Atatürk'e Ait Az Bilinen Videolar (1930'larda çiftçilik)


Link aşağıda. Lakin diklatimi çeken bir nokta oldu, az sayıda videonun içerisinde bile çiftçilik, tarım ve hayvancılık ile ilgili çok güzel görüntüler mevcut. (Özellikle 02:00 ' dan sonra)

Bu kadarcık görüntülerde bilen tarıma, çiftçiliğe ve hayvancılığa ne kadar önem verdiği anlaşılıyor.

Bir tarihçiyim ve ömrümde sadece bir defa, inek seven, tarlada harman yapan, meyve bahçesi gezen bir başbakan/cumhurbaşkanı gördüm sayesinde. Yabancılaştığımız bir durum.

Huzur içinde yatsın..


https://www.facebook.com/video.php?v=10204912537964751

Not: ineği holstein ' a benzettim ama değil. Ithal bi cins. Irkı bilen varsa yeşillendirsin.
 
Ynt: Atatürk'e Ait Az Bilinen Videolar (1930'larda çiftçilik)

tesekkurler abım.gunumuzdekıler rakıp olmaya calısıyorlar :D kosklerınden cıkıp bır kere cıfcıyle konustuklarını gormedım (yuzlerı yok) zaten cıfcıylede karsılastıklarındada analarına sovuyolar :D
 
  • Beğen
Tepkiler: Mavzer99
Ynt: Atatürk'e Ait Az Bilinen Videolar (1930'larda çiftçilik)

Türk Milleti Tarafından Bilinmeden Sevilen Bilindikçe Daha Çok Sevilen,Özlenen,Kabrine Gidildiğinde 7 ' den 70 ' e Herkesin Gözyaşlarını Tutamadığı,Bugün Herkesin Özlediği Tüm Dünya ' nın Örnek Aldığı,Aynı Dönemlerde Farklı Toplumlara Liderlik Yapan Liderler İçerisinde Halen Tüm Dünya ' nın Saygısını Bozmadığı Tek Türk,Tek Lider...

Mekanı Cennet,Ruhu Şad Olsun...
Derin Bir Saygı Ve Özlem İle....
 
Ynt: Atatürk'e Ait Az Bilinen Videolar (1930'larda çiftçilik)

Paylaşım için teşekkürler arkadaşlar gerçektende şimdiki devlet büyüklerini köylerde, çiftliklerde hayvanlarla, traktörlerle göremiyoruz.
 
Ynt: Atatürk'e Ait Az Bilinen Videolar (1930'larda çiftçilik)

Diyecek kelimem yok bu ADAM gibi adama.. Herkes mevki,makam sahibi olabiliyor ama herkes LİDER olamiyor. O Atam gibi nadir insanlara özgü bir ayrıcalık.
 

Ynt: Atatürk'e Ait Az Bilinen Videolar (1930'larda çiftçilik)

Atatürk Orman Çiftliği bildiğiniz çorak toprakta kurulmuştur. 'Burada hiçbir şey yetişmez' diyenlere inat kurulmuştur, ne ağaca ne de başka bir şeye tahammülü olmayanlar tarafından o ağaçlar kesilip yerine bir UCUBE dikilmiştir!
 
Ynt: Atatürk'e Ait Az Bilinen Videolar (1930'larda çiftçilik)

işte hikayesi
Atatürk Orman Çiftliğinin Kuruluş Tarihçesi

Atatürk, kazandığı eşsiz zaferlerle ülkeyi bağımsızlığa kavuşturduktan sonra, başta ekonomi olmak üzere diğer alanlarda da ülkesinin kalkınmasına ve ilerlemesine yönelik düşünce ve görüşlerini ortaya koymuş ve bunlarım yaşama geçirmek için çaba sarf etmiştir.

