Tarım ve Köyişleri Bakanlığı geçen yıl olduğu gibi tarım desteklerini ürün ekiminden önce hazırladı. Bakanlar Kurulu’ndan çıktıktan sonra Resmi Gazete’de yayınlanacak. 2008’den bu yana 4 yıldır, tarım desteklerini, gazetecilik deyimiyle “atlatma haber” olarak kamuoyuna herkesten önce açıklamanın mesleki keyfini yaşıyoruz.
Bizim yaşadığımız mesleki keyfi ne yazık ki üreticiler yaşamıyor. Tarım destekleri son 4 yıldır 5.5- 6 milyar lira seviyelerinde kaldı. Bazı temel desteklerde 4 yıldır hiçbir artış yapılmıyor. Örneğin hayvan başı ödeme siteminin başladığı 2008’den bu yana sığır başına ödeme 225 lirada kaldı. Artış olmadı. Yem bitkilerinin büyük bölümünde 4 yıldır destek miktarı artırılmadı.
Türkiye’nin 1 milyon ton üretim açığı olan pamukta destekleme primi 3 yıldır artırılmıyor. Sertifikalı tohum kullanan üreticiye kütlü pamukta kiloda 42 kuruş, sertifikalı tohum kullanmayanlara 35 kuruş destek veriliyor. Pamuk fiyatı yerlerde sürünürken de aynı destek, pamuk fiyatı zirvedeyken de aynı destek veriliyor.
Tütüne alternatif ürün destek miktarı da 3 yıldır dekara 120 lira. Buğday destekleme primi 3 yıldır 5 kuruş. Arpa, yulaf,çavdar, tritikale primi 3 yıldır 4 kuruş. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Fakat, tek tek ürünleri ele almak yerine uygulanan destek politikasını analiz etmekte yarar var. Bu analizi yaptığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor:
1-Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarımsal destekleri tek başına belirleyemiyor. Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu’nda Tarım Bakanı, Müsteşarı ve Genel Müdürü olsa da asıl kararı kasanın başındaki Hazine Müsteşarlığı ile Maliye Bakanlığı veriyor. Okurlarımız hatırlayacaktır. Bu sütunda yazmıştık. 2008’de hayvancılık desteklerini Maliye Bakanlığı belirlemişti
2- Tarım destekleri arz, talep, üretim, ihracat, ithalat, maliyet gibi temel kriterlere göre belirlenmiyor. Öyle olsaydı 1 milyon üretim açığı olan pamuğa 3 yıl aynı destek verilmezdi. Hayvancılığın bu kadar dışa bağımlı hale geldiği, et, kasaplık, besilik canlı hayvan, koyun, kuzu ithalatının yapıldığı bir dönemde hayvancılık destekleri üretimi artıracak şekilde artırılırdı. Bu örneklerden da anlaşılacağı üzere arz ve talep çok dikkate alınmıyor. Destekler belli bir amaca yönelik verilmiyor. Tarım Bakanlığı’nın bütçesi ne kadar ise, o bütçenin bölgeler arası, ürünler arası denge gözetilerek dağıtılması öngörülüyor. Arada bir iki kalemde artış yapılarak, destekler artırılmış görünüyor. Oysa gerçekte 4 yıldır tarımsal destekler artmıyor.
3- Yaygın olarak ekilen, çok sayıda üreticinin yararlandığı destekler artırılmıyor, spesifik ürünlerde artış yapılıyor. Bu yıl en yüksek artışın midyede olması gibi. Midye yetiştiriciliğine verilen kilo başına 10 kuruşluk destek 20 kuruşa çıkarılıyor. Türkiye’de midye yetiştiriciliği yapan firma sayısı bir elin parmakları kadar değil. Yıllık üretim de 100 ton bile değil. Midye desteğini yüzde 100 değil, yüzde bin artırsanız ne olur? Kime yararı var?
- Belirlenen destekleme rakamlarına ve uygulanan politikaya bakıldığında dünyadaki gelişmelerin hiç dikkate alınmadığını söylemek zorundayız. Dünyada gıda krizleri yaşanıyor. Gıda fiyatları artıyor. Gelecek 10 yılda da artış trendi sürecek. Rusya’nın hububat ihracatını durdurmasının yarattığı etkiler ortada. Pek çok ülke bu gelişmeler doğrultusunda tarım ve gıda konusunda ek önlemler, yeni destekler açıklıyor. Avrupa Birliği, üreticiyi destekleyici yeni kararlar alıyor. Böyle bir ortamda destekleme miktarları belirlenirken bu gelişmelerin hiç dikkate alınmadığı anlaşılıyor. Türkiye, bu konuda etkisiz, piyasaları okumaktan uzak politikasını 2011’de de sürdürecek
5- Hayvancılık desteklerinde ciddi hiçbir artışın yapılmaması, bugüne kadar verilen kilo başına 1.5 liralık et teşvik priminin destekleme kararlarında yer almaması, et ve canlı hayvan ithalatının devam edeceği mesajını veriyor. Hükümet, hayvancılıkta ithalata dayalı politikasını 2011’de de sürdürecek
6- Tarım desteklerinin ürün ekiminden önce belirlenmesi elbette olumlu ve doğru bir adım. Üretici iyi kötü ne kadar destek alacağını ekim yapmadan bilerek karar verecek. Bu olumlu adımın destek miktarlarına da yansıması gerekir. Üreticinin maliyetleri, ülkenin ihtiyaçları dikkate alınarak tarım destekleri daha verimli kullanılabilir hale getirilmeliydi
7- Desteklerle ilgili üreticilerden bireysel olarak çok tepki var. Desteklerin artmaması eleştiriliyor. Fakat, tarım örgütlerinden olumlu veya olumsuz en ufak bir ses çıkmıyor. Tarım örgütleri o kadar sindirilmişler ki, yılda bir kez belirlenen tarım destekleri hakkında yorum yapmaya korkar hale gelmişler.
Bizim yaşadığımız mesleki keyfi ne yazık ki üreticiler yaşamıyor. Tarım destekleri son 4 yıldır 5.5- 6 milyar lira seviyelerinde kaldı. Bazı temel desteklerde 4 yıldır hiçbir artış yapılmıyor. Örneğin hayvan başı ödeme siteminin başladığı 2008’den bu yana sığır başına ödeme 225 lirada kaldı. Artış olmadı. Yem bitkilerinin büyük bölümünde 4 yıldır destek miktarı artırılmadı.
Türkiye’nin 1 milyon ton üretim açığı olan pamukta destekleme primi 3 yıldır artırılmıyor. Sertifikalı tohum kullanan üreticiye kütlü pamukta kiloda 42 kuruş, sertifikalı tohum kullanmayanlara 35 kuruş destek veriliyor. Pamuk fiyatı yerlerde sürünürken de aynı destek, pamuk fiyatı zirvedeyken de aynı destek veriliyor.
Tütüne alternatif ürün destek miktarı da 3 yıldır dekara 120 lira. Buğday destekleme primi 3 yıldır 5 kuruş. Arpa, yulaf,çavdar, tritikale primi 3 yıldır 4 kuruş. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Fakat, tek tek ürünleri ele almak yerine uygulanan destek politikasını analiz etmekte yarar var. Bu analizi yaptığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor:
1-Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarımsal destekleri tek başına belirleyemiyor. Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu’nda Tarım Bakanı, Müsteşarı ve Genel Müdürü olsa da asıl kararı kasanın başındaki Hazine Müsteşarlığı ile Maliye Bakanlığı veriyor. Okurlarımız hatırlayacaktır. Bu sütunda yazmıştık. 2008’de hayvancılık desteklerini Maliye Bakanlığı belirlemişti
2- Tarım destekleri arz, talep, üretim, ihracat, ithalat, maliyet gibi temel kriterlere göre belirlenmiyor. Öyle olsaydı 1 milyon üretim açığı olan pamuğa 3 yıl aynı destek verilmezdi. Hayvancılığın bu kadar dışa bağımlı hale geldiği, et, kasaplık, besilik canlı hayvan, koyun, kuzu ithalatının yapıldığı bir dönemde hayvancılık destekleri üretimi artıracak şekilde artırılırdı. Bu örneklerden da anlaşılacağı üzere arz ve talep çok dikkate alınmıyor. Destekler belli bir amaca yönelik verilmiyor. Tarım Bakanlığı’nın bütçesi ne kadar ise, o bütçenin bölgeler arası, ürünler arası denge gözetilerek dağıtılması öngörülüyor. Arada bir iki kalemde artış yapılarak, destekler artırılmış görünüyor. Oysa gerçekte 4 yıldır tarımsal destekler artmıyor.
3- Yaygın olarak ekilen, çok sayıda üreticinin yararlandığı destekler artırılmıyor, spesifik ürünlerde artış yapılıyor. Bu yıl en yüksek artışın midyede olması gibi. Midye yetiştiriciliğine verilen kilo başına 10 kuruşluk destek 20 kuruşa çıkarılıyor. Türkiye’de midye yetiştiriciliği yapan firma sayısı bir elin parmakları kadar değil. Yıllık üretim de 100 ton bile değil. Midye desteğini yüzde 100 değil, yüzde bin artırsanız ne olur? Kime yararı var?
- Belirlenen destekleme rakamlarına ve uygulanan politikaya bakıldığında dünyadaki gelişmelerin hiç dikkate alınmadığını söylemek zorundayız. Dünyada gıda krizleri yaşanıyor. Gıda fiyatları artıyor. Gelecek 10 yılda da artış trendi sürecek. Rusya’nın hububat ihracatını durdurmasının yarattığı etkiler ortada. Pek çok ülke bu gelişmeler doğrultusunda tarım ve gıda konusunda ek önlemler, yeni destekler açıklıyor. Avrupa Birliği, üreticiyi destekleyici yeni kararlar alıyor. Böyle bir ortamda destekleme miktarları belirlenirken bu gelişmelerin hiç dikkate alınmadığı anlaşılıyor. Türkiye, bu konuda etkisiz, piyasaları okumaktan uzak politikasını 2011’de de sürdürecek
5- Hayvancılık desteklerinde ciddi hiçbir artışın yapılmaması, bugüne kadar verilen kilo başına 1.5 liralık et teşvik priminin destekleme kararlarında yer almaması, et ve canlı hayvan ithalatının devam edeceği mesajını veriyor. Hükümet, hayvancılıkta ithalata dayalı politikasını 2011’de de sürdürecek
6- Tarım desteklerinin ürün ekiminden önce belirlenmesi elbette olumlu ve doğru bir adım. Üretici iyi kötü ne kadar destek alacağını ekim yapmadan bilerek karar verecek. Bu olumlu adımın destek miktarlarına da yansıması gerekir. Üreticinin maliyetleri, ülkenin ihtiyaçları dikkate alınarak tarım destekleri daha verimli kullanılabilir hale getirilmeliydi
7- Desteklerle ilgili üreticilerden bireysel olarak çok tepki var. Desteklerin artmaması eleştiriliyor. Fakat, tarım örgütlerinden olumlu veya olumsuz en ufak bir ses çıkmıyor. Tarım örgütleri o kadar sindirilmişler ki, yılda bir kez belirlenen tarım destekleri hakkında yorum yapmaya korkar hale gelmişler.