenmiyor. Banka yöneticileri, kredi verdikleri yatırımcıların sağlıklı ve verimli hayvanlarla et ve süt üretimine katkı sağlamasını istiyor. Sıfır faizli kredi ile sektörün sıfırlanmasını istemiyorlar.

Planlanmadan, altyapısı hazırlanmadan uygulamaya konulan sıfır faizli kredi ve ithalat politikasının geçmişteki uygulamalarına bakıldığında kelimenin tam anlamıyla 'felaket'le sonuçlandığı görülüyor.

1995 felaketi ders olsun

Fehmi Aksoy dostumuzun da hatırlattığı gibi, böyle bir uygulama son olarak 1995 ' te yaşandı. O dönemde sıfır gümrükle 50 bin ton et, 440 bin baş besi hayvanı, 120 bin baş damızlık hayvan ithal edildi. Et ve süt fiyatı o kadar düştü ki, yerli üretim çöktü. Düşük faizli kredi kullananlar iflas etti. Sektör yerle bir oldu. Üretici isyan etti.

Musa Demirci, 1996 ' da Tarım Bakanlığı koltuğuna oturunca yaptığı ilk iş ithalatı durdurmak oldu. Daha sonra Avrupa ' da deli inek hastalığı çıkınca ithalat bir daha gündeme gelmedi. O tarihten bu yana ilk kez bu yıl ithalat yeniden bu kadar yaygın yapılıyor.

Önlem alınmazsa, bir yandan ithalat bir yandan sıfır faizli kredi hayvancılığın çöküşüne neden olabilir. Tarım Bakanlığı ' nın açıklamasına göre sıfır faizli kredinin bütçeye getireceği yük 1.3 milyar lira. Devlet bir şekilde bu yükü kaldırır. Fakat, varını yoğunu ortaya koyarak sıfır faizli kredi ile hayvancılığa girenler ve bugüne kadar hayvancılık yapanlar iflas ederse bunun faturası çok ağır olur.

 

Benzer Konular