Ulu önder, eşsiz insan Atatürk; 'Milli ekonominin temeli tarımdır. Bunun içindir ki tarımda kalkınmaya büyük önem vermeliyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar bu amaca ulaşmayı kolaylaştıracaktır. Fakat bu hayati işi isabetle amaca ulaştırabilmek için, ilk önce ciddi etütlere dayalı bir tarım siyaseti uygulamak ve onun içinde her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrayabileceği ve severek uygulayabileceği bir tarım rejimin kurmak lazımdır' görüş ve direktifleri ile tarımın ve tarımsal kalkınmanın Türkiye ekonomisindeki yerini ve önemini vurguluyordu.

Tüm yaşamı boyunca en ufak bir sapma olmaksızın inandığı , değer verdiği felsefesi , yeşile olan tutkusu ve özlemi 'Yeşili görmeyen gözler renk zevkinden mahrumdur. Burasını öyle ağaçlandırınız ki kör bir insan dahi yeşillikler arsında olduğunu fark etsin' düşüncesi Atatürk Orman Çiftliği ' nin kurulmasında en önemli etken olmuştur. Ayrıca Atatürk Orman Çiftliğinin kuruluşuna, özel bir neden de bozkır ortasına kurulmuş Başkent Ankara halkının rahatlıkla gezebileceği, nefes alacağı, yaz, kış yeşil kalabilecek bir cennet, bir doğa güzelliği yaratma arzusu ve özlemidir. İste bu kararını gerçekleştirmek üzere 1925 yılının ilkbaharında, ülkenin tanınmış tarımcılarını köşke çağırtarak, Ankara civarında modern bir çiftlik kurmak istediğini söyler ve bu amaca uygun bir arazi bulmaları emrini verir. Bu uzmanlar arasında bulunan bir tarımcımız o günkü anılarını şu şekilde aktarmaktadır. 'Çiftlik yeri için öyle uzun boylu dolaşmaya ve Ankara ' nın çevresinde başka doğal özellikler araştırmaya gerek görmemiştik. Sebepte basitti. Kıraç bir bozkırın ortasında bir orta çağ şehri. Ağaç yok, Su yok, hiç bir şey yok. Böyle bir noktada hazırlanmış ve uygun koşullar taşıyan yerler nasıl bulunabilir '. 'İncelemelerimiz bittiği zaman sonucu büyük Şefe arz ettik. Kendileri elleri ile bu günkü çiftlik yerinin bulunduğu yeri işaret ettiler ve sordular. -'Burayı gezdiniz mi? -'Buranın bir çiftlik kurulması için gerekli olan niteliklerin hiç birini taşımadığını, bataklık, çorak, fakir bir yer olduğu hakkındaki ortak kanaatimizi söyledik. Atatürk ' ün bize cevabı şu olmuştur. ' -'İste istediğim yer böyle olmalıdır. Ankara ' nın kenarında hem batak, hem çorak hem de fena bir yer. Burayı biz ıslah etmezsek kim gelip ıslah edecektir? Görülüyor ki Atatürk, tarım uzmanlarından en iyi toprak değil, en kötü toprak raporunu alabilmek için faydalanmıştır. Onun aradığı bir çiftlik arazisi değil, büyük yurt yapısını kurarken, insan ile toprak arasındaki ilişkiyi ve bu ilişkiden doğan denklemi, şartların hemen hiç uygun olmadığı bir noktada dahi halletmenin mümkün olduğunu kanıtlamaktı.

Atatürk Orman Çiftliği ' nin şimdiki yerini seçtiği zaman, arazinin verim durumu hakkında yerli ve yabancı uzmanların görüşünü istemişti. Davet edilen uzmanların verdikleri raporlar içinde bu topraklar üzerinde her hangi bir tarım faaliyetinin yapılamayacağını iddia edenler olduğu gibi , bu toprakların sıkı bir mücadele ile ıslah edilebileceğini söyleyenlerde vardı. Tarım bakanlığı uzmanlarından Schmit, Orman Çiftliği arazisinde tarım imkanları hakkında verdiği raporda “Bu öyle bir teşebbüstür ki, elverişsiz toprak ve iklim koşulları altında burada ya sabır tükenir, yahut ta para” demiştir. Uzmanların bu olumsuz görüşleri, O ' nun Ankara ' da bir çiftlik kurma konusundaki azmini azaltacak yerde daha da pekiştirmeye hizmet etmiş olmuştur.

