Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci "Bursa Sektör Toplantısına" katıldı. Toplantıda gündeme dair konuştu.
"Son 20 yılda hükümetimiz, her alanda olduğu gibi tarımla ilgili de hem bitkisel üretim hem de hayvansal üretim ayağında eşsiz ve büyük destekler sağlamıştır. Türkiye'de tarım, hukuki yönden mevzuat noksanlığı olan bir alan olmaktan çıktı. Şu anda Türkiye'de tarımın mevzuat konusunda bir boşluğu, eksikliği yok. Tabii ki bir iki ufak dokunuş gerekiyor."
"Tarımı tali bir sektör olarak gören, bir şekilde ithalat yoluyla tarım ürünlerinin ikame edilebileceğini düşünen çevrelerin ne kadar büyük bir yanılgı içinde olduklarını önce pandemi, akabinde Rusya-Ukrayna Savaşı'nda açık açık gördük. Paramız olsa dahi bizim gıda arz güvenliğini sağlama konusunda yetersizliğimiz ortaya çıktı; dünya olarak söylüyorum, Türkiye olarak söylemiyorum. Bir anda dünya şaşkına döndü. Raflara büyük bir hücum başladı, pandemi döneminde yine dünya uygulamalarından söz ederek ifade ediyorum. Devamında Rusya-Ukrayna Savaşı ile bu süreç pik yaptı. Herkes anladı ki tarım stratejik, vazgeçilmez bir sektör ve tarım sektöründe mutlaka Tarım ve Orman Bakanlığı başta olmak üzere bu ülkeyi yönetenlerin bulunurluğa önem vermesi gerekiyor. Bu hükümet bunu da gerçekleştirdi. Kimsenin tek bir cümle söyleyecek durumu yok ki pandemide de savaş döneminde de bir ürünün bulunurluk noktasında eksikliği çekilmedi. Bir anda ayçiçeği yağı konusu gündeme geldi ama birkaç gün sürdü ve konu kapandı. Şimdi şekerle ilgili birtakım çabaların, algı operasyonlarının olduğunu görüyoruz ama bu konularda da bizim yeteri kadar, yetecek miktarda kendi ürünlerimiz, stoklarımızda, kayıtlarımızda, depolarımızda bulunmaktadır."
"Yerli ve yerinde bir üretime yer vereceğiz ve bunu öne çıkaracağız. Yani ithalat yoluyla tedarik etmeye çalıştığımız, bulunurluğunu sağladığımız ürünleri de ülkemizin tarımsal alt ve üst yapısını kullanarak üretmeyi sağlayacağız. Elbette her ülke, belirli ürünleri ithal eder, belirli ürünlerde de ihracatta bulunur. Burada altını çizmemiz gereken husus, stratejik ürünlerdir. Stratejik ürünlerden de kastımız 'un, yağ ve şeker' diyoruz, bitkisel üretim tarafında. Bunların tarımsal, temel ürünler olarak, hububat, baklagiller, yağlı tohumlar ve şeker pancarı olduğunu belirtmiş olalım."
"Tarımsal desteklerimiz gerçekten sayıca ve başlık olarak çok ve kompleks durumda. Buralarda da bir sadeleştirmeye giderek netice itibarıyla üreticileri memnun edeceğiz."
"Şu veya bu saikle, bu miras yolundan kaynaklı, aşırı parçalanmadan olabilir veya başka gerekçeler de olabilir, kırsaldan kente göç de bunda etken olabilir ama ekilmeyen, işlenmeyen alanların işletilmesi hususunda bir düzenlemeye giderek buraların boş kalmamasını da sağlayacağız. 'Gıda güvenliği, bir milli güvenlik meselesidir' bakışından hareketle ekilmedik bir karış toprağımızın, dikilmedik tek bir fidanımızın, yer varken bulundurulmadık bir ahırın, ağılın veya kümesin... Artık bu uygulamalara son vereceğiz. Mutlaka bu tarlaların, bağların ve bahçelerin işlenmesi, üretim faaliyetinde kullanılması, yine hayvansal üretimde de aynı faaliyetlerin yürütülmesini temin edeceğiz."
"Bu ülkenin eli öpülesi tüm üreticileri, sadece 85 milyonu doyurmakla kalmıyor, aynı zamanda bu ülkede bulunan, bize sığınmak adına bizlerde misafir konumunda bulunan 5 milyona, bu da yetmez ülkeye gelen 50 milyonun üzerinde turiste ve arta kalanını da yurt dışına ihraç ederek bu zamana kadarki çabalarını başarıyla sürdürüyor. Bundan sonra da sürdürecekler. Biz, bu üreticilerimizin her daim olduğu gibi daha güçlü şekilde yanlarında yer alacağız ve onları desteklemeye devam edeceğiz. Üreticimize 'Sen üret, yeter' diyoruz. Üreticilerimize hizmet etmek bizler için ibadet düzeyindedir" dedi.
