İnsanlar, Hayvanlar Ve Bitkiler
Hayatın Yalnız İnsanlara Ait Bir İmtiyaz Olmadığı, Hayvanların Ve Bitkilerin De Aynı Dünyada Yaşama Hakları Bulunduğu Görüşü Salçuklu-Osmanlı İnsanına Ve Selçuklu-Osmanlı Sarayına Hâkimdi. O Kadar Ki, Hayvanat Ve Nebatata (Hayvanlara Ve Bitkilere) Osmanlı İnsanının Gösterdiği Yakınlık, Kurduğu İlgi Bağı Pek Çok Avrupalı Gezgini Hayrete Düşürmüş, Bugün Sözün Tam Mânâsıyla âÇevrecilikâ Olarak İsimlendirilebilecek Bu Durum Karşısında Hayretlerini İfade Etmekten Kendilerini Alamamışlardır.
Mesela Bunlardan Osmanlı Askeri Teşkilatını Avrupaâya Tanıtmasıyla Ünlü Comte De Marsigli, Hayretini Şu Şekilde Dile Getiriyor:
âŞunu Da İtiraf Etmeliyim Ki, Müslüman Türkler, Bu Dindarane Hareketlerinde Biraz Fazla İleri Gitmektedirler. İyiliklerini Yalnız İnsan Cinsine Hasretmekle Kalmayıp, Hayvanlara Ve Hatta Bitkilere Bile Teşmil Ederler (Yayarlar)â.
Şimdi Gelin El-İs-Ee Recusâu Dinleyelim:
âOsmanlılardaki İyilik Duygusu Hayvanları Dahi Kucaklamıştır. Birçok Köyde Eşekler Haftada İki Gün İzinli Sayılır... Türklerle Rumların Karışık Olarak Yaşadığı Köylerde İse Bir Evin Hangi Tarafa Ait Olduğunu Kolaylıkla Anlayabilirsiniz. Eğer Evin Bacasında Leylekler Yuva Yapmışsa Bilin Ki O Ev Bir Türk Evidir.â (Küçük Asya. C. 9).
Sıra Fransızhukukçu Ve Yazar Guerâde:
âHayvanları Beslemek İçin, Osmanlıların Vakıfları Ve Ücretli Adamları Vardır. Bu Adamlar Sokak Başlarında Sahipsiz Köpeklere Ve Kedilere Et Dağıtırlar...â
Yazar, Hayvanlara Ve Bitkilere Yönelik Bu İlgiyi âFazlaâ Bulmakla Kalmıyor. Çevre Bilincinin Avrupaâda Oluşmadığı Dönemlerde Çevreye Karşı Son Derece Duyarlı Davranan Osmanlı İnsanını âDelilikâLe Suçlamaktan Da Kendini Alamıyor.
âİstanbul Sokaklarındaki Ağaçların Kuraklıktan Kurumasını Önlemek İçin Bir Fakire Para Verip Sulatacak Kadar Kaçık Müslümanlara Bile Rastlamak Mümkündür...â
Ve Bugün Bile Akıllara Durgunluk Veren Bir Gerçeğin Altını Çiziyor: âOsmanlı Devletiânde Kasaplar Her Gün Belirli Sayıda Kedi Ve Köpek Beslemekle Yükümlüdürler⦠Şamâda Hastalanan Kedilerle Köpeklerin Tedavisi İçin Bir Hayvan Hastanesi Mevcuttur.â (Moeurs Et Usages Des Turcs).
Şimdi De 17. Yüzyılda Osmanlı Devletiâni Gezen Ve Anılarını âLes Voyages Du Sieur Du Loirâ İsimli Bir Seyahatnamede Toplayan Meşhur Fransız Gezgin Du Loirâdan Birkaç Tespit Aktaralım: âTürkiyeânin Bazı Şehirlerinde Kediler İçin Özel Binalar Yapılmış, Onların Hizmetine Bakıcılar Verilmiş, Hattâ Tedavileri Ve Beslenmeleri İçin Vakıflar Vücuda Getirilmiştir. Bunları Görüp De Kahkaha İle Gülmeyecek Bir Avrupalı Düşünülebilir Mi?â
Şöyle Devam Ediyor: âAtları Ağır Yüklerden Kurtarmak Suretiyle Gösterdikleri İnsaniyeti Ve Türk Adliyesinin Hayvanlara Taşıyabildiklerinden Fazla Yük Taşıtanlara Karşı O Yükleri Kendi Sırtlarında Taşımak Cezasını Tayin Eden Kararlarını Yerecek Değilim, Ama Birçok Kibar Adamın Büyük Meydanlarda Kediler İçin Ciğer Vesaire Satan Kebapçı Dükkânlarından Kebap Alıp Dağıtmalarını Tamamen Gülünç Sayarım. Herhalde Türkler O Nankör Hayvanlara (Kedilere) Karşı O Kadar Şefkat Göstereceklerine, İnsanlara Son Derece Sadık Olan Ve Gördükleri İyilikleri Hiçbir Zaman Unutmayan Köpeklere Karşı Biraz Daha Müşfik Olsalardı, Daha Doğru Hareket Etmiş Olurlardı.â
Köpekler De Himaye Altındaydı, Ama Du Loir Tespit Edememiş Olmalı.
Anlayacağınız, âVahiy MedeniyetiâNden Kopuşumuzun Bedelini Sadece İnsanlar Değil, Hayvanlarla Bitkiler De Ödüyorâ¦
Görüldüğü Üzere, Selçuklu-Osmanlı Ceddimizin Hayat Tarzında âŞefkatâDuygusu Âdeta Müesseseleşmiş, Neredeyse Tüm Dev-Let âVakıf Dev-LetâE,Tüm Millet âVakıf Mil-LetâE Dönüşmüştürâ¦
âCanlı-Cansız Bütün Varlıklar Allahâı Tespih Ederâ Anlayışı Hayata Hâkim Kılınmıştır.
Bu Yüzden De âHayvanat Bahçesiâ Hayvanlara Eziyet Sayılmış Ve Kurulmamıştır. Ama Avrupa Ve Amerikaâda Farklı İnsanları Teşhir İçin âİnsanat Bahçeleriâ 1958âe Kadar Varlığını Sürdürmüştür.
İnsanın Tüylerini Diken Diken Eden Bu Konuyu Da Yarın Yazalım İnşallah.
Yavuz BAHADIROĞLU
Hayatın Yalnız İnsanlara Ait Bir İmtiyaz Olmadığı, Hayvanların Ve Bitkilerin De Aynı Dünyada Yaşama Hakları Bulunduğu Görüşü Salçuklu-Osmanlı İnsanına Ve Selçuklu-Osmanlı Sarayına Hâkimdi. O Kadar Ki, Hayvanat Ve Nebatata (Hayvanlara Ve Bitkilere) Osmanlı İnsanının Gösterdiği Yakınlık, Kurduğu İlgi Bağı Pek Çok Avrupalı Gezgini Hayrete Düşürmüş, Bugün Sözün Tam Mânâsıyla âÇevrecilikâ Olarak İsimlendirilebilecek Bu Durum Karşısında Hayretlerini İfade Etmekten Kendilerini Alamamışlardır.
Mesela Bunlardan Osmanlı Askeri Teşkilatını Avrupaâya Tanıtmasıyla Ünlü Comte De Marsigli, Hayretini Şu Şekilde Dile Getiriyor:
âŞunu Da İtiraf Etmeliyim Ki, Müslüman Türkler, Bu Dindarane Hareketlerinde Biraz Fazla İleri Gitmektedirler. İyiliklerini Yalnız İnsan Cinsine Hasretmekle Kalmayıp, Hayvanlara Ve Hatta Bitkilere Bile Teşmil Ederler (Yayarlar)â.
Şimdi Gelin El-İs-Ee Recusâu Dinleyelim:
âOsmanlılardaki İyilik Duygusu Hayvanları Dahi Kucaklamıştır. Birçok Köyde Eşekler Haftada İki Gün İzinli Sayılır... Türklerle Rumların Karışık Olarak Yaşadığı Köylerde İse Bir Evin Hangi Tarafa Ait Olduğunu Kolaylıkla Anlayabilirsiniz. Eğer Evin Bacasında Leylekler Yuva Yapmışsa Bilin Ki O Ev Bir Türk Evidir.â (Küçük Asya. C. 9).
Sıra Fransızhukukçu Ve Yazar Guerâde:
âHayvanları Beslemek İçin, Osmanlıların Vakıfları Ve Ücretli Adamları Vardır. Bu Adamlar Sokak Başlarında Sahipsiz Köpeklere Ve Kedilere Et Dağıtırlar...â
Yazar, Hayvanlara Ve Bitkilere Yönelik Bu İlgiyi âFazlaâ Bulmakla Kalmıyor. Çevre Bilincinin Avrupaâda Oluşmadığı Dönemlerde Çevreye Karşı Son Derece Duyarlı Davranan Osmanlı İnsanını âDelilikâLe Suçlamaktan Da Kendini Alamıyor.
âİstanbul Sokaklarındaki Ağaçların Kuraklıktan Kurumasını Önlemek İçin Bir Fakire Para Verip Sulatacak Kadar Kaçık Müslümanlara Bile Rastlamak Mümkündür...â
Ve Bugün Bile Akıllara Durgunluk Veren Bir Gerçeğin Altını Çiziyor: âOsmanlı Devletiânde Kasaplar Her Gün Belirli Sayıda Kedi Ve Köpek Beslemekle Yükümlüdürler⦠Şamâda Hastalanan Kedilerle Köpeklerin Tedavisi İçin Bir Hayvan Hastanesi Mevcuttur.â (Moeurs Et Usages Des Turcs).
Şimdi De 17. Yüzyılda Osmanlı Devletiâni Gezen Ve Anılarını âLes Voyages Du Sieur Du Loirâ İsimli Bir Seyahatnamede Toplayan Meşhur Fransız Gezgin Du Loirâdan Birkaç Tespit Aktaralım: âTürkiyeânin Bazı Şehirlerinde Kediler İçin Özel Binalar Yapılmış, Onların Hizmetine Bakıcılar Verilmiş, Hattâ Tedavileri Ve Beslenmeleri İçin Vakıflar Vücuda Getirilmiştir. Bunları Görüp De Kahkaha İle Gülmeyecek Bir Avrupalı Düşünülebilir Mi?â
Şöyle Devam Ediyor: âAtları Ağır Yüklerden Kurtarmak Suretiyle Gösterdikleri İnsaniyeti Ve Türk Adliyesinin Hayvanlara Taşıyabildiklerinden Fazla Yük Taşıtanlara Karşı O Yükleri Kendi Sırtlarında Taşımak Cezasını Tayin Eden Kararlarını Yerecek Değilim, Ama Birçok Kibar Adamın Büyük Meydanlarda Kediler İçin Ciğer Vesaire Satan Kebapçı Dükkânlarından Kebap Alıp Dağıtmalarını Tamamen Gülünç Sayarım. Herhalde Türkler O Nankör Hayvanlara (Kedilere) Karşı O Kadar Şefkat Göstereceklerine, İnsanlara Son Derece Sadık Olan Ve Gördükleri İyilikleri Hiçbir Zaman Unutmayan Köpeklere Karşı Biraz Daha Müşfik Olsalardı, Daha Doğru Hareket Etmiş Olurlardı.â
Köpekler De Himaye Altındaydı, Ama Du Loir Tespit Edememiş Olmalı.
Anlayacağınız, âVahiy MedeniyetiâNden Kopuşumuzun Bedelini Sadece İnsanlar Değil, Hayvanlarla Bitkiler De Ödüyorâ¦
Görüldüğü Üzere, Selçuklu-Osmanlı Ceddimizin Hayat Tarzında âŞefkatâDuygusu Âdeta Müesseseleşmiş, Neredeyse Tüm Dev-Let âVakıf Dev-LetâE,Tüm Millet âVakıf Mil-LetâE Dönüşmüştürâ¦
âCanlı-Cansız Bütün Varlıklar Allahâı Tespih Ederâ Anlayışı Hayata Hâkim Kılınmıştır.
Bu Yüzden De âHayvanat Bahçesiâ Hayvanlara Eziyet Sayılmış Ve Kurulmamıştır. Ama Avrupa Ve Amerikaâda Farklı İnsanları Teşhir İçin âİnsanat Bahçeleriâ 1958âe Kadar Varlığını Sürdürmüştür.
İnsanın Tüylerini Diken Diken Eden Bu Konuyu Da Yarın Yazalım İnşallah.
Yavuz BAHADIROĞLU