Atatürk ağaç bile yetişmeyen bir yerde insanın nasıl yaşayabileceğini kendi kendilerine soran ve Ankara ' nın devlet merkezi (Başkent) oluşunu affedilmez bir hata sayan insanlara yepyeni bir mucize daha göstermek istiyordu. O, bu şekilde aynı zamanda hem Türkiye tarımına modern bir çiftliğin örnek yöntemlerini hediye etmek, hem de bazı durumlarda ilmin dahi gerçekleşmesini mümkün görmediği girişimlerinde gerçekleştirilebileceğini kanıtlamak gibi çok önemli bir teşebbüste bulunuyordu.

Arazi Temini ve Kuruluş


Çiftlik için ağacın bile yetişmediği bir yeri tercih eden Atatürk, kuruluş çalışmalarını yakından ilgilenmek ve bizzat yönetmek arzusu ve azmi ile ilgililere yurt tarımına örnek olacak Gazi Orman Çiftliği ' ni kurmak üzere derhal çalışmalara başlama emrini verdi.

Verilen emirler arasında; en kötü tarım koşullarına sahip olduğunun tarım uzmanlarınca bildirilmesi üzerine, eliyle işaret etmek sureti ile iyileştirilmesi gereğini ileri sürdükleri alanın satın alınıp, işletme planlarının hazırlanması, arazinin düzenleme ve iyileştirilmesi ile birlikte hemen tarım yapılabilmesi konuları başta geliyordu. ilk olarak çitlik idare merkezi ile, parkların ve sebze bahçelerininde üzerinde bulunduğu 20.000 dönüm arazi, Merhum Abidin Paşa ' nın eşi Faika Hanım ' dan satın alındı. Atatürk ' ün ilk olarak aldığı bu araziıe verdiği yüksek fiyat, çevrede bulunan ve işletilmeyen çok sayıda arazi parçasının sahipleri tarafından satılmasını teşfik etti. Böylece Etimesgut, Balgat, Çakırlar, Güvercinlik, Macun, Tahar ve yağmur Baba çiftlikleride satın alındı. Bu şekilde büyük ve modern bir tarım işletmesi için yeterli genişliğe ulaşan bir arazi varlığı üzerinde Gazi Orman Çiftliği doğmuş oldu.

Yapılan tüm bu çalışmalarla çiftliğin kuruluşunu tamamlayan Büyük Önder, bu teşebbüsteki iki ana gayesini gerçekleştirmiştir. Bu sayede hem modern tarım tekniklerinin ilk örneklerini Türkiye tarımına hediye etmiş, hem de o zamana kadar Ankara halkının tek mesire yeri olan Kayaş Vadisi ' ni aratmayacak, hatta her yönüyle ondan üstün olan bir mesire yeri yaratmak arzusunu gerçekleştirmiştir.

Çiftliğin Hazineye Bağışı


Büyük Atatürk, 'Ağaç bile yetişmiyor, burada insan nasıl yaşar?' denilen bir yerde kurmayı tasarladığı eserini çok kısa bir sürede tamamlamış ve varmak istediği hedeflerin biri dışında tamamını gerçekleştirmiştir.

Artık O ' nun için varılacak son hedef, diğer çiftlikleri ile birlikte Atatürk Orman Çiftliği ' ni de çok sevdiği ve değer verdiği Milleti ' ne hediye etmekti. Zira O, yalnızca Türkiye çapında değil, dünya çapında da olsa en küçüğünden en büyüğüne tüm başarılarını milletiyle paylaşmaktan büyük bir haz duymaktaydı.

Sağlam temeller üzerine kurulan bu büyük eser, sürekli gelişebilecek bir yapıya kavuştuğuna göre, bağış için endişe edilecek her hangi bir konu kalmamıştı.