"Son 20 yılda hükümetimiz, her alanda olduğu gibi tarımla ilgili de hem bitkisel üretim hem de hayvansal üretim ayağında eşsiz ve büyük destekler sağlamıştır. Türkiye'de tarım, hukuki yönden mevzuat noksanlığı olan bir alan olmaktan çıktı. Şu anda Türkiye'de tarımın mevzuat konusunda bir boşluğu, eksikliği yok. Tabii ki bir iki ufak dokunuş gerekiyor."
"Tarımı tali bir sektör olarak gören, bir şekilde ithalat yoluyla tarım ürünlerinin ikame edilebileceğini düşünen çevrelerin ne kadar büyük bir yanılgı içinde olduklarını önce pandemi, akabinde Rusya-Ukrayna Savaşı'nda açık açık gördük. Paramız olsa dahi bizim gıda arz güvenliğini sağlama konusunda yetersizliğimiz ortaya çıktı; dünya olarak söylüyorum, Türkiye olarak söylemiyorum. Bir anda dünya şaşkına döndü. Raflara büyük bir hücum başladı, pandemi döneminde yine dünya uygulamalarından söz ederek ifade ediyorum. Devamında Rusya-Ukrayna Savaşı ile bu süreç pik yaptı. Herkes anladı ki tarım stratejik, vazgeçilmez bir sektör ve tarım sektöründe mutlaka Tarım ve Orman Bakanlığı başta olmak üzere bu ülkeyi yönetenlerin bulunurluğa önem vermesi gerekiyor. Bu hükümet bunu da gerçekleştirdi. Kimsenin tek bir cümle söyleyecek durumu yok ki pandemide de savaş döneminde de bir ürünün bulunurluk noktasında eksikliği çekilmedi. Bir anda ayçiçeği yağı konusu gündeme geldi ama birkaç gün sürdü ve konu kapandı. Şimdi şekerle ilgili birtakım çabaların, algı operasyonlarının olduğunu görüyoruz ama bu konularda da bizim yeteri kadar, yetecek miktarda kendi ürünlerimiz, stoklarımızda, kayıtlarımızda, depolarımızda bulunmaktadır."
"Yerli ve yerinde bir üretime yer vereceğiz ve bunu öne çıkaracağız. Yani ithalat yoluyla tedarik etmeye çalıştığımız, bulunurluğunu sağladığımız ürünleri de ülkemizin tarımsal alt ve üst yapısını kullanarak üretmeyi sağlayacağız. Elbette her ülke, belirli ürünleri ithal eder, belirli ürünlerde de ihracatta bulunur. Burada altını çizmemiz gereken husus, stratejik ürünlerdir. Stratejik ürünlerden de kastımız 'un, yağ ve şeker' diyoruz, bitkisel üretim tarafında. Bunların tarımsal, temel ürünler olarak, hububat, baklagiller, yağlı tohumlar ve şeker pancarı olduğunu belirtmiş olalım."
"Tarımsal desteklerimiz gerçekten sayıca ve başlık olarak çok ve kompleks durumda. Buralarda da bir sadeleştirmeye giderek netice itibarıyla üreticileri memnun edeceğiz."
"Şu veya bu saikle, bu miras yolundan kaynaklı, aşırı parçalanmadan olabilir veya başka gerekçeler de olabilir, kırsaldan kente göç de bunda etken olabilir ama ekilmeyen, işlenmeyen alanların işletilmesi hususunda bir düzenlemeye giderek buraların boş kalmamasını da sağlayacağız. 'Gıda güvenliği, bir milli güvenlik meselesidir' bakışından hareketle ekilmedik bir karış toprağımızın, dikilmedik tek bir fidanımızın, yer varken bulundurulmadık bir ahırın, ağılın veya kümesin... Artık bu uygulamalara son vereceğiz. Mutlaka bu tarlaların, bağların ve bahçelerin işlenmesi, üretim faaliyetinde kullanılması, yine hayvansal üretimde de aynı faaliyetlerin yürütülmesini temin edeceğiz."
"Bu ülkenin eli öpülesi tüm üreticileri, sadece 85 milyonu doyurmakla kalmıyor, aynı zamanda bu ülkede bulunan, bize sığınmak adına bizlerde misafir konumunda bulunan 5 milyona, bu da yetmez ülkeye gelen 50 milyonun üzerinde turiste ve arta kalanını da yurt dışına ihraç ederek bu zamana kadarki çabalarını başarıyla sürdürüyor. Bundan sonra da sürdürecekler. Biz, bu üreticilerimizin her daim olduğu gibi daha güçlü şekilde yanlarında yer alacağız ve onları desteklemeye devam edeceğiz. Üreticimize 'Sen üret, yeter' diyoruz. Üreticilerimize hizmet etmek bizler için ibadet düzeyindedir" dedi.