Orijini Anadolu olan yağlık bitki aspirin ekim alanı, verilen destekle birlikte hızla artarken, bu bitkinin Türkiye`deki yağ açığını, verilen destek miktarının yüzde 10 daha artırılmasıyla kapatabileceği belirtildi.
Orijini Anadolu olan yağlık bitki aspirin ekim alanı, verilen destekle birlikte hızla artarken, bu bitkinin Türkiye`deki yağ açığını, verilen destek miktarının yüzde 10 daha artırılmasıyla kapatabileceği belirtildi. Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikret Akınerdem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yalancı safran, Amerikan safranı ve boyacı safranı gibi isimlerle de bilinen aspirin ana vatanının Fırat nehri civarı olduğunu söyledi. Kurak iklime dayanıklı ve ortalama yağ oranı yüzde 30-45 arasında değişebilen bir yağ bitkisi olan aspirin aslında Türkiye`nin milli bitkisi olduğunu dile getiren Akınerdem, aspirin çok yönlü kullanıma sahip bir bitki olmasına karşın, Türkiye`de bazı yörelerde, özellikle ev ihtiyacını karşılamak üzere geleneksel olarak da üretildiğini anlattı. Akınerdem, aspirin dünyada tıbbi amaçlarla ve çiçeğindeki boya maddesinin gıda ve kumaş boyacılığında kullanılması amacıyla yetiştirildiğini, daha sonraları ise tohumundaki yağı için yetiştirilmeye başlandığını vurguladı. Ülkemizin birçok yöresinde kolayca yetiştirilebilen aspirin tohumlarından elde edilen yağın yemeklik olarak tüketildiğini ve kaliteli olduğunu anlatan Akınerdem, ``İnsan sağlığı açısından önemli olan toplam doymamış yağ asitleri (özellikle Omega 6) oranı aspirde yüzde 90-93`tür ve bu oran çok yüksektir. Zeytinyağındaki Omega 6 oranı ise yüzde 70`ler civarındadır. Yani aspir yağının besin değeri en az zeytinyağına eşdeğerdir`` dedi. Aspirin yağ kalitesinin çok iyi tanınmamasının, bu bitkinin Türkiye`de gelişmesini engellediğini anlatan Prof. Dr. Akınerdem, şunları kaydetti: ``Ülkemizde her yıl toplam tüketilen yağın ve yağlı tohumlu bitkilerin yaklaşık yüzde 70`i, milyarlarca dolar ödenerek ithal ediliyor. Oysa ülkemiz tarım potansiyeli, ihtiyaç duyulan yağlı tohum bitkisi üretiminin tamamını karşılayabilecek durumdadır. Son yıllarda, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı aspirin kilogramına 23 kuruş destek vermektedir. Diğer desteklerle birlikte çiftçiye üretim maliyeti sıfır olmaktadır. Çiftçiye buğdaydan 2 kat da fazla kazandıran aspirin üretim alanı ülkemizde hızla artıyor.`` Akınerdem, Türkiye`deki yağ açığını kapatabilecek potansiyele sahip aspirin ekim alınının, çiftçiye kaliteli ve yağ oranı yüksek tohum temin edilmesi halinde kısa sürede 1 milyon hektara ulaşabileceğini, ancak bunun için verilen desteğin yüzde 10 daha artırılması gerektiğini ifade etti. Çiftçiyi aspir üretimine teşvik etmek için bu bitkinin ``Milli Bitki`` ilan edilmesi ve etkili bir tanıtım yapılması gerektiğini anlatan Akınerdem, ``Ülkemizde ayçiçeği işleyen her tesis, ilave bir makine kullanmadan, herhangi bir değişiklik yapmadan aspir tohumunu da kolayca işleyebilir. Bu durum ayrıca, ham madde yetersizliğinden atıl durumda bekleyen pek çok tesise de iş imkanı yaratacaktır`` dedi. Aspir üretiminin yaygınlaşmasıyla ülke ekonomisine yılda en az 2-3 milyar dolar katma değer sağlanabileceğini vurgulayan Akınerdem, ``Konya`da ise aspirin üretim alanı, destek miktarının artırılmasıyla kısa sürede en az 100 bin hektara ulaşabilir`` diye konuştu.
Orijini Anadolu olan yağlık bitki aspirin ekim alanı, verilen destekle birlikte hızla artarken, bu bitkinin Türkiye`deki yağ açığını, verilen destek miktarının yüzde 10 daha artırılmasıyla kapatabileceği belirtildi. Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikret Akınerdem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yalancı safran, Amerikan safranı ve boyacı safranı gibi isimlerle de bilinen aspirin ana vatanının Fırat nehri civarı olduğunu söyledi. Kurak iklime dayanıklı ve ortalama yağ oranı yüzde 30-45 arasında değişebilen bir yağ bitkisi olan aspirin aslında Türkiye`nin milli bitkisi olduğunu dile getiren Akınerdem, aspirin çok yönlü kullanıma sahip bir bitki olmasına karşın, Türkiye`de bazı yörelerde, özellikle ev ihtiyacını karşılamak üzere geleneksel olarak da üretildiğini anlattı. Akınerdem, aspirin dünyada tıbbi amaçlarla ve çiçeğindeki boya maddesinin gıda ve kumaş boyacılığında kullanılması amacıyla yetiştirildiğini, daha sonraları ise tohumundaki yağı için yetiştirilmeye başlandığını vurguladı. Ülkemizin birçok yöresinde kolayca yetiştirilebilen aspirin tohumlarından elde edilen yağın yemeklik olarak tüketildiğini ve kaliteli olduğunu anlatan Akınerdem, ``İnsan sağlığı açısından önemli olan toplam doymamış yağ asitleri (özellikle Omega 6) oranı aspirde yüzde 90-93`tür ve bu oran çok yüksektir. Zeytinyağındaki Omega 6 oranı ise yüzde 70`ler civarındadır. Yani aspir yağının besin değeri en az zeytinyağına eşdeğerdir`` dedi. Aspirin yağ kalitesinin çok iyi tanınmamasının, bu bitkinin Türkiye`de gelişmesini engellediğini anlatan Prof. Dr. Akınerdem, şunları kaydetti: ``Ülkemizde her yıl toplam tüketilen yağın ve yağlı tohumlu bitkilerin yaklaşık yüzde 70`i, milyarlarca dolar ödenerek ithal ediliyor. Oysa ülkemiz tarım potansiyeli, ihtiyaç duyulan yağlı tohum bitkisi üretiminin tamamını karşılayabilecek durumdadır. Son yıllarda, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı aspirin kilogramına 23 kuruş destek vermektedir. Diğer desteklerle birlikte çiftçiye üretim maliyeti sıfır olmaktadır. Çiftçiye buğdaydan 2 kat da fazla kazandıran aspirin üretim alanı ülkemizde hızla artıyor.`` Akınerdem, Türkiye`deki yağ açığını kapatabilecek potansiyele sahip aspirin ekim alınının, çiftçiye kaliteli ve yağ oranı yüksek tohum temin edilmesi halinde kısa sürede 1 milyon hektara ulaşabileceğini, ancak bunun için verilen desteğin yüzde 10 daha artırılması gerektiğini ifade etti. Çiftçiyi aspir üretimine teşvik etmek için bu bitkinin ``Milli Bitki`` ilan edilmesi ve etkili bir tanıtım yapılması gerektiğini anlatan Akınerdem, ``Ülkemizde ayçiçeği işleyen her tesis, ilave bir makine kullanmadan, herhangi bir değişiklik yapmadan aspir tohumunu da kolayca işleyebilir. Bu durum ayrıca, ham madde yetersizliğinden atıl durumda bekleyen pek çok tesise de iş imkanı yaratacaktır`` dedi. Aspir üretiminin yaygınlaşmasıyla ülke ekonomisine yılda en az 2-3 milyar dolar katma değer sağlanabileceğini vurgulayan Akınerdem, ``Konya`da ise aspirin üretim alanı, destek miktarının artırılmasıyla kısa sürede en az 100 bin hektara ulaşabilir`` diye konuştu.