Bu düşünce ile, çiftliklerinin ve mülklerinin devlete devir işlemleri konusunda gerekli resmi belgelerin hazırlanması için Tapu İdaresine direktif veren Ulu Önder, hazırlanan belgeleri imzalamak üzere çiftlik içerisindeki Marmara Köşkü ' ne 11.05.1937 günü teşrif ederler. Atatürk devirle ilgili işlemlerden sonra Başbakanlık ' a yazdığı 11.06.1937 tarihli bir tezkere ile bütün tesis, hayvan varlığı ve demirbaşları ile beraber tasarrufu Orman Çiftliği ile birlikte diğer çiftliklerini hazineye bağışladığını bildirir.

Çiftliğin, Atatürk tarafından hazineye bağışlanmasından sonra, diğer çiftliklerle birlikte kuruluşuna uygun bir şekilde yönetilmesi ve sürekli bir gelişme yolunda örnek işletmeler halinde ilerlemelerinin sağlanması amacıyla tarımsal bir devlet teşekkülünün kurulması gerekli ve yararlı görülmüştür.

Bu kuruluş 13.01.1938 tarihinde yürürlüğe giren 3308 sayılı kanunla 'Devlet Zıraat İşletmeleri' adı altında faaliyete başlamıştır. Kanunun belirlediği eseaslar çerçevesinde Orman Çiftliği ' de Devlet Zıraat işletmeleri Kurumuna devredilmiştir.

Çiftliğin gelirlerine büyük katkısı olan ve Atatürk tarafından bu maksatla kurulmuş olan Bira Fabrikası bu dönem içinde (31.07.1939) Tekel Genel Müdürlüğü ' ne devredilmiştir.

Devlet Zıraat İşleri Kurumu ' nun 28.02.1950 tarihinde kapatılması ile 1.03.1950 tarihinden itibaren yerine kurulan Devlet Üretme Çiftlikleri Genel Müdürlüğü bünyesinde yer almıştır.
 
Fransa devlet arşivinden daha yeni gün yüzüne çıkmış, ilk kez yayınlanan bir video daha. Kurgu falan da değil, tamamen spontane, tesadüf üzere ortaya çıkmış bir görüntü.

14. Saniyede kendi halinde gariban bir köylü, herkesin içerisinde yanaşıp Mustafa Kemal ' e bir mektup veriyor.

Aynı durumda bir liderin yapabilecekleri:

- ya mektubu alıp danışmana, yardımcıya yada yavere vermek
- ya mektubu cebe atıp, 'uygun zamanda okuyacağım' demek
- ya yanındaki yaver yada yardımcılara 'vatandaşla ilgilenin' diye emir vermek
- ya da mektubu veren garibanla yokalaşıp bi-İki foto çektirip (ilgileniyor gözüküp) yol vermek şeklinde olur.

Aslına bakarsanız bunların tümü anlayışla da karşılayabilecek şeylerdir. Çünkü bir devlet başkanının ufak tefek sorunlara, şahıslara ait problemelere ayıracak zamanı ve enerjisi yoktur. Istese de buna yetişemez.

Lakin videoda şaşırmama sebep olan bi gelişme oluyor. Mustafa Kemal mektubu alıyor, o kadar insanın içerisinde, hiçbir şeyi umursamadan, çok önemli bir konuyu ele alır gibi tüm dikkati ve ciddiyeti ile okumaya başlıyor. Hemen o an, hemen orda.

Insan, köylü, vatandaş denince akan suları durduran, değil milyonlarca vatandaşın, tek bir vatandaşın bile sorunu ile özel olarak ilgilenen liderler de yaşamaş demek ki bu ülkede..

Not: Görüntüler Tokat, Turhal gezisinden.

Buyrun:


https://www.facebook.com/video.php?v=10152697566371169&set=vb.252457876168&type=2&theater
 
  • Beğen
Tepkiler: musdi60
Ynt: Atatürk'e Ait Az Bilinen Videolar (1930'larda çiftçilik)

Agacin bir dali icin kocaman bir kosku yuruten atamin dogaya ve insana verdigi deger ispatli bir gercektir. Devlet islerini yurutmekteki mirascilarina gelirsek eger islerine gelmesin veya gelsin hemen tirpan....
 
Ynt: Atatürk'e Ait Az Bilinen Videolar (1930'larda çiftçilik)

İnsanın gözleri doluyor izlerken... Adam gibi adam Atam.
Bu arada ineğin cinsi konusunda arkadaşlar konuşmuş oradan aklıma geldi. Sinan Meydan ' ın Akl-ı Kemal adlı kitabında Atatürk ' ün tarım projelerinin arasında yerli ırk süt ineği geliştirme projesi vardı. Bu şekilde ithal hayvanlar gibi masraflı olmayacak ve uyum sorunları olmayacaktı. Ama Atamız vefat ettikten sonra tüm projeleri iptal edildi. Atatürk ' ümüz gibi adam zor gelir artık dünyaya..

Bu arada videoyu izlerken aklıma geldi. Amerikan başkanları Atatürk ' ümüze özeniyor diye düşündüm.
 
mustafakemalim.com-Kar%C4%B1%C5%9F%C4%B1k-Y%C3%BCksek-Kalite-11.jpg


Mustafa Kemal, bir gün danslı çay saatinde, Sofya’da (1914) şık bir gazinoda oturmuş, orkestrayı dinliyordu. O sırada köylü kılığında bir Bulgar girip, yanındaki masaya oturdu. Garsonu üst üste çağırdı; garson onu önce önemsemedi, sonra da servis yapmayı reddetti. Arkadan da gazinonun sahibi, köylüye çıkıp gitmesini söyledi. Köylü, “Beni burdan atmaya nasıl cesaret edersiniz?” diye kalkmayı reddetti. “Bulgaristan’ı benim çalışmam yaşatıyor. Bulgaristan’ı benim tüfeğim koruyor.” Bunun üzerine polis çağırdılar. O da köylüden yana çıktı. Köylüye çay ve pasta getirmek zorunda kaldılar, o da bunların parasını tıkır tıkır ödedi. Mustafa Kemal sonra, bu olayı arkadaşlarına anlatırken, â€œİşte ben Türk köylüsünün de böyle olmasını istiyorum” dedi. “Köylü milletin efendisi durumuna gelmedikçe, Türkiye’de gerçek bir ilerlemeden söz edilemez.”

Kafasında, ilerdeki slogan böyle filizlenmişti:

“Köylü, memleketin efendisidir.”


Yukarıdaki yazı Türkiyenin en büyük ATATÜRK arşivinden,http://mustafakemalim.com/ataturkun-gazi-orman-ciftligindeki-goruntuleri/

Şimdi ATATÜRK ün ulaşılmasını arzu ettiği seviyeden ne kadar uzaktayız yada ne kadar gerçekleştirdik varın siz değerlendirin.

Türk köylüsü Türk çiftçisi köyünü terk etmeye, planlamalarda şehirlere işgücü olmaya zorlandımı? köylünün ne kadar dediği oldu, dediği yapıldı? bunları değerlendirmeli ve ATATÜRK ün muhteşem bir tespitle gerçek bir ilerlemeden söz edilemez dediği duruma düşüldümü? gerçek bir ilerleme için evet Türk köylüsü ve çiftçisi her alanda kendini ezdirmemeli, bu TATAÜRK ün ileri bir memleket için düşündüğü en büyük tespitiydi, bunun için Türk köylüsü ve çiftçisi sorumludur aynı zamanda, her alanda haklarını koruyup memleket çıkarları için gerekenin yapılması için uğraşmalıdır aynı zamanda, köylü milletin efendisi olmalıdır, herkesin itip kaktığı, planlardan programlardan uzak yaşatılmamalıdır.
 

Benzer Konular