ABD ' de Süt Sığırcılığı
ABD ' de süt sığırcılığı bizim için şimdilik 'masal' gibi bir şey. O sebeple masal gibi anlatacağım.
ABD ' de 1940 yılında 20 milyon inek varmış. Süt verim ortalaması ise laktasyon başına 2063 kg. imiş. Bu rakamlar 2010 yılında 8,9 milyon inek ve ortalama 10.714 kg. 2014 yılı sonundaki resmi rakam ise; 11.342 kg süt. Son yetmiş yılda süt verimindeki müthiş artış ortada. Sütçü inekler yarının altında bir sayıya inerken, toplam süt iki katından daha fazla bir seviyeye çıkmış. İnek başına ortalama süt verimi ise görüldüğü gibi 5 kattan daha çok olmuş.
Benim söylemek istediğim şudur; acaba onların yaptıklarını izleyerek bizim ülkemizde de başarılı süt sığırcılığı yapmak mümkün olabilir mi?
Bu konuma nasıl gelmişler? İncelediğimizde ortaya çıkan gerçekler şöyle sıralanıyor.
Doğru kayıt tutma, özellikle kaba yemi önemseyen, doğru besleme programları, koruyucu hekimlik, inek konforu, genetik ilerlemenin kesintisiz sürdürülmesi ve iyi sürü yönetimi.
Biz yapabilir miyiz? Neden olmasın? Önce bizi kısıtlayan, başarımızı engelleyen faktörleri listeleyelim.
Kaba yem kalitesizliği, döl tutma sorunları, mastitis, hem klinik, hem de gizli mastitis, çiftlik çalışanlarının eğitimsizliği, çalışanların sıklıkla çiftliklerden ayrılıp yer değiştirmeleri şu anda işletmelerin en büyük dertleridir. Asıl büyük dert ise işletmelerin maliyet kontrolü yapmamalarıdır.
Süt sığırcılığının sorunları saydıklarımdan daha çoktur. Bu saydıklarım sadece bir kısmıdır. Ancak; sorunların birçoğu sığırcılıkla uğraşan çiftçinin çözümü kendi elinde olmayan sorunlardır.
Örneğin; süt fiyatı, yem fiyatı. Süt fiyatını ve yem fiyatını sütü üretenler belirlemiyor. Devletin destek, teşvik ve yardımlarını da süt üretenler belirlemiyorlar.
Yukarıda sayılanlar ise tamamen süt üreticisinin kendi belirleyebileceği, üzerinde az veya çok etkisinin olabileceği konulardır.
Etkimizin olumlu yönde ya da olumsuz yönde olması tamamen bize bağlıdır. Sütü ucuza alan, yemi pahalıya satan bize 'Koruyucu hekimliğe dikkat etme, sürünü kötü yönet, ineğe döl tutturma, kayıt tutma, çiftliğinde buzağı kayıpları, mastitis, yanlış besleme gibi sorunlar devam etsin, ineklerini rahat ettirme, genetik ilerlemeni sürdürme' demiyor.
Sütü iyi fiyata satmak, yemi uygun fiyata satın almak için her türlü gayreti göstermeliyiz. Bu konuda kişisel veya birlik olarak çabalarımızı sürdürmeliyiz. Ancak; kendi elimizde olan konuları da ihmal etmeden doğru yapmamız gerektiğinin bilincinde olmalıyız.
Başaranlar var. Biz de başarabiliriz. Onlar yapmış. Biz de yapabiliriz. Öyleyse, bir yerden, bir an önce başlayalım. Haydi, biz de yapalım.
Kaynak: www.atafen.com.tr/tr_teknikbilgiler.aspx?id=602#.VdBDXZFrPqA
ABD ' de süt sığırcılığı bizim için şimdilik 'masal' gibi bir şey. O sebeple masal gibi anlatacağım.
ABD ' de 1940 yılında 20 milyon inek varmış. Süt verim ortalaması ise laktasyon başına 2063 kg. imiş. Bu rakamlar 2010 yılında 8,9 milyon inek ve ortalama 10.714 kg. 2014 yılı sonundaki resmi rakam ise; 11.342 kg süt. Son yetmiş yılda süt verimindeki müthiş artış ortada. Sütçü inekler yarının altında bir sayıya inerken, toplam süt iki katından daha fazla bir seviyeye çıkmış. İnek başına ortalama süt verimi ise görüldüğü gibi 5 kattan daha çok olmuş.
Benim söylemek istediğim şudur; acaba onların yaptıklarını izleyerek bizim ülkemizde de başarılı süt sığırcılığı yapmak mümkün olabilir mi?
Bu konuma nasıl gelmişler? İncelediğimizde ortaya çıkan gerçekler şöyle sıralanıyor.
Doğru kayıt tutma, özellikle kaba yemi önemseyen, doğru besleme programları, koruyucu hekimlik, inek konforu, genetik ilerlemenin kesintisiz sürdürülmesi ve iyi sürü yönetimi.
Biz yapabilir miyiz? Neden olmasın? Önce bizi kısıtlayan, başarımızı engelleyen faktörleri listeleyelim.
Kaba yem kalitesizliği, döl tutma sorunları, mastitis, hem klinik, hem de gizli mastitis, çiftlik çalışanlarının eğitimsizliği, çalışanların sıklıkla çiftliklerden ayrılıp yer değiştirmeleri şu anda işletmelerin en büyük dertleridir. Asıl büyük dert ise işletmelerin maliyet kontrolü yapmamalarıdır.
Süt sığırcılığının sorunları saydıklarımdan daha çoktur. Bu saydıklarım sadece bir kısmıdır. Ancak; sorunların birçoğu sığırcılıkla uğraşan çiftçinin çözümü kendi elinde olmayan sorunlardır.
Örneğin; süt fiyatı, yem fiyatı. Süt fiyatını ve yem fiyatını sütü üretenler belirlemiyor. Devletin destek, teşvik ve yardımlarını da süt üretenler belirlemiyorlar.
Yukarıda sayılanlar ise tamamen süt üreticisinin kendi belirleyebileceği, üzerinde az veya çok etkisinin olabileceği konulardır.
Etkimizin olumlu yönde ya da olumsuz yönde olması tamamen bize bağlıdır. Sütü ucuza alan, yemi pahalıya satan bize 'Koruyucu hekimliğe dikkat etme, sürünü kötü yönet, ineğe döl tutturma, kayıt tutma, çiftliğinde buzağı kayıpları, mastitis, yanlış besleme gibi sorunlar devam etsin, ineklerini rahat ettirme, genetik ilerlemeni sürdürme' demiyor.
Sütü iyi fiyata satmak, yemi uygun fiyata satın almak için her türlü gayreti göstermeliyiz. Bu konuda kişisel veya birlik olarak çabalarımızı sürdürmeliyiz. Ancak; kendi elimizde olan konuları da ihmal etmeden doğru yapmamız gerektiğinin bilincinde olmalıyız.
Başaranlar var. Biz de başarabiliriz. Onlar yapmış. Biz de yapabiliriz. Öyleyse, bir yerden, bir an önce başlayalım. Haydi, biz de yapalım.
Kaynak: www.atafen.com.tr/tr_teknikbilgiler.aspx?id=602#.VdBDXZFrPqA