Fındıkta yanlış politikanın sonucu: ithalat...

Fındıkta yanlış politikanın sonucu: ithalat...

16.04.2014 01:00

Ali Ekber YILDIRIM / TARIM DÜNYASINDAN

Tarımsal üretimde dünyanın 7., Avrupa ' nın 1.ülkesi olmakla övünen Türkiye, kurbanlık koyun ve saman ithalatından sonra, şimdi de fındık ithal etmeye hazırlanıyor.

Gazetemiz DÜNYA ' nın Ordu Temsilcisi Murat Gürsoy ' un haberine göre, ihracatçılar hükümetten gümrük vergilerinin düşürülmesini ve fındık ithalatına izin verilmesini istiyor.

Dünya fındık üretiminin ve ihracatının yüzde 80 ' nini gerçekleştiren Türkiye ' nin ithalat yapması bir yana, bunun konuşulması bile ayıp.

Fındıkta ithalatın gündeme gelmesi sadece don felaketiyle açıklanamaz. Bu, uygulanan fındık politikasının iflasıdır.

Bu noktaya nasıl gelindi?

İklim koşullarına bağlı olarak dünyada yılda ortalama 800-850 bin ton kabuklu fındık üretiliyor. Bu üretimin yüzde 70 ' ni Türkiye gerçekleştiriyor. İtalya yılda ortalama 100 bin ton, İspanya 20 bin ton, Amerika 30 bin ton, Azerbaycan, Gürcistan ve diğer ülkelerde ise toplam 70 bin ton civarında bir üretim var.

Dünya fındık ihracatı ortalama 600 bin ton. Bu ihracatın yüzde 80 ' nini Türkiye gerçekleştiriyor. Ortalama 1.5-2 milyar dolar döviz girdisi sağlanıyor.
Dünya üretiminin yüzde 70 ' ini, ihracatın yüzde 80 ' nini gerçekleştiren Türkiye, nasıl oldu da fındık ithal eder duruma geldi?

1- Üreticinin ortağı,sahibi olduğu Fiskobirlik, 1964 yılından 2003 yılına kadar devlet adına fındık alımı yaptı. AKP iktidara geldikten sonra Fiskobirlik yönetimi ile karşı karşıya geldi. Yönetimi değiştiremeyen Hükümet, Fiskobirlik ' i devre dışı bıraktı. Toprak Mahsulleri Ofisi devlet adına fındık alımı ile görevlendirildi. 2006-2007 ve 2008 yıllarında Ofis devlet adına fındık aldı. Piyasayı düzenlemeye çalıştı.

2- İhracatçıların ve yurtdışındaki alıcıların baskısı ile fındıkta serbest piyasaya geçilecek diye, Hükümet, 3 yıl uygulanacak 'Yeni Fındık Stratejisi 'ni 2009 ' da uygulamaya koydu. Toprak Mahsulleri Ofisi ' ne tarihinde ilk kez fındık aldıran Başbakan Recep Tayyip Erdoğan o günlerde şu açıklamayı yaptı:' Fındık, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin işi değil. Devlet ve siyaset artık fındıktan elini çekecek. Fındık için de bir borsa kurup, fiyatın ve talebin bu borsada belirlenmesi yönünde çalışmalarımız var. Yıllardır fındık üreten kesimler hep sırtlarını devlete dayadılar. Devlet satamayacağı fındığı halkı mağdur olmasın diye defalarca alıp deposunda sakladı, aldığının yarı fiyatına satmak zorunda kaldı.Yazık günah değil mi bu devlete. Bu paralar milletimizin cebinden çıkmıyor mu? Yani hazırcılığa çok alıştık. Ben toplayayım, devlet alsın. Artık böyle bir sistem dünyanın hiçbir yerinde uygulanmıyor.'

3- Hükümet, Fiskobirlik ' i batırıp, Toprak Mahsulleri Ofisi ' ni devreden çıkarınca üreticiyi de 'alan bazlı destekle' bir anlamda susturdu. Üreticilere tapu üzerinden para dağıtmaya başladı. Üretim olsun olmasın,fındık bahçesi ve tapusu olan herkese verilen bu para üreticiyi fındık bahçelerinden uzaklaştırdı. Fındık üreticisi, üretimi, verimliliği ve kaliteyi artıracak, don, kuraklık felaketine karşı ürünü koruyacak hiç bir çaba göstermeden bu parayı almaya başladı. Her yıl ortalama 700-800 milyon lira bu şekilde üreticilere dağıtılıyor.

4- Yeni fındık stratejisi ile üretimi artırmak bir yana, fındığını söken üreticilere ayrıca dekar başına 3 yılda 600 lira destek ödemesi getirildi. Neyse ki, üretici bu oyununa gelmedi ve fındıkları sökmedi. Sökseydi bugün felaketin boyutları çok daha yüksek olurdu.

5- Fındık ihracatçılarının büyük bölümü bu yanlış politikaya destek verirken, bazıları bu yanlış oyunu gördü. Fındık bahçelerinin sökülmesinin yanlış olacağını Türkiye ' nin en az 1 milyon ton fındık üretmesi gerektiğini söyledi. Ancak onlar da sesini duyuramadı.

6- Uygulanan yanlış politika sonucunda Türkiye, daha çok fındık ihraç ederek daha az gelirle yetinmek zorunda kaldı. Üretici alan bazlı destekle uyutuldu. Fiskobirlik ve Toprak Mahsulleri Ofisi gibi piyasayı düzenleyici kuruluşlar olmayınca fındığı depolayacak, stokta tutacak kurum kalmadı. Milyonlarca lira harcanarak kurulan lisanslı depolar boş kaldı. Yıllardır kurulacak denilen 'Fındık Borsası' kurulamadı. Doğal afet dönemlerinde ihtiyaç duyulacak stok oluşturulamadı.

7- Mart ayı sonunda yaşanan don felaketi fındıkçılar için 1 Nisan şakası oldu. Ama şaka değildi. Herkes gerçekle yüz yüze geldi. Emanet fındıkları ucuza satan, 2014 ürünü fındığı düşük fiyattan alivre satanlar hepsi bu gerçekle yüz yüze geldi. Artan fındık fiyatı sektörde iflaslara neden olacak. İki haftada fındık fiyatı 6 liradan 10 liraya çıktı. Daha da yükselecek. İthalat bu artışı durdurmak için gündeme getirildi. Çünkü, dünyada ithal edilecek fındık yok.

Özetle dünya üretiminin yüzde 70 ' ine,ihracatının yüzde 80 ' nine sahip olduğu fındığı günübirlik yanlış politikalarla çıkmaza sürükleyen Türkiye, şimdi ithalatla çıkış yolu arıyor. Ama o yol çıkmaz sokak.
 
Ynt: Fındıkta yanlış politikanın sonucu: ithalat...

Fındıkta çözüm ithalat değil, istikrarlı politika…
Kayıt : 16 Nisan 2014
Yazan : Ali Ekber Yıldırım

Fındık, Türkiye için stratejik bir ürün. Özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaşayan nüfusun önemli bir bölümü için tek geçim kaynağıdır. Böylesine önemli bir üründe “fındığı serbest piyasaya bırakıyorum” diyebilir misiniz?

Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa veya diğer gelişmiş ülkelerden birisi fındığın yüzde 70′ini üretse, ihracatının yüzde 80′nini gerçekleştirse serbest piyasaya bırakır mıydı?

Fındıkta Türkiye’nin sahip olduğu üretim ve ihracat avantajı Amerika veya Avrupa’da olsa muhtemelen yıllık 1.5 milyar dolar değil, en az 10 – 15 milyar dolar gelir elde ederdi. Çünkü fındığın yüzde 90′nından fazlası Avrupa’da tüketiliyor. Çikolata ve şekerleme sanayinin en önemli hammaddesi.

Dün bu sütunda fındıkta ithalatın gündeme gelmesini yazınca, üreticiden ihracatçıya okurlarımızdan çok farklı görüşler geldi. Herkes ithalatın gündeme getirilmesine tepkili. Uygulanan yanlış politikaların ülkeyi bu noktaya getirdiğini söylüyor. Geçmişten bu yana don felaketinden ders alınmamasından yakınıyor.

Fındık ihracatçıları, “geçmişte yapılan hataları bir yana bırakalım, ihraç edecek fındık bulamıyoruz. Taahhütlerimizi nasıl yerine getireceğiz?” diye soruyor.

Üreticiler ise, don felaketi nedeniyle büyük zarara uğradıklarını ve bölgenin “afet” kapsamına alınmasını istiyor.

Devlet, fındıkta don zararının boyutlarını yapılacak tespitlerle ortaya çıkaracak. Hükümetten beklenen acilen üreticinin zararını karşılayacak önlemler alması. Üreticinin zararı neyse son kuruşuna kadar ödenmeli.

Hatırlarsanız 2004′te yaşanan don felaketi sonucunda devlet hasar tespit komisyonları kurdu. Hasar tespiti yapıldı ve fındık üreticilerine uğradıkları zararın ödenmesi kararlaştırıldı. Tam 10 yıl geçti. Çiftçinin alacağı 153 milyon lira henüz ödenmedi.

Geçmiş yıllara bakıldığında yaklaşık olarak her 10 yılda bir fındıkta don felaketi yaşanıyor. Düşen üretim sektörü derinden yaralıyor. Üretimde ve tüketimde söz sahibi olan Türkiye’deki her gelişme dünya fındık piyasasını, çikolata ve şekerleme sektörünü de olumsuz etkiliyor.

Şikayet etmek, eleştirmek tamam da, çözüm de önermek gerekiyor. O zaman ne yapmalı?

1- Fındıkta istikrarı sağlayacak önlemleri kapsayan uzun vadeli politika uygulanmalı. Üretimden başlarsak, 2004 yılında don felaketi oldu. Kabuklu fındık üretimi 300 bin tona kadar düştü. 2008′de iklim koşulları iyi geçti, üretim 800 bin tonun üzerine çıktı. Bu kadar dalgalı bir üretimde mutlaka bir stok kurumuna, piyasayı düzenleyici kuruma ihtiyaç var. Geçmişte doğrularıyla yanlışlarıyla Fiskobirlik bu görevi yıllarca yaptı. 2006-2008 döneminde ise 3 yıl Toprak Mahsulleri Ofisi piyasayı düzenleme görevini üstlendi. Bugün böyle bir kurum yok. Kabuklu fındık 4 yıl dayanabiliyor. Üretimin çok olduğu yıllarda fındığı stoklayacak ve az olan yıllarda piyasaya sürecek bir kurum mutlaka olmalı.

2- Alan bazlı destek üretimi artırmaz, düşürür. Verimliliği değil, tembelliği teşvik ediyor. 2009′dan bu yana uygulanan alan bazlı destek, üreticiyi fındık bahçelerinden uzaklaştırdı. Geçmişte dekara 200-300 kilo olan üretim 70-80 kiloya kadar düştü. Üreticinin birim alanda fındık üretimini artırmasını sağlayacak destekler sağlanmalı. Keşap Fındık Üreticileri Birliği’nin “Fındıkta İyi Tarım İyi Gelecek Projesi” dekara üretimi 300 kiloya kadar çıkardı. Bu tür projeler desteklenmeli.

3-Türkiye, 2005 yılından bu yana 400 bin tonun üzerinde kabuklu fındık ihraç ediyor. 2012-2013 sezonunda 600 bin tona ulaşıldı. Miktar olarak sağlanan artış ne yazık ki değer bakımından sağlanamıyor. Türkiye daha çok fındık ihraç ederek daha az gelirle yetinmek zorunda kalıyor. İçerde de tüketim artıyor. Bu rakamlar gösteriyor ki, Türkiye fındık üretimini 1 milyon tona çıkarsa bunu rahatlıkla pazarlayabilecek. Bugün düşük fiyatla ihraç edilen fındık doğru politikalarla yarın daha yüksek fiyatla satılabilir.

Özetle fındıkta sürdürülebilir üretim, sürdürülebilir ihracat için ürünün serbest piyasaya bırakılmasına değil, uzun vadeli istikrarlı politikaya ve verimliliği artıracak desteklere ihtiyaç var. Geçmişten ders çıkararak geleceği planlamak gerekir. 2004′te yaşanan don felaketinden ders çıkarılsa, önlemler alınsa bugün ithalat konuşulur muydu?
 

Benzer